İstanbul’un fethinin sembolü ve Fatih’in vakfiyesi Ayasofya, Müslüman Anadolu’nun esaretinin bir göstergesi olarak müze statüsünü korumaya devam ediyor. Ayasofya’nın açılmasına yönelik tüm talepler iktidara kim gelirse gelsin, senelerdir reddediliyor. Bir üniversitesi öğrencisi olan Fatih Tuğra Duruk, bu durumdan muztarib olarak bir genç olarak Ayasofya’nın açılmasına yönelik bir eylem için duyuru yaptı ve çeşitli stklar ile kanaat önderlerini ziyaret ederek bu konuda destek talebinde bulundu. “Esaretin 84. yılı. Esarete son vermek için bu Cuma Ayasofya’da kıyamdayız!” diyerek duyurusu yapılan eylem, 1 Şubat Cuma günü gerçekleştirilecek. Cuma namazının Ayasofya’da kılınmasının ardından saat 14:00’te bir basın açıklaması okunacak. Eylemi organize eden Fatih Tuğra Duruk, eyleme nasıl karar verdiğini ve ne gibi engellerle karşılaştığını Baran’a değerlendirdi:

1 Şubat Ayasofya hareketini neden yapma gereği hissettiniz?
Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, Ayasofya mânâ olarak Allah’ın seçtiği kurtulmuş millet iftiharına erişen Türklerin, kılıç hakkı olarak İslam’a kazandırdığı, bilhassa İslam ile kazanıldığı kendisine gök kubbe yolu açılan, böylece medeniyet ve ebediyet mimarisinin ne olduğu onunla gösterilen, Batı aklı ve Doğu ruhunu birleştiren yeni dünya nizamını hürriyete kavuşmasıyla başlatacak tekbir yuvası olan tarihi bir kubbe mahiyetindedir. Bu kubbe öyle geniştir ki, güneş misali bir aydınlıkla arşı parıldatmaya ve bu parıltıyla yeni bir nizam için başkaldırıya gebedir. Ayrıca merhum Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun da dediği gibi İslâmî mücadeleyi motive edici bir güçtür Ayasofya. İslâmî mücadeleyi motive etmesi bakımından ruh damarları kopartılmış, madde planında kurtarılıp mânâ plânında yok edilmiş bu millete, yeni bir ruh inşâ ve ihyasının yolunu açma, bu yolda yeniden öz benliğine kavuşturma çabası denilebilir bu harekete... Yani bu hususta Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi: “Demek ki, Ayasofya, ne taş, ne çizgi, ne renk, ne cisim, ne de madde senfonisi; sadece mâna, yalnız mâna...” Biz, bu mânâyı yeniden kalplere yerleştirmek için kıvılcım yakmaya gönüllü olduk. Ayasofya’nın açılacağı o günlere hep beraber erişmek için bir sefer olması ümidiyle başladık, görev bildik ve kendinden zuhur ilkesine binaen sağımıza ve solumuza bakmadan fert fert harekete geçme gücünü tüm benliğimizle hissettik. Ayasofya’nın kapılarıyla beraber ruhumuzu kilitlediklerini görerek her mâna, her hikmet, her münasebet Ayasofya’ya bağlı diyerek, Ayasofya’yla beraber Türk’ü zapturapt altına alan prangaları çözmek için yola çıktık.

Bu programa kimler destek veriyor?
Bu programa, Ayasofya’mın mânasını kavrayıp, Ayasofya’nın kapalı tutulmasıyla beraber İslâm’ın tüm mabedlerini ruh planında kapalı tutmaya denk olduğunu idrak eden, Sultan Fatih Mehmed Han’ın torunları ve bir kilit taşı olarak kendisiyle beraber medeniyetin de yıkıldığı Abdülhamid Han’ı anlayanlar destek veriyor. Ulubatlı gibi bayrağı burca dikmeye and içmiş Mü’minler destek veriyor. Üstad’ın tabiri burada daha anlamlı oluyor aslında: “Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiç birini beğenmeyen, onlara ‘siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!’ diyecek ve gerçek Müslümanlığın ‘ne idüğü’nü ve ‘nasıl’ını gösterecek bir gençlik...” destek oluyor! Tek cümleyle ifade etmek gerekirse Allah’ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı Peygamber Efendimiz’in âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O’ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve O’nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir zümre destek veriyor. Ayasofya’yı bugün açmayalım da yarın açalım demenin, zamanı uygun değil demenin, siyaset gözetelim derken nefsine hizmet ettiğini idrak eden inanmışlar destek veriyor. Cümle İslam şehidi ve yiğidin düştüğü yerden doğrulacağına inanan cümlesi destek veriyor. Peki kimler destek vermiyor biliyor musunuz? Burası mühim... Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeğe yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbini göremeyenler, Ayasofya’yı kapatan kalpleri mühürlüler gibi kalpleri mühürlenmiş, siyasetin fikrine tâbi olup, Mutlak Fikrin siyasetinden anlamayanlar destek vermiyor. Bedeli her ne olursa olsun, biz, surda yeni bir şahi topla gedik açmak için başladık. Rüzgâr nereden eserse essin, yelkenlimiz başarıyla seferini tamamlayacak ve bu hareket zafere intibak ederek yükselecek biiznillah...

Birçok STK, dernek ve şahısla görüştün, gösteriye destek istediğinde en çok duyduğun cevap ne oldu?
Seçim arefesinde böyle bir hareketin, provokatif bir gövde gösterisine dönüşebileceği, dolayısıyla sıkıntılı sancılara gebe olabileceği ifade edildi. Ben ise şöyle düşünüyorum; siyasî iktidarlar milletin beklentilerini karşılamakla mükelleftir. Halk hareketleri ise siyasî iktidarın önünde açmaz olarak duran kimi meselelerin çözümü için iktidara yol açıcı olurlar. Ayasofya’nın açılmasını talep etmek sadece bir protesto veya provokasyon asla olamaz. Seçmenin iktidardan talebidir. Madem ki seçim öncesindeyiz, öyleyse Ayasofya’nın açılmasını talep ediyoruz. Ayasofya açıldığı takdirde Müslüman Anadolu halkı iktidara desteğini yinelemekle kalmaz, artırır. 

Baran Dergisi 629. Sayı