Malûmunuz, “Put Adam” kitabı hakkında toplatılma kararı çıktı. Siz de bununla yakından ilgileniyorsunuz. Süreç nasıl işletildi? Nasıl bu kadar hızlı bir karar çıkartıldı?
Evet, 5816 sayılı kanun sebebiyle toplatıldı. Her basılan kitabın birer nüshası basın savcılığına gönderiliyor. Bu kararın dilinden anladığımız kadarıyla bu süreç de bu şekilde işlemiş. İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği 2019/6185 değişik iş nolu dosyadan, bu kitabın basılmasının ve dağıtılmasının yasaklanmasına karar vermiş 22.08.2019 tarihinde. Buradan sonrası önemli. Mahkeme bu kararı vermiş. Malûm, 5816 sayılı kanun sebebiyle ülkemizde binlerce eser sansürlenmiş veya yasaklanmış. Elimizdeki kesin olmayan verilere baktığımızda 1951 ilâ 2019 yılları arasında 22 bin 600 civarında kitabın, süreli veya süresiz yayının, 5816 sayılı yasa sebebiyle yayınının durdurulduğu, sansürlendiği veya yasaklandığı görülüyor.
Yasaklama kararı niçin hukuka aykırı? Buraya gelelim şimdi, burası önemli. 

Biliyorsunuz, 2010-2011 yıllarında bazı Youtube kanallarında Atatürk’e hakaret olduğu iddiasıyla, çeşitli sulh ceza mahkemelerinden Youtube’yi kapattırma kararı alındı. Youtube kullanıcılarının bazıları iç hukuk kanallarını tükettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmuş. AİHM, 3111/10 başvurulu Ahmet Yıldırım ve Türkiye dosyasında ülkemizi tazminata mahkûm etti. Youtube kararının hukuka aykırı olduğuna, 5816 nedeniyle Youtube’nin kapatılmasının, düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğuna, bunun sansür olduğuna hükmetti. Sonradan anayasa Mahkemesi’nin de, AİHM’den aldığı cesaretle verdiği bir karar var bu yönde...

Şimdi... “Put Adam” isimli kitabın yasaklanması, bahsettiğimiz AİHM’nin Ahmet Yıldırım/Türkiye dosyasındaki kararına aykırı. Bunu açıkça söyleyelim. Başkaca aykırılıklar da var hukuka. Benim fikrî ve hukukî kanaatime göre mahkemenin bu kararı hem kendi anayasamızın, hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin düşünce ve ifade özgürlüğüne dair maddelerinin tamamına aykırı. Bilginin ve düşüncenin yayılmasını engelleme amacını taşımaktadır. Bu sansürdür! 

Bu yasaklama kararıyla ilgili bazı kriterler var elimizde, kararın sonunun ne olacağına dair... Sonu Youtube kararı gibi olacak, iç hukuk yolları tüketildikten sonra, eğer Anayasa Mahkemesi bunu kaldırmazsa, AİHM Ahmet Yıldırım/Türkiye davasına atıf yaparak ülkemizi yeniden tazminata mahkûm eder. 1987 yılında, Özal zamanında “AİHM’nin vereceği kararlara saygımız vardır.” demişiz, imzayı atmışız... Dolayısıyla bu imza bir sorumluluk gerektiriyor. Bu, eğer ülkemizde bu şekilde devam edecekse, hukuk ihlâlleri AİHM’ye taşınırsa,  ülkemizi gelecekte 5816 nedeniyle dünya kamuoyunda büyük problemler bekliyor.

Peki, dünyanın başka bir yerinde böyle bir yasa örneği var mı?
Dünyada 5816 gibi bir yasa yok. Bu kanun hukuk prensiplerine aykırı. Bakınız, bir örnek vereyim ben size, yine AİHM’nin bir kararı... Yakın bir tarihte, sanırım 2009 ya da 2010’larda, Rusya’da bir gazete Stalin hakkında bir yazı kaleme almış. Yazıda Stalin’e “kan emici, yamyam” demiş. Bu ilk bakışta bir hakaret değil mi? Normalde sağ bir adama bunu söyleseniz, dünyanın her yerinde sıkıntıya girersiniz hukukî anlamda. En azından tazminat ödemek zorunda kalırsınız. Stalin öldüğü için Rus mahkemeleri bunu pek dikkate almamış. Stalin’in torunu, “Dedeme hakaret edildi.” diyerek Rus savcılığına müracaat ediyor. Rus savcılığı, “Bunda hakaret yok, Stalin öleli altmış sene olmuş.” diyor. Stalin’in torunu, Rusya’daki hukuk sürecini bitirdikten sonra AİHM’ye başvuruyor. Mahkeme çok güzel bir karar veriyor. Diyor ki; “Stalin kamusal ve siyasal bir figürdü ve eleştirilebilir.” deyip 2014 yılında dosyayı kapatıyor. Bu karar, 5816 için emsal bir karardır. M. Kemal de siyasî bir figürdür, sıradan bir insan değildir; eleştirilebilir.

Kemalist cenah şöyle diyor; “Mustafa Kemal’i eleştirmekte bir beis yok. Bu sadece hakareti kapsayan bir yasa. Siz neden bundan gocunuyorsunuz?” Esasında böyle olmadığını biliyoruz; fakat bunu bir de sizden duyabilir miyiz?
Ben bu yasanın meclisteki görüşme tutanaklarını inceledim. Yasa iyi niyetli bir şekilde, o şahsa; yani M. Kemal’e hakareti önlemek amacıyla çıkarılmış. Ya da görüntüde öyle... Meclis zabıtlarında böyle görünüyor. O zamanki milletvekillerinin bir kısmı tamamen karşı çıkıyor ve böyle bir yasaya gerek olmadığını söylüyor, bir kısmı da yasanın eleştiriyi engellemediğini, hakareti engellemek amacıyla çıkarılmak istendiğini söylüyor. Kanun böyle çıkıyor; fakat hakareti engellemek amacıyla kullanılmamış şimdiye kadar. Sürekli olarak düşünce ve ifade özgürlüğünü engellemek amacıyla kullanılmış, sürekli ve düzenli olarak, kapsamı hukuka aykırı olarak genişletilerek... Evet, yasanın orijinalinde eleştiriye engel bir durum yok gibi görünüyor okuduğumuzda; ama işgüzar hukukçular ile askerî darbeciler ve CHP’nin yasayı istismar etmesi nedeniyle kanun keyfî olarak uygulanıyor. 1994 ilâ 2017 arasında 4500 kişi mahkûm olmuş. Bunun üç katı kadar da soruşturma var; beraat etmiş ya da bir şekilde davası düşmüş. Bu yasa Türkiye’de iyi niyetli kullanılmıyor, istismar ediliyor. Niçin istismar ediliyor? Kemalist zihniyetin, kendileri gibi düşünmeyenlere karşı kullandıkları bir sopa gibi kullanılıyor bu. Hukukta bunun karşılığı tam olarak bu. Eğer bu yasaya rağmen Mustafa Kemal’i eleştirmek serbestse, 1951 yılından bugüne kadar M. Kemal’i eleştiren kaç kitap var? Hodri meydan! Gösteremezler! Çünkü bu yasa engel oluyor. Bakın 22 bin 600 kitap, bu yasa nedeniyle yasaklanmış veya sansürlenmiş dedik. 

Bu kanun kaldırılacak olursa nelerin su üstüne çıkmasından korkuyorlar? Neden bunun bu kadar üzerine gidiyorlar ve kaldırılmasını engellemeye çalışıyorlar? 
Bu yasanın bu kadar ısrarla savunulması ya da kullanılmasının sebebi şu: Kişiler ve olaylar, toplum vicdanı tarafından değerlendirilir. Hani “Zamana, tarihe bırakıyorum.” denilir ya, oradaki zamanın ve tarihin karşılığı aslında kamu vicdanıdır. M. Kemal’in toplum tarafından gerçek değerinin anlaşılması isteniyorsa bu yasanın kaldırılması gerekiyor. Yoksa yasa ile ölmüş bir insanı korumak insan mantığına aykırı. 

Acaba bu kanun gerçekten “Mustafa Kemal’i koruma” kanunu mu, yoksa o dönemde sermayeden eğitime, sanattan edebiyata, akademiden bürokrasiye geniş bir yelpazede kurgulanan oligarşik yapının deşifre olmasını önlemek için yapılan bir yasa mı?
Gayet tabiî... Burada yasa ile korunan Mustafa Kemal filan değil aslında. Asıl konu şu: Kendileri gibi düşünmeyenlere karşı sopa olarak kullanıyorlar bu yasayı ve imtiyazlarını bu şekilde muhafaza etmek istiyorlar. Bu yasanın, araştırılması incelenmesi ve irdelenmesi gereken birçok yönü var. Engellediği o kadar geniş bir alan var ki... Yasadan faydalanmayan, neredeyse bir tek Mustafa Kemal’in kendisi. 

Şu an bu yasadan yargılanan kaç kişi var?
Geçen yılki verilere göre yüzde doksan oranında bir artış var bu yasadan yargılanan kişi sayısında. 

Bu artışın sebebi ne peki?
Ülkemizde son birkaç yıldır, özellikle 2017’den beri, ülkeyi 28 Şubat dönemine götürme hevesinde olan bazı odaklar olduğu kanaatindeyim. Sosyal medyanın kullanımının yoğunlaşması da bu artışın sebeplerinden biri tabiî... Aynı zamanda FETÖ tarafından da kullanılıyor bu yasa.  

Nasıl kullanılıyor?
Yasa, özellikle AK Parti cenahına karşı sopa olarak kullanılıyor. Hedef aldıkları kişinin sosyal medya paylaşımlarını kontrol ediyorlar. 5816’ya aykırı veya tartışmalı bir konu varsa bundan şikayet ediyorlar o kişiyi. 

Geçen yıl bu yasadan açılan dava sayısı bin civarındaydı ve bu hızla artıyor. Dolayısıyla geçen yıl bin olan bu sayı, bu yıl bin sekiz yüz civarında. 

Ben, “Put Adam” kitabının yasaklanma hadisesine karşı, düşünce ve ifade özgürlüğüne gerçekten inanan tüm kesimlerin tepki göstermelerini istiyorum ve bekliyorum. Hukukî yollardan da tepki vermelerini istiyorum.

Teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.


Baran Dergisi 659. Sayı