Sabah Dış Haberler Müdürü Bercan Tutar, “Barış Pınarı Harekâtı”nı ve sonrasında gerçekleşen hadiseleri Baran’a değerlendirdi. Tutar, görüşlerini şu başlıklar altında belirtti.
 
Bölgedeki Dengeler Alt-Üst Oldu
Şimdiye kadar Resulayn Telabyad arasındaki hatta 120 km genişlik, 30 km derinlik anlamında başarı sağlandı. Amerika’nın bu bölgelerle ilgili Türkiye’yi oyalama ve baskısı vardı. Barış Pınarı Harekâtı, ABD’ye rağmen başlatılan bir operasyon oldu. Türkiye’nin politik hedefleri, Münbiç ve Kobani’den başlayıp Irak sınırına kadar olan 30 km derinlikteki 480 km genişlikteki hattı kontrol etmekti. ABD, Türkiye’yi durduramayacağını görünce, Şam yönetimi ve Rusya devreye girdi. Münbiç’te Amerika’nın çekilmesinden sonra YPG’nin Esad güçlerine teslim edildiği belirtiliyor. Türkiye’nin Rusya’nın Münbiç’e girmemesi için ve Amerika’nın da Türkiye’nin Kobani’ye girmemesi için uyarıları var. Bir defa Amerika’nın imajı inanılmaz bir şekilde sarsıldı. İlk kez Türkiye’nin bu operasyonuyla dengeler alt-üst oldu. Amerikan Genelkurmay Başkanı Mark Mille, Trump’ın operasyona izin verip vermediği hususunda konuşmadığı gibi, Erdoğan’ın kendisine doğrudan gireceğini söylediğini ifade etti. Trump da Amerikan askerlerini çekme kararı almıştı. Medyada lanse edildiği gibi “izin alarak hareket ettiği” yalan çıktı. ABD Savunma Bakanı Mike Esper de aynı yönde açıklama yaptı. Bu da Türkiye’nin uluslararası güç imajını inanılmaz bir şekilde arttırdı. Avrupa’nın 28 ülkesinin aldığı kararlara, Arap Birliği’nin aldığı kararlara bakmamak lazım. İngiltere’nin Türkiye’den yana duruşu var. BMGK’da 5 Avrupa ülkesinin çağrısıyla yapılan toplantı ile ilgili karar alma durumu söz konusu. Bu noktada sanki Rusya arada kalmış gibi. Türkiye’nin operasyonuna açıkça karşı olduklarını söylemiyorlar ama hafiften karşı olunduklarını dile getiriyorlardı. Sanki Türkiye’nin Resulayn ile sınırlı durup daha fazla ilerlemesini isemiyorlar.
 
"Kırmızı Bültenle Aranan PKK'lı"
Obama’nın uluslararası ilişkiler veya devletler hukuku açısından skandal sayılabilecek açıklamaları var. SDG olarak adlandırdıkları PKK’nın temsilcisi “Mazlum Kobani” adında biri ile görüştüğünü söylüyor. Ona da Foreign Policy dergisine bir makale yazdırmışlar. O makalede  “Amerika’nın güdümünde bir politika izledikleri, Kürt halkının haklarını savunmaktan uzak tutulduklarını, kadın-erkek eşitliğini getireceklerini, amaçlarının nefreti bitirmek, cihatçıları yok etmek” olduğunu yazıyor. Amerikan söylemi bu. Türkiye’nin kırmızı bültenle aradığı bir teröristin bunları dile getirmesi komik kaçıyor. Kolonyal veya emperyal sömürünün nasıl derinlere indiğini gösteriyor aynı zamanda. Türkiye’nin politik hedeflerine nispetle karşımızda bir gül bahçesi yok. Türkiye şu aşamaya kadar askerî gücüyle, masaya yumruğunu vurarak geldi. Ne Rusya, ne de Amerika “buyur gel” demedi. Türkiye gireceğini haber verdi ve girdi. Bu çok önemli. Onlar ise şu an Haseke ve Kamışlı’yı rejime devretme derdinde. Rusya’nın da bu yönde bir açıklaması var. Münbiç’te de Rusya ve Suriye kontrolü var. Türkiye bu süreçte de yeni politikalar izleyebilir. Türkiye’nin endişesi terör koridorunun engellenmesiydi. Yeni süreçte rejimin YPG-PKK’ya nasıl yaklaşacağı önemli. 2011’den bu yana YPG-PKK ile rejimin arasında çok ciddi yakınlık var. Hatta üniformalarını çıkarıp sivil şekilde oradan kaçtıkları söyleniyor; ama Haseke’de, Kamışlı’da, Kobani’de “görev” yaptıklarını bilmeliyiz. İşin bu tarafına pek değinilmiyor. Bu gerçek son operasyonla yine deşifre oldu. ABD yeni bir yapılanmaya gitti. SDG adı altında PKK-YPG’yi bırakmayacağını gösterdi. Yeni dönemde Deyrizor’da, Rakka’da kullanacaklar. ABD Suriye’den çekilmiyor. Oraya da yığınağını yapıyor. Kendilerine göre Araplardan destek almak için İran’ı oradan çıkaracağını söylüyorlar. ABD-İsrail ve Suriye’nin bu dönemde yakınlaşması, İran-Türk yakınlaşmasını daha da arttırabilir. Şam üzerindeki baskının hafiflemesine yol açabilecek temaslar devam ediyor.
 
Amerika Küresel Sahadan
Çekiliyor
DAİŞ projesi Batı kamuoyuna, Amerikan kamuoyuna yönelik kullanılan bir korku ve taciz unsuru. Kendi kirli emellerini meşrulaştırmak için kullandıkları bir alet. DAİŞ üzerinden Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışırken ellerinden gelse bu yapının faturasını da Türkiye’ye kesecekler. Trump’ın ifadesiyle "Obama’nın kurduğu bir örgüt." Bunlardan ele geçirilenlerin nereye gideceği onların sorunu. Onların vatandaşı çünkü. İsrail’in böyle bir tezgahla, bölgedeki ülkeleri nasıl kontrol ederiz derdindeler, “Kürdistan”ı kurmaktan çok... Bölgesel güçlerin büyümesi, emperyal ve küresel merkezlerden bağımsız ilişkilere girmelerini istemiyorlar. “Kürt kartı”, “Ermeni kartı” veya terörle kontrol amacındalar. Silah piyasasını PKK-SDG üzerinden yürütüyorlar. Onlara, “sen benim Deyrizor, Rakka ve Haseke’nin güneyindeki bölgede lejyonerim olacaksın” diyorlar.
 
 
ABD’nin En Büyük Rakibi Çin
Çin ve Rusya’nın bölgesel güçlere destek vermesi ABD’nin işlerini zorlaştırıyor. Amerika aslında bütün küresel sorunlarından geri çekilmiş durumda. Asya’da Hindistan’a, Çin’e, K. Kore’ye karşı tutunamıyor. Trump biraz da bu süreci idare etmeye çalışıyor. Obama döneminde ise ABD, Rusya-Türkiye ve İran’a yanaşmaktaydı. Bu üç ülkeyi Çin’e karşı yanına çekme plânları vardı. İran’la anlaşma yapmıştı, Yemen’de önü açılmıştı. Suriye’de hakeza... Ukrayna ve Kırım Rusya’ya “rüşvet” olarak verildi. Türkiye’yi biraz da tehditle yola getirmek amacındalardı; diğer güçlere hediyeler verilirken... Bize, 15 Temmuz darbesine kadar üstüste tuzaklar kuruldu. FETÖ’ye destek verildi. Bu projeleri çöktü. ABD, Obama’nın “Asya’da oyun kuracağız, Ortadoğu’da kalmayacağız” şeklinde dile getirdiği plânın hâlâ peşinde. ABD derin devleti, Astana üçlüsü ile bağlarını tamamen koparmak istemiyor. Amerika için küresel ölçekte en büyük düşman Çin. Ekonomik anlamda ilk kez bu kadar büyük bir rakiple karşı karşıyalar. Rusya, İran ve Türkiye’yi yanlarına çekmeden Çin’i alt edemeyeceklerini biliyorlar. Üstten konuşmalarına bakmamak lazım. ABD’nin derdi bu Türkiye-Rusya-İran üçlüsü arasındaki ittifakı bozmak. Çin dahil bu üçlü de ABD’nin niyetini biliyor. Ya küresel ölçekte yepyeni bir uzlaşmaya gidilecek veya dananın kuyruğu kopacak.

Baran Dergisi 666. Sayı