Baran Dergisi: Önce gündem ile ilgili birkaç husus sormak istiyorum. Afrin operasyonu ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Şükrü Sak: Afrin operasyonu bir vatan savunmasıdır. Türkiye bu operasyonla Anadolu’ya karşı, Anadolu’yu kuşatmaya yönelik emperyalist çemberi kırmak için tarihi bir hamle yapmıştır. Birinci Dünya savaşı sonrası oluşan şartlar bugün aynıyla geçerlidir. Emperyalizm, bundan 90 yıl önce Anadolu’yu parçalamak için başlattığı saldırı planını bugün değişik yöntemlerle tekrar devreye sokmuştur. Müslüman Türkün son bağımsız Devletinin var olma iradesi: Zeytin Dalı harekatı budur!

Afrin operasyonu sadece emperyalizmin maşası YPG’ye karşı bir harekât olmanın ötesinde, bir Türk-Amerikan savaşıdır. 17 Aralık’ta başlayan, 15 Temmuz’da püskürtülen ABD saldırganlığına bir meydan okumadır.

Baran Dergisi: Operasyona karşı çıkanlar var?
Şükrü Sak: Şunu en başta belirtelim; bu operasyona karşı çıkanların bu topraklarla, bu coğrafyayla, bu vatanla, bu milletle bütün kültürel ve insani bağları kopmuş demektir.
Bu operasyona karşı duranların haklı, anlaşılabilir, hiçbir gerekçesi yoktur. Zaten böyle bir gerekçeye ihtiyaç da duymuyorlar...

Baran Dergisi: “Savaşa hayır!” diyorlar?..
Şükrü Sak: Bu tür bir söylem-duruşla, vatan ve milletimize yönelik bir saldırıya karşı çıkmak ABD-YPG safında yer almaktır. Bu bir Türk-Kürt savaşı değildir. Türk Devleti bu harekatı etnik kaygılarla yapmıyor, bunun farkında olduklarını da biliyoruz. Şu apaçık bir gerçektir ki, Türkiye bu harekâtı kendi topraklarına -vatanımıza- yönelik bir tehdide karşı yapıyor.
Harekâtın amacı bu tehdidin bertaraf edilmesidir! ABD eliyle silahlandırılan böyle bir tehdidin bertaraf edilme girişimine “savaşa hayır” söylemiyle karşı çıkmak, “ihaneti” ancak böyle perdeleyebileceklerini düşünmelerindendir...

Böyle diyenler, dün bunu ABD’ye karşı söyleseydiler, ABD YPG’ye binlerce tır silah gönderirken görseydik bunları; Savaşa hayır diye bildiri imzalasaydılar ya!

-Asıl Düşman ABD diyorsunuz yani?
Şükrü Sak: Evet, asıl düşman ABD’dir... Bölgeden kovulması gereken işgalci emperyalist ABD’dir. Kim burada, ABD’nin gönüllü-gönülsüz maşalağını yapıyorsa,-Türk ya da Kürt fark etmez- onlar da düşmana cephane taşıyan ahmak hükmündedir ve dış düşman kadar tehlikelidir. Savaş zamanlarının özel bir hukuku vardır. Ve ülke olarak savaştayız! Kim bu savaşta “içten cephe açmaya” davranırsa, kim bu savaşta “beşinci kol faaliyeti” içinde olursa, oluyorsa, aynen düşman muamelesine tabii tutulmalıdır!

-Mirzabeyoğlu bundan 25 sene önce; “Şartlar Türkiye’yi tarihi misyonunu üstlenmeye zorluyor” demişti?
Şükrü Sak: -Evet, işte Afrin Operasyonu da bu tesbitin belirttiği hakikatin bir kere daha isbatlanmasıdır. Türkiye, devlet ve toprak bütünlüğü içinde kalacaksa bu tehdide karşı savaşmak zorunda! Şartlar Türkiye’ye bunu dayatıyor; Var olacaksan, var kalacaksan, üzerine doğru gelen düşmanın, üzerine doğru gideceksin! Başka türlü var olma imkanı kalmamıştır! Türkiye bu gerçeği gördü. Bu hakikate de Mirzabeyoğlu yıllar önce işaret etmişti; “Türkiye artık daha fazla, yurtta sulh cihanda sulh politikasızlığında varlığını sürdüremez” mealinde...

Netice olarak, Afrin operasyonu’nun çok ciddi ve önemli sonuçlar doğuracağını şimdiden söyleyebiliriz; hem içerde, hem dışarda!

-Yine bir 28 Şubat’ın yıldönümü daha yaklaşıyor ve o süreçte darbeye direnen Müslümanlar hala cezaevinde?
Şükrü Sak: Evet, bu 28 Şubat’ta 20 sene geçmiş oluyor o hain saldırının üzerinden... O hain saldırıyı gerçekleştiren darbeciler bugün yargılanıyor, ama darbeye direnen Müslümanlar cezaevindeler... Türkiye böyle bir çelişkiyle daha fazla yaşayamaz! Bu darbecilerin talimatlarıyla içeri alınan bu insanlara yeniden adil bir yargılama yolu mutlaka açılmak zorunda! 28 Şubat’ın üzerinden iki darbe daha geçti; 17 Aralık ve 15 Temmuz... Ve 15 Temmuz’da kazanan Müslüman Anadolu halkı oldu! İhaneti püskürttüler... İçerde “unutulan” bu insanlar için, yeniden yargılama yolu açıldığında bu insanların çoğunun beraat edeceğine inanıyorum. Onlardan boşalacak yerlere de 28 Şubat darbesini gerçekleştiren hainlerin konulması gerektiğini düşünüyorum! Hukuk ve adalet bunu emrediyor!

Baran Dergisi 577. Sayı

Fotoğraf: Şükrü Sak-Cumali Dalkılıç