LEVHA: (…) Kasım 1995… Muhyiddin-i Arabî Hazretlerinin bir eseri: “Bit veya pire hakkında ilk defa yazan odur!” diye beni kasteden bir cümle görüyorum!

*

HADÎS: Peygamberlerin ıstırabı arttırılmış, buna mukabil Allah katındaki değeri de yüceltilmiştir. Mükâfat kat kat fazla olacaktır. Bu yüzdendir ki, insanların ıstırab bakımından en önde olanları Peygamberler, sonra da diğer ebedîyet yolcularıdır. Onların her biri bir çileyle yüzyüze getirilmişlerdir: Kimi örtünecek bir elbise bulamayacak kadar, kimi kendisine öldüresiye musibet olan BİT’le imtihan edilmiştir. Şu bir hakikat ki, onların her biri, ıstırablarla, sizin lütuf ve nimetlerle sevindiğiniz gibi sevinmişlerdir! (Istırab: Keduret… Yevmiye: Allah sana o yükü çekebildiğin için veriyor, sevinmelisin!)

*

BİTYARE-Elem, keder, tasa, sıkıntı. (Bit-Yare… Bit-İnsan ve bazı hayvanlar üzerinde asalak olarak yaşayan, minik ve beyaz, yarımkanatlılar’dan bir böcek. “Zerre. Nokta”: 412: Bit-Kut. Kuvvet. Gıda. Rüyâ… Yare-Yara. Kelm. “Kalem”: 216: Yare-Bilezik. Yuvarlak): 1612: DERVİŞ MUHAMMED.

*

Süryanice, ŞEYBO-Bit. “Nokta. Sıfır. Tamam. Zirve. Nil, yok, leysî”: 1308: ARVASÎ-Arvas Dağı ile ilgili. Seyyid Abdülhakîm’in namı. (Dağ, kayalık, maden kütlesi, büyü, sihir, sar’a, sirayet edici, gemici, cin hastalığı)… Süryanice, QALMO-Bit: 72: BİNEK-Kürtçe, “İdrak”. (Kürtçe, Binek: Göz hastalığı… Yevmiye: “Şu gözüme de, şöyle böyle diyorlar, bir teşhis koyamıyorlar. Bende her şey ruhî; bir sinirleniyorum, ayağa kalkamıyorum!”… İdrakın aczini idrak bir ilimdir; cin hastalığı… Be harfi, Allah’ın Lâtif ismi “Cinler-Gizliler, gizlilikler” mertebesi, Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl”e işaret eder; öne alınmış delile, Takdim’e… Karaçay-Malkar Lûgatı’ndan, Bit-Bit. Kehle: 412: Bit-Karaçay-Malkar Lûgatı’nda, “Büyümek, yetişmek”… Qardo-Süryanice, “Bit”: 216: Pozar-Boşnakça, “Göz”… Muhyiddin-i Arabî Hazretleri: “İnsan, Allah katında bakan gözbebeği gibidir!”… Boşnakça, Pozar-Yangın: 216: B’rush-Süryanice, “Manen”… Bir âyette, “… denizler tutuştuğu zaman”; o mertebede, Allah’ın rahmeti eseri tarîk yolcusunun geriye döndürülmeyeceği, kıyıya ve tabiat alanına çıkarılmayacağı… Süryanice, Bazro-Çekirdek, tane, tohum: 216: Doro-Süryanice, “Devir. Yüzyıl”… Rûya-Yerden biten ot: 217: Rüya… İbrani-Süryani- “Tlai Csar Fores-Mehdiyi Hamil 10 İranî”: 62: Djall-Arnavutça, “Cin, gizli”… İbranice, Miv’ada-Hedef, varılacak yer: 62: Mehdî… Süryanice, Şficuto B’aykonoyuto Mbaryuto-İfrat hâlde tecrid: 1062: Kusito Celyo Derviş Muhammed-Takdim yazımda, “Üst Başlık Derviş Muhammed”… Takdim yazımda alt başlık, Dünya Çapında Bir Hâdise: 1053: Cin-Gizli… Aynı ebcedle, Ahmed; Allah Sevgilisi’nin, İmam-ı Rabbanî Hazretleri’nin ve Üstadım’ın ismi… İbranice, Yamai-Denizci. “Derin bilgili kimse”: 62: Napah-İbranice, “Demirci”. Kanla, keyfiyetle ilgili… Süryanice, Helmonoyo-Rüyâ gibi: 154: Mehdî Muhammed… Arabça, Tahavvül el-Cebel-Dağdaki değişim: 154: Bütün Fikrin Gerekliliği-Bütün insan ve toplum meselelerinin kökünün İslâm’a döndürülüşde hakikatinin görüneceğini gösteren metod, usul ve sistem)

*

Arnavutça, MURR-Bit. “İle, ederek”. (Kelime ve harfler arasına sızarak onları ilgili kılan gizli; hayatın arazlardan yürüdüğüne de misâl. Tohumda saklı filiz, vücutda dolaşan kan gibi… Filiz: Taze sürgün. Eritilmiş ham maden. Erimiş bakır): 446: TEĞMO-Süryanice, “Kaide”… Süryanice, TAYLCO-Solucan. (Şuşo-Solucan. Yere sızan yağmur damlası. Rahmet. Meyan kökü. Miyan kökü. Beyin kökü: 612: Derviş Muhammed): 1446: ŞFOĞO DA’DMO-Süryanice, “Kan nakli”… Süryanice, HABUŞO SUMOQO-Kırmızı elma. “Zekaî. İdeal”. (Kırmızı renk, Celâliyye, Allah ismi nuruna işaret eder… Elmaî: Zekâî… Alman Schiller, zekâsının açılması ve ilhâm için, elma koklarmış!): 446: MEHAT-Maviye. Billur taşı, billurlaşmış sabit. Güzellik, bedi’. Güneş, simya’da “sindirim” safhası. Menzil. Konak. Dağ sığırı, toprağı yaran (Mavi renk, ‘Kelime-i Tevhid” nuruna işaret eder)… TEĞMO-Kaide: 1446: VİLAYET-Bir şeyi kudretle elde etme. Bir şeye kefil olma. Dost… ŞFOĞO DA’DMO-Kan nakli. “Keyfiyet elde etmek”: 446: TE’VİL-İrca etmek, döndürmek. Mânâyı izhar etmek. (Dem: Kan. Nefes. Zaman… Süryanice, Baynot Otvoto-Kelimeler arası, harfler arası: 1292: Tayoyo Qubarniti Kusto-Kaptan Kusto Müslüman… İbranice, Kina-Bit: 81: Kes-Kürsü. “Abdülhakîm Koltuğu”… Süryanice, Gşar-Köprü inşâ etmek: 1501: Plesht-Arnavutça, “Pire”. Sıçramak… Süryanice, Tracsiroyuto-Oniki sayısı:1502: Şuşo Farfluto Agef-Süryanice, “Solucan Kanat Taksa”… Süryanice, Rahşuşo-Bit: 821: Rah-Şuşo-“Derviş Muhammed Yolu”… Te’vil kelimesi, “evl” kökünden; evveline irca etmek, döndürmek, rücu etmek, sığınmak… İyalet-Iyalet kökünden bakılınca, kuvvet ve kudretin “kurma, koruma, yönlendirme” faaliyeti “siyaset”, yine aynı murada hizmet ediyor; kısaca, asıldan çıkmak ve aslına bağlamak yolu… Burada Tefsir, asılların kök mânâlarından hareketle, âyetlerin izâhı, açıklanışı, bir tenzil, siyaset bir usul ve metod… Te’vil ise, bir tâbir işi; “rüyâ tâbir etmek” mânâsına geldigi gibi, “hoş kokulu bir nebat” ismi de. Koku, ruha misâl olduğuna göre, Berzah kokusu, bâtın-içyüz kokusu… Bir şeyin aynı, aynı olduğundan başkadır; bu başkalık “te’vil” bahsinde, “ne o, ne o değil” mânâsında bir “Gayriyyet” ifâde eder… Sadece şekle bağlanarak kalanlar için, Muhyiddin-i Arabî Hazretleri, “O zaman Musa Aleyhisselâm’la Firavun arasındaki kavgayı bilmenin sana ne yararı var!” der… Burada, bizim nefsimizle o hâdise arasında bir “Gayriyyet” olduğu; bu yoldan biz, bize âit bir meselede oradan buraya ve buradan oraya bir yol bulabiliriz… Sebeble netice her zaman, okun yaya yakın olduğu kadar yakın değildir!”; her mevzuun kendi usul, esas ve kuralları içinden oraya ve oradan buraya ilgi, Kâinat’taki dışyüz ve içyüz her şeyin nefsimizde bir izi olması genişliğinde düşünülürse, işin giriftliği daha iyi anlaşılır… Te’vil ve tefsir, kendinden olmayanı dışta bırakmak şeklinde birbirinden farklı bir birlikteliktir; Tefsir asılla uğraşırken, te’vil ise meselelere sarkarken kendidir.)

*

Kürtçe, BİRANGUL-Pire: 1277= 278: ARVASÎ… Süryanice, HDACESRE-Onbir: 278: ÜSTADIM.
 

TECRİD

 
LEHVA: 13 Kasım 1985… Eskişehir Akademisi’nde okuyan arkadaşım Sabahattin Bilgiç… Onun 1971’de oturduğu, Eskişehir Adliyesi’ne yakın apartman katındayız… Yanımda Harun Yüksel ve Hasan Ölçer… Muzib ve gülümsemeli bir ifâde ile odadan kaçarlarken, annemin “Polis!” diyen sesi… Telâşlanıyorum ve yerimden kıpırdamıyorum… Odanın içinde, havada, boşlukta duran bir KIRMIZI KAZAK… Faik, sedirde bana sığınır gibi, başını dizlerime koyup yatıyor!

*

Süryanice, ŞHODO FAYNO-Tecrid Hırkası: 471= 1470: ERGÜVAN KAZAK-Kırmızı Kazak. (Ercüvan: Erguvan çiçeği. Kırmızı kadife. Kırmızı şey… Erguvan-Batı’da ercüvan dedikleri, kırmızı çiçekli ağaç. Bir kırmızı çiçek: 258: Mirza)… SALİH İzzet Mirzabeyoğlu: 470: ATT-Sözü tekrar tekrar söylemek. Göğsü genişletmek. Gençlik. (Ebu Hureyre R.A: Ben bir gün Peygamber Efendimiz’e, “Ya Resûlullah, sizden birçok Hadîs işitiyorum, fakat unutuyorum!” diye unutkanlığımdan şikâyet ettim. Bunun üzerine bana, “Hırkanı yere yay!” buyurdu. Hemen yaydım. Elleriyle bir şey avuçlayıp hırkanın içine atıyor gibi yaptı, sonra bana “topla!” diye emretti. Ben de toplayıp GÖĞSÜM’e bastırdım. Peygamber Aleyhisselâm’ı hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, ondan sonra öğrendiğim hiçbir şeyi unutmadım… Benzer bir Hadîs’te de, “Göğsünüzü açın!” buyuruyor; kasıd, tekrar edilmesi ve bunamak ihtiyarlık alâmeti olması bakımından, bu şekilde “Genç” kalmak… Hadîs: “Rüyâlar, Allah’ın uykuda iken söylediği sözlerdir!”; hakikati tâbir ilmiyle gerçekleşen… Vesile ile; rüya ve tâbirleri tekrar ederken, onları hep yeni yüzleri ile işlememin sırrı da görünmüş oluyor)… TENCİZ-Sona erdirme. Neticelendirme. Sözünü yerine getirme: 470: HUNUT-Mumyalama. (Yevmiye: Biz görmüyorsak, ölü hissetmiyor değil. Mumyalamaya, ilâçlamaya karşıyım!)… AHMET Necib Fazıl Kısakürek: 1470: BAYNOT-Süryanice, “Harfler arası”… Karaçay-Malkar Lûgatı’ndan, TASHO-Sır: 470: MŞUHTO-Süryanice, “Ölçü olan”… İbranice, MAKİF-Kapsayıcı, kuşatan: 151: MEHDÎ MUHAMMED.

*

Süryanice, MBARYUTO FRİSO-Hırka-i Tecrid: 5021: HIRKA-İ Fahri Resûl’e Mesh olmuş Destimal / BÛY-I Feyz İhsan Eder Pîrayen-i Yusuf Misâl. “Resûl Fahri Hırka’ya Mesh Olunmuş Destimal — Feyz Kokusu İhsan Eder Yusuf Zineti Misâl”. (Kendisine “Rüyâ ilmi” verilen Yusuf Aleyhisselâm’da tecelli eden hikmet, “Nurî”… Nun harfi, Allah’ın Nur ismine, 4. Sema tabakasına, Kamer menzillerinden Simak’a işaret eder; Balıklar, parlak yıldızlar, iki parlak yıldızdan biri, bir şeyi yükseltecek vasıta’ya… Sultan Vahdettin Han’ın “Hırka-i Şerif”i anma davetine icabet eden Abdülhakîm Arvasî’ye onun verdiği 2 destimalin birinin Nedimi Şakir Efendi’ye hediye edilmiş olması hâdisesi malûm; Destimal adı verilen “havlu-mendil”in birinin üzerindeki beyit, yukarıda görüldüğü üzere… Destimal: 673: Mehdi Derviş Muhammed… Rüyâ Tâbir Etmek: 673: Tecris-Doğru fikirli etmek)

*

Süryanice, MBARYUTO FAYNO-Tecrit Hırkası: 812: ŞAH-I NAKŞÎBEND… Süryanice, TRAQLİNO HOMON-Ölüm Odası… Süryanice, RİŞONO MRAYMO FULUTİYÂ-Başyücelik Devleti… AHYAR-Hayırlılar. Dostlar: 812: YATET-Süryanice, “Tasdik etmek. Teşkil etmek. Tesis etmek. Kurmak”… Süryanice, MBARYUTO SAKO-Tecrid Hırkası: 832: TİBELUYO HAD ŞUVOLA-Süryanice, “Dünya Çapında Bir Hâdise”… Süryanice, ŞFİCUTO B’MUŞHO MBARYUTO-İfrat Hâlde Tecrid: 832: EZAL TAYASUTO-Süryanice, “Uçup gitmek”. (Sır olmak, gizlenmek, sızmak, sinmek)… Süryanice, MBARYUTO ŞALTO-Tecrid Hırkası: 1402: ŞAKA’-Tulu etmek, doğmak. Çıkmak. Huruc etmek. Dağıtıp perakende etmek… Süryanice, MBARYUTO KUTİNO-Tecrid Hırkası: 1237: REKİZ-Gizli. Hazine. Genc. “Lisân”… Süryanice, MBARYUTO QAFİLO-Tecrid Hırkası: 797: GUŞETMEK-İşitmek. Dinlemek. Kulak vermek. (Usmuh-Kulak: 737: Halid bin Velid… Son Devrin Din Mazlumları: 737: Üstadım’ın “Çocuk” şiirinin bütün mısralarının ebced toplamı: 28709= 737)… ME’ZUN-İzinli, izin alınmış, selâhiyetli. İcâzetli: 797: DAR’ÜL AKAKİR-Eczahâne… Süryanice, SMOQO FANERA-Kırmızı Kazak: 450: AHMED-İ FARUKİ-İmâmı Rabbanî… Büyük ebcedle, ABDÜLHAKÎM-Hakîm Allah’ın kulu: 1450: Salih Mirzabeyoğlu.

*

Süryanice, ESFAYNİQO KAZKO-Kırmızı Kazak: 1436: TELECCÜC-Geminin, denizin derin yerine varması… ESFAYNİQO FANERA-Kırmızı Kazak: 556: MUTKİ-Mirza Bey’in aşireti… SMOQO KAZKO-Kırmızı Kazak: 331: ŞAL-Süryanice, “sızma”… AŞKAR KAZAK. (Aşkar: Koyu Kırmızı. Doru at. Kırmızı saçlı adam): 810: DAR-ÜS SALTANAT-Saltanat kapısı. İstanbul. (Der-Saadet-İstanbul: 739: Metris Cezaevi)… AHLES KAZAK-Kırmızı kazak. (Ahlas: En halis): 308: ARVASÎ… AHMER KAZAK-Kırmızı Kazak: 458: MUSA Mirzabeyoğlu. (Necib Fazıl Kısakürek: 1417= 418: Musa Mirzabeyoğlu… Levha: “…” Eylül 1982… Üstadım… Üzerinde kırmızı hırkası… Belden aşağısı battaniyeye örtülü, yatakta oturuyor… Yanında Mehmed ve torunu Emrah… Odanın bir köşesinde Osman. “…” Üstadım soruyor: “Büyük Doğu için ne düşünüyorsun?”… Büyük Doğu’nun çıkıp çıkmamasını soruyor… Şöyle cevab verdim: “Vallahi siz nasıl isterseniz öyle olsun!”… Yüzüme dikkatle baktı: “Karşı gelmeden, söyleyin!”... Büyük Doğu’ya karşı gelmeden fikir beyanı!)… DEMRAĞ KAZAK-Kırmızı Kazak: 1453: MÜTEVECCİD-Vecde gelen… MUHTECİB-Gizlenen: 453: MÜTEGAYYİB-Görünmez olan. Kaybolan.

 
KELİME-İ TEVHİD

 
LEVHA: 6 Eylül 1985… Sesini duymadım ama, yattığım yerden dışarıda bir patlama olduğuna dair hareket… Bir daha, bir daha… Anlaşılan, işler karışacak… Bu sırada zelzele oluyor… Acaba rüyâ mı?.. Hep “rüyâda mıyım, yoksa gerçek mi?” diye kendimi yokluyorum… Hayır rüyâ değil… KELİME-İ TEVHİDİ tekrarlıyorum… Hemen öbür odada yatanları ve babamı kaldırmak için koşuyorum… Bir kapıyı açıyorum, orada Hasan enişte yatıyor… Gemide kaybolmuş gibiyim… Sanki ev bir gemiymiş de, denizin dalgasından sallanıyorum… Aklıma, ADA’nın denizde batması geliyor… Evet, batıyoruz; BAŞIM DÖNÜYOR ve bir türlü kendime gelemiyorum… Bir kapıyı daha açıyorum; orada ADİLE Teyzem uzanmış… Felâketin farkında değil gibi güleryüzlü ve yanında uyuyan 4-5 yaşlarında bir çocuk!..

*

 İNSİDAM-Patlama: 1186: İSLÂM’A Muhatab Anlayış… Süryanice, FQOCO-Patlamak: 100: SAD-Yüz sayısı demek. (Sad harfi, Da’va Cetveli’nde Allah’ın Samed ismine işaret eder… Samed-Her şeyin kendisine muhtaç olup, kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’ın 99 güzel isminden biri: 134: Desis-Gizlenmiş, gizli… 1 sayısı, Allah’ın mekridir; O, hiçbir tahdide gelmez, sonsuzca Birin de Biridir… Bomboş: 00… Allah’ın yaratma mahalli olan Atlas tabakası, Burçlara hisselerini veren, ama onlar olmayan, keyfiyet üstü mânâsına keyfiyetsiz bir boşluk… Herşeyden önce, Allah’ın Faal sıfatı eseri, hareket vardı; ve Semalar o devir neticesi meydana geldi… Süryanice, Mzalfo-Lâtif: 1164: Metdamronuto-Süryanice, “Mucize”… Süryanice, Dumoro-Mucize: 262: İnfilâk-Patlama… Süryanice, Davyo Nebhonoyo-Cin Fiili, gizli fiil: 1165: Sad’-Yarmak, yarılmak, kesmek, kat’ etmek… Lâ İlâhe İllallah-Yoktur İlâh, illâ Allah, başkası yok: 3165: Rahman Sûresi’nin Berzah’la ilgili mucizesini bildiren âyetler. “Berzah her yerde!”… Lâ İlâhe İllallah: 5: Lâm harfi, 5 Elif ve 2 He harfinden meydana gelmiştir)

*

İSMAİL HAKKI BURSEVİ Hazretleri: Cenab-ı Hakk, kendi güzel isimlerinden “Allah”ı, tuğra isim kabul buyurmuştur ve böylece “Lâ İlâhe İllallah” hoş sözü de Resulullah (S.A.V.) ile zikirlerin en hayırlısı oldu… Zira şu 4 mânâyı taşır: Nef’i, menfi, icab, mucib. (Sürgün etme, Sürgün edilmiş, Hayrete düşürmek, Lâzım gelen)… Allah’ın 4 sıfatı: Hayat, İlim, Kudret, İrâde ki, âlem’in asıl varlığıdır… 4 tabii hâl: Sıcaklık, Soğukluk, Kuruluk, Nemlilik ki, cisimlerin ortak aslıdır… 4 unsur: Ateş, Toprak, Hava, Su da oluşumların vücutlarının aslıdır… “Ahlat-ı Erbaa” denilen insan vücudundaki dört sıvı unsur: Kan, Safra, Sevda ve Balgam ki, hayvanî bedenin aslıdır… Ve 4 hakikat: Cisim, Gıda, İşitme, Konuşma ki, insan vücudunun aslıdır… İşte bir kimse bu dörtler sırrı üzerine “Lâ İlâhe İllallah” dese, o kimse bütün âlemin dili olur; yâni, bütün eşyanın dilinden Allah’ı tevhid etmiş, vekil olup Hakk’ın dilinden zikreden olur. Çünkü iç ve dış âlemde tecelli etmiş olan Hakk’tır; zira Hakk kendi kendini zikreder. Kısaca, “gayrı-başkalık” sözü, itibarîdir, izafîdir. Görünen varlıklara bakanlar için, görünenlerin başka başka görünüşlerinden dolayı, bütün Kâinat’ta görünen Allah’ın Zat nurunun değişik değişik olması gerekmez; çünkü Nur birdir ve bütün eşyaya saridir, sirayet edicidir… Kelime-i Tevhid’e gelince, 12 harftir ki, (Allah, Bais, Kahir) isimlerini kapsamıştır… SAYILAR da 12’dir: 1’den 9’a kadar tek sayılar, 12’ye kadar üç sayı da kurma sayıları. Nasıl ki bu 12 sayı ile sonsuz birleşik sayılar elde ediliyorsa, Kelime-i Tevhid’in 12 harfi ile sonsuz derecede sevab elde edilir; yâni Kâinat’ın varlığı Kelime-i Tevhid’e bağlı olduğu gibi, ebedî bekâ âlemi de onun üzerine kurulmuştur… Hadîs: “Yeryüzünde Allah zikri kesilmedikçe, kıyamet kopmaz!”.

*

MUGNİ-Zengin edici. Müstağni kılan. Hiç kimseye hiçbir şeyde ihtiyacı olmayan. “Allah’ın 99 güzel isminden biridir”: 1100: UKTUB İhda Ve Işrîne Merra / VE Tusîru Şehiden Ev Şeyen Hehâza-Arabça, “21 defa yaz / Şehid mi ne olursun!” demek. (Rüya’da gelen mânâdır!)… MUGALGAL-Haber. (Habir-Haberli. Alîm. “Kulunu imtihan edici” mânâsında, Allah’ın 99 güzel isminden biridir: 812: Şah-ı Nakşîbend… Süryanice, Tardacesro Bciro Yaldo Nos-o Dmiro Şudoco-12 sığır yavrusundan biri mucize beyanıdır: 2811: Ahir-En son. Sonraki. “İstikbal”… Süryanice, Tardacesro Bciro Yaldo Nos-o Dmiro Budogo-12 sığır yavrusundan biri mucize beyanıdır: 1950: Doğum Tarihim… Tardacesro Bciro Yaldo Nos-o Dmiro Frutasis-12 sığır yavrusundan biri mucize beyanıdır: 2740: Mütefekkir): 2100: FQOCO-Süryanice, “Patlama”… HİLAT-Kaftan. (Haftan-Kaftan: 1131: Telhis-Kısaltma. Kolaylaştırma. Özleştirme… Münşeat isimli eserim hakkında görülmüş rüya hatırda, Bolî Dağı Haftanı. “B.D Kaftanı”: 1153= 154: Mehdî Muhammed): 100: MÜNA-Suya giden yol, şeriat. Kaim-i makam olmak. Mekke’de hacıların kurban kestikleri ve şeytan taşladıkları yer. (Zı harfi, Allah’ın Azîz ismi, Madenler mertebesi, Kamer menzillerinden Sa’du’z Zabih’e işaret eder; Boğazlayan, Kurban kesen, yakın olan… İbranice, Pîr-Kuyu, maden kuyusu, maden ocağı: 212: Malik-ül Mülk-Mülkün maliki. Şahid’in mübalağalısı şehid. “Allah’ın Bütün malikliklerin sahibi mânâsında 99 güzel isminden biridir”… Süryanice, Eteqtel Derviş Muhammed-Şehîd Derviş Muhammed: 1450= 451: Salih Mirzabeyoğlu… Heme Ez Ost-Herşey O’ndandır. “Allah’tandır; O değil, O’ndan”: 525: Mcisuto-Süryanice, “Cin hastalığı”, gizlilere, gizliliklere karışmak, müteessir olma, müessir olma. Sızan, sızılan… Süryanice, Hato Hfuğyo-Yeni Devir: 1525: Qeloyto Qeso-Süryanice, “Ölüm Odası”… Süryanice, Metalun-Madenler: 3525= 528: Şehîd Taha Cizro + Seyyid Fehîm Arvasî + Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu)… Süryanice, ŞURZUCO-Şok. “Patlama”: 528: ŞUROYO-Süryanice, “İnhilâl ettiren, eriten, bomboş ettiren, ibda’ mahalli kılan, tecelli mahalli”… Süryanice, TNONOYO-Hâlihazır: 528: ŞUROYO-Mukaddime. Takdim. (Dünya Çapında Bir Hâdise-Kaptan Kusto Müslüman)… Süryanice, HULONOYUTO-Maddîlik. (Nesne ve nesneleştirme gücü. Düşünen kişi karşısında, “mavera ve mavera-i tab; metafizik ve fizik” düşünülen, inanma eseri… Noktalı harflerle, “Kaptan Kusto Müslüman”: 302: Derviş Muhammed. “Noktalı harfler”… Mirzabeyoğlu: 1302: İ’cazkâr-Mucizeli olmak… Fransız Denizcisi Kaptan Kusto, denizlerde deniz içi hayatı kurcalarken Rahman Sûresi 19-20 âyetleri ve Furkan Sûresi 53. âyetinde geçen Berzah hakikati –denizleri birbirinden ayıran perdeleri–, Kur’ân’ın 1400 sene önce haber verdiği bir mucize eseri olarak denizlerde –maddî– olarak gördü… Lûgat: Deniz. İlim. Kâinat nizamı… Takdim yazımla benim gördüğüm mucize de, hem Takdim yazım, hem onunla onda tecelli eden… Ve gaib hilatı tuğram, Derviş Muhammed-442 mührü. “En büyük ebcedle”: 4761= 765: Furkan Sûresi, 53. âyet): 528: MÜFETTİH-Fetheden, açan. (Fetih, boşluk, “keyfiyet ötesi keyfiyetsizlik”, bâtın demek… Salih Aleyhisselâm’da tecelli eden, başkasının nefsiyle ilgilenmekten rahat bulan hikmeti; davasının nefy-i isbatını yapan, başkasını “gayriyyet-ne kendi, ne kendi değil” ilgisinde hesaba çekerken, te’vil hakikatini yerine getiren… Mucizesi, Naka-i Salih)

*

DEVAR-Baş dönmesi hastalığı. (Devarî: Zırhlar. Zırhlılar. Zırhlı gemiler… Daver-Doğru ve adil olan hükümdar: 216: Seyfullah-Allah’ın kılıcı. Hâlid bin Velid Hazretleri’nin bir namı): 211: ITAR-Diğerlerini ihata eden nesne… PERDE-İki tarafı kesen, iki tarafı da tanıyan, iki tarafın birleştiği: 211: RAY-Hüküm ve itikad… Süryanice, SVORO-Başdönmesi: 278: ARVASÎ. (Yevmiye: … Efendi Hazretleri şöyle aslan gibi başını çevirdi, bana “Sen şehîd olursun!” dedi… Çok şükür o nimeti de ihsan etti bana!)… Süryanice, ŞGAR-Başı dönmek: 1501: SARARİ-Gemici. İbranice’de, “deniz kadar geniş âlim”, kuşatan. Mütefekkir… Süryanice, RAVYO-Başı dönmüş: 223: RİKAB-Üzengi. Büyük bir kimsenin huzuru, makamı… KABİR-Büyük, ulu: 1222: GARİZE-Asıl. Yaradılıştan olan. Sevk-i İlâhî. Huy.


Baran Dergisi 474. Sayı