Koronavirüs pandemi ilan edildikten sonra Mart ayından itibaren dünyanın bazı ülkeleri arasında propaganda savaşları patlak verdi. ABD Başkanı Trump, Kovid-19’a “Çin virüsü” dedi. Çin aynı virüsün ABD ordusunun eseri olduğunu açıkladı. İran’dan da aynı yönde açıklamalar yapıldı. Gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şeyden önce önemli olan şu noktayı akılda tutmakta fayda var. Bu salgın Çin’in Vuhan şehrinden başladı. Ancak Çin tarafından açıklanan vaka ve ölü sayısıyla ilgili verilere inanmadığımı söylemeliyim. Bu sayıların gizlendiğini düşünüyorum.

Neden?
Çünkü Çin, dış dünyaya öteden beri kapalı olan bir rejimle yönetiliyor. Şeffaf değil. Çin’in yaptığı açıklamalara ne kadar güvenilir, bunu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Ayrıca Çinliler, bu virüsün tam olarak ne olduğu, nasıl seyredebileceği, etkisinin boyutları hususunda açık ve doğru olarak yeterli bilgi paylaşmadılar.

2020 Ocak ayı başında bu salgına dair açıklama yapan 8 sağlık çalışanını tutuklamışlardı…
Evet, mesela bu virüsle ilgili ilk vakayı tespit edip açıklayan kişi Dr. Lee Liyang, bu hastalığın anormal bir vaka özelliği gösterdiğini Çinli yetkililere bildirdiği öğrenilmişti. Bu açıklamasından sonra doktor hakkında tutuklama kararı çıkabileceği duyurularak susturuldu. Bir müddet sonra aynı doktor aynı virüse yakalanarak öldü. Vuhan’daki vakalar durduktan sonra Çin rejimi Dr. Lee’nin ailesinden özür diledi. Çin medyasının asla Korona virüsü tartışmasına izin verilmedi. Dünyayı uyarıp bu hastalığın çok ciddi olduğunu vurgulamadılar. Ölüm oranı çok düşük diyerek ülkelerin rehavete kapılmasını sebep oldular. Bu illeti Vuhan’dan tüm dünyaya yayıp bir de “başarılı devlet” imajı vermeye çalıştılar. Süreç eğer şeffaf bir şekilde yürütülseydi bu illet dünyaya bu ölçekte yayılmazdı. Öte yandan ABD ve Çin arasında ticaret savaşı sürüyor. Belirttiğiniz gibi bu virüs üzerinden de taraflar birbiriyle çatışıyor. Trump’ın “Çin virüsü” demesiyle Çin’i hedef gösterirken ABD’nin kendisinin de durumu ortada. ABD istihbaratının Beyaz Saray’ı uyardığı söylense de dikkate alınmamış. Bu virüs ister biyolojik silah olsun, ister salgın, hiçbir Batı ülkesinin de gereken tedbiri almadığını görmek lazım. Bu virüsün en dikkat çekici yönlerinden biri de posta hızıyla, aşırı derecede süratli yayılması. Ayrıca Çin dışında ABD’nin gerilim yaşadığı İran’da, daha sonra Çin’le ilişkileri Bir Kuşak Bir Yol projesi üzerinden epey ilerlemiş olan İtalya’da yayılmış olması akıllara birçok soruyu beraberinde getiriyor. Yine de bu gibi salgınlar sırasında paranoyaya kapılmamak lazım.

Avrupa’nın doğusuna NATO’nun askerî yığınak yapmasını zamanlama açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünya kamuoyu koronavirüse odaklandığı için aslında jeopolitik, askerî durumlardaki değişikliklere odaklanan objektifler neredeyse kapandı. Oysa NATO’nun Europe Defenders-2020 adlı ortak savunma amaçlı bir tatbikat programı var. Bu NATO tarihinin en büyük askerî tatbikatıdır. Bu tatbikat için ABD anormal bir şekilde 20 binin üzerinde askeri Avrupa’ya gönderiyor. Yetmiyor, AB üyelerine diyor ki, “Yollarınızı ve köprülerinizi ABD Abraham tanklarına göre düzenleyeceksiniz.” AB yolları NATO standartlarındadır. Bunun dışında 2019 yılı 18-27 Ekim arasında Melinda-Bill Gates Vakfı’nın pandemik hastalıkların simülasyonuyla ilgili yaptığı açıklamalar, aynı tarihte Çin’in Vuhan şehrinde Dünya Askerî Olimpiyatları’nın düzenlenmesi...

AB rejimlerinin içine düştüğü durumları nasıl değerlendiriyorsunuz. “Gelişmiş ülke” olarak gösterilen ülkelerin hükümetlerinin salgın karşısında bu kadar aciz kalması mesela?
Bu salgınla birlikte gelişen süreç içerisinde, “ulus devletler”in acziyet içerisinde olduğunu gösterip yeni bir sistem dayatmasına gidilebileceği konuşulmuyor değil. Yani tek merkezden yürütülmesi gereken küresel bir sisteme zemin hazırlığı... Pandemi ilan edilmesi için DSÖ verilerine göre ölüm oranlarının yüzde 12 olması lazımken bakıyorsunuz Avrupa’da bu oran yüzde 0,4 iken pandemi ilan edildi. Ayrıca gençlerin bu salgının dışında kalacağı vurgulanırken genç yaşta ölümlere de rastlanıyor. Bill Gates ve Rockafeller vakıflarının sponsor olduğu Olay-201 adlı projede de böyle bir senaryo konuşulduğu gibi aynı salgına karşı aşı üretilebileceği de konuşulmuş mesela... Bunlar kamuoyunda açık şekilde yazılmış konuşulmuş şeyler. Aynı vakıf ayrıca IB-2020 adlı bir çalışma başlatıyor. Elektronik kimlik projesi… Pilot bölge olarak ise Bangladeş seçilmiş.

Biyometrik takip sistemi de deniliyor…
Evet, insanlara “biyoçip” takılmak suretiyle kişilerin biyolojik varlığıyla ilgili tüm verilerini kaydeden bir proje olarak gösteriliyor ve bu gizli saklı bir şey değil. Dijital ortamda bununla ilgili sayılı kuruluşun çalışma ve yayını mevcut. Salgınla eş zamanlı bunlar da gündemde.

Bangladeş demişken… Hindistan’ın nüfusu milyarlık olmasına rağmen Çin’e bile yaklaşmayan şaşırtıcı veriler paylaşılıyor?
Çok yakın olmasına rağmen üstelik. Kuzey Kore’de de çok az ölüm vakası var. Dünyadaki vakaların her birini tek tek karşılaştırdıkça işin sulanmaması zor. Nitekim komplo teorilerine kaçanlar var. Nesnel veriler üzerinden analiz yapıldığında birtakım olaylar ileride daha net biçimde anlaşılacaktır.

Türkiye’deki tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu salgınla ilgili Avrupa’ya göre en güzel en zamanlı tedbirleri alan ülke Türkiye. Hükümetin çalışmalarıyla vaka sayısının düşürüldüğü kanısındayım. Gerçekten takdire şayan, gecesini gündüze katan bir sağlık bakanımız var ve bu noktada siyaset üstü bakış sergilenmelidir. Devlet son derece şeffaf. Israrla ortamı kaosa sevketmek isteyen muhalif veya malum çevrelere inanmamak lazım. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği gibi Türkiye açısından olaya olumlu bakıyor, verilen mücadeleden başarıyla çıkacağımıza inanıyorum. Devlet kurumları arasındaki koordinasyon yeniden düzenlenecek. Devletler sağlık alanına daha çok ödenek ayıracak. Küresel finans sistemi değişecek. Avrupa prestij kaybedecek. Türkiye yükselecektir.

Alınan tedbirlerle birlikte dua tavsiyelerine dil uzatanlara ne söylemek istersiniz?
Gereken tedbirleri aldıktan sonra dua etmenin ne gibi bir sakıncası olabilir? Müslüman bir ülkeyiz; böyle bir saçmalık olabilir mi? Dünyayı kasıp kavuran bir vakadan siyasi çıkar gözetmek eşittir vatan hainliğidir. Hükümet eleştirilemez demek değil fakat bu ekstrem bir durumdur. Katkı sağlamak isteyene kapıların açık olduğu duyurulmuş. Buna aksi yönde çaba içinde olanları anlamış değilim.

ABD Başkanı Trump bu salgının abartıldığını söylemişti…
Trump’ın rahat tavırları bazı ABD kurumları tarafından eleştiriliyor ama ortada henüz nesnel, somut bir durum yok. Bu süreç sona erdiğinde DSÖ dünyaya ne teklif edecek? O zaman ne yaşadığımız daha netleşir. Mesela, hep konuşulan “elektronik kimlik” veya “kripto para” dediğimiz dijital para projeleri teklif edilirse, dayatılırsa, taşlar yerine oturmaya başlayacaktır.

Venezüella’nın kredi talebine İMF’nin şart koştuğu ortaya çıktı. Yani Venezüella eğer Çin’le arasındaki enerji ve ticaret ilişkilerine son verirse o zaman kredi verebilecek…
Bu habere yabancı basında ben de rastladım. Teyide muhtaç da olabilir. İMF, salgın pandemi olarak açıkladıktan sonra isteyen ülkelere kredi verebileceğini açıklamıştı. Salgının küresel çapa ermesiyle birlikte küresel güçlerin hedef ülkeleri kendi otoritelerine boyun eğdirmeye çalışması ihtimal dışı değil…


Baran Dergisi 689.Sayı