Murat Özer ile Konferans Sonrası Görüşme
İlk olarak konferans intibalarınızı alabilir miyiz Murat Bey?
Salona gelen herkesin görebileceği çok önemli bir atmosfer vardı ki, çok heyecan verici bir konferans oldu. Büyük bir dava ve fikir adamının, hapishanedeyken ve 28 Şubat darbe süreci esnasında tamamen fikrinin ve kendisinin unutturulmaya çalışıldığı, karanlık odaklarca tarih sahnesinden silmek teşebbüsünün yaşandığı, bütün mirasının, ortaya koymuş olduğu bütün bu kültürel fikri mirasın da adeta bir paçavraya dönüştürülme gayreti içinde olduğu bir ortam yaşıyorduk. Doğal olarak bütün bu baskıcı, yanıltıcı ve kirli düzen medyasının artık fâş olduğunu, etkisinin kalmadığını, bu salondaki olağanüstü kalabalığa bakarak söyleyebilirim. 
Dışarıda da çok büyük bir kalabalık, hatta izdiham var.
Evet, evet. Biz de yer bulamadık kendimize ama bir yerde oturma fırsatı bulduk. Protokole gelen davetliler bile yerlerde oturmak durumunda kaldılar kalabalık sebebiyle. Bu inanılmaz bir atmosferdi tabii ki. Bu konferanstaki yüksek katılım, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun şahsına bu Türkiye halkının duyduğu aşkın göstergesidir; Ümmetin, İslâm’ın/İslâmî Nizamın temsilcilerine yönelik hasretinin bir göstergesidir. Mütefekkir Mirzabeyoğlu’yla buluşmak bence bu anlama geliyor. Mütefekkir Mirzabeyoğlu’nun sadece şahsıyla ilintili bir durum değil bu; onun temsil ettiği ve yıllarını hapiste geçirerek bedelini ödediği bu fikir namusuna yönelik bir buluşma, bir sahip çıkma hareketiydi. 
Ben Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun anlaşılamadığı görüşüne de karşı çıkıyorum. Ciddi bir kulakla dinlendiğinde ben beklediğimden çok daha fazla anlaşılabilir bulduğumu açıkçası ifade etmek istiyorum. Son raddesinde bir alim ciddiyetiyle, ilim adamı ciddiyetiyle ve ilim adamı tevazusuyla karşılaştık. En önemlisi buydu bence.
Teşekkür Ederiz.
Ben teşekkür ederim.

Muzaffer Doğan ile Konferans sonrası görüşme
Muzaffer bey, Konferans ile alakalı görüşleriniz nelerdir?
Tek kelimeyle harika. 16 yılın hasreti içindeydik. 16 yıldan sonra Haliç Kongre Merkezi’ni hınca hınç dolduran gönüldaşları, sevenlerine ve merak içinde olanlara Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu bir fikir ziyafeti sundu. Gürül gürül akan bir fikrin çağlaması çok uzaklardan duyuldu, dosta düşmana karşı. Konferans süresi 3 saati aşmasına rağmen, zaman Mütefekkir’in muhabbet dolu konuşmasına yetmedi. Katılımcıların yoğunluğu gerçekten muhteşem. Kongre Merkezi’nde iğne atsan düşmeyecek bir durum vardı. Bu hararetli ortama rağmen konuşmanın tamamını dinlemek ve tek bir anını kaçırmamak için kimse yerinde kımıldamak istemedi.  Biz ve gönüldaşlar adına belirtmek istiyorum, uzun zamandır fikir ziyafetine susamıştık. Susamışlığımızı tamamen gidermiş değiliz. Mütefekkirimiz artık aramızda ve sık sık sevenleriyle görüşecektir. Bu atmosferden herkes alacağını almıştır. 
Teşekkür ederiz.
Kolay gelsin, ben teşekkür ederim.

Sıtkı Caney ile Konferans sonrası görüşme
Sıtkı bey, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun 16 yıllık bir cezaevi sürecinden sonra verdiği bu konferansı ve ortamı nasıl buldunuz?
Bizim için herhangi bir konferanstan çok öteydi. Muhteşem bir fikir ziyafeti ve şöleniydi. Ben halen bu coşkunun etkisinden çıkmış değilim. Çok sevinçliyiz. Uzun yıllardır böylesine büyük ve coşkulu bir kitleye hitap etmemesine rağmen Kumandan’ın performansı bir harikaydı. Sanıyorum imkanlar olsaydı biz sabaha kadar dinlerdik. 
Muazzam bir kalabalık vardı salonda.
Benim görebildiğim kadar tahminen beş binin üzerinde bir katılımcı vardı. Salonun kapasitesi sevenlerine yetmedi. Tarihi bir organizasyona şahit olduk hepimiz. Herkes konferanstan öte bu sohbet ortamından çok güzel bir şekilde istifade etti.
Manası nedir sizce bu kalabalığın?
Ben şöyle düşünüyorum; yeniden başlamak değil de kesiksiz devam ediyor Büyük Doğu ve İbda hareketi. Kumandan konuşmasının bir kısmında bundan bahsetti zaten. 
Teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim size.

İbrahim Danacılar ile Konferans sonrası görüşme
İbrahim bey, Konferans hakkında neler söylemek istersiniz?
Gerçekten karşımızdaki tablo şu: Mücadeleci kimliğiyle yıllardır ön planda olan ve zarif, naif ve nazik bir dava adamının yaşadığı onlarca sıkıntı ve haksızlıklara rağmen vakur duruşunu gördük. Bu onurlu duruşunu, şikayet etmeden imtihan olduğunu ve Mevla’ya tevekkül edişinin kendi ahvalindeki zuhurunu gördük. O hassasiyeti, o inceliği kendi benliğimizde de hissetme fırsatını yakaladık. Ve bununla beraber yaşadıklarını insanlara adeta bir örnek göstermesi adına imkandı. Örnekten kasdım yanlış anlaşılmasın; insanın başına her şey gelebilir, sistemle mücadele etmek lazım. Emperyalizm ve Siyonizm ile mücadele etmek lazım, sessiz kalmamak gerekiyor. Ne yaşarsak yaşayalım haklılığımız mutlaka bir gün kamuoyunda da bütün alanlarda da ve bütün platformlarda da ortaya çıkacaktır. Yeter ki niyetimiz, “İlahi ente maksudi ve rızaike matlubi” olsun. Dolayısıyla bu noktada kendisinin ifadeleriyle şu çok önemliydi; “Ben herkesin haysiyeti adına yattım, yani sizin haysiyetiniz adına yattım” ifadesi beni gerçekten çok etkiledi. İnanılmaz manada, inanılmaz derinlikte zarif bir anlatım biçimiydi o ifadesi. Gerçekten bu açıklaması üzerine herkesin uzun uzun düşünmesi lazım; kendimize dönüp sorgulamamız için yeteri kadar sarsıcı olması gerekiyor. Kendisiyle olan sohbetimiz esnasında en çok etkileyen ifadesi bu oldu benim için. Herkesin haysiyeti yani İslâm’ın haysiyeti, Müslümanların, Muhafazakâr ideolojinin, hakikatin haysiyeti adına cezaevindeki zulme dayandığını ifade etti. Bize nasihati “siz de haysiyetinizi koruyun, haysiyetinizin mücadelesini verin” demek oldu adeta. Yaşamıyla da yaşadıklarıyla da bunu ortaya koydu Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu 16 yıldır. Ve ondan öncesindeki mücadelesinde de gerçekten etkileyici bir hareket kurmuştu zaten. 
Konferans konuşmasını içimde sindirerek dinledim. Ona yapılan zulmü müsaade ederek derin hüznünü yaşadık.  Halen telegramdan dolayı yaşadığı sıkıntıları kendisi de ifade etti. Konuşmalarına başlamadan önce bize telegrama dair açıklama bulundu ve uyardı nazik bir şekilde. Gerçekten incelikleri takdire şayandı. Müthiş bir dava adamını tahlil etmenin derin sevincini yaşarken, zalimlerin zulmünün belirtileri ve telegramın onun üzerindeki kalıntılarının halen olduğunu görmek bizi yaraladı. 
Konferansa olan alâka hakkında ne düşünüyorsunuz?
İlgi çok güzeldi. Tahminlerin üzerinde, olması düşünülenin çok çok üzerinde bir kalabalık vardı. Salon bu kalabalığa küçük geldi. İnsanlar içeri giremedi ama salon dışında da yer yok gibiydi. Tarihî bir kalabalık oluştuğunu ben değil herkes söylüyordu. Organizasyondaki bir takım sıkıntılar vardı. Bu sorunların yarınlardaki benzeri organizasyonlarda tekrar edilmemesini temenni ediyorum. Ben şahsım adına Salih Mirzabeyoğlu’nun çizdiği istikametin takipçisi olacağım.
Çok teşekkür ederiz.
Ben de teşekkür ederim herkese, sevgi ve saygıyla…