Volkswagen hâdisesini nasıl yorumlamalıyız? ABD’nin Almanya’ya karşı yaptığı bir operasyon mudur bu?
Aslında mesele bir tek Volkswagen değil. Bütün araçlarda aşağı yukarı aynı sorun var. Ama şu anda mevzu sadece Volkswagen’e patladı. Sıra her an ötekilere de gelebilir.
Bu problemin senelerdir var olan bir problem olmasına rağmen neden bugün adım atıldı? Burada bir kasıt var mı?
Elbette, büyük ihtimalle vardır. Ama şu anda Almanya, ekonomisini çok kötü vuracak bir durumla karşı karşıya. Neticede Volkswagen Almanya’nın en büyük şirketlerinden birisi ve Almanya’nın itibarı da büyük zarar gördü.
Almanya’ya böyle bir darbe vurulmasında amaç nedir?
Buna aslında bir Almanya-Amerika savaşından ziyade bir teknoloji savaşı diyebiliriz.
Sermaye grupları arasında mı yaşanıyor bu savaş?
Otomobil üreticileri arasında yaşanıyor. Yani teknoloji savaşı…
Amerika’nın, Rusya’ya ambargosu AB’yi nasıl etkiledi?
Tabiî Avrupa Birliği ülkeleri de ambargo uygulamak zorunda kaldı. Ama Rusya’nın hamlelerine karşı bir şey yapamıyorlar. Rusya önce Ukrayna üzerinden Kırım’la bir hamle yaptı. Şimdi de Suriye üzerinden yapıyor ve her şeyi ciddiyetle yürütüyor. Bir de şöyle bakmak lazım; Suriye operasyonları petrol fiyatlarını nasıl etkileyecek? Petrol fiyatlarında yükselme olursa, Rusya’ya yapılan başka bir operasyon söz konusu duruma gelecek. Tabiî bir de Rusya’nın Akdeniz’e konuşlanması var. Lazkiye Limanı’ndalar. “Esed gitsin” diye bizimkiler çok üstüne düştüler; ama Suriye, sadece Suriye değil artık. Orada farklı çıkar grupları var, birçok devlet var, Amerika var, Rusya var. Rusya da bunu böyle söylüyor zaten. Avrupa ise Suriye meselesinde hareketsiz ve hiçbir şey yapamıyor. Keza Türkiye de kendi elinde patlayan mülteci sorunuyla karşı karşıya.
Mülteci sorunuyla karşı karşıya kalan Avrupa’nın bu durum karşısında ne yapmasını bekliyorsunuz?
Şimdilik Türkiye’ye yardım etmeye çalışıyorlar. “Türkiye’ye biraz daha fazla para verelim, mülteci Suriyelileri orada tutsun” söylemlerini fazlasıyla işitiyoruz. Zaten Türkiye’de şu anda iki milyon civarında Suriyeli mülteci var… Şimdi bunu nasıl önleyecekler? Biraz önce bir fotoğrafa baktım, 10 tane bot Ege Denizi’ni geçmeye çalışıyor. Bu insanlık adına engellenebilir bir şey değil. İsteseler de istemeseler de sınırlarını açıp bir milyon mülteciyi de onlar alacaklar.
Mülteci sorunu Avrupa’da siyasî, iktisadî ve içtimâi ne gibi tesirler doğurabilir?
Bugün Türkiye’de 250 bin tane Suriyeli çocuk tedrisata başladı. Olay sadece oradan kaçan insanların canlarını kurtarmak değil, onlara doğru dürüst yaşam ve gelecek sunmak. “Adamlar Suriye’den kaçtılar, orada sorun çözülene kadar mülteci kalırlar ve sonrasında da memleketlerine geri dönerler” diye bir şey yok, kimse de böyle bir durum beklemesin. Mülteciler, “ben geri dönmemek üzere orayı terk ettim” diyorlar. Dolayısıyla hâdiselerin çok fazla sosyal ve iktisadî sonuçları olacaktır.
Avrupa Birliği ülkelerinin yaşadığı isesiyasî bir kriz. Mesela bir zamanlar Türkler Almanya’ya göç ettiğinde nasıl, onlara “ucuz emek” diye bakıyorlarsa şu anda da Suriyelilere öyle bakıyorlar. Aslında mevzuya sadece kriz olarak da bakmamak lazım. Mülteciler durgunlaşan Avrupa ekonomisini de canlandıracaktır.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Dünya kötü günler geçiriyor, Türkiye olarak biz de öyle. Hem ekonomik hem de siyasî... Marks’ın 200 küsur yıl önce söylediği gibi “kapitalizmin sonuna mı geliyoruz acaba?” İnsan ister, istemez soruyor.
Kapitalizmin sonuna geliyoruz, peki sonrasında ortaya konulan bir önerme var mı?
Hayır yok. Olsa bile söylemezler.
Nasıl bir düzen ortaya çıkacak peki?
Dünyada daha fazla sosyal adalete dayalı bir sistem olmak zorunda. Başka türlü ne bu savaşları engelleyebilirsin, ne de bu çöküşleri durdurabilirsin.
O halde yeni kurulacak sistem Batı’nın vâz ettiği değerler üzerine kurulamaz.
Batı’nın söylediği ama uygulamadığı değerler...
Bu değerlerin de özü bizde değil mi?
Yani, insan hakları, adalet gibi değerleri içselleştirirsek ve bunu da ekonomiyle bütünleştirirsek neden yeni düzeni biz tesis etmeyelim...
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ben de teşekkür ederim.
Baran Dergisi 458. Sayı