LEVHA: 2 Ocak 2016…Üstüme doğru sanki bir kamyon gibi bir ışık kütlesi geliyor ve bir ânda patlıyor; ben korku ve heyecan içinde ona garkolmuş vaziyetteyim, öylece aynı hisle nefes nefese uyanıyorum! —(Abdullah Kiracı)

*

Süryanice, ŞROĞO FQUCO-Işık patlaması. (Süryanice, Fus-Işık: 146: Mimno-Süryanice, “Matris”. Metris… Süryanice, Srah-Patlama: 269: Mechuriye-Aşikâre olunmuş, açıklanmış, meydana konulmuş… Ruzane-Gündelik, yevmiye: 269: Münkatı’-Aralıklı ve son. Herkesten ayrılıp bir kişiye bağlı kalan): 1612: DERVİŞ MUHAMMED… MUSTAFA-Seçilmiş, seçkin. Allah Sevgilisi’nin bir ismi: 1269: PLASJE KURORE DRİTO-Arnavutça, “Işık halkası patlaması”… Arnavutça, PELLCAS KURORE DRİTE-Işık halkası patlaması: 869: MEKTUBAT-İmâm-ı Rabbanî Hazretleri’nin baş eserinin ismi… Süryanice, NAHRO TRAC-Işık patlaması: 874: İBDA’-Çözme. Parça parça etme. Halletme. Sorulan soruya güzel cevab vermek. İkna etmek. “Kandır-mak; kan etmek, kanına girmek, doyurmak”. Birisine, kârı tamamen kendisine olmak üzere sermaye vermek. (Mektubat: 1868= 869: Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu)… Süryanice, ZALİQO TBORO-Işık patlaması: 673: MEHDÎ DERVİŞ MUHAMMED… RÜYA “TABİR” ETMEK. (Yengeç burcu –Seretan–, unsuru Su, tabiatı Soğuk ve Nemli, türü Hareketli, yıldızı Ay, vücutta tesir yeri Göğüs ve Karın, batn, simya safhasında çözme; hayatın kendisine işlemiş olduğu suyun, çözerek oradan buraya organlar arası gerekliyi nakletmesi): 673: TECRİS-Doğru fikirli etmek, rabıtayı sağlamak… Süryanice, ZALİQO FRAT-Işık patlaması: 740: MEHDÎ FRAT-Mehdî patlaması. (Aynı ebcedle, Mütefekkir)… MUHAMMES-Beş. Beş katlı. Tahmin edilmiş. “Sıfır. Nokta. Yazılı şey”: 740: TARTACESRO BCİRO YALDO NOS-O OMİRO FRUTASİS-Süryanice, “12 sığır yavrusundan biri mucize beyanıdır”… MÜZ-Derin fikir, şekil, suret: 740: BUKNO FRİŞO UHDONO-Süryanice, “Başyücelik Devleti”.
 

DURUM VE IŞIK
(Üstadım’ın Takdim ve İthafı)
 

Süryanice, ZALİQO ŞUBTO-Işık fışkırması. (Zaliqo-Işık: 59: Mehdî… Şubto-Fışkırma: 714: Hazv-Takdir etmek… Temedru’-Ferace ve kaftan giymek: 714: Teşeyyüd-Yükseltme. Sağlamlaştırma): 773= 1772: BÜTŞİKEN-Put kıran. “İslâma muhatab anlayış”. (Put, Allah ve Resûlü’ne imânın gereği hükümlerine tâbi olmak yerine, kendi nefsinin reyini tercih etmek ve kendi reyine itimad etmektir; bu mânâda, İslâm dışı bütün fikir ve sistemler, putperestliktir… İslâma muhatab anlayış, bu mânâda put kıran baltadır!)… MÜSTA’RİB-Arablaşmış. “Tabirci”. (Arab, tâbirci demektir… Tazı-Arablar. Av köpeği. İz süren: 1417: Necib Fazıl Kısakürek): 772: İŞTİMAL-İhata etmek. Şâmil olmak. İçine almak, kaplamak. Çevirmek… Süryanice, LÂMFİDO FQUCO-Işık patlaması: 271= 1270: ASRAH-Süryanice, “İthaf etmek”… Süryanice, NUHRO-Işık. (Aşağıda vereceğimiz, Üstadım’ın “Akıncı Güç” isimli dergimizde yayınlamak üzere 10 Temmuz 1979 tarihli IŞIK başlıklı ithafı): 270: YESSİR- “Kolaylaştır!” meâlinde dua… KERİM-Her şeyin iyisi, faydalısı. Şerefli, izzetli. “Allah’ın 99 güzel isminden biridir”: 270: DERUNÎ-İçten, gönülden… DURUM-Hâl, vaziyet. “Nuru, özü gör; bulana”. (Durum: Duru-M… Duru’: Zırh giyme. Nefy-i isbat… Mim: Allah’ın Cami ismi, İnsanlar mertebesi… İnsandan murad, Allah Sevgilisi): 256: NUR.

*

DURUM: Bugünkü mukaddesatçı gençlikte için için en derin ve köklü kaynaşma ve yüce bir hedefe yönelme cehdi “Akıncılar” topluluğundan bir demet elinde baş gösteriyor. Bunlardan duyan, sezen, düşünen, fark eden bir kısım, RAPOR 5’de işaret edildiği gibi MSP çerçevesine sığmaz bir şahlanışla çizgisini menba ve munsab (Netice) olarak Büyük Doğu yoluna perçinlemiş ve “Akıncı Güç” ismi altında bir dergide toplanarak yepyeni bir billûrlaşmaya yol açmıştı. Bu, tarafımızdan tek nefeslik bir çekiş olmaksızın meydana gelen, ihlâs ve hasbilikte yüzdeyüz sâf, büyük bir hâdiseydi. Kuru kalabalığıyla büyük “Akıncılar” kitlesinin bu vicdanları infilâk hâlinde ve kurmay zekâsında hâlis zümreye ne nisbette kulak vereceği ve onların güdümünde nasıl bir istikamet arayacağı bugün için meçhul… Fakat “Akıncı Güç” dergisinde beliren mânâya göre yol ve gaye açık… İşte ilk fışkırışları üzerine benim, dergilerinde kendileri için kaleme aldığım yazı: Işık.

*

IŞIK: Hiç beklemediğim bir zamanda, hiç beklemediğim bir mekândan ışık fışkırdı… / Daima böyledir. İlâhî tecelliler hep böyle tepeden inme gelir. Allah’ın tecellileri, yapmacıksız ve zorlamasız, boynunuz bükük köşenizde otururken görünüverir / Bu ışık, hiç birini tanımadığım, görüp tanıyınca da aramızdaki EZELÎ yakınlığa şâhid olduğum gençlerden… Şu ânda üçüncü sayısı elinizde olan “Akıncı Güç” isimli derginin ilk sayısından… Bunlar, MSP’nin koruduğu ve geliştirmeye çalıştığı “Akıncılar” gençliğinden bir demettir ve işin özü olarak şu sayhayı koparmaktadır: “Biz ruh hamurumuzu Büyük Doğu teknesinde ve onu yoğuran ellerde idrak ettik ve başka hiçbir tarafa gönül ve kafa nisbeti kabul edemeyiz!” MSP’ye karşı vaziyetim ve onun ulvî davayı harcamakta gösterdiği ehliyetsizliğe isyanım malûm olduğuna göre, ilk kalemde bu tecelli beni şaşırtmalı ve samimiliğinden şübheye düşürmeliydi. Ama öyle olmadı; bu gençlerin son zamanlardaki düzmece ve ezberletmece teşkilât örneklerinin ruh hâletinden uzak olduklarını gördüm ve bana “antipatik” gelen zümre adlarına rağmen onları göğsüme bastım. Dergilerinde aynen yayınlanmak üzere el yazımla kâğıda döktüğüm bu satırları kendilerine ithaf ederken, Akıncı, Ülkücü ve daha bilmem neci çevreler bir arada, davamızın billûr sarayını Kaf dağının, yâni topyekûn insanlıkça özlenen eskimez ve pörsümez ideal tepesinin en yüksek noktasında inşa istidadında mimar namzedleri olarak onları selâmlarım… Onbeşinci İslâm asrının kapısında, İslâm’ın ebedî gençliğini ve yeniliğini, her ân genç, taze ve yeni kimliklerinde ışıldatsınlar ve Kaf dağına tırmanmak kadar zor ve çetin gayenin mânâ ve maddede şartlarına ersinler… Bu kör dövüşü hengâmesinde ümidim, şimdilik hangi çevreden olursa olsun, işte bu gençlerin belirttiği mayadadır.
 

IŞIK PATLAMASI
(KİTAB-ÜL İBRİZ)

 
KİTAB-ÜL İBRİZ-Ahmed İbn-i Mübarek Hazretleri’nin, Şeyhi Abdülaziz Debbağ Hazretleri’nden naklettiklerini ihtiva eden bir eser. (İbriz-Hâlis altun, saf altun. “Değerde simya gayesi altun, mânâda kemâl remzi ve mecazı”: 1217: Rüya-Uykuda görülen suretler… Rûya-Yerden biten ot. “İbranice, Ot: Harf”: 217: Rabıta… Hayr-Büyük avlu. Özü sakınmak: 1217: İstihzan-Akıl etmek. Düşünmek. “Fıkıh usulünde geçen bir ıstılahtır”… Hall ü akd-Müşkül meseleleri ve işleri halledip neticeye bağlamak. Çözme ve düğümleme. İdame ettirme: 218: Banknot-Kâğıt para. Aslî değerin yerine kaim edilen… Ragibe-Rağbet olunan ve rağbetle istenilen şey. İhsan, atiye: 1217: Berhuh-Sabun. “Karaçay Malkar Lûgatı’nda Sabun: Mühür”… Çok şiddetle rağbet ettiğim şey, Üstadım’ın “Bütün hüviyetinle gözükeceksin!” dediği Takdim yazısı idi; rağbetim, bulduktan sonra da hep ona, baki… Etrafımda bir takım budalalıklar dönerken, bunu bitirici ve göze delil bilmem kaçıncıya rağbetten sonra, hiç beklemediğim gaib hilâtı delil: Derviş Muhammed-442 mührü… Ve, Efendi Hazretleri’nin Nedimi Şakir Efendi’nin anlattığı “Destar-Çe”: Sultan Vahidüddin’in Efendi Hazretleri’ne Efendi Hazretleri’nin de ona hediyesi, mendil-peşkir; Allah Sevgilisi’nin Hırka-ı Şerifi’nin çıkarıldığı merasim gününde, onun üstüne konulan bir değerli… Noktalı harflerle, Kaptan Kusto Müslüman: 302: Derviş Muhammed. “Noktasız”… Mirzabeyoğlu: 1302: İ’cazkâr-Mucizeli olmak. Başkasını acze düşürecek derecede olmak): 673: DENHO TRAC-Süryanice, “Işık Patlaması”… RÜYA TABİR ETMEK: 1673: MEHDÎ DERVİŞ MUHAMMED… TECRİS-Doğru fikirli etmek: 1673: SALİH İzzet Erdiş… DESTAR-ÇE: 1673: TEDARRU’-Cübbe ve zırh giymek. (Rüyada gelen mânâ; alt başlığı “Bayramlık” olan Münşeat isimli eserimi okuyan bir delikanlının, benim için “Ona Bolu Dağı Kaftanı giydirilmiş!” demesi… Bolî Dağı: 1062: Mehdî… Bolî Dağı Kaftanı: 1693: Mehdî Kaftanı-BD Kaftanı)

*

Süryanice harfler hakkında, Abdülazîz Debbağ Hazretleri buyurdu ki: “Bu harflerden her birinin 7 esrarı vardır. Mânâları, münasebetlerinden doğar. Bundan başka 7 sır vardır. Arabî kelâm ile münasebeti olur. DİĞER LİSÂNLARLA KONUŞULUYOR İSE, DİĞER ESRARI DA VARDIR”… Ahmed İbn-i Mübarek Hazretleri devam ediyor: “Şeyhim bu izâhı bana verdiği ayda onunla tekrar konuştuğum zaman, bana Süryanice 3 kelime söyledi: SİZGU-SİNER-MAZER’dir”… Ve Şeyhi’ne bu “Lûgatlerin-Kelimelerin” mânâsını sorunca: “Bu Süryanicedir. Süryanice’nin aslını, pek az veli bilir. Şimdi Süryanice kelimelerin asıllarını biliyorsun ya, ondan anlarsın dedi, başka bir şey söylemedi. Sonra: Zatta şûle veren hayr-i İlâhî ve tecelliyat-ı azime, nefs aslında –vücutta– bunu asl eder, tutar. Bütün Kâinat’ın şerlerden temizlenmesi bununla olur. Semavat-ı arzda ve bütün âlemlerde zâhir ve bâtın hayırlarının hepsi bundandır. Bunların hepsi benim zâtımdaki nurdan imdat alır, dedi. O zaman anladım ki, bu âlemlerde tasarruf eden, KUTBİYET makamında idi!”

*

Süryanice, SİZGU. (Moğolca’da, bazı kelimelerde “Z” harfi yerine “Ç” kullanılır. Bunlardan biri, Siçi-Aktör. Yıldız. Ül’üban, oyuncu: 83: Cemil-Güzel… Ül’üban: 154: Mehdî Muhammed… Güzel, ruhî değer, sıfat, doğrudan kavranan ve kavranılan… “Allah güzeldir, güzeli sever”; Allah’tan başka her şey ruhtur… İnsan, Allah’tan sonra olmak bakımından  “Hades”tir; yeni olmak, sonradan ve ruh keyfiyetinden bedene ilişik bir keyfiyet olarak, yokluktan varlığa çıkmış aslıyla bedenin bu hâliyle, kötü ve çirkine bulaşmışlığı ile. Hani; kötülüklerin kaynağı “Ademler-yokluklardır” hikmeti… Diğer bir yazılışı ile “Hades”: Sür’atle idrak etmek. İyi veya kötüyü… İslâmî estetik idraki malûm: “Doğru’nun olmadığı yerde, güzel de yoktur!”… Tek başına “güzel”, aldatıcı da olabilir… Çengi-El ile ilgili. Oynayan, oynatan: 83: Müzik-Ahenkli sesler terkibi, bir sanat eseri… Muzîk-Sıkıcı. “Te harfi, Allah’ın Kaabid-Sıkıcı, kısıcı ismi, Esir mertebesi, Kamer menzillerinden Kalb’e işaret eder”… Moğolca, Gu-Güzel. Misk kavunu, güzel kokulu kavun: 26: Çeçek-Çiçek. Zâhir olma. Çiçek hastalığı. Vücutta çıkan ben… Bûyçe-Sarmaşık. Nurbat: 26: Bedihe-Başlangıç. Birdenbire ve düşünmeden söylenilen güzel söz… Hadîd-Demir, çelik. Sert, kavi olan. Çabuk kavrayışlı, keskin, öfkeli, hiddetli, titiz. Kuşatan ve hudud komşusu: 26: İkbab-Yüzüstü düşme, kapanma. Birşeyin üstüne fazla düşme. Olması için aşırı çaba gösterme. “Kavunun ve bitkinin secde hareketini temsil edişi hatırda”… Bostan-Kavun, karpuz: 514: Bâstan-Tarih. Mazi… Taybe-Medine şehri: 26: Beyyahe-Balık ağı… Karaçay-Malkar Lûgatı’nda, Uzun Çaçlı-Uzun saçlı: 76: Moğol… Sebete-Ot, nebat. Otu çok olan yer: 76: Mehdî Salih Mirzabeyoğlu… İtalyanca, Sizigia-Doğan ay, hilâl. Dolunay. Kavuşma, birleşme. “Piregen”: 1098: Sıbga-Boya, renk. Din. Mezheb): 1083= 84: LEDÜN-Zâtî. İndî. Allah için, Allah aşkına varid olan. Yeşillik. Deniz. Rüyâ… ÎD-Bayram: 1084: EBA ETAN KUTVANİYETAN-Arabça, “Kutvanî iki aba”

*

Süryanice, SİNER. (İngilizce, Siner: Senyor. Aristokrat. Zadegân. Soy ismi): 321: KURTUBÎ-Kılıç. Halid bin Velid Hazretleri’nin bir kılıcının ismi… Süryanice, BAHRO FUQUCO-Işık patlaması: 1321: SİLO GABORO-Süryanice, “Fikir Kahramanı”… Süryanice, NAHİR MADED-Basiretli: 321: KRİYA-Süryanice, “Hendek, çukur, siper, meters”. (İbranice, Pîr-Kuyu. Maden ocağı: 212-Süryanice, Mimsono-Aktör, sanatkâr)… ÇARENUS-Kader. Alınyazısı: 1321: RİŞO MYARQO FULUTİYA-Süryanice, “Başyücelik Devleti”… -KÜŞA-Açan, açıcı: 1321: MİRZABEYOĞLU… Fransızca, SİNERGİE-Uyumlu ve eşzamanlı enerji verme: 1332: KAPTAN KUSTO… DERVİŞ MUHAMMED mühründeki sayı: 332: İŞGAL-İstilâ etme, zabtetme. (Üstadım’ın “Kafa Kâğıdı”nın sonundaki son cümle: Aynı Moğol istil… Tutulmuş asil bir köşe!)

*

Süryanice, MAZER-Hazine aramada kullanılan bir cinin adı. Mazeret. Özür dileme. “Re harfi, Allah’ın Musavvir ismi, 4 Sema mertebesi, Kamer menzillerinden Gafr”. (Arnavutça Gaffure: Yengeç… Hemze, Allah’ın “Mübdi’-Güzel Yaratıcı” ismi, İlk Kalem mertebesi, Kamer menzillerinden “Seretan-Yengeç, Nath-Başvuran”a işaret eder): 1411: TOĞO-Süryanice, “Hükümdar”. (İbranice, Ot-Harf. “Hazine”: 1406: Toğ-Süryanice, Taç giymek)
 

TEMEL CÜMLE
(EN BÜYÜK AKTÖR)
 

LEVHA: 3 Eylül 1986… Kaya Balaban, ince yapılı bir Hindli aktöre olan hayranlığından bahsediyor… Onun filmi yerine başka bir film oynamasaymış!

*

HİND: 59: MEHDÎ… DAVRO-Süryanice, “Rol”: 217: CURBO-Süryanice, “Kuzgun. Karga”. (Keraker-Karga. Kuzgun. “Siyah”: 441: Miat-Yüz. Yüz sayıları… Kısakürek: 1441: Salih Mirzabeyoğlu)… Süryanice, BAHRO-Derya. “İlim”: 217: BAHRO-Nur… Süryanice, ROVDO-Çiçek: 217: RÜYA… Süryanice, SAVKO D’GABU-Yan Dal. Köprü. İcâd: 1216: PİRE.

*

AKTÖR MEHDÎ. (Fikir Kahramanı: 706: Aktör): 765: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü. “En büyük ebcedle”… TA’RİFE-Bir şeyi lâzım olduğu şekilde anlatıp bildiren yazı: 5761= 1765: FURKAN SURESİ’nin 53. âyeti… Süryanice, KAFO RUFROFO-Avuç içi titremesi. (Mahmud Efendi Hazretleri): 1765:    İSTİKDAR-Allah’tan hayırlı şeylerin olmasını dileme… Süryanice, DİLOĞ-Senin. Seninki: 1045: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü… Süryanice, DİLOĞ-Senin. Seninki: 1050: NUN harfinin ebcedi-Kalem. Kılıç. Balık… Süryanice, AT-Sen: 401: ET-Kıpçak Lûgatı’nda, “Kürek”… İbranice, ET-Zaman, nakit: 401: ŞQOFO-Süryanice, “Yumruk”. (Muşt-Yumruk. Boksör. “Müjde”: 740: Mütefekkir)… Kıpçak Lugatı’ndan, ŞAK-Zaman: 401: TAĞ-Kıpçak Lûgatı’nda, “Dağ, damga”… Süryanice, FETĞOMO-Temel cümle: 1402: MAŞLMONUTO MLİLUTO-İslâmî anlayış… Aynı ebcedle, Süryanice MBARYUTO ŞALTO: Tecrid Hırkası.

*

LEVHA: 17 Haziran 1988… Mehmed Sami Adalı… Benim bir şiirimi, bir tiyatro eserimin içine serpiştirmiş, oynuyor… Ve, “Bir Adam Yaratmak Öldü; yaşasın Gölgeler!” diye beni methediyor. (Gölgeler isimli romanım)… Onun bu aşırı medhinde bir riyâ kokusu duyuyorum… Sonra ona, o oyunun nasıl oynanması gerektiğini anlatıyorum… Kaya Balaban bana, “Aslında en büyük aktör sensin, bu bir gerçek!” diyor… Müthiş güzel bir hâli var… Ben de, “İşte bu yüzden uykucu ve miskindim!” diye, Babam’ın hâlimi anlamayışına imâda bulunuyorum!

*

SİZGU + SİNER + MAZER: 1816: NAHİRO MFAQCUTO-Süryanice, “Işık Patlaması”… Süryanice, YARUQO MDİTO NOSUĞO-Yeşil Medine Yazarı. “Vahid-i Kıyas”: 816: TACBEDTO-Süryanice, “Fiil, faaliyet, aksiyon”… Arabça, ERİKETU ABDEL HAKÎM-Abdülhakîm Koltuğu: 816: TEŞVİK-Şevklendirme. Cesaret verme. Güven verme.           


Baran Dergisi 480. Sayı