Türkiye’de yerel seçimler, tansiyonu inmiş şekilde, modern ülkelerdeki ve sadece yerelde bizi yönetecek ya da şehrimize hizmet edecek insanları seçme şeklinde ne yazık ki ilerleyemiyor. Bu yerel seçim de yine bir genel seçim havasında geçecek. Taraflar, projelerinden emin olmadıkları, güvenilirliklerini test etmedikleri, belki akıllarına yatmayan bir takım adayları, genel siyasî tercihleri üzerinden oylamış olacaklar. Ben Türkiye’deki bu tansiyonu yüksek geçen yerel seçim düzeninin, bir şekilde değişmesi gerektiğini savunuyorum. İnsanlar şehirlerinde kanalizasyon, kültür hizmeti, kaldırım filan yapacak insanları seçiyorlar bu seçimde normalde ama Türkiye’de bu böyle olmuyor. Bir taraftan beka sorunu görgüsüyle giriyoruz seçimlere, bir taraftan da çok yüksek bir genel siyasî tansiyonla giriyoruz.

Beka meselesine inanıyor muyum? Elbette inanıyorum. 1071’den bu yana Anadolu’daysak, bizim için beka, bir gün bile önemi azalmayan bir problem olarak hep masadaydı zaten. Yani beka sorunumuz yerel seçimler öncesi ayyuka çıkmış değil. Hep var. Buradaysak, bunun bedelini ödemek üzere, 1071’den bu yana bir beka sorunumuz var ve tetikteyiz zaten. Her iki taraf açısından da söylüyorum bunu; bunu bir politik malzeme haline getirmenin ve yerel seçim öncesi bu tartışma üzerinden bir fitil ateşlemenin çok da makuliyeti yoktu. Ama böyle oluyor artık Türkiye’de politika. Böyle yönetiliyor. Böyle devam ediyor. Dolayısıyla çok da yapılabilecek bir şey yok. Yine Pazar günü gideceğiz, kim olduklarını çok bilmediğimiz, projelerinden çok emin olmadığımız, kendilerine çok güvenmediğimiz bir takım adaylara, genel politik tercihlerimiz üzerinden oy vermiş olacağız.

Baran Dergisi 637. Sayı