Kasım Süleymani’nin ölümünden kim ne kazanmış olabilir?
Süleymani’nin ölümünden kimse pek bir şey kazanamadı. En başta bunu isteyen ABD’ye bakmak lazım. ABD belki ilk anda kazandığını düşünüyor ama orta vadede işleri daha da zora sokmuş oldu. Bakın Irak meselesi daha karmaşık hale geldi. En sonunda Iraklıları “topraklarımızı terket” durumuna getirdi. ABD, Irak’ı İran’a karşı üs yapmak isterken tam tersi sonuç verdi. Durup dururken başına iş aldı. İsrail’in güvenliğini de tehlikeye attı. İsrail istihbarat sağlamış olabilir ama Amerikalıların dediğine göre, İsrail son on yılda Süleymani’yi öldürme fırsatı yakaladıkları halde bu hususta tereddüt edip geri adım attılar. Çünkü İsrail meselelerin boyutlarını iyi okuyor. Trump’ın bu eylemi sahiplenişi tamamen 2020 seçimlerine yönelikti.

Yani bu işi ABD İsrail’e rağmen mi yaptı?
Yunanistan’a giden İsrail Başbakanı Netenyahu gezisini yarıda keserek geldi. Tabiî İsrail’in önceden haberi ve lojistik desteği vardır. Ancak önümüzdeki süreçte İsrail’de de erken seçim olacak. Bu durumda ortaya çıkan tablo Netenyahu’yu tekrar başbakan yapabilir. Güvenlik endişesinden dolayı İsrailliler oyunu ona vermek zorunda kalabilir. Trump bir taşla birkaç kuş vurduğunu düşünüyor. Bir de, bu suikastle Ortadoğu’daki hükümetlere ve diğer aktörlere gözdağı vermek. Birkaç gün önce şunu açıkladılar; “ben bu stratejiye devam edeceğim.” Amerikan tarzı olmayan şeydir bu. ABD basınına baktığımızda tartışma şu; demokratlar “Biz diktatörlük değiliz. Savunduğumuz değerlere aykırı, bundan sonra ne olacağını düşündün mü, politikanız var mı, yok. Sen topal ördeksin, son bir yılın kaldı. Kongreye danışmadan ülkeyi savaşa götürecek kararlar veremezsin.” diyorlar. Anayasaya göre ABD Kongre’de savaşa karar verebilir. Bu tarz kararlardan men etmek için yasa tasarısı hazırlığı başlattılar. İran da bunu savaş sebebi saydı.

Ne çıkar buradan?
İşler daha zor hale gelir. ABD sürprizlere açık bir ülke. Anketler Trump’ın lehine gösteriyor ama hiç belli olmaz pat diye demokratlar gelebilir. 79’da İran elçiliğinin işgali sonrası Carter gibi başkanlık seçimlerini kaybetmesine etki yapmasından korktu. Orada da kirli bir oyun oynanıyor. İran’ın Şii bir şehir olan Necef’te konsolosluğu işgal edilmiş, yakılmıştı. Bu oyunda ABD var mı, yoksa İsrail mi ABD’yi çekmeye çalışıyor?

Irak’taki Şii halkın İran’a tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Orada da ABD Mukteda Sadr’ı bir Humeyni yapmak istiyordu; sürüldü. Fakat Sadr İran’a gidip Hamaney, Devrim Muhafızları, , Süleymani ile fotoğraf çektirince işin yönü değişti. Saddam’ı ortadan kaldırmak için yıllarca Şiilerle yürüyen Amerikalılar, bu sonuca kendi yol açtı. Irak’ın işgaliyle alternatif bir Şii devleti kurmak hesabındaydı. Yanında olsun, kendisine minnet duysun istiyordu. Fakat oraya getirecekleri liderlerin çoğu İran’da, sürgünde olan kişiler. İran’ın Ortadoğu’daki etkisini iyi okuyamadıkları için, Saddam’ın iktidarından sonra kolay halledeceklerini sandılar. Ama şu an İran daha da güçlendi. Trump bunu test ediyor; Suudileri, BAE’yi, Mısır’ı yanına aldı. Tekrar “sünni” müttefikleri yanına alıp Bağdadi’yi ortadan kaldırıp kalan militanlarını Afganistan’a taşıdı. Suriye’de karmaşa hakim. Ve dikkat edin; Türkiye, Rusya ve İran cephesinden uzaklaşıyor.
 

Türkiye-Rusya Arası Mesafe Açılırken ABD Türkiye’yi Yanına Çekmek İstiyor
Yani Astana üçlüsünde çatlak mı var?
Adı her neyse... Mesela İdlip’teki son gelişmelerden dolayı Rusya ve İran cenahına mesafe koyuyor. Söylem ve eylemde tutarsızlıklar var. Son bir aydır Rusya uyarı yapıyor. Şunları bunları yapmayın gibi... Ben Libya’ya çıkarma yapmanın tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Açıkçası, bunun ABD’nin bilgisi dahilinde olduğunu hatta Londra’da da bunun konuşulduğunu düşünüyorum. Hafter hususunda da ses çıkarmadı Batı. Doğu Akdeniz’de de yakın gelecekte Türkiye’nin de içinde olacağı bir konsorsiyumla sonuçlanabilir. Buna karşılık Ortadoğu’da birlikte hareket edilir.

Şöyle bir tespitiniz var; “Rusya ve Çin ABD’ye karşı İran’ın yanında yer almaz.” Bunu biraz açar mısınız?
Rusya ve Çin geleneksel müttefikleri Batı’nın. Çin hep itidal çağrısı yaptı. Türkiye için de söylüyoruz. Çin’e Rusya’ya güvenerek adım atıyoruz ama bu tip krizlerde yanındakileri yalnız bırakırlar. Kıbrıs’la ilgili BM’de destek verirler mi? Doğu Akdeniz’de destek vermiyorlar. Rusya zaten enerji ve silah satıyor. Bu işin sonunda ABD Suriye’ye yerleşir Irak’tan atılırsa. Esed zaten Süleymani’nin yanındaydı. Türkiye’nin suikastle ilgili tavrı vicdani idi.
 
“Süleymani Bir Sonraki Cumhurbaşkanı Olacaktı”
Süleymani’nin İran için önemi neydi?
Çok büyük, bir sonraki cumhurbaşkanı idi. Belki Süleymani’nin cumhurbaşkanlığına doğru gittiğini söyleyenlerden birisiyimdir. Hamaney onu öne sürüyordu. Zaten Ruhani ile Devrim Muhafızları çekişiyordu. Ruhani döneminde olduğu kadar halk daha önce sokağa dökülmemişti. Süleymani’nin ekibinin Ruhani ile ne emir alma, ne de ast-üst ilişkileri vardı. Dikkat ederseniz Süleymani’nin ölümüyle sahneyi Hamaney aldı. ABD bunu görüp engellemiş de olabilir. İsrail’e göre şu haliyle böyle olan Süleymani, Cumhurbaşkanı olduğunda bölgede kıyamet kopardı. İran için “devrim ruhu”nu tekrar canlandırmaya yaradı. Sembol oldu. İran gençliği “neden bu kadar ABD’ye, Batı’ya tepkiliyiz” çıkışları yapıyordu; şimdi tam tersine bir rüzgâr esmeye başladı. Demokratlar da Trump’a “Sen İran’ı kendi içinde güçlendirdiN” diyor. Belki Cumhurbaşkanı Ruhani’yi görevden de alınabilir “istihbarat zaafiyeti” göstermekle suçlanarak mesela. Devrim Muhafızları, “Süleymani’yi neden koruyamadın?” diye eleştiriyor.

Bulunduğu yerin tespiti noktasında başka destek söz konusu olabilir mi?
Irak hükümetinden bir grubun destek olabileceği konuşuluyor. Irak’ta az da olsa İngiltere merkezli İran muhalifi bir grup var. Sürgünde olan grupların uzantıları olabilir. İngiltere’nin rolü vardır. Onlar daha iyi biliyor. Zaten Trump’ın bu işi tek başına yaptığını sanmıyorum, başka mihraklarla ortak hareket içinde olmuştur. Kuzey Kore meselesinde de öyle. Bir anda masaya oturtulmuştu. Çünkü Trump’ın bu işi yapabilecek kapasitesi yok.

Süleymani’nin ölümü sonrası Türkiye’de onun için “şehit” diyenler oldu, kahramanlaştırıldı. Bunu destekleyici mahiyette “İran düşerse Türkiye de düşer” denildi. Sizce bu düşüncenin temeli var mı?
Batı Asya meselesi var. 15 Temmuz darbesi sonuç verseydi; Türkiye’den sonra ilk dalga İran, Suudi Arabistan ve Ortadoğu olacaktı. Bu olmayınca Suudi Arabistan’da saray darbesi yapıldı; Selman iş başına getirildi. 15 Temmuz’dan sonra İran’da çıkan ayaklanmalara bakın. Irak’taki durumların değişmesine bakın. Suriye’yi gündemde tutmayan ABD’nin buraya silah yolladığı PYD’nin güçlendirilmesine bakın. Bunların hepsi 15 Temmuz’dan sonraki süreç. Ona bakarsak Kaddafi’nin devrilmesi, Mısır, Tunus’taki değişimleri doğuran “Arap Baharı” zaten tehditti. Amaç, Türkiye’de de halk ayaklanması çıkarmak. Türkiye’nin sosyolojik şartları diğerlerine benzemiyor ama yine de dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca İran bir gecede düşecek devlet değil. Irak, Libya gibi sonradan ortaya çıkmış bir yapı değil. Çok köklü bir devlettir. Halkında belli düzeyde entelektüel yaşayan ülkedir. Dolayısıyla stratejik bir coğrafya. Süleymani kendisine özgü bir adam. Onun gibisini getiremezler. İran, abartıyor her zaman. Bu da İran için zarar.

İran Meclisi Amerikan ordusunu “terörist” ilan etmiş?
Böyle şeyler saygınlık ve itibara gölge düşürür. Yaptıklarının yüzde 80’ini gerçekleştiremiyor. İran’ın yapabileceği tek şey Hürmüz boğazında. Zaten yapacak olan ilan etmez; yapar. Bu tamamen iç politikaya dönük bir şey. Şimdi Irak’taki pürüzleri temizlemek için harekete geçeceklerdir. Çünkü Suriye’ye yüklenirken Irak’ı kontrolleri zayıfladı. Irak’ı çözemediler. Son bir aydır Irak neden İran’a karşı. ABD’nin Ortadoğu’da Humeyni gibi bir aktör hazırladığını biliyoruz. Trump’ın buna siyasi ömrü yeter mi, bu da bekleyip göreceğimiz bir şey. Şu an her şey sıcaklığını koruyor.

1-2 ay sonra tekrar konuşmak gerekecek belki?
O kadar zaman sonra hiç belli olmaz; bakarsınız masaya otururlar. Uluslararası ilişkilerde ebedi dostluk veya düşmanlık yok, çıkarlar vardır. Belki İran bir süre sonra “Süleymani kendini feda etti, bunun karşılığında barıştık” diyebilir. ABD bundan sonra Hizbullah’ı da hedef alır. 

Lübnan mı?
Tabiî. İsrail uğraşıyor. Öte yandan Hamas var.

İran’ın bölgede bu kadar geniş tesiri olmasına rağmen Türkiye’de neden bu kadar az tartışılıyor?
Maalesef tabiri caizse Türkiye’de sap-saman birbirine karışıyor. Siyaset, tarih, kültür, mezhep içiçe geçiyor hemen. Kendi politikaları var. Bazı şeyleri bir kenara koyulup öyle bakılmalı. Bütün Arap dünyası sana düşmanken İran’ı karşına alırsa dış politikada hareket dengesi olmaz. Sultan Abdülhamid’ten bu yana hep denge üzerine geldik. Taraftan çok denge...

Dengeyi sarsan bir husus var ki, Süleymani’nin yönettiği Haşdi Şabi’nin yaptıkları unutulacak gibi değil. Hatta Süleymani’nin ölümü üzerine Arap halkından sevinip “tatlı” dağıtanlar oldu?
Tabi hiç kimse sütten çıkma ak kaşık değil. Bu ayrı bir boyut. O zaman Irak üzerinden, Suriye üzerinden tartışacağız. O zaman da başka iddialar ileri sürülecek. ABD de bu noktayı kaşıyor. Belki de bir mezhep savaşı çıkarmayı hedefliyorlar. Bunun için çok uğraştılar. Ahmedinecad Sultanahmet’te Cuma namazı kılmıştı. Bu rejimin kırk yıllık politikasını bozmuştu. Oradaki sünni Türkler tekbirlerle karşıladı. Şimdi yapamazsınız. Başka coğrafyada da olmaz. Onun için Türkiye ABD için çok önemli. Yapacağı operasyonlarda Türkiye’nin yanında durmasını istiyor. İran meselesinde aynı çizgiye çağırıyor. Türkiye ise imparatorluk bakiyesi kimliğiyle yani kendi kimliğiyle hareket etmekten yana. O eski Türkiye gibi “tamam olur” dedirtemezler. Türkiye stratejik eşiği aştı, geçti artık. Baksanıza, bugün Libya’yı, Irak’ı konuşuyoruz. Bir zaman Bosna’yı, Afganistan’ı konuşuyorduk.
 

Baran Dergisi 678. Sayı