Diyarbakır, Van, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevden alınmasından sonra geçtiğimiz gün İBB Başkanı E. İmamoğlu’nun destekte bulunmak amacıyla Diyarbakır HDP Genel Merkezini Ziyaret edişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ekrem İmamoğlu’nun görevden alınan Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları için Diyarbakır’a yaptığı ziyareti zorunlu bir ziyaret olarak görüyorum.

Neden?
İstanbul’da teröre destek veren, terör odaklı bir siyasî hareketin seçmenlerinden almış olduğu oylarla başkan seçildiğini hatırlatmak için...

Yani bir “teşekkür ziyareti” mi?
Elbette... Hem öyle hem de talimat almak suretiyle yerine getirilen bir ziyaret.

Kimlerin talimatı olabilir?
İmamoğlu’na vasi olanların. Dışarıdan kendilerine dikte edilmek suretiyle gerçekleşmiştir. Bu ziyaretin anlamı çok yönlüdür.

CHP’yi aşan bir durum mu yani?
Evet. Ayrıca kendisinin hukukî durumlara karşı gelişlerinin henüz başlangıcında olduğunu görüyorum. O belediye başkanları neden görevden alınmıştı. Hukuka, yasaya aykırı davranıp görevlerini kötüye kullandıkları için. İmamoğlu onların niçin görevden alındıklarını gayet iyi biliyor. Esasında bilerek suç işliyor. Diyeceksiniz ki, bu kişi o kadar aptal mı. Hayır değil, o esasen bu davranışıyla devlete meydan okuyor. Bunun sosyolojik olarak da değerlendirilmesi lazım. İstanbul BB’de, kendisine bol gelen bir “elbise” misali eğreti duruşlar sergilemeye devam edeceğini, süreç içerisinde yasalar çerçevesinde belli olan görevlerini kötüye kullanmaya devam edeceğini söyleyeyim. Bununla kalmayacak. İşçileri mağdur edecek. Müslümanlara haksız bir şekilde sözde tasarruflarda bulunarak, yasaların kendisine hak gördüğü “ceza”lar vermeye şimdiden talip.

Bunu hangi amaçla tasarlıyor olabilir?
Çünkü 16 milyonluk İstanbul başta olmak üzere yurt çapında mağduriyet edebiyatının gündemde kalması stratejisini gütmektedir. İmamoğlu işleyeceği suçlarla bundan sonra kendisinin içinde bulunduğu projeyi tamamlamakla görevlidir. Söz konusu belediyeler hakkında kayyımlar atandıktan sonra paylaşılan “Kandil’e para aktarma” haberleri yeni bir durum değildir. Bunlar biliniyor. Türkiye’de teröre dayalı siyaset yapılıyor. Terörle iç içe “muhalefet” kanadı var. CHP, Saadet Partisi dahil olmak suretiyle... HDP zaten öyle. SP’yi ise FETÖ yönetiyor şu anda. FETÖ’nün maddî imkânlarıyla ayakta duruyor. SP, kira bedelini ödeyemediği rahmetli Erbakan döneminden kalan eski Refah Partisi Genel Merkezi binasını icra mahkemesi kararıyla boşaltmıştı. Kirasını ödeyemeyen bir parti seçim kampanyalarına girebiliyor. Şu anda sesleri kesilmiş. İmamoğlu’nun da asıl amacı cezaevine girerek mağdur rolüne soyunmak ve bu suretle siyasî etkisini sürdürmek...

Provokasyonda bulunarak mı?
Gayet tabiî... Bunu beklemek hakkımız. İmamoğlu’nun çizdiği profilde bunu okumak gayet mümkün. CHP’li İstanbul Milletvekili Diyarbakırlı Sezgin Tanrıkulu ile birlikte gittiler. CHP’nin Kürt halkına yönelik tutarsız politikalarını şiddetle kınıyorum. Bu kadar pragmatik siyaset dünyada olmamıştır. Günümüzde terörün gayrı resmî babası CHP’nin bu hususta daha dün denilecek kadar yakın bir zamanda, Deniz Baykal döneminde bölgeye yapılan ziyarette açılan pankart hâlâ hafızalarımızdadır. Ne diyordu o pankartta. “Türk-Kürt kardeştir. PKK kalleştir.” Bugün ne oldu da HDP’nin Kürtlere yaptığı ihanetleri görmezden gelip onlarla sarmaş dolaş. İstanbul kendisinden hizmet beklerken neredeyse 1000 km. yol kat edip Diyarbakır’a gidiyorlar. Kandil’e kaçırılmak istenen Hacire Akar adlı Kürt hanımın oğlu için “geçmiş olsun” ziyaretinde bulunmamaları, Kürt halkına karşı samimiyetsizliklerinin resmidir. Kim mağdur? Teröristlere para aktaran belediye başkanları mı? Bunu yaparken de Kürt gibi görünüyorlar. Kürtlükle alâkaları yok, kriptodur hepsi. Bir Kürt anası üç gün HDP’nin kapısının önünde bekledi, canını siper etti. Hani Kürtlerin mazlumlarını sahiplenmek. Bu ziyaret, İstanbul’da kendisine oy veren seküler Kürtlere “vefa borcu” içindir. Bu projede ayrıca HDP’nin de kapatılması için korkunç plânlar üretiliyor. 97 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk kez terörle iltisaklı, iç içe, açıkça siyaset yapılıyor. Bir taraftan seküler Kürtlere sırtını dayamış, Kürtlerin hayatını zindan eden, millete zarar veren PKK, diğeri ise bir CIA-Haçlı projesi olan FETÖ’nün kendisidir. 15 Temmuz sonrasında yasal olarak öğretmen, polis, asker binlerce kişi görevden alındı. İBB Haziran seçimi akabinde İmamoğlu uzun bir müddet İstanbul’da görünmedi. Ankara Elmadağ, Bodrum, Kıbrıs... Kimlerle görüştü buralarda? Niçin İstanbul’da değildi? Hani acil hizmetlere ihtiyacı vardı İstanbul’un? Başkan seçildikten sonra İBB iştiraklerinde göreve getirilecekler hususunda söz verdiği çevrelerden talimat almak üzere il ve yurt dışında görüşmeler yaptı. Siyasî pratiğe derinliğine baktığınız zaman bu görülür. Hayatlarını insanların ölümü üzerine tesis ettikleri Cumhuriyet’in kuruluşundan beri zihniyetlerinde mevcuttur.

İmamoğlu daha ne kadar “ileri” gidebilir?
İmamoğlu’nun hedeflediği yer Silivri’dir. Açıkça meydan okumaya devam edecektir. Recep Tayyip Erdoğan’ın bir şiir okumasıyla ortaya çıkan mağduriyetinden sonra bugüne kadar benzer bir mecrada kendini göstermek...

Atatürkçülerin “kahramanı olmak” istiyor yani?
Evet. O hayal ediyor ki, Erdoğan’ın bir şiir okumayla başlayan çıkış sürecinin benzeri olacak. Devletin bu noktada uyanık olması lazım. Öyle müptezel düşüncelere prim vermemesi lazım.


Baran Dergisi 660. Sayı