Ardan Zentürk, Merve Şebnem Oruç, Prof. Dr. Bilal Sambur, Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, Cemil Barlas, Emin Pazarcı ve İlhami Işık 15 Temmuz darbe girişimini ve halkın destanlık mücadelesini Baran’a değerlendirdi...

Ardan Zentürk: Dünyanın “üst akıl” olarak adlandırdığı emperyalist güçler, 15 Temmuz 2016 günü bir gerçekle karşı karşıya kalmıştır. Bizleri ve Recep Tayyib Erdoğan başta olmak üzere birçok siyasîyi öldürebilirler ama milleti öldüremeyeceklerini anlamışlardır. Millet, emperyalist güçlerin maşası olduğunu bildiği bu cuntacılara karşı vatanını bir kez daha savunmuştur ve bunu kararlılıkla her şart altında gösterecektir, şahıslar önemli değildir. Demokrasimiz ve milli birlik ve bütünlüğümüz açısından çok büyük bir sınavdan geçerken, darbecilerin asla anlayamadıkları, anlayamayacakları ve hazmedemedikleri bir gerçekle karşılaşılmıştır; o da Türk milletinin azim ve iradesidir. Böyle bir milletin varlığında Türkiye’nin bir Mısır, bir Irak ve bir Suriye’ye çevrilemeyeceğini anlamışlardır. Bütün dünya da Türk milletinin birliğine ve bütünlüğüne ne kadar bağlı olduğunu ve bunun için nasıl mücadele verebileceğini bir kez daha görmüştür.

Prof. Dr. Bilal Sambur: Her şeyden önce mevcut darbe girişimi çok sistematik, uzun süre hazırlıkları yapılmış bir darbe girişimidir. Her şeyin bittiği anda, “darbeyi yaptık” dedikleri anda hiç beklemedikleri bir aktör zuhur etti meydanlarda, doğusundan batısına, Hakkari’den Edirne’ye, Karadeniz’den güneydoğusuna kadar halk “bizi unuttunuz!” dedi, inisiyatifi eline aldı ve darbecileri durdurdu. Sadece Türk siyasî tarihinde değil, bütün İslâm Tarihi’nde ilk defa bir darbe hareketi halk tarafından önlenmiştir. Darbeciler devlet elini kullanarak yavaş yavaş halkı inletirlerdi, daha ilk andan itibaren hayatı onlara zindan ederlerdi, halk ise buna karşı ilk defa esnafıyla, köylüsüyle, manavıyla hülasa kendi imkânlarıyla bu darbeyi bertaraf etmiştir. Bu darbede emperyalistlerin çocukları değil, bizim milletimiz kazanmıştır. Akıncılar Havaüssü’nden kalkan F-16’ların görüş açıları kaybolsun diye çiftçiler traktörlerine samanları yüklemiş onu yakıyor, bir kısmı da nizamiye kapısına gelmiş arabasını, kamyonunu yığmış, insanlar pijamalarıyla sokaklara çıkmış… Bunlara dikkat etmek lazım... Sivil toplum deniyor ya, gerçek sivil toplum darbeyi kendi imkânlarıyla durdurdu. Tarihte böyle bir şey yok! Nasıl ki zamanında kağnı ile, öküzle, karasaban ile yedi düveli durdurduysak İstiklâl Savaşı’nda, burada da aynı şey yapılmıştır. Bu girişim, Anadolu insanının birliğini, kuvvetini, imanını ortaya koymuştur; bu ülkenin sermayesi Anadolu insanıdır.

Cemil Barlas: FETÖ, darbe girişiminden daha çok bir terör eylemi gerçekleştirdi; eski darbelere bakıldığında yönetimi ele geçirme amacı göze çarparken burada yönetimi yıkmak üzerine bir operasyon yürütüldü. Sokağa çıkanlar da asker değil teröristti ve onlara öyle de muamele yapıldı. Halın tepkisine gelince, dünyadaki en kuvvetli sivil savunma sisteminin Türkiye’de olduğunu görmüş olduk böylelikle. İnsan unsurunu görmüş olduk; en önemlisi de bu. Karşısında ne tank durabiliyor ne silah durabiliyor ne de uçak… Birçok şehid verdik ama bunun gururunu yaşadık. Bundan sonra hiçbir darbe Türkiye’de kolay kolay tutunamaz, bu yönden de çok sevindirici oldu. Batı bu olay karşısında yıkıldı tabii… Darbenin tutacağı yönünde kendilerini bayağı inandırmışlar, bayağı heveslenmişler. Ben bunu bazı kaynaklardan da duymuştum ve Batı’nın Tayyip Erdoğan’dan Temmuz veya Ağustos aylarında kurtulacağını bu kaynaklardan öğrenmiştim. Kendi kendime bunu düşünüyordum ama bir türlü akıl sır erdiremiyordum, yirmi birinci yüzyılda bir tane tankla topla kimse darbe yapacak kadar akılsız değildir diye düşünüyordum. Dediğim gibi yönetimi ele geçirmek için yapmadıkları için bu işi akıl çerçevesi içerisinde yapmalarına da gerek yok. Bayağı koordineli hesaplar yapmışlar; Telekom’u kapatacaklar, basına el koyacaklar… Her şeyi aslında iyice hesaplamışlar, fakat hesaplayamadıkları insan faktörü olmuş; insan faktörünü hesaplayamamışlar. Çünkü kendileri de insan değil bunların. Bu şekilde yerli olmanın da ne olduğunu anlamış olduk. Onlar bizden olmadıkları için üstümüze ateş açtılar, deli olsan bile halkının üzerine ateş açılmaması lazım, bu çok ciddi bir vakıa… Futbolcular için, sanatçılar için falan “destan yazdı” diyorlardı ama destanın iki tane dandik golle olmadığını da görmüş olduk. Halk tankların içine girip, teröristlerin elindeki tüfekleri alıp bir güzel pataklayıp polise teslim ediyor… Destan dediğin işte böyle yazılır; on binlerce destan yazıldı o gece, on binlerce… Belki yüzlerce kitap yazılabilir… Yeni bir devre girdik, 15 Temmuz’un öncesiyle sonrası artık bir olmayacak. Darbeyi savma aşaması bitti, şimdi temizlik süreci başladı; çok hızlı bir temizlik süreci yaşayacağız, son FETÖ üyesi de devletten temizlenene kadar bu millet meydanlarda kalacak.

Prof. Dr. Ebubekir: FETÖ ekibinin, Ergenekon operasyonu çerçevesi altında hukuku kullanarak Türkiye’de yapmaya çalıştığı darbe, Tayyip Erdoğan tarafından bir süre gözlenip gözetlendi ve bu darbeyi yapamadılar. Her devlet komşusu ile ya da belirlediği devletler ile stratejik iş birlikleri yapar, Osmanlı da yapmıştır. Türkiye de tek başına hareket edemeyeceğinden bu stratejiler olmalı ve olmak da zorunda. Bu Fetullahçı ekip ise, Ergenekon Operasyonu adı altında, Batı dışında kalan diğer ülkeler ile olan ilişkilerimizin iyi olmasını savunan ekibi tasfiye etti. Bu ekip bizimle aynı kafada olmayabilir; ama bunu FETÖ, Amerika istediği için yaptı. ABD, Türkiye’yi sürekli kendi yanında tutmak için, Türkiye’yi Rusya ittifakına çekebilecek sivil-askerî bürokrasiyi tasfiye etmek istedi. Bunu da Ergenekon ile halletmeye çalıştılar. Ama Recep Tayyip Erdoğan buna mani oldu. 15 Temmuz’da yapılmaya çalışılan da Ergenekon Operasyonu’nun devamıdır, bu ABD ve Almanya işbirliği ile yapılmış bir NATO operasyonudur. Türkiye-Rusya yakınlaşmasını önlemek içindir. Türkiye Rusya ile yakınlaşınca İsrail’in, Almanya’nın, İngiltere ve ABD’nin etkinliği bu bölgede azalacaktır. Bundan kısa süre önce yapılmış Atatürk Havaalanı saldırısı da bu amaçla yapılmıştır. Dolayısıyla Türkiye bu saldırıyı bertaraf etmiştir. 208 şehidimize üzülmekle beraber inşallah Türkiyemizin önünde birer meşale olacaktır bu şehidlerimiz. Bu ekipten bu vesile ile inşallah kurtulmuş olacağız.

Emin Pazarcı:Türk milletinin ortaya koyduğu tepki bir destandır; destanı ise kahramanlar yazar. 1990’lı yıllarda Çin’in Tiananmen Meydanı’nda bir genç 52 tankın önünde durmuş ve bu poz dünyada demokrasi ve özgürlük sembolü halinde kafalara nakşedilmişti. Yaşananlar karşısında şunu diyebilirim; o Tiananmen Meydanı’ndaki genç kim ki, bizde ondan milyonlarca var! Türk milleti güzel bir sınavdan geçti, tepeden aşağıya… Cumhurbaşkanımız çok güzel bir liderlik sergiledi, başbakanımız durumu idare etti, darbecilerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarttı, bakanlar kurulu sokaklardaydı, halk sokaklardaydı ve ayrım yapmadan söyleyecek olursak basın çok önemli bir sınavdan geçti ve vazifesini yerine getirdi. Şimdi geriye paralellerin tortularını temizlemek kalıyor. Türkiye’de birçok darbe yaşandı. Mesela ben 1980 darbesini bizzat yaşadım; ama bunların hiçbirinde üzerine asker elbisesi giymiş cuntacılar ya da çeteciler halkın üzerine ateş açmadı. Halka ateş açan gözü dönmüş ve genelkurmaylık tarafından yapılan açıklamaya göre bu hainler, meclisi bombaladılar. Kaldı ki askerin çoğunluğu Atatürkçüdür, Atatürk’ün meclisini bombaladılar. Bu şerefsizler emniyetleri, aynı zamanda özel harekat üslerini de bombalamışlardır. Bu bir cinnet halidir ve bu cinnet hali önümüzdeki günlerde de devam edebilir; ama küçük çapta olacaktır. Bu yapı yenilgiyi hazmedemedi çünkü. Ekonomimiz de kendini hızla toparladı, bunun benzeri bir olay Batı’da yaşansa idi çok ciddi çatışmalar olur ve kendilerini aylarca toplayamazlardı. Ama biz bunu da başardık.

İlhami Işık:Yazımda da ifade ettiğim üzere, 15 Temmuz Türkiye’nin onur günüdür, onur gecesidir. Millet darbecilere karşı iradesini tez vakitte gösterdi ve daha hiç kimse “sokağa inin!” demeden millet sokağa indi. Tabii ki cumhurbaşkanımızın ve diğer yetkililerin çağrısından sonra bu katılım kat be kat arttı ve kalıcı hale geldi. Toplum darbe teşebbüsünü namusuna, şerefine bir saldırı olarak algıladı ve cuntacılar halkın mukavemetini kırmak için halkımızı hunharca katletti. Bu daha evvelden gördüğümüz bir şey değildi, diğer darbelere benzemiyordu; bunda halkı öldürerek memleketi ele geçirmek istendi. Klasik darbeciler gibi önce yakalayıp, sonra yargılayıp öldürmediler, bunlar daha işin başında öldürmeye başladılar ve bu şekilde milletin mukavemetini kırmayı denediler. Milyonlar bunu fark etti tabii. Diğer darbecilere yapıldığı gibi yargılama sonra olmadı, sandıkta kazanılan güç ile olmadı bizzat meydanda, darbe teşebbüsü sırasında oldu ve bu da bir ilktir.

Merve Şebnem Oruç: Cumayı cumartesiye bağlayan gece Türkiye tarihine geçecek bir gece yaşandı; karanlık aydınlığa döndü milletimiz sayesinde. Bildiğiniz gibi gece önce Beylerbeyi’nden ardından Boğaziçi Köprüsü’nden gelen haberler ya bir darbe olduğu yönünde ya da büyük bir terör saldırısı ile karşı karşıya olduğumuz yönündeydi. İki ihtimal vardı ve maalesef ikisi birden gerçekleşti. Ordumuzun içerisine sızmış, üniformalarımızı giyen teröristler sözde arkadaşlarını da “terör eylemi” ile karşı karşıya oldukları bahanesi ile kandırmış ve milletin iradesine kastetme teşebbüsüne girdi, çok kısa bir sürede algı yönetmek amacıyla devletin komuta kademesini işgal etmek gibi bir eylem koymuşlardı ortaya. Özellikle saldırdıkları bazı noktalar; Marmaris, Beylerbeyi, havaalanı, boğaz köprüsü… İlk hedefin Erdoğan olduğunu ve Erdoğan’ı sadece ele geçirmek değil onu öldürmek istediklerini gösterdi. İkincisi Telekom, TÜRKSAT başta olmak üzere, TRT başta olmak üzere medyayı ele geçirerek devletin sesinin halka ulaşmasını engellemek amacı güttüklerini gördük. Elhamdülillah, Fetullahçı Çete darbe açıklaması yaptığı zaman, her ne kadar Fetullah’ın dünyadaki dostları bunu inkar da etseler, halkımız bunun ordumuzun bildirisi olmadığını sezdi. Bu bildirinin Fetullahçı çeteye ait olduğunu anladı ve asla kabul etmedi; daha ekranlarda Erdoğan’ı görmeden. Binali Yıldırım’ın bir darbe ile karşı karşıya olduğumuzu teyid etmesi ve genelkurmay başkanımızın rehin alındığına dair gelen haberlerle beraber Türk halkı bunu asla kabul etmeyeceğini sosyal medyadan duyurarak sokaklara indi. Sokaklara inmeleri, tankların önünde toplanmaları saniyeler sürdü aslında. İnanılmaz bir kalabalık vardı, kendim bunu şahsen gözümle gördüm, elhamdülillah böyle güzel bir vakıanın şahidi oldum. Türk halkı daha 10 dakika öncesinde hangi sinemaya gideceğini, ne yemek yiyeceğini düşünürken, gelen bu tehdit haberi karşısında kariyerini, ailesini, geleceğini bir kenara koyarak vatanını savunmak için bir anda organize olabildi ve vatan için kendini feda edebileceğini göstermiş oldu. Sokaklarda gördüğüm amcalar, teyzeler, gençler, genç kızlar “yeter!” diyordu çünkü gelmekte olan bu tehdit yaklaşık üç senedir ülkemize kaos, terör ve huzursuzluk getirdi. Yeter dedik, yeter diyeceğiz ve peşlerini bırakmayacağız inşallah.

Baran Dergisi 497. Sayı