LEVHA: (…) Mart 1984… Üstadım, önünde duran henüz bitmemiş bir hikâyenin veya hikâyemin altına bir çarpı işareti koyuyor ve “Hikâye’de kadın” meselesine temas edilmesinin gereğini işaret kasdıyla, “Kadın!” diyor… Bunu söylerken, içten bir şevk ve muzib bir ifâdeyle gülümsemeli bir hâli var!..

*

Süryanice, HİZAMTO-Kadın: 472: TONYO-Süryanice, “Hikâye”. (Arnavutça, Perralle-Hikâye. “Konuşma”: 469: Bayno-Süryanice, “Harf arası”. Unsurüstü… Şekil… Arnavutça, Pranga Dore-Kelebçe: 469: Hast-İsveç dili, “At”. Hayâl. Murad… İngilizce, Governor-Vâli. “Nefste emreden ben”: 469: Sjeta-Boşnak dilinde, “Melânkoli, hüzün”. Hasret… Süryanice, Kunoşo-Netice: 1468: Hikmet-Sır. “Su ve ateş”… Engare-Zan. Tamamlanmayan, arızalı kalan iş. Hikâye. Roman. Efsane. Baştan geçen bir hâdiseyi tekrarlama. Hesab defteri: 277: Abre-Gözyaşı. Rüyâ ve hayâl tâbiri… Arnavutça, Formim-Şekil verme. “Ahenk”: 1276: Recyono-Süryanice, “Fikir. Niyet”… Bin Dokuzyüz Elli-Doğum tarihim: 1276: Havno Gaboro-Süryanice, “Fikir Kahramanı”… İlk baskısı 1982’de çıkan ve ikinci baskısı 2004’de “Mim Mim’in Hikâyesi” başlığıyla çıkan “Müjdelerin Müjdesi” isimli hikâye kitabım hatırlanmalı!)… Süryanice, MATEL-Remzetmek. Sembolleştirmek: 472: MATEL-Temsil etmek… İbranice,- HİT’ABEN-Taşlaşmak, taşa çevrilmek. “Sabitlenmek”: 1472: YOLUMUZ, HALİMİZ, ÇAREMİZ. “Üstadım’ın bir konferansı”… Süryanice, AMTEL-Rol. Temsil. Aktör: 2470: AHMED Necib Fazıl Kısakürek… Süryanice, CTİDUTO HAGOROYUTO-İstikbâl-i İslâm: 2472: SALİH İzzet Mirzabeyoğlu.

*

Arabça, EHZUL ALEM-Bayrak çekme. (Hadd-i Zâd: Zâtın haddi-İlâhî hududu bekleyen serhad. Kul, İnsan’dan murad Allah Sevgilisi’nde tükenir ve Allah başlamaz. Bu hudud, Allah’tan sorulan hiçbir şeyin cevabsız kalmayacağı âlemdir): 1472= 473: KÂİNAT-Var edilen şeylerin hepsi. Yaratılanlar. Mevcudat. Âlemler. (Tıb’-Gölge. Asla delil. “Asıl, gölgesine, gölgenin kendisinden daha yakındır”: 472: Teba’-Tâbi olma. Uyma)… Süryanice, TELOLO-Kürsî. “Kürsetmek: Emretmek”. (Kef harfi, Allah’ın Şekûr ismi, Kürsî mertebesi, Kamer menzillerinden Nesre’ye işaret eder; yayma, saçma): 473: MŞALMONO-Süryanice, “Mükemmel”… Arnavut dilinde, VETULL-Kaş. “Kılıç. Yay. Kapı. Kemer. İcâd”: 473: MAŞLMONO-Süryanice, “Müslüman”… Moğol dilinde, TAMALA-Şarkı söylemek. (Bir melodinin ayrı sazlarla çalındığı zamanda tanınması, onun unsurların verimi olmak şöyle dursun, unsurların verimi olmadan da var olduğunu gösteren bir şekli olduğunu isbatlar; şekil hakikati… Kelimelerle düşünüyoruz; bu doğru… Aynı fikrin ayrı lisânlarda ifâdeye geçmesi de gösteriyor ki, fikir unsurların verimi olmak şöyle dursun, onlar olmadan da ruhta mevcut bir şekil belirtirler; ruhta erimiş fikir… Bu hakikat, “Kelimesiz düşünmek Yaratanı” hakikatine bir işaret; idrakin aczini idraktan sonra ki hâl gidişi; gerçek zikir ve hâl ehline dair): 473: SAVTO-Süryanice, “Ses. Akis. Yankı. Kulak verme. Dinleme. Sohbet”. (Halvet kapısını bırak, sohbet kapısını aç şiarının, “Kürsî-Abdülhakîm Koltuğu” ile ilgisine dikkat… Usmuh-Kulak. Kulak deliği: 737: Bezle-Ahenkle okunan şiir. Kelâm-ı kibar… Hâlid bin Velîd-Lakabı Seyfullah. Bir nâmı da “Ebu Süleyman-Horoz”: 28709= 737: Çocuk şiirinin toplam ebcedi. “Üstadım’ın şiiri”… Son beyiti: “İnsanlık zincirinin ebediyet halkası / Çocukların kalbinde işler zaman rakkası”… Birr-Temizlik. Takva. İn’am ve ihsan etmek. Amel-i salih. Gönül, kalb. Tilki eniği: 202: Ber-Alâ. Göğüs, sadr. Fayda. Hâmil. Hıfz. Yan. Taraf. Nâkil, götürücü. Meyve. Yaprak. Meme. Genç kadın. Evin kapısı… Beytin toplam ebcedi: 3463: İfrat hâlde tecrid… Nüüti-Gemici. Gemi kaptanı: 466: Üstad… Büyük ebcedle, Derviş Muhammed Semerkandi: 7736= 6737: Gobulo D’lo Melto Metranyonuto-Süryanice, Kelimesiz düşünmek Yaratanı)… Süryanice, DEĞRONUTO-Erkeklik: 473: NEQBOİT-Süryanice, “Kadınlık”… Süryanice, TALLJE-Dalga: 473: NOBCUTO-Süryanice, “Zuhur”… İspanyolca, AMOR PROBIO-İzzet-i Nefs: 473: İSTİCDAD-Meylettirme. Yenileme. Yeniden yaptırma. (Ahil: Erkeği olmayan kadın. Fevkinde kimse olmayan büyük padişah… Ahilla: En sadık dostlar. Haliller… Erkek veya kadın; ruhun bedenle nasılsız ve niçinsiz tecellisinden meydana gelen nefs, ruhî yönüyle zorunlu olarak ona tâbi, öncüsü içgüdü olan akıl yönüyle de seçme yapabilme özelliği ile hürriyeti temsil eden ve tâbî olması gerekendir. Kalbin iki kutbunda, bâtına ve zâhire bakan, Hakk ve bâtıl kutubları arasında birinden birini gerçekleştirmeye memur nefs, kadın veya erkek cinsiyeti farketmez, bu nitelemelerden anlaşılacağı üzere “dişi”dir. Bedenin içyüzü hâlinde ve görünür görünmez beden faaliyetlerinden bildiğimiz nefsin bu keyfiyeti, içyüzde faaliyetlerin ne olduğunu da açıklar; faaliyetler ister müessir, müteessir, ister faal, ister infial olarak görülsün. Sözkonusu hakikat, “Kadında Kâinat muhasebesini gerçekleştiren erkek” nitelemesinin, aynıyla kadın için de söylenebileceğini gösteriyor: Erkeğin kadına meyli, kendi nefsinden yaratılmış olması bakımından, kendi nefsine olan sevgisidir. Kadının erkeğe meyli ise, öz vatanına hasretten. Kadın, erkek için “Fatihlik” sembolüdür; içyüzde kadın da onun gibi bir “Fâtih”… Ruha göre ruhîlik, bedene nisbetle bedenî faaliyetler, önce müteessir olma, sonra hangi nitelemeler içinde olursa, “içyüz-psikoloji”de dişidir; erkekte şöyle, kadında böyle, cinsiyet özelliklerine göre… Kadın-Dişi. Nefs. Kabul edici: 3165: Derviş Muhammed-332 mührü. “Büyük ebcedle”… Boşnak dilinde, Zena-Kadın. “Nefs”: 59: Mehdî-Beşik, kaynak, döşek)

*

Süryanice, ATTO-Kadın. “Kabul edici; nefs”. (Arnavutça, Koke-Kafa: 131: A’yen-Büyük ve iri gözlü. Bakılan yer. Çok açık, pek belli, bariz. Ayna… Fransızca,Koket-Coquette’nin okunuşu; çok süslü, süslü püslü giyinmiş kadın: 1527: Koketa-Boşnakça, “Cilve”… Boşnak dilinde, Kokot-Horoz. “Ebu Süleyman”: 612: Derviş Muhammed… Yakut dilinde, Höödük-Horoz: 440: Lit-Baş, kafa. Boyun. “Mürşid”… Nefsî-Nefsle ilgili. Nefse âit: 200: Ebu Süleyman-Horoz… Akl-İnsanın, hayrı, şerri ve ilimleri anlayan, sebebten neticeye, neticeden sebebe ilgi kuran, eserden eser sahibine intikal eden hassası. Düşünme ve anlama kabiliyeti. Zihin, zekâ, fehim, idrak, anlayış, hafıza, mülâhaza, rey, yaptığını bilme. Kalbte hak ve bâtılı ayırdedebilen bir nur. “Nefs, aklın öncüsü ve akıl da, yaratıcı değil, denetleyici ve tertibe koyucu bir güç; galibi ruhîye döndükçe, onun ruha tâbiliğinde, “Ruh” adını alan. Aklın bu mahiyetinden dolayı, “karışık bir dava” denmiştir: 200: Re harfinin ebcedi; Allah’ın Musavvir ismi, 5. sema mertebesi, Kamer menzillerinden Gafr’a işaret eder; örtü, kapatma, silme. Merhamet etme. Af… Akl-Tecrid; sürmek, nefy, devam, ölmek. İp ile bağlamak: 2120: Kelimenin altında / Cümlelerin üstünde / Benim büyük meselem… Üstadım’ın aynı mânâyı veren diğer bir şiirinde: Hayat memat diyorlar / Benim gözüm mematta / Hayatın eksiği var / Hayat eksik hayatta… Memat: Ölüm. Ahirete göç etmek): 807: COBUDO D’LO MELTO SBAR-Süryanice, “Kelimesiz düşünmek Yaratanı”… İbranice, ŞEFİYOT-Akıl sağlığı yerinde. (Süryanice, Osyo D’neşe-Kadın doktoru. “Nefs doktoru. Ruhiyatçı”: 442: Tezkiye-Nefsi temizleme. Nefs muhasebesi. Doğruluğuna şehadet etme): 1806: KELİME-İ ŞEHADET… TEŞEVVUR-Şevklenme. Sevinme: 1806: HUDARA-Allah için, Allah aşkına. (Huder: Kökü derin bir ot… Hudara: Karanlık gece. Siyah bulut… Hudaret: Yeşillik. “Yeşil renk, Ay’ı sembolize eder; ve Allah’ın Hayy ismi nurundandır”… Hudare: Deniz. “Mavi renk, Utarid-İkizler yıldızını sembolize eder; ve Kelime-i Tevhid nurundandır”. Derya, deniz; dery, bilmek): 1806: HAŞHAŞA-Yeni Kaftan. Kuru ot. Harf. Yüksek ses. Silâh. Silâh sesi. (Levha: Mayıs 2006… Birinin önünde “Münşeat - Önsöz, Bayramlık” isimli kitab var, ona bakıyor: Sonra kitabı kapatıp, “Salih Mirzabeyoğlu’na, Bolu Dağı Kaftanı giydirildi!” diyor. —Neslihan Erdiş)… MUSA ANTER. “Rüyâda gördüğüm bir Sahabî’nin ismi”: 1807: HARRAZ-Terzi. (Hayyat-Terzi: 620: Kureyşi)

*

Süryanice, HİZAMTO TONYO-Hikâye’de Kadın: 944: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü. “Küçük ebcedle”… MÜTEŞERRİD-Doğru yola girmiş olan. “İbda’nın başlangıç tarihi”: 944: QUDRANTARIUS-Lâtince, “Çeyreğe âit olan”. (Hollanda dilinde, Kwart-Çeyrek. Dörtte bir. “Şeriat. Tarikat. Marifet. Hakikat”: 706: Cazib-Çekici. Cazibeli… Veşt-Güzel. Bedi’: 706: Tasvir-His ve mahsusata münhasır ifâde. Resim yapmak. Resim… Fikir Kahramanı: 706: Aktör)

*

Arabça, RAİSE SULTAN HACİZ. (Haciz-Hudud. Ayıran. Bölen. Vücudun içindeki bazı organları ayıran karın zarı gibi zarların adı. Haczetmek. Borcunu ödemeyenlerin mallarına el koymak: 1018: Hacz-Men etmek, mâni koymak. İki şeyin arasını ayırmak… Levha: 26 Mart 1990… İngilizce, “Raisa Sultan barrier” diye bir yazı. “Raise”, Rus Devlet Başkanı Gorboçov’un Hanımı’nın ismi “Raisa”nın tedaisi olarak kullanılmış bir kelime. —Hayran Erdiş… Raise: Rosa: Kırmızı gül… Raise Sultan Barier: 1215= 216: Avrupa-Mitolojide, Büyük İskender’in karısının ismi de olan Roksan, Pers Kralı’nın oğlu Medos tarafından iğfal ediliyor; babasının kendisini cezalandırmasından korkan Medos, Ksarandas isimli nehre atlayarak intihar ediyor ve o nehir, önce “Medos”, sonra “Euphrate” ve nihaî olarak “Fırat” ismini alıyor… Euph:  Canlı, enerjik bir ruh hâli… Ratio: Hesablama, nisbet, liste, vazife, çaba, yol… Süryanice, Frot-Fırat. “Ruh”: 686: Hudaygân-Büyük hükümdar, yüce sultan… Sekafe-Akıllılık: 686: Müstevfik-Allah’tan yardım dileyen… Ferahet-Şân ve şeref: 686: Hacegan-“Silsilesi”... Hacegân Mührü: 934: Derviş Muhammed-442 mührü. “En küçük ebcedle”… Lâtince, Euphrate-Fırat nehri. “Dinç ve enerjik ruh, ruhî çaba”: 623: Tebarek-Mübarek etsin… İsti’sa’-İsyan etme. “Asi: İsyan etme; gidişe. Asi: Elverişli, uygun. Âsi: Tabib, hekim, doktor”: 623: İrtika-Dayanma. Güvenme… Haşişa-Ot. “İbranice, Ot: Harfler”: 623: Berekat. Bereketler. Bolluklar… Havra-Çok beyaz. Ceylân gözlü kadın: 216: Hazir-Takdir eden… Süryanice, Cayno D’cuzaylo-Ceylân gözü. “İnsan, Allah katında bakan bir gözbebeği gibidir”: 137: Besmele. “Bismil: Nefs kurban. İlla Allah’a”… Beyaz, Boğaz ve Terazi Burcu’nda görünen Zühre yıldızının sembolü ve İsm-i Cami olan Allah’ın “Hu-Hüviyet” nurunun zamirine işarettir… Şaziyye-Yay. Kavis. Yakınlık. Kusto. “Kaf. Kılıç”: 1215= 216: Beyder-Doğru lûgat. Ekin harmanı… Hurub-Harbler: 216: Seyfullah-Allah’ın kılıcı. Hâlid bin Velid Hazretleri’nin ünvanı): 441: MİAT-Yüz sayıları… KISAKÜREK: 1441: SALİH Mirzabeyoğlu… Süryanice, TEM-İkiz doğmak: 441: HABRO DA’QROBO-Süryanice, “Savaş Arkadaşı”… Süryanice, ZOVGUTO-Gurur: 1441: RİŞ ŞATO-Yılbaşı. (2014’ün son gecesi son dakikalarında, Derviş Muhammed-442 mührü farkedildi)
 

HASRET
(GURBETLİK DUYGUSU)

 
KADIN: Kadından kendisinde olmayanı isteriz / Hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz. (Üstadım —Nisan 1983)

*

Boşnak dilinde, ZENA-Kadın. “Nefs”. (Zel harfi, Allah’ın “Müzill-Zelil kılan” ismi, Hayvanlar mertebesi, Kamer menzillerinden “Sa’du’l Suûd”a işaret eder; Derece almak. Mübarek. Mübarek yıldızlar… İnsan bedeninde, her varlığın nefsini nefsinde bilen bir şey; Allah’ın “Hayat” sıfatı suya işledi ve herşey sudan yaratıldı. Demek ki canlı olmayan bir şey yok; ve herşey kendi derecesinde canlı… Sanat’ta, resimden, resmi yapan ressama ilgi ve hattâ onu tanımayı resminden daha alâkadar bulanlar misâl; o halet-i ruhiyenin de kökü, eserden müessire meyil ve intikaldir. Ebu Said “Harrâz-Terzi” isimli ve lâkablı Veli’nin, yarattığında Hakkı, O’nu bildikçe Halkı anlamayı, “Ben” bilgisinde Hakk’ı ve Hakk’ı bildikçe kendini bulmaya dair içiçe mevzuları, Üstadım’ın “Veliler Ordusu’ndan 333”ündeki “Tefsirci”den gösterelim: Ebu Said bu yolun en büyüklerinden. Hem de ne kadar?.. O, topallamalı ki, başkaları kendisini takib edebilsin. O, “Bu yolun başı, bir irşad ediciye bağlanmak ve onun tarafından kabul edilmek, sonu da bulmaktır!’” dedi. Yine: “Anlamak ve bulmanın ne söylenir, ne de yazılır tarafı var; ne öğretilir, ne de gösterilebilir. Evet, ben onu ne kadar aradımsa kendimi buldum, şimdi kendimi arıyor, onu buluyorum. (Alemde hiçbir şey yoktur ki, insanda ondan bir iz bulunmasın!) O’nu bulunca kendinden kurtulursun, kendinden kurtulunca da O’nu bulursun. Başlangıç bunlardan hangisi? Onu da O bilir. O, belirince sen silinirsin; sen silinince de O belirir. Başlangıç bunlardan hangisi? O’nu da O bilir!” Bir kısmı dedi ki: “Kendinden kurtulmayınca bulamazsın!” İkisi bir; ha taşı testiye vurmuşsun, ha testiyi taşa… Fakat ben, “Bulmayınca kendinden kurtulamazsın!” diyenlerle beraberim. Senin kendi kendini silmek cehdinden evvel, O’nun kendi kendisini belirtmek dileği yüz göstermelidir. Üstün olan budur… Bir Not: İmân bahsi için de geçerli: İmândan nasibi olmayan bir insana, hiçbir delil fayda vermez!): 1059: HNAG-Süryanice, “Hasret çekmek”; nefsin, yokluğunda arzuladığı şeye meylinden doğan, hüzün veya üzüntü eseri. (Hasr: Bir şeyi içine alma. Histe kuşatma. Hasret’in, özleyişin kökü, aslında İnsan’ın dünyadaki “Gurbetlik” duygusudur. Allah Sevgilisi’nin, “Vatan sevgisi imândandır!” buyurduğu üzere, insanın hasreti Allah’ın uzağa atışındandır; imânda teslimiyet, inkârda bahane. Vesile ve ihtiyaç arzeden herşeyin altında ve üstünde, bilerek bilmeyerek o mânâ. Kuşatma… Hasr: Eksik olmak… Hasr: Keşfetmek. Çalışmak. Yorulmak; kesel… Hasr: Böğür. Bel. İçgüdü… Hasret: Özleyiş. İç çekme. Bir şeyi çok isteyip arzulayıp, ona ulaşamamaktan doğan üzüntü. Bekleyiş)

*

SÜMBÜLZÂDE Divanı’ndan: Oku üslûb-ı hakîm üzre heman / Fenn-i teşrihada eyle im’an. (Fenn-i Teşrih: Tıbb’da, bir cesedin iç yapısını öğrenme bilgisi. İnceleme. İncelemek üzere kesip biçme. “Tahlil”… İm’ân: Fazla dikkat ve ihtimam. Bir şeyde çok ileri gitmek. Bir adamın hakkını ikrar eylemek. Pek uzağa koşmak ve bir hususta hakkı taşkın olmaz üzere, muarife ile hüküm vermek)… BİRİNCİ Mısraın Ebcedi: 635: RAHMAN Sûresi’nin 19. âyeti. “Noktalı harflerle”… Süryanice, CARTEL-Ortaya çıkarma: 635: MMALLUT İLONE-Süryanice, “Şecere İlmi”… HALİD-Bin Velid: 635: SALİH ERDİŞ… Süryanice, ZLAFTO D’NUNE-Balık Kovası. (Muhib Işıklar Hazretleri, rüyâm’da Üstadım’a: Nuru kalbinden kovayla çek!): 4631= 635: DERVİŞ MUHAMMED-332 mührü. “En büyük ebcedle”… İKİNCİ Mısraın Ebcedi: 1206= 207: REGO-Süryanice, “Hasret”… Fransızca, RAGE-Delicesine arzu: 2206: GOBULO D’LO MELTO MAKLONUTO-Süryanice, “Kelimesiz düşünmek Yaradanı”… BEYT’in Toplam Ebcedi: 3837: EZEL-İnsan, ezelî hayvandır. “Netice”. (Eşya lâtifleştikçe, göze görünmez olur; şuur seviyesinin her değişiminde, gerçeklik seviyesi de değişir!)

*

BİRİNCİ MISRA-Kadından kendisinde olmayanı isteriz. (Süryanice, İhido Broyo-Son zikredilen. “Mısra’daki son kelime: İsteriz”. İstemek, seçme yapabilme özelliğiyle; nefs sahibi hayvandan farklı olan insan, irâde ile ilgili; nefste olmayan bu. Nefste olan, insiyak; ruh, nefste vâli. Da’va Cetveli’nde Vav harfinin sayı değeri 46 ve Allah’ın “Vâli” ismine işaret eder. “Vahyin 46 cüzünden birinin rüyâ olduğuna da işaret edelim”… Vav harfi, Allah’ın “Refi’üd Derecat” ismi, Yüksek mertebelere ve Kamer menzillerinden Rişa’ya işaret eder; Balık karnı denilen “Nefsî” menzile ve kuyudan su çekmekte kullanılan urgana, ipe: 2268: Hasretim her tümseğin, her çatının ardında… Üstadım’ın “Hasret” isimli Noktalaması’nın ilk mısraı… Kelimenin üstünde, cümlelerin ardında-Hasret isimli Noktalama’nın 2. mısraı: 1569: Stock-İngilizce, “Aksiyon”… Yevmiye: “Fikir-mikir hikâye; ben aksiyon adamıyım!”… Anlaşılmalı: Kelimenin üstünde, cümlelerin altında, kültürden süzülme ve onu eşya ve hâdiseler üzerinde pıhtılaştırıcı-nakşedici bir ruhî güçlülük, bir davası olma!): 1077: QUDMOYO-Süryanice, “Gelecek. İstikbâl”… HAKÎM-Hikmetle muttasıf ve mevcudatın hakikatine vakıf olan. Hikmet mütehassısı. Hekîm: 78: İBDA’-Benzersiz oluş. (Beraat-İlim ve şecaatte, metanet, haşmet. Benzersiz, yegâne: 673: Mehdî Derviş Muhammed… Salih İzzet Erdiş: 1673: Medhal-Mukaddeme. Dahil olacak yer. “Kaptan Kusto Müslüman / Dünya Çapında Bir Hâdise”… Rüyâ Tâbir Etmek: 673: Tecris-Doğru fikirli etmek)… İKİNCİ MISRA-Hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz. (Hasret: 668: Eczahâne… Üstüvar-Kuvvetli, dayanıklı, sağlam; güvenilir, itimad edilir: 668: Mehdî Salih İzzet): 1560: ŞAMŞORO FRAQTİQO-Fiil Cini. “Gizli Fiil”… AŞKNÜMA-Aşkını bildiren: 561: MÜSTEBTİN-Bir şeyin ledünnüne, içyüzüne vakıf olan… BEYTİN Toplam Ebcedi: 3637: BD KAFTANI-Büyük Doğu Kaftanı… REHAFEŞAN-Kurtarıcı: 637: TANFKO-Fikir… Halide. “Halid’in müennesi”: 640: İDACTO GABORO-Süryanice, “Fikir Kahramanı”.
 

ARZU
(ŞATRANC-I UREFA’DAN)

 
Şatranc-ı Urefa’nın 11. Kabı, ARZU-“Arzu ile Kamber” isimli halk hikâyesinin kadın kahramanı: 1076: SİYAH-Kara. Esved. “İstikbâl. Gece. Kaim”. (Hâle kaim, istikbâl. Gündüze kaim, gece)… VASIT-Ortada bulunan. İkisinin ortasında: 76: AHENK-Musikide nota, konuşmada harflerle ifâde edilen, seslerin arasındaki uygunluk. Düzgün tarz ve gidiş. Yürümede, adımlar arasındaki uyum, tavır, tarz; reviş)… EVSAT-Ortada olmak: 76: SEHABE-Tek bulut. (Hadîs: “Sahabîlerim gökteki yıldızlar gibidir, hangisine tutunsanız kurtulursunuz!”… Sahabe: Sahabîler. Sahibler, sahib çıkanlar; Allah Sevgilisi ile tâbiin arasında)… ÂSİYE-Kederli, hüzünlü kadın. Sütûn, direk, kolon; yük taşıyan. Hazret-i Musa’yı Nil nehrinden çıkararak büyütüp yetiştiren, Firavun’un zevcesinin ismi: 76: A’CEB-Çok acayib, çok tuhaf, hayret edilecek iş… Süryanice, CAMUDOYO-Kaim: 76: AYİNE-Ayna. Mir’at. Tecelli edenle, gören arasında; vasıta; ondaki benle, ben arasında. (Ayna: Büyük iri ve güzel göz. Görünenle, idrak arasında)… NİGAH-Bakmak, nazar etmek: 76: GEHAN-Zaman, ân, vakit. (Hazret-i Ali: Zaman, ibret aynasıdır)… Süryanice, HLAM-Rüyâ görmek: 76: İMODO-Süryanice, “Buluşma”… NUK-Kuş gagası. Okun ucu. Gaga gibi ucu sivri şey. (Rüyâ’da gelen mânâ; “Kuş gagasının bir ân yoğunluğunda dudağa benzerliği, topluluktan işarettir!”… Hatm: Kuş gagası. İnsan veya hayvan burnu. İleri uç… Hatm: Hitama erdirmek, bitirmek. Mühürleme. Mühürlenme): 1076: DERVİŞ MUHAMMED SEMERKANDÎ mührü.

*

ARZU-İstek. Dilek. Emel. Meyl. Hahiş, fazla arzu. (Hahiş-i Vicdanî-Vicdanî arzular, isteyişler: 996: Zıllullah-Allah nâmına yeryüzünde tasarrufta bulunan insan, halife. Halife ve padişah’ın nâmı… Hurkus-Pire gibi bir böcek: 996: Menzur-Adanmış, va’dedilmiş, nezrolunmuş): 214: MEMASYONO-Süryanice, “Mümkün”… MÜDA’MES-Gizli, saklı: 214: HUKUK… Tuva Lûgatı’nda, BÖRÜ-Kurt. İz süren, çevreyi iyi tanıyan, tutan, parçalayan. Yaprak, lâtif mizân. Hep. Her. Tam. (Kurt“a”-Kulağa küpe: 309: Haş-Kalb): 214: DÜRRİ-İnci ile ilgili. Mecazî mânâda, ezelle ilgili… Süryanice, CARİ-Ortaya çıkarmak: 214: ZÜBRE-Demir örs. (Üstadım, Babıâli isimli eserinde, bir dünya muradı olarak Nokta Nokta hanıma mektub yazarken, kadın ruhuna hitab edici incelikler peşinde diyelim, “öyle bir sırrı kurcaladım ki, birden enseme küt diye bir darbe hissiyle masaya kapandım!” der… Çile şiirinde geçen: Ensemin örsünde bir demir balyoz / Kapandım yatağa son çare diye / Bir kanlı şafakta bana çil horoz / Yepyeni bir dünya etti hediye!)… BARİ’-Aza ve his cihazlarımızı birbirine mütenasib ve kâinattaki umumî nizama ve gayesine uygun ve münasib olarak, güzel yaratan Allah: 214: TURRA-Mühür. Padişah mührü… Boşnak dilinde, PROHTJEV-Arzu: 4631: DERVİŞ Muhammed-332 mührü. “En büyük ebcedle”… Lâtince, CUPIDITAS-Arzu: 496: DERVİŞ Muhammed-442 mührü. “En küçük ebcedle”… Lâtince, OPTO-Arzu etmek: 414: DERVİŞ Muhammed Semerkandi-332 mührü. “En küçük ebcedle”.


 Baran Dergisi 521. Sayı