İlk olarak kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Mehmed Arif. Makedonyalıyım ve doğma büyüme Üsküplüyüm. Üsküp’te Köprü Derneği’miz var. 2002 yılında Üsküp’teki ağabey ve ablalarımız Türk dili edebiyatı öğrencileri olarak dergi çıkartma kararı alıyorlar ve Köprü Dergisi’ni çıkartıyorlar. 2002 yılı çok kritik bir dönem. Evvelinde Bosna’da Srebrenitsa hâdiseleri, Kosova’da da birtakım hâdiseler var.  Makedonya’da da çok büyük olmasa da halkı psikolojik olarak baskı altına alan çatışmalar yaşandı; Makedon ve Arnavutlar arasında. Bu çatışmada çok kayıplar olmadı, ancak ekonomi ve insanlar hayli etkilendi.  Ardından, Ohri’de Çerçeve Anlaşması imzalandı ve Arnavutlara hak tanındı. Bu dönemde dergimiz çıkmaya başlıyor. Dergimizde başlıca kültür-sanat işliyoruz, Türkçe yayınlanıyor. Son dönemde Makedonya’da yayınlanan tek kültür, sanat ve edebiyat dergisi. Yani Makedonların ve Arnavutların şu anda kültür-sanat dergisi yok. Sadece Köprü Dergisi var edebiyat alanında. On beş yıllık bir dergiyiz. Geçtiğimiz Ocak ayında dergimizin on beşinci yıl dönümünü kutladık. Dergi ekibimiz 2003 yılında dernekleşme sürecine giriyor. Ardından Köprü Derneği kuruluyor. Dernek kültür-sanat, eğitim alanlarında çalışmalar yapıyor. Türkçe bilen kesime yönelik çalışmalarımız var. Dernekte uğraşan arkadaşların arasında Türkler, Arnavutlar, Boşnaklar var. Türkçe bilmeyen arkadaşlar bile var. Fakat son süreçte Türkçe öğrenmeye de başladılar. İlkokul çağlarındaki çocuklara yönelik de Kardelen Çocuk Kulübü isimli çalışmamız var. Bu çalışma kapsamında eğitim öğretim müfredatında eksik olan, öğretilmeyen şeyleri öğretiyoruz. Bunu tamamen gönüllü olarak yapıyoruz. Mesela ibadetler ile etkinliklerimiz var. Adab-ı muaşeret dersimiz var. Mantık dersimiz, matematik, origami, tarih dersi, Osmanlı tarihi, peygamberler tarihi var. 

Makedonya’da sosyolojik olarak toplum yapısından bahsedebilir misiniz?
Makedonya çok etnikli bir devlet. Toplam iki milyon nüfus var. İki milyon nüfusun yüzde kırkı Müslüman idi. Son sayımlar on beş yıl önce yapıldı. Müslümanların çoğaldığını gizlemek için, sayımlar iptal edildi. Bu siyasîlerin de işine geldiği için, sayımlar yapılmıyor.

Devlet kadrolarında ağırlıklı olarak kim hâkim?
Makedonlar. Nüfuzun yüzde elli beşi Makedon olduğu için, devlet kadrolarını onlar kontrol ediyor. Makedon partisi milliyetçi-muhafazakar, bir de Arnavut partisi var; onlar da milliyetçi.

Müslümanlar mı?
Müslümanlar ancak, daha çok Arnavut kimliğiyle kendilerini ifade ediyorlar. Diğer küçük Arnavut partileri de baştaki Arnavut partisine muhalif. Küçük gruplar İslâmî hassasiyeti taşıyor. En büyük Makedon partisinin karşısında sosyal demokratlar var. Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği... Türk partilerine gelecek olursak, Makedonya’da üç Türk partisi var.  Birincisi Türk Demokratik Partisi, ikincisi Türk Hareket Partisi, üçüncüsü Türkiye Millî Birlik Hareketi. Bu üç parti siyasî hayatına devam ediyor. Mecliste iki Türk siyasetçi var.

Türkler tek çatı altında niçin toplanamıyor?
Fikirlerine bakıldığında pek bir farkları yok. Aradaki ahenksizlik çıkar çatışmasından kaynaklanıyor. Türklerin oranı 80-100 bin civarında gösteriliyor. Son sayımlarda yüzde üç buçuk görünüyor Türkler. Sayımlara bakmadan bir rakam verecek olursak, yüzde beş diyebiliriz.

Makedonya’nın iki milyon nüfusu var, yüzde kırkı Müslüman yani...
Evet. 100 bine yakın da Türk var. Fakat Türkçe anlayan ve konuşabilen sayıya baktığımızda, 400-500 bin insandan bahsedebiliriz. Bunların arasında Türkler çoğunluklu. Arnavutlar, Boşnaklar, Torbeşler var. Torbeşler de küçük bir topluluk ve Müslümanlar. Son on, on beş yılda Türkçeye olan sempati artıyor. Türk dili ve edebiyatı bölümünde Arnavutlar ve Makedonlar kayıt yaptırıyorlar ve sonra Türkçe öğrenebiliyorlar.

Devlet tarafından Müslümanlara baskı var mı?
Komünizm dönemindeki yaşadığımız baskılar şu anda yok. Yine de bazı şeylerden bahsedebiliriz. Mesela bürokratik engeller çıkartabiliyorlar. Devlet kurumlarının kritik noktalarında Müslümanlara yer verilmiyor. Yer verilen Müslümanlar da istediği etkiyi oluşturamıyor. Son iki yıldır, Makedonya ağır bir siyasî krizden geçiyor. Şu anda çok kritik dönem.

Nasıl bir kriz bu?
Hükümet hâlâ kurulamadı. Muhalefet ile iktidar neredeyse yarı yarıya. İktidara cumhurbaşkanı tarafından hükümet kurma yetkisi verildi. Fakat hiçbir koalisyon partisi ikna olmadı. Hükümet kurulamayınca Sosyal Demokratlar’a hükümet kurma yetkisi verilecekti. Cumhurbaşkanı İvanov demokratlara, “mecliste imza fazlalığını kazanın yetkiyi vereyim” dedi. Sosyal Demokratlar gerekli imzayı topladı, İvanov yetkiyi vermedi bu sefer de... Seçim sürecinden önce, Arnavut partileri bir platform kurdular. Bu Arnavut platformunda en büyük Arnavut partisi ve muhalif kanatta bulunan diğer Arnavut partileri var. Bunlar toplantı yaptılar. Dediler ki, “biz Makedonya’da Arnavutçanın ikinci dil olması için mücadele vereceğiz.” Bu noktada anlaştılar. “Milli sembollerin tartışmaya açık olmasını” talep ettiler. Yani tek dil Makedonca olmayacak, Makedonya bayrağı da tek bayrak olmayacak gibi. Sosyal Demokratlar, Arnavutlar ile yakın olduğu için, cumhurbaşkanı da bunları suçladı. Böylece hükümeti kimse kurmadı. Bir hafta önce de vahim bir olay yaşandı. İktidara yakın protestocular meclisi bastı. Oradaki polisler kapıyı açık tuttular. Muhalefet lideri dâhil, muhalifleri dövdüler. Muhalefet lideri yüzünden yara aldı. Arnavut Muhalif Parti’nin başkanı Ziyadin Sela idi bu lider. Tüm bunlara rağmen Müslümanlar sokaklara dökülmedi. İç karışıklık çıkarmak istediler ve bu olağanüstü hâlden hükümetin faydalanmasını sağlamak istediler. Müslümanları manipüle edip, sokaklara dökmek istediler. Müslümanlar da manipüle olmadı ve sokaklara çıkmadı. Bundan iki yıl önce Kumanova olayları yaşandı. Bu olaylarda birkaç Arnavut asker hiçbir sebep olmadan şehre girdi ve Makedon polisleriyle çatıştı. Makedon polislerin arasında Arnavut polisler de vardı ve bir kısmı hayatını kaybetti. Daha sonra hükümetin de bunu bildiği ve izin verdiği ortaya çıktı. Hükümetin ömrü uzasın diye tasarlanmış bir şey. İç karışıklıktan yararlanacaklardı. Bu ters tepti, ne Makedon, ne Arnavutlar sokağa çıktı. Hâdise sükûnetle yatıştırıldı. Mecliste olan hadisede de insanlar soğukkanlı davrandı. Müslümanlar üzerinden oyunlar oynuyorlar. Şimdi çok geniş bir koalisyon kurulacak. Bu koalisyonun içinde Türk ve Arnavut partileri de olacak. Yani Müslümanları temsil edenler biraz daha artacak gibi görünüyor...

Makedonya’dan bakıldığında Türkiye nasıl görünüyor?
On yıl önce, ufaktım. Beni aşağılamak istediklerinde,  “Türk bu, hey Türk” diyorlardı. Bunu aşağılamak için söylüyorlardı. Şimdi o arkadaşlar Türk dizileri seyrediyor. İstanbul’u soruyorlar bana, Türk şarkılarını soruyorlar. Eskiden Osmanlı tarihi kitaplarında, Türkler kötülenirdi. Türkçe olarak tercüme edilen tarih kitaplarında bile bu vardı. Son dönemde bu kötü şeyler giderildi. Türkiye’nin son dönemdeki siyasî adımlarının kararlılığı, Balkanlarda da hissedildi. Türkiye artık Balkanlarda...

15 Temmuz’a nasıl bakıyorsunuz?
15 Temmuz’da Balkanlardaki ilk protestoyu biz düzenledik, Üsküp’te... Şiddetli bir yağmur vardı o gün, güzel yağıyordu. Haberleri duyduğumuzda “Türkiye’de darbe dönemi kalktı, bu imkânsız” dedik. “FETÖ zaten bitirilmek üzere, başka bir şey oluyordur Türkiye’de; bu kadarına cesaret edemezler” dedik. Ne yazık ki, yanılmışız. Hainler harekete geçmişler. Üsküp Türkiye Büyükelçiliği önüne gittik. O yağmur altında Türk, Arnavut, Torbeş ve Boşnaklar ayrım gözetmedik. Hepimiz Türk bayrakları ile oradaydık. Bir tane bile Bosna ve Arnavut bayrağı görmedim. Ondan sonra siyasîler ve medya kuruluşları geldi. Daha sonra Makedonya çapında bir şeyler oldu. Gostivar olsun, Kırçova olsun, Ohri olsun birçok bölgede protestolar düzenledik, “darbeye hayır, millî iradenin yanındayız” dedik. Hâdiseleri an be an takip ettik. Time Balkan adında yayın portalımız var. Balkanlardaki haberleri Türkçe dilinde yayınlamaktayız. Darbe haberlerini Balkanlar çapında yayınladık. Bir yandan şehid olan kardeşlerimizi gördük, bu bizi yaraladı. Ha Üsküp bombalanmış, ha İstanbul. Bazen soruyorlar bana, “yurtdışından mı geliyorsun” diye, “yurtiçinden geliyorum” diyorum. “Bizim ecdadımız altı asır burada hüküm sürmüş, ben nasıl bu Üsküp vilayetini yurtdışı olarak görebilirim” diyorum. Bizim gönül coğrafyamıza kimse engel olamaz. Üsküp’te benim ağzımdan Allah’ın selâmı alınıyor ise sınır kalkmıştır. Biz bu anlayış ile hareket ediyoruz. Üsküp, Makedonya, Balkanlar hepsi bizim vatan toprağımız.

Türkiye o bölgede ne gibi faaliyetlerde bulunuyor?
Türkiye, Yunus Emre Enstitüsü ile kültür-sanat faaliyetleri yapıyor. TİKA üzerinden de restorasyon projeleri ve istihdam problemleri üzerine birtakım çalışmalar var. Yatırımlar yapılıyor, projeler destekleniyor. Türk kurumlar, Türkiye’yi destekleyen topluluklara yönelik iyi şeyler yapmaya çalışıyorlar. Mavi Marmara hâdiselerinden sonra, halkımız FETÖ’ye karşı bir mesafe koydu. Çünkü Makedonya’dan üç gazimiz var. Bir tanesi de arkadaşım Seyyid Emin'in babası Sami Emin. Mavi Marmara hâdisesinin yaşandığı gece uykusuz kaldık. Sami ağabeyden haber bekledik. Kameralar kesildi, bir haber bekledik. Şehidlerimizin olduğunu anlayınca üzüldük, daha sonra iyi haberler gelince de sevindik. FETÖ Mavi Marmara’nın ne maksatla Gazze’ye gittiğini biliyordu ve İsrail’i otorite kabul ediyordu. FETÖ cephesi İHH’yı kötü göstermeye çalıştı. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz derken, FETÖ Balkanlarda pasifize edilmiş durumda. Yeterli mi diye soracak olursanız, değil. Kurumları var...

Arnavutluk ile Makedonya’nın ne farkı var?
Makedonya çok kültürlü bir ülke. Arnavutluk ise tek etnikli, yüzde doksan beşi Arnavut. Kosova’da nispeten Türkler var, azımsanamaz. Arnavutlar da var. Kosova için devletleşmiş diyemeyiz. Tanınma sıkıntıları var. Makedonya, hem AB’ye hem de NATO’ya girmek istiyor. Ancak Yunanistan Makedonya’yı tanımıyor. Ortak bağları var, Büyük İskender ikisinin de lideri olarak görülüyor. Bu bağlar, anlaşmazlıkları getiriyor. Makedonya’da Makedonlar ağırlıklı, Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar ve Sırplar, Ulaklar, Torbeşler, Hırvatlar, Romenler vs. Burada istikrarı yakalamak daha da zor.

O yüzden burada başka hesap yapmak da zor?
Evet. Arnavutluk’ta üç denge var. Makedonya’da altı-yedi dengeden bahsedebiliriz. Yani herkesin bir hesabı var, ama kolay netice alınmıyor.

Yunanistan-Makedonya problemi, Makedonya’yı Türkiye’ye daha da çok yakınlaştırıyor demek ki...
Evet.

Yani Makedonya’da Müslümanlar olmasa, yine de Türkiye ile arası iyi olabilir.
Tabiî ki. Önümüzdeki dönemde inşallah, Müslümanlar daha da şuurlanacak. Müslümanlar için Makedonya’da on, on beş yılda çok değişik senaryolar ortaya çıkabilir. Siyasî konjonktür değişebilir diye ümit ediyorum. İktidar Müslümanların eline geçebilir...

Teşekkür ediyoruz.
Biz teşekkür ederiz, memnun olduk.
Baran Dergisi 539. Sayı