“yalnız mutlak fikirde birlik
yalnız mutlak fikrin iktidarı”

İbda Mimarı Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, 4 Mayıs günü geçirdiği beyin kanamasının ardından Yalova Devlet Hastahanesinde ameliyata alındı ve uyutuldu. 7 Mayıs tarihinde ise yapılan tüm müdahaleye rağmen uyandırılamadı ve beyin ölümü gerçekleşti. Sonrasında İstanbul Dr. Siyamî Ersek Hastahanesine nakledilerek burada tedavisine devam edildi. 1 Ramazan-16 Mayıs tarihinde, vücud fonksiyonlarında da bozulma başlayan Büyük Mütefekkir, yapılan tüm müdahaleye rağmen “Ölüm Odası”ndan çıktı ve ebedî hayata kavuşmak üzere, perde arkasına geçti. 

7 Nisan tarihinde, dergimizin de yazarlarından olan Abdullah Kiracı ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, senelerdir muztarib olduğu Telegram işkencesinin artık dayanılmaz bir hâl aldığından ve canına kast edilmesi gibi bir durumun söz konusu olduğundan, dergimiz sayfalarında tamamını bulabileceğiniz konuşmanın bir bölümünde şu şekilde bahsediyordu: “Öleyim, kalayım; benim vücudumda bir şey yok! Mevzu bundan ibaret! Tamam mı? Ben hasta masta değilim! Bir şeyim yok! Yani şimdi buna vur derlerse vururmuş, beni şey yapacakmış falan… Böyle yaparsa ben kalpten gidiyorum; veyahut da doğrudan doğruya şiddetli bir yakmayla, yani yakarak beni şey edecekler falan…

Yalova Devlet Hastahanesine kaldırıldığında, beyin kanaması teşhisi koyan ve ameliyatına giren doktor, hayatında bu yoğunlukta bir kanama görmediğini ifâde etmişti. 

İbda Mimarı’nın Abdullah Kiracı ile konuşmasında kaydedilmesini istediği yukarıdaki ifâdesiyle, doktorun olağanüstü bulduğu kanamayı bir araya getirince açık olan şudur ki; Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, 2000 senesinin başlarından beri işkence gördüğü Telegramcılar tarafından, tansiyonuna müdahale edilerek “beyin kanaması” geçirtilmek suretiyle suikaste uğramış ve bu saldırı neticesinde de 1 Ramazan tarihinde şehid edilmiştir. Şehiddir!

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, 2000 senesinde, Kartal Cezaevinde başlayan ve 18 senedir kesintisiz bir işkence hâlinde devam eden Telegram işkencesinin sonunda, Telegramcılar tarafından tansiyonu ile oynanmak suretiyle şehid edilmiştir.

Ölüm Odası B-Yedi adlı eserinde Şehid Mirzabeyoğlu, şehadet ile alâkalı olarak der ki; “Bilmez misin ki, bir savaşta sehid, savaşın neticesinden de bağımsız, bir galibtir. Ruh ve saadeti bâki...

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, ömrü boyunca verdiği kavgadan, bugünün şartları her ne olursa ve yarın her ne olacak olursa olsun galibdir. 

Anadolu’ya Akıncı Ruhunu İade Eden Kumandan

Geriye doğru bozulma ve çürüme devremizde, milletimizin ruh hamurundan İslâm ve şahsiyetimizi meydana getiren akıncı ruhumuz ortadan kaldırılmak istendi. Üstad Necib Fazıl, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun tabiriyle, bu milletin “ruh hamurkârlığına” girişti ve İslâm’ı yeniden milletimizin hamuruna katmasını bildi. Eksik kalan ise bu milletin şahsiyetini meydana getiren akıncı ruhunun yeniden milletimize iade edilmesiydi ki, bu memlekette nereden nereye geldiğimizi gören her gözün itiraf edeceği üzere, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, Anadolu’dan çalınmış akıncı hüviyetini, yeniden Anadolu’ya iade eden Büyük Mütefekkir ve aksiyonerdir.

28 Şubat’ın en şiddetli günlerinde yapmış olduğu “1999 Kurtuluş Yılı” çıkışı ve vermiş olduğu efsanevî direnişle, milletimizin çalınmış hüviyetini şahsiyetine nakış nakış işleyen Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, biliyoruz ki perde arkasından da misyonunu sürdürecek ve yolumuzu eserleriyle aydınlatmaya devam edecektir. 

Bize Kalan Miras
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, bütün hayatı tek bir gayeye matuf yaşadı. O da Anadolu’dan başlayarak İslâm âlemi ve dünyaya İslâm’ı yeniden müyesser kılacak Başyücelik Devleti’nin fikir ve aksiyon planındaki hazırlığını tamamlamaktı. Üstad Necib Fazıl’ın mirasından ilhamla, baştan sona yeni bir dil ve dünya görüşü inşâ etti. İçinde bulunduğumuz buhran devresinde, bütün bir dünyaya “Yaşanmaya Değer Hayat”ı teklif etti. Dünya gözüyle “Ebed Müddet” devletimizin kuruluşunu görememiş olsa da, ardında, karşımıza çıkacak bütün müşkülleri çözerek bizi hedefe vardıracak kitaplık çapında bir külliyât ile bu kutlu ideali gerçekleştirmek gibi çetin bir miras bıraktı.
Sistemleştirdiği fikir örgüsü İbda’nın kelime mânâlarından biri de, kârı kendisine ait olmak üzere birine sermaye vermektir. Perde arkasına geçerken, kârı işletecek olanlara kalmak üzere ardında büyük bir miras bıraktı. 

Allah’a Düşmanlık Edenler Boşuna Sevinmesin
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun şehadeti, Allah ve Resûlü’ne düşmanlık edenleri hiç boşuna sevindirmesin. Allah’ın vaadi vardır ve nurunu mutlaka tamamlayacaktır. Ne zaman olur bilinmez; fakat biliyoruz ki Üstad Necib Fazıl’dan sonra Kumandan Salih Mirzabeyoğlu vasıtasıyla akamete uğramadan güçlenerek yükselen bu bayrak, bugün de yerde kalmayacak, yükseğe, daha yükseğe, en yükseğe dikilene kadar da durmayacaktır.

Şehadet
Bir Ramazan günü, gözaltına alınarak tutuklandı. Bir Ramazan günü, Metris Cezaevindeki bir avuç Müslümanla destan yazdı. Bir ramazan günü, yeniden yargılanma kararıyla tahliye edildi. Ve bir Ramazan günü, şehadet şerbetini içti. 

Hatırlayalım, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, 2000 senesinde, Kartal Cezaevinde başlayan ve 18 senedir kesintisiz bir işkence hâlinde devam eden Telegram işkencesinin sonunda, Telegramcılar tarafından tansiyonu ile oynanmak suretiyle şehid edilmiştir. 

İslâm tarihi boyunca şehitlerin kutlu omuzlarında yükselen davamız, durmadan, duraksamadan hedefine doğru kesintisiz bir şekilde ilerleyecektir. 

Allah, Kumandanımızın Şehadetini Mübarek Etsin!