Türk Silahlı Kuvvetleri’nde son Yüksek Askeri Şura’ya (YAŞ) ve atama kararlarına yönelik tepkiler doğmuştu. Bu tepkiler beraberinde istifaları getirdi. Önemli görevlerde bulunan beş generalin TSK’dan ayrılmak için dilekçe verdikleri öğrenildi. İstifasını veren generaller YAŞöncesi Özel Kuvvetler Komutanı olan Tümgeneral Ahmet Ercan Çorbacı, Tuğg. Recep Özdemir, Tuğg. Ertuğrul Sağlam, Tuğg. Uğur Bülend Acarbay ve Tuğg. Ömer Faruk Bozdemir.

FETÖ operasyonlarının devam ettiği TSK’daki son durumu ve generallerin istifasının nasıl okunması gerektiğini Emekli Binbaşı Mustafa Hacımustafaoğulları’na sorduk.

“Her Dönemde Müslüman Askerler Tasfiye Edildi!”
Hacımustafaoğulları, TSK’da yapılan FETÖ operasyonları hakkında, “28 Şubat sürecinde Kemalistler tarafından mütedeyyin askerler tasfiye edilmişti, ben de onlardan biriydim. Daha sonra FETÖ’cüler ulusalcıları tasfiye ederken, kendilerine zararı olacağını düşündükleri askerleri de aradan çıkarmak için Ergenekon ve Balyoz’a dahil etmişlerdi. 15 Temmuz sonrasında ise ulusalcılar FETÖ’cüleri tasfiye ediyor, FETÖ’cülere tasfiye ederken de yine aynı FETÖ’cüler gibi kendi fikirlerine uymayan, mütedeyyin askerleri de tasfiye etmeye çalışıyorlar.” dedi.

“Görevi Yapacak Yiğitler Elbet Çıkar!”
Generallerin istifa haberleri hakkında “En son yapılan YAŞ’taki terfilerden, atamalardan, emekliliklerden memnun değillerdi. Ondan sonra bu istifalar geldi. Yani şu anda bu tepkiyi verenler esasında geçmişten beri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Hulusi Akar’a cephe alan insanlar. Siyasî anlamda vesayet sistemi kırıldı. Geçmişteki gücü kalmadı. Kendilerini vasi görenler, siyasî iradeye destek vermek durumunda kaldı. Sistem şu anda yeni yeni oturuyor. Maalesef kurumlar içerisinde oligarşik hâkimiyet tam olarak kırılamadı. “Buranın sahibi benim” mantığı hâlâ devam ediyor. Kendilerini korumaya çalışıyorlar, direniyorlar. Silahlı kuvvetler içerisinde o yapıyı koruma, yeniden hem silahlı kuvvetlere, hem de Türkiye’ye hakim olma ve eski güçlerine geri dönme hevesini daima muhafaza eden kendini bilmezler mevcut.” diyen Hacımustafaoğulları istifa eden generallere sert çıkarak sözlerine şöyle devam etti: “Silahlı kuvvetlerde biz de görev yaptık. Hiçbir şekilde yapılan atamalara karşı ‘Neden oraya verdiniz? Neden buraya verdiniz?’ demedik. Benim bir arkadaşım kurmay oldu. Bizim haklarımızı yediler, hiç bir yere almadılar. Harbiye’yi dereceyle bitirmeme rağmen yolumuzu tıkadılar. Tıkamasalar en yüksek rütbelere gelecek kişi bendim; fakat ben hiçbir zaman kalkıp da, benim çömezim, benden sonra mezun olmuş da beni sollamış, bir terfi almış, beni onun emrine veriyorsunuz, demedim. Devlet komuta kademesi ne görev verdiyse gittik görevimizi yaptık. Hiçbir şekilde emre itaatsizlik etmedik. Onlara şunu sormak lazım; ‘senin emrine biri itaatsizlik etse sen yaparsın?’ Zulüm bile yaparlar o insanlara; ama kendileri yaptığı zaman ‘bana haksızlık edildi’ falan... Bir zamanlar biliyorsunuz, 2012’de kuvvet komutanları istifa etmişti. Ordu boş kalmaz, o görevi yapacak yiğitler çıkar.”

“TSK’yı Tahrip Eden Ulusalcı Zihniyet!” 
Hacımustafaoğulları, Cumhurbaşkanı’nın ordu komutanlıklarını kaldırıp orduyu “Doğu” ve “Batı” olmak üzere ikiye ayırmak istemesi sebebiyle istifaların geldiği iddiasına ise “Cumhurbaşkanı böyle bir karar vermez. Ordunun ilgili organları, bu konuda değerlendirmeler ve çalışmalar yaparlar. Ordu seviyesinden kolordu seviyesine, kolordu seviyesinden tümen seviyesine. Bu kararı önce ordu kendi içinde değerlendirir, pişirir. Onu da cumhurbaşkanı onaylar sadece. Cumhurbaşkanı şunu yapın bunu yapın demez, karışmaz. Yani onlar, karşı tarafın mevcut hükümeti ve komutanları yıpratmak için söyledikleri yalanlar. Bir de utanmadan kalkarlar “silahlı kuvvetler yıpratılıyor, zayıflatılıyor, zaafa düşürülüyor.” falan derler. Silahlı kuvvetleri kendileri zayıflatırlar, silahlı kuvvetlere en büyük darbeyi indirirler, indirdiler zaten. FETÖ’yü de başımıza saran bu ulusalcı zihniyet. 28 Şubat’ta dindarları ordu içerisinden uzaklaştıran, tahrip eden bu ulusalcı zihniyet. Şimdi de aynen devam ediyorlar.” şeklinde cevap verdi.


Baran Dergisi 659. Sayı