ÜSTADIM’ın 1939 tarihli ve başlığı “Nefs Muhasebesi” olan Noktalaması: “Bıçaklarım su oldu, boyuna bilenmekten / Bitti benlik madenim, her ân törpülenmekten!”… Hatırası var: 1979’da “Akıncı Güç”ün ilk çıktığı zaman, bir Haziran akşamı davetine “Akıncı Güç Kadrosu” ile icabet ettiğimizde, beni ortaya koymuş olduğu masada karşısına oturttu, son derece heyecanlı ve çevik ifâdelerle konuşurken, içinde bulunduğumuz dönemdeki çekmekte olduğu inkisar ve ıstırabını, söz konusu mısra ile iletti. “Bıçaklarım su oldu; asıl bugün!” kaydıyla.
l
NEFS MUHASEBESİ. Nefs: (Üfürmek. Üflemek): 816: HODRU-Kendiliğinden… HAVATIR-Hâtıralar. Fikirler. Düşünceler: 816: TOB TOB-Süryanice, “İfrat derecede”… Süryanice, TİTO-Göz hastalığı. (Yevmiye: İçeriye oğlu Ömer girdi, gözüne ilâç damlatacak… O ise, ruhumu nakışlandırmakta devam ediyor: “Bu gözüme de şöyle böyle diyorlar, bir teşhis koyamıyorlar… Tabiî nefsimizin bir hakikati var, ama herşey ruhta… Bir sinirleniyorum, ayağa kalkamıyorum!”… Gayret gösteriyorum: “Eşya ruha tâbi!”… Hamaratlığımın farkında: “Benim en yakınım sensin, işte bu kadar! Gece-gündüz, ne zaman istersen gel… Bu ev senin! O eseri de –İstikbâl İslâmındır– çalış tamamla!”… Emredersiniz efendim!): 816: BERHABE-Minder. Döşek. Yatak. Aynı mânâ döşeğinde beraber yatılan kimse… İSTİNŞAD-Birine manzume okuma: 813: TİTO-Süryanice, “İncir”; küllî şeylere işaret eder. Kavşak, ek yeri. (Seyyid Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin yüzüğündeki yazı, “Li Küllî Emrin Fehîm-Küllî emir ve anlayışlarda mevcut ve bunun için”: 496: Telvin-Renk verme. Boyama. Boyanma. “Suret. Sıfat. Ahlâk”… En küçük ebcedle, Derviş Muhammed-442 mührü: 496: Li Mâlik Emrin Fehîm-Mâlik iş ve emirleri anlayışlarında mevcut ve bunun için)… TEŞVİK-Şevklendirme. Kışkırtma. Kaldırma. Cesaret verme: 816: TE’TİYE-Su yolunu vermek… Süryanice, BARTAVRO-Öküz. “Boğa Burcu”. (Sevr-Boğa. Boğa Burcu: 706: Fikir-Aksiyon, amel): 816: TACBEDTO-Süryanice, “Faaliyet. Fiil. Aksiyon. Operasyon”… DAVVÎ-Yurt tutma: 816: YARUQO MDİTO NOSUĞO-Süryanice, “Yeşil Medeniyet Yazarı”.
l
NEFS MUHASEBESİ. (Nefs: Öz. Can. Göz. İdrak. Bir şeyin zatı olan. Öz, asıl, maya. Hayat. Fıtrî meyil. Hamiyet): 376: ŞİBDİ’-Akreb. Dil. Belâ. Şiddet. (Mishel-Dil, lisân. Eğe, törpü. Dizgin. Ziynet verecek nesne. Yabanî eşek. “Zebra”: 1137: Salmo-Süryanice, “Şekil”… Besmele: 1137: Mektubat-ı Rabbanî. “Vahdet-i Şühûd”… Kıpçak dilinde, Köklük Çiçek-Neseb. Soy sop: 1137: Taşcit Haye-Süryanice, “Biyoğrafi. Hayat Hikâyesi”; Kafa Kağıdı. Ölüm Odası… Süryanice, Cayno D’cuzaylo-Ceylân gözü. “İnsan, Allah katında bakan gözbebeği gibidir; bu yüzden ona İnsan ve Halife dendi”: 1137: Süleyman Mahzumoğulları. R.A… Süryanice, Mdito Soruto-Medine Yazarı: 1136: El Müstakbel Lilislâm-Arabça, İstikbâl İslâmındır… Ahkab-Yabanî Eşek. Sabır. Dayanıklılık. Uzun zamanlar: 1112: Salih İzzet Erdiş)… KÖK: 1376: DOLMABAHÇE SARAYI… AŞV-Kasdetmek: 376: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. “En küçük ebcedle”
l
BİRİNCİ Mısra’nın Ebcedi: 817: FRUTASİS-Süryanice, “Beyan”… İKİNCİ Mısra’nın Ebcedi: 1796: HUSUSÎ-Bir şeye âid olan. Herkese âid olmayan… Süryanice, ŞULTONO-Kumandan: 1796: SOHAPTO MALYUTO URİTO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”; kasıd, Mühür. (Deriş Muhammed-442 mührü: 1054: Bayla-Bağlamak. İp ile bağlamak. “Akl: İp. Ölüm”; zamanın maksatlılığı… Dünya Çapında Bir Hâdise -Takdim yazımın alt başlığı: 1053: Ahmed-Allah Sevgilisi’nin, İmam-ı Rabbanî’nin, Üstadım’ın küçük ismi… Müz-Derin fikir, şekil, suret: 1053: Tagrumto-Süryanice, “İskelet”… İngilizce, Skeleton-İskelet: 1565: Seyyid Abdülhakîm Arvasî… Kusto: 566: Csar Hufargo-Süryanice, “On Eyaletin Miri” mânâsına gelir)… BEYT’in Toplam Ebcedi: 2612: DERVİŞ MUHAMMED.
 
ZARF
(MÜHR’ÜN İÇİNDE TAKDİM)
 
LEVHA: 6 Kasım 1987… (…) NESLİHAN Hanım (Üstadım’ın eşi), hem beni anlıyor ve hak veriyor, hem de girizgâhsız, “Hiç merak etme, banyoda asılı büyük zarfta, bütün hüviyetinle görüneceksin, onu sana vereceğim!” diyor… Üstadım’ın beni takdim yazısını verecek… Ona, “Ben size selâm söylüyorum…” lâfından sonra, Osman Kısakürek yanımıza çöküyor ve “Meselâ bir yanda Belediye Başkanı Bedreddin Dalan, öbür tarafta da…” diye futboldan örnek veriyor… Neslihan Hanım’dan müsaade isteyerek, Üstadım’ın takdim yazısını almak üzere, salon büyüklüğündeki Banyo’ya geçiyorum… Duvardaki cam mahfazalı pano üzerinde asılı büyük bir zarf… Zarfın üzerinde kocaman harflerle slogan gibi yazılmış bir söz… Aklımda HATAY diye bir kelime kaldı… Üstadım’ın el yazısıyla birkaç cümle… Zarfın içinde de, Üstadım’ın beni metheden bir yazısı var; ve birine, bunun benim söylediklerim ve hâdiselerle ne kadar benzediğini anlatıyorum… Neslihan Hanım’ı ziyaret ettiğim yer çok geniş bir mekândı ve oradan Banyo’ya geçmiştim… Ben ZARF’ı elime alınca, Neslihan Hanımlar’ın bulunduğu yerden bir-iki TABUT çıkıyor… Onların yanıma dönerken, elinde SECCADE ile, Üstadım’ın torunu Emrah’ı görüyorum… Sonra nasılsa, merdivenlerle inilen bir sokakta, parti gösterisi yapanların arasındayım… Önümde yürüyen bir tip, marş söylendiği için bunun İslâmî bir heyecan olmadığını belirtiyor… Ona takılan çantamı kurtardıktan sonra, elimdeki sırıkla birkaç kere kafasına vuruyorum… Başka biri de benim kafama… Ben Zarf’a kavuştuğum için öyle bir saadet içindeyim ki, kıskançların hâlini değiştirecek bir emniyet duyuyorum!
l
 “İstikbal İslâmındır!” hakkında, 1983’deki ilk baskısında koyduğum bir not: “Bu eserin içine konulduğu zarfa kadar yayınlanmasını gerektirecek bir mânâsı ve kıymet ifâdesi var. Bu yüzden Necib Fazıl’ın kendi el yazısını da yayınlıyoruz!”… İSTİKBÂL İSLÂMINDIR; İngilizce bir kelime olan “Slogan-Bir şeye âit çarpıcı propaganda ve reklâm” mânâsı, “İstikbâl İslâmındır” eserinin muhtevasını bildiren bir başlık olmanın yanında, “İstikbâl”in “İslâm” mânâsını da belirtmesiyle, aynı zamanda tam bir slogandır… SLOGAN: 1146= 147: KAİME-Uzun bir kâğıda yazılan ferman. Kaim olan. (Kaptan Kusto Müslüman / Dünya Çapında Bir Hâdise)… İSTİKBAL İSLÂMINDIR: 1980: ŞERİAT… TEMSİL-Bir şeyin “aynı”nı veya mislini yapmak. Teşbih etmek. Numune söz: 1980: MEHDÎ Salih İzzet Mirzabeyoğlu… Karaçay-Malkar dilinde, ZARF-Mühür. (Derviş Muhammed-442 mührü: 1054: Dünya Çapında Bir Hâdise… Hükümdarlık Mührü: 566: Seyyid Abdülhakîm Arvasî… Hatay: 1417: Necib Fazıl Kısakürek): 1180: KUTA’-Düş yormak, rüyâ tâbir etmek. (Ta’bir-Rüyâ tâbir etmek: 1672: Tecris-Doğru fikirli etmek… Mehdî Derviş Muhammed: 1673: Salih İzzet Erdiş)… HEK’A-Menazil-i Kamer’den bir yıldız. At’ın göğsündeki daire. (Ha harfi, Allah’ın Hakîm ismi, “Şekil-Sûret” mertebesi, Kamer menzillerinden Hek’a; bu menzile, “Nahiye” de denir… Boşnak dilinde, Kraj-Nahiye: 308: Arvasî): 180: MALKOÇ-Osmanlı İmparatorluğu’nda Akıncılar’ın başı… RAMAZAN’LA İLGİLİ: 1243: MEREC-Mecbur olma. Merec-el Bahreyn Yeltagıyan-Rahman Sûresî’nin 19. âyeti. Meâli: Allah, kabaran, mecbur iki denizi salmış, birbirlerine kavuşuyorlar. “Takdim yazısındaki Berzah’la ilgili âyetlerden biri”: 1146: Kaim… İdeolocya Örgüsü’ne Ek-İslâmı Yenilemek: 451: Salih Mirzabeyoğlu)
 
ŞİDDETLİ TEVAFUK…
 
LEVHA: 27 Mayıs 2017… Reisicumhur halka hitabederken, bende sanki onun rahmetli Babam (Muhammed Ustaosmanoğlu) olduğu hissi doğuyor ve Kumandanımız hakkında birşeyler sorma ihtiyacı duyuyorum. Yanına yaklaşıp sorunca, şöyle bir duruyor ve “O, kışın, yazdan daha iyi yazıyor gibi!” diyor! (Hatice Ustaosmanoğlu)
l
Arnavutça, AUTOR-Yazar: 613: DERVİŞ MUHAMMED… Lâtince, AUCTOR-Yazar: 7616: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDÎ-332 mührü. “En büyük ebcedle”… MEŞ’UR-Kendini bilen. Tanımak. Bir şeyi iyice idrak etmek: 616: RÜ’YET-Görmek. Bilmek. Göz ile veya kalb gözü ile görmek. Akıl ile müşahede derecesinde bilmek, idrak etmek, tefekkür etmek. (Kore dilinde, Kim-Altun. “Kore mitolojisinde, gizli bir definede bulunan altun bir sanduk ve içinde de bir çocuk”: 1070: Büyük Doğu-İbda… Arz-Takdim etmek. İzâh etmek. Bir kimseye bir şeyi izhar etmek. Kıymetli bir şeyi, diğer kıymetli bir şey ile değiştirmek. Bir şeyin âniden meydana çıkması; mühür. Altun ve paradan gayrı mal, metâ. Bir şeyin genişliği. Sağlam insanın âniden ölmesi; ömrün maksatlılığı, ömür. Delirmek: 70: Suud-Sevdalar. Rengi kara olan şeyler. “Kaimlik”… Üstadım’ın “Geçilmez” isimli şiirinden bir Beyit: “Varlık niçin? yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekûn? / Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez! / Kayalıklı boğazlarda yön arayan bir gemi / Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez!”… Ashab-ı Bedr-Kanlı Bedr, Yevm-ül Kur’ân da denilen İslâm’ın varlık harbi Bedr muharebesinin ashabı: 308: Bedreka-Delil. Kılavuz. Mürşid. Allah yolu… Eşbeh-Pek benziyen: 308: Arvasî-Seyyid Abdülhakîm Üçışık… Itret-Ehl-i Bey, nesil. Güzel kokulu şey. Gerdanlık. “Allah’ın yaratmasına mahsus Levh-i Mahfuz altı, Süreyya-Gerdanlık menzili; Ayn harfi, Allah’ın Bâtın ismi, Küllî Tabiat mertebesi ile ilgilidir”: 1070: Necibe-Soyu sopu temiz kimse. Asilzâde)… Lâtince, INENARRABILIS-Anlatılmamış, anlatılamayan: 616: DODATAK-Boşnak dilinde, “Ek”. (İdeolocya Örgüsüne Ek: İslâmı yenilemek… Dünya Çapında Bir Hâdise: 1053= 54: İdiyogoluto Of Qavmoyuto-Süryanice, “İdeolocya ve İhtilâl” mânâsına gelir)
l
Arabça, ŞİTA’-Kış mevsimi: 701-702: MAKTABZABNO D’COLMO-Süryanice, “Dünya Tarihî”; Küllî mânâda, Peygamberler Tarihi’dir. (İlk dil, ilk İnsan’la vardı ve ilk İnsan, ilk Peygamberdi. Peygamberler Peygamberi’nde dil, bütün Peygamberlerin hakikati O’nda, en büyük mucizesi Kur’ân’la mühürlendi!)…Lâtince, PRAEFATIO-Takdim. “Arz”: 1701: GRİMO HUŞOBO ANANQİ-Süryanice, “Mutlak Fikir Gereklilik”; ek yeri… Boşnak dilinde POTRBUSKE-Yüzüstü. (Üstadım’ın “Çile” isimli şiirinden: “Gece bir hendeğe düşercesine / Birden kucağına düştüm gerçeğin / Sanki erdim çetin bilmecesine / Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin!”… Tahv-Düşmek. Çekip uzatmak: 23: Mehdî. “En küçük ebcedle”… Arabça, “Es-Sukut Munbatıhan Alel Vech-Yüzükoyun düşmek: 1470: Ahmed Necib Fazıl Kısakürek… Yolumuz, Hâlimiz, Çaremiz; Üstadım’ın Konferansı: 2470: Salih İzzet Mirzabeyoğlu… Levha: Haziran 1983… Bütününe yakın bir kısmı dolu olan stadyum… Tribünlerin üzerinde siyah renkle örtülmüş ve yüksekçe bir kürsü… Kürsü’de sakalsız hâliyle Üstadım… Aşağıda, grublar ve sıralar arasında dolanan, tertib komitesinden Ahmed Kabaklı… Elinde kâğıtlar var… Büyük Millet Meclisi temsilci grubları tamam mı?.. Beliren sayfada grub ve ferdlere dair isimler… Orada bulunanlar gösteriliyor ve “şunlar yok!” deniliyor… Bunun üzerine Üstadım, beni kastederek orada bir konuşma yapıyor: “Ressamımızın çizgileri henüz yeterli olmasa da, neleri nelere çevirdiğimizi…” … O bunları söylerken, pankart üzerinde buna dair yazıyı görüyorum… Arka taraftaki pankartlarda da, gelmeyenleri sembolize eden kurukafalar… Pankartların önünde, omurgaları tamamlanmış bir sandal… Tribünlerin arka taraflarındaki saflardan, gayet cılız sesler geliyor: “İnanmıyorum bana öğretilen tarihe!”… Genel bir ölülük… Topluluk keyfiyeti yerine, sanki tek tek cansız sesler… Üstadım, kürsüden teşvik etmek için heyecanlı bir tavır ve ses tonuyla, “İnanmıyorum bana öğretilen tarihe!” diyor… O ânda birden heyecanla öne atılıyorum ve sağ yumruğum havada haykırıyorum: “İnanmıyorum bana öğretilen tarihe”… Kalabalığı kışkırtıcı birkaç tekrar… Tesiri görülüyor… Kısım kısım, canlı ve gür ses veren grublar… Üstadım, kürsüden hafif sarkarak yukarıdan bana bakıyor… Ben, yumruğum sıkılı bağırırken, heyecandan ağlamak üzereyim… Kendimi kaybetmiş bir hâlde öne atılıyorum; ve yumuşak bir siyah yatağa yüzüstü düşüyorum… Sonra… Muhyiddin-i Arabî Hazretlerinin “Fütuhat-ı Mekkiye” isimli eserini mütalâa ediyorum!): 701: PRİŞVOJİTİ-Boşnak dilinde, “Kendine maletme”; Dünya irfan yemişlerini… YÜZÜKOYUN DÜŞMEK-Tam teslim: 576: İSTİKAD-Yakma. Ateşi tutuşturma… TASAVVUF-Bâtın Yolu: 576: MAKTUL-Öldürülmüş. (Katlâ-Öldürülmüş kimseler: 540: Ma’lat-Derin ve yüksek fikir. Ululuk, şeref, itibar)… ŞUUR-Anlayış. İdrak. Vicdan. Zahirî hisle duymak. Kendi varlığından haberdar olma: 576: DİKEVSLAA KETİEDE-Finlandiya dili, “Adlî-Tıbb”… Urdu dilinde, SARMA’-Kış: 332: ISRAM-Derviş. (Hadîs: Kış, müminin baharıdır… Hadîs: Kışın oruç tutmak, serin bir ganimettir… Hadîs: Kışın gündüzler kısalmıştır, mümin oruç tutar; geceler de uzamıştır, geceyi ihya eder!)… KAPTAN KUSTO: 1332: MİRZABEYOĞLU.
l
SAYF-Yaz mevsimi: 180: FENEN-Budak. Üslûb. “Fer’”… FİİL-Müessirin tesiri: 180: MÜSAADE-İzin, elverişli bulunma, yardım… Urdu dilinde, GARMİYAN-Yaz mevsimi: 1312: MİRZABEYOĞLU… MEHDÎ Salih Mirzabeyoğlu. (Lâtince, Quis?-“Kim?”: 82: Derviş Muhammed Semerkandi. “En küçük ebcedle”… Derviş Muhammed Semerkandi. “Büyük ebcedle”: 1776= 2777: Manzur-u Nazar-ı Piran-ı Kiram; Abdülhakîm Arvasî Hazretleri’nin mühründeki yazı… İzzet: 477: Matlo-Süryanice, “Tâbir” mânâsına gelir): 180: BİNJAK-Arnavutça, “İkiz”… Hollanda dilinde, ESTİD-Yaz mevsimi: 1477: MEHDÎ Necib Fazıl Kısakürek. (Tazi-Arab. “İz süren, tâbirci” mânâsına gelir: 1417: Necib Fazıl Kısakürek)
 
GEÇTİ GEÇTİ!
(KEŞFETMEK-BULMAK)
 
Geçip gidenin ne olduğunu bilmek, onun keşfetmek ve bulmaktır da; bu mevzuda işi tekerlemek ve bir terkibe kavuşturmamak da, yarım oluş ve hakikatiyle keşfedip bulamamaktır da!.. Üstadım’ın GEÇTİ GEÇTİ isimli Nisan 1983 tarihli şiirini, onun eser yekûnu içinde değerlendirdiğinizde, basit ve sade bir söyleyiş içinde bir ümit kırgınlığını değil, işaretlediğim mânâyı bulursunuz… O Şiir: GEÇTİ geçti mevsimler / Süpürüldü takvimler / Gidenlerden kalan şey / Duvarlarda resimler / Mezarlarda isimler / Geçti geçti mevsimler // HANİ eski iklimler / Has ekmekten dilimler / Hey gidi zamane hey / Tesellisiz ilimler / Adaletsiz taksimler / Hani eski iklimler!
l
GEÇTİ GEÇTİ: 74: SEYYİD-Allah Sevgilisi’nin bir ismi. O’nun soyundan gelen, O’nun izinden giden… İSPEHBED-Başbuğ. Hükümdar. Hakan. Kağan: 74: SEHV-Keşfetmek, bulmak… DENG-Pergel noktası. “Kürtçe, Pergel: Sistem”: 74: DELİL-Kılavuz. Doğru yolu gösteren. Beyyine. Hüccet.
l
BİRİNCİ Bölüm, Birinci Mısra ve Altıncı Mısra: 424: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDİ-332 mührü. “En küçük ebcedle”: 424: TEHDİYE-Hediye verme. Bağışlama. (Mehdiyye: Mehdiye âit ve müteallik. Hediye, armağan)… İKİNCİ Mısra: 786: HUSUS-İş. Mevzu. Yol. Usul. Keyfiyet. Madde. Şey. Bir şeyi sair şeylerden ayıran keyfiyet… ÜÇÜNCÜ Mısra: 861: DIİN-Asıl. Maden: 861: HAMŞO NAKŞBEND-Süryanice, “Beş Nakşbend”. (Nakşbend: Ressam, musavvir… Süryanice, Metalun-Maden: 3525= 528: Seyyid Taha Cizro + Seyyid Fehîm Arvasî + Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu)… Süryanice, MAŞLMONUTO METYADMONUTO-İslâmî Anlayış: 861: AREŞQOYO ROMO UHDONO-Süryanice, “Başyücelik Devleti”. (Seyyid Abdülhakîm Üçışık: 1687: Tarqo Romo Qatnuto-Süryanice, “Başyücelik Devleti”… Hukuk-u Mektube-Yazılı Hukuk: 687: Ta’zir-Siyaset. Tehdit etmek. Temizlemek ve hürmet etmek. Lûgatta, “red, icbar; mecbur etme, tahkir, te’dib, hak üzere tevkif” mânâlarına gelen bu tâbir, İslâm hukukunda, hakkında muayyen bir “ceza-karşılık” olmayan hususlarda, Hükümdar veya vekili tarafından tayin ve tatbik edilen cezalar karşılığında kullanılır bir ıstılahtır!)… DÖRDÜNCÜ Mısra: 930: MUNZAMM-Zamm edilen. İlâve edilen. Üste konulan, katılan. Ek… NEFZ-Saçma, yayma. Neşretme. İştirak ettirme. Nazar etmek, bakmak: 930: Teşrik-Ortak etme. İştirak ettirmek… BEŞİNCİ Mısra: 818: EŞİTO MALYO BOGO-Süryanice, “Dolmabahçe Sarayı”; Mâlik hikmeti… BİRİNCİ Bölümün Toplam Ebcedi: 4299= 4303: DERVİŞ MUHAMMED. “En büyük ebcedle”… İKİNCİ Bölüm, Birinci Mısra ve Altıncı Mısra. (Seyyid Abdülhakîm Arvasî: 5565: Rum Sûresi, 7. âyeti- Bir dış yüzünü bilirler bu hayatın, ahiretten ise haberleri yoktur): RUM SURESÎ’nin 7. Ayeti… İKİNCİ Mısra: 1150= 151: MEHDÎ… ÜÇÜNCÜ Mısra: 177: VASIF-Vasfeden. Bildiren. Metheden… Kıpçak dilinde, SOYKA-Kaptan: 177: HUŞOBO-Süryanice, “Fikir”… DÖRDÜNCÜ Mısra: 937: SALİH İzzet Mirzabeyoğlu… BEŞİNCİ Mısra: 1402: ŞAKA’-Tulu etmek. Doğmak. Çıkmak. Taksim etmek. (Rahman Sûresi’nin 19-20. âyetleri: 3166= 169: Kıst-Adalet etmek. ALLAH Sevgilisi’nin bir ismi)… İKİNCİ Bölümün Toplam Ebcedi: 4812: ŞAH-I NAKŞİBEND… BİRİNCİ ve İKİNCİ Bölümün Toplam Ebcedi: 9115: KIYADET-Kumandanlık. (Hetf-Bir şeyi gizlice hatırlatmak, kulağına fısıldamak: 485: Ebu Bekir Muhammed bin Ali-Muhyiddin-i Arabî. “Vahdet-i Vücud”… Kaptan Gusto Müslîman: 485: Kaptan Mirzabeyoğlu)
 
HASLET
(ŞATRANC-I UREFA’DAN)
 
Şatranc-ı Urefa’nın 41. Kabı, HASLET-Huy. Ahlâk. Tez. Yaradılıştan olan tabiat: 528: İHTİMAL HESABI-Her şeyde ona mahsus ihtimaller âleminin mihrak noktasını yakalama davası… Süryanice, ŞROYO-Takdim. Önsöz. (Süryanice, Başme D’moryo-Bismillah: 614: Büyük Doğu “Takdim”i… Arnavut dilinde, Gur Varri-Mezar Taşı. “Derviş Muhammed”: 1623= 2624: Mehdî Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık”… Süryanice, Htiro-Azametli: 1624: Yirmi Yıl Beraber. “Rüyâ’da gelen mânâ; Üstadım ve ben”… Boşnak dilinde, Dvedeset-Yirmi: 477: İzzet “ve aynı ebcedle Cousteau-Kusto”… YİGİRMİ-Yirmi: 1290: VOJİNİ UDAR-Boşnak dilinde, “Askeri Darbe”; 12 Eylül 1980… Boşnak dilinde, Cetiri-Dört. “Varlık Sayısı”; 1979-1983… Esseyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek: 1983: İzzet Erdiş… Büyük Doğu Takdimi-“Kaptan Kusto Müslüman / Dünya Çapında Bir Hâdise”: 624: Tacdiro-Lâtince, “Muvazenet”; denk olup olmadığını bilmek için ölçmek. Düşünmek. İki şeyin vezince birbirine denk olması. Uygunluk): 528: MÜTESÂBİKE-Bir şeyin kalıba dökülmesi, madeni eritip süzmek… Süryanice, B’MACBDONUTO-Gerçekten: 528: GÜZARİŞ-Rüyâ Tâbir Etmek… Lâtince, COMMERERE-Hak etmek: 496: Lİ Küllî Emrin Fehim… Lİ Mâlik Emrin Fehîm: 496: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü. “En küçük ebcedle”. (Boşnak dilinde, Torija-Tarih. “2014 Senesinin son gecesi bulunan mühür”: 624: Htiro-Süryanice, “Gurur”… Lâtince, Tacdiro-Uygunluk: 1623: Redoute-Fransızca, “Metris”; cezaevi. Sene 1999… Metris Cezaevi: 739: Turfanda-Mevsiminden önce yetiştirilen sebze ve meyve… Aynı ebcedle, Dersaadet: İstanbul… Ve Toplam: İstikametimizin teyidi)
 
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu - Baran Dergisi 544. Sayı