Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle birçok isme “Salih Mirzabeyoğlu denilince hatırınıza ilk gelen nedir?” sualini yönelttik. Gazetecilerin, akademisyenlerin ve sanatçıların bu suale verdiği cevaplar şöyle:
 
Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak:
Mirzabeyoğlu Telegram Komplosunun Hedefi Olmuştur
Herkes inandığı gibi yaşayıp, düşündüğünü özgürce ifade edebilmeli. İnsanların mal, can, namus, akıl, inanç ve nesil güvenliği olmalı. Bir ülkede adalet yoksa barış da yoktur. Barış diye bir şeyden söz ediliyorsa o teslimiyettir. Adalet ve barış yoksa hiçbir özgürlük güvende değil demektir.
Başkalarının temel değerlerine, hak ve hukukuna açık ve yakın bir tehdit oluşturmadan, fikirlerini ifade eden insanları susturma girişimi aslında, onların şahsında bir topluma yöneltilen tehdittir. “Bir insana yapılan bir haksızlık bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir” bu anlamda.
Mirzabeyoğlu “bir dönem” fikri sebebi ile, hapiste yapmış, ağır işkencelere maruz kalmış, hatta post modern işkence türü olan “Telegram”a maruz kalmış ve kişiliği baskı altına alınmaya çalışılarak aşağılık bir komplonun muhatabı olmuştur. Cezaevinden çıktıktan sonra da, bütün yargılamaların temyiz edildiği yere, dar-ı bekaya göç etmiştir. Din günü kurulacak divana kaldı onun hesabı. İnna lillah ve inna ileyhi raciun.
 
Tiyatro Oyuncusu Ahmet Yenilmez: Güzel Duruşlu Örnek İnsan!
Biz Anadolu çocuklarıyız. Fazla kitap yüzü görmedik, fazla dergi yüzü görmedik... Film görmedik, sinema görmedik. Uzak tutulduk. Ayağımız çamurlu, yüzümüz kirlidir bizim. Hep ağabeylerimize özendik... Onların duruşuna, onların bakışına, onların yürüyüşüne, onların sözlerine... Biz güzel duruşlu ağabeylerimizi örnek almaya çalıştık kendimize. Merhum Salih Mirzabeyoğlu da güzel duruşlu bir insandı. Ağabeyimizdi... Allah gani gani rahmet eylesin...
 
Prof. Dr. Bedri Gencer: Mirzabeyoğlu Üstad’ın Mirasçısıdır!
Salih Mirzabeyoğlu, yerli ve millî olanın savunucusu... Necip Fazıl’ın izinde özellikle Necip Fazıl’ın çizgisini sürdürdüğünü iddia eden bir çok kişi var; ama Salih Mirzabeyoğlu onun bir nevi halefi, takipçisi ve mirasçısı... O Necip Fazıl’ın bu ülkedeki yerli ve millî çizgisini kararlılıkla sürdüren; hatta bunu fikrî bir hareketin ötesine taşıyarak, toplumsal bir harekete dönüştürmeye gayret eden, azmeden mütefekkir ve dava adamıdır...
 
Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu: İnancından Asla Taviz Vermedi!
Ömrü işkencelerle geçti dersem sanırım abartmış olmam. Cezaevlerinde eziyetlerle ve sıkıntılarla geçti. Birçok olumsuzluk yaşadı; fakat hiç bir şikâyette bulunmadı, halinden hiç bir zaman şikâyet etmedi. Özellikle aydınların ve Müslüman kimliğe sahip birçok insanın, modernizm adı altında zamanla dinini terk ettiği bu çağda, dininden ve inandıklarından hiç bir zaman taviz vermedi. Müslümanların, “farz değil nasıl olsa” diyerek sünneti reddettikleri ve bunun da zamanla farzların feda edilmesine dönüştüğü bir ortamda İslâm’ı yaşadı, sahip çıktı ve kesinlikle esnetmedi. Her zaman bunların önemine vurgu yaptı... Varlığıyla, söylemleriyle, eserleriyle ve yaşayışıyla bunları muhafaza etti. Allah mekanını cennet eylesin...
 
Gazeteci-Yazar Hakkı Öcal:
Her Kesimin Saygı Duyması Gereken Mücadele Adamıdır!
Aklıma ilk gelen tek bir kelime aslında; mücadele. Ölümüne mücadele, ölene kadar mücadele, sonuna kadar mücadele... Kendisine katılırsın veya katılmazsın, fikriyatını desteklersin veya desteklemezsin; hatta İslâm’la ilgili herhangi bir ilişiğin de olmayabilir; fakat bu ismi duyduğun zaman, en azından verdiği mücadeleye saygı duymak zorundasın, saygıyla anmak zorundasın. Sağcının, solcunun, kendisini bir davaya nispet eden herkesin ondan ve onun hayatından alacağı dersler var. “Demek ki mücadele böyle oluyormuş” diyeceksin çünkü onu incelediğinde. Davana nasıl bağlanacağının ve nasıl sahip çıkacağının derslerini, onun hayatını okuyarak alabilirsin. Allah rahmetiyle muamele etsin...
 
Prof. Dr. Hilmi Demir: İdealleri Uğruna Ömrünü Veren Mütefekkir!
Davası için sadakatle ve büyük bir azimle çalışan bir İslâm mütefekkiri... Salih Mirzabeyoğlu fikrinin, davasının, ideallerinin uğrunda hayatını, ömrünü veren bir mütefekkir...
 
AK Parti İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürk: Bir Ehl-i Sünnet Direnişçisi
Salih Mirzabeyoğlu... Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat çizgisinde, Nakşibendi hassasiyetine sahip bir direniş hareketi, bir direnişçi...
 
Melikşah Sezen: Marifetullah’a Erişme Gâyesinin Mücessem Hâli
Salih Mirzabeyoğlu; Marifetullah’a erişme gayesinin, içtimaî nizamla buluşturulması mücadelesinin mücessem hâlidir. Hayatın tüm şubelerini bütüncül bir nazar etrafında örgüleştirme vasfının son temsilcilerinden biridir. Anlaşılma kaygısına düşmeden ve çoğu zaman da meçhul bir muhataba seslenip, ademe mahkûm edilişle eğlenen hakiki bir mütefekkirdir. Allah rahmet eylesin...
 
Dr. Murat Dağıtmaç: Hayatını İnandığı Davaya Beklentisiz Adamış Sembol Bir İsim
Salih Mirzabeyoğlu denilince aklıma ilk olarak 28 Şubat geliyor. 28 Şubat’ın karşısında dimdik durmuş sembol bir isim. Hayatını inandığı davaya adamış beklentisiz bir kul. Bir insan nasıl yaşarsa öyle ölür, Salih Mirzabeyoğlu da inandığı dava yolunda canını Yaradan’a teslim etti. Bir de Star Gazetesi’nin o zamanki manşetine hâlâ içim burkulur. Böyle bir adama işkence yapıp dalga geçmeleri, ülkemizin de hangi badirelerden geçtiğinin önemli bir belgesi ve kanıtıdır.
 
Gazeteci-Yazar Hacı Yakışıklı: Fikir ve Dava Adamı
Düşüncelerinden ve İslâmî yaşamından dolayı ötelenmiş, hapishanede işkenceler görmesine rağmen kendisini çağdaş zanneden ulusal gazetelerde manşetlerden alay edilmiş, ömrü dört duvar arasında geçmesine rağmen ülkesini sevmiş bir fikir ve dava adamı...
 
Gazeteci-Yazar Ardan Zentürk: Siyonizm’in Hücrede Tuttuğu Anti-emperyalist Fikir Adamı
O, Siyonizm’in hücrede tutuğu fikir adamı... Türkiye’nin özgürleşmesine, Amerikan-Siyonist darbesi olan 28 Şubat sürecinde, mahkeme dosyasına baktığınızda hiçbir doğru-dürüst suçlama maddesi yok!.. Ama o, dokuz yılı tek başına hücrede olmak üzere tam on altı yıl özgürlüğünden mahrum tutuluyor... Kendisi aktardı, emperyalizmin gelecek saldırıları için hazırladığı çok özel işkence metodları üzerinde deneniyor. Hedef belli: Sağ çıkmaması... Oysa Mirzabeyoğlu, düşünce dünyasında son derece sağlıklı bir anti-Amerikan, anti-emperyalist çizgiyi tutar. Felsefî yönü yüksek, günümüz anti-emperyalist mücadelesine Batı’nın değil, sıkı sıkıya takipçisi olduğu Doğu’nun kelimeleri ile başlayan özel bir portredir. Mirzabeyoğlu denildiğinde aklıma ilk gelen, onun dürüst bir anti-emperyalist olmasıdır. Öyle olmasaydı o kadar işkenceyi üzerinde uygulamazlardı. Demek ki korktular!..
 
Ressam Hülya Yazıcı: İyi, Doğru ve Güzeli İşaret Eden Mütefekkir
Montaigne, “Üçüncü dünya ülkeleri, askerlerinin çizmeleri altındadır.” der.
Herkes için biricik olan özgür düşünme, ifade etme ve yaşama hakkı, ancak başkalarının yaşama hakkını tehdit ettiği zaman kendi iradesinden mahrum bırakılmalıdır. Bu konuda hassas davranmayanlar, bir gün kendileri için de bu insanlık dışı uygulamaların mümkün olabileceğini bilmelidirler ve bu hak toplumsal yaşama biçimimizin en değişmez kuralı olmalıdır.
Salih Mirzabeyoğlu’nu şahsen tanımadım, o ve onun gibi 28 Şubat sürecinde çeşitli mağduriyetler yaşayan, insanca yaşama hakları gasp edilen, işkenceye maruz kalan, eğitimi engellenenlerin çok büyük bedeller ödediği hepimizin hâlâ belleğinde. Sabır ve teslimiyetle direnişin, kayıp gibi görünen zamanı insan olma yolunda kazanca dönüştürdüğü geniş perspektiften dikkatle bakanlar içinse görülebilir.
Mirzabeyoğlu'nun sanat konusundaki düşünceleri de önemli bence... Bir eksikliğimizi vurguluyor. Güzel kavramının içeriğinde olması gereken doğru ve iyi gibi bizi beşer iken insan olma yolunda incelten, varlıktaki sanatı, mükemmelliği temaşa etmemizi, hakikatte derinleşmemizi sağlayan ilkeleri idealleştirerek hayatımıza katmazsak, dünyada kötülük ve çirkinlik hâkim olmaya devam edecek.
Yeryüzünü kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmeye çalışan şer güçlere karşı, Müslümanların öncelikle, ilahî vahyin akletmekle ilgili hükmünü hayata geçirmeye çalışmaları ve adaletten, güzellikten ayrılmamaları dileğimle... Merhuma sene-i devriyesi vesilesiyle Yüce Allah'tan rahmet diliyorum.
 
İmkander Başkanı Murat Özer: Müslümanlara Özgüvenini Kazandıran Dava Adamı
Osmanlı’nın son döneminde başlayıp, cumhuriyetin ilk yıllarında hızlı bir şekilde devam eden batılılaşma sürecinde, bizim kaybettiğimiz en kıymetli şey özgüvenimizdi. Bastırılmış ve ezilmiş olmaktan kaynaklı olarak çok korkak bir hâle gelmiştik. Bence Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun Türkiye’deki Müslümanlara kazandırdığı en kıymetli şey özgüvenimiz... Müslümanlara yeniden özgüven aşılamıştır. O tarihî, “Müslümanlar dik durun karşınızda leşler var!” sözü ile bize özgüven aşılarken, düşmanlarımızın Allah’ın ve Müminlerin karşısında ne kadar aciz ve zelil olduğunu söylüyordu. Bence bu söz çok şey ifade ediyor. Ben çok istifade ettim hayatımda. Bugün Müslümanların iktidarda olması ve iktidarını muhafaza edebilmesi Mirzabeyoğlu’nun eseridir. Onun aşıladığı özgüvenin neticesidir. Allah mekânını cennet eylesin.
 
Yazar Fatma Gülşen Koçak: Bir Kahramandır!
Salih Mirzabeyoğlu fikirleriyle ve duruşuyla bizim kahramanlarımızdan birisidir. Büyük Doğu dünya görüşüne getirdiği yeni yorumlar ve açılımlarla Üstad Necip Fazıl’dan sonra milletimizin ufkunu açmaya devam eden hakikî bir mütefekkirdir. Fikir sancısı çekenler için onun eserleri önemli birer başvuru kaynağıdır. Salih Mirzabeyoğlu, bereketli eserleriyle aramızda yaşamaya ve İslâm sancağını önümüzde taşımaya devam etmektedir. Ne mutlu nasibi olanlara ve onu anlayanlara... Allah rahmet eylesin...
 
İsmail Halis: Dünyalık Hiçbir Şeye Temenna Etmemiş Lider
Benim için Mirzabeyoğlu “Yaralı Yüz”dür. Dün gibi hatırımdadır, alçalmanın en sefil karakterinin ismi olan Fatih Çekirge’nin hazırladığı Star Gazetesi’nin tam sayfa manşeti idi... Çekirge, yüzü, bedeni işkenceden morarmış Mirzabeyoğlu için, kendince mizah yapmıştı...  Kendisi ile özdeşleşen parkası yoktu üzerinde, kazağı vardı ve ayakta idi... Sadece o fotoğraf karesi ile bile Mirzabeyoğlu benim için, ödenmiş bir bedel demektir. İçtenlikle ifade etmek isterim ki; Mirzabeyoğlu hareketi ile hep bir mesafem olmuştur, lakin kendisine duyduğum ilk his, kesinlikle saygı, öz saygıdır. Dünyalık tek bir şeye dahi temenna etmemişliği, isminin ve hareketinin tek bir dünyalıkla dahi cümle içinde anılmaması, bugünkü hareket, yapı ve liderlere baktığımızda, onu çok daha saygıdeğer kılıyor. Rahmetle… Büyük Doğu ufkunu selamlıyorum.
 
Araştırmacı-Yazar Murat Akan:
Boyun Eğmeyen Dava Adamı
Salih Mirzabeyoğlu, davasının mücadelesini verirken doğruları eğip bükmeden, boyun eğmeden savunabilmiş ender insanlardan bir tanesidir. Onun için “terörist” dediler, “irticacı” dediler. Şudur; dışarıdan esen rüzgârlara, tesirlere, zorbalıklara boyun eğmeden davayı savunabilmektir önemli olan. Mirzabeyoğlu da gerçekten hapse atmalarına rağmen, her koşulda bunu yapmıştır. Kolay değil, zor dönemlerde dahi bildiği doğruları söyleyen bir insan olarak tarihe geçti. Türkiye’de insanların konuşmaktan korktuğu dönemlerde konuşabilen ender insanlardan bir tanesiydi. Salih Mirzabeyoğlu gibi dava insanlarına ihtiyacımız var. Allah gani gani rahmet eylesin.

Orhan Karaağaç: Fikirleriyle Çağa Meydan Okuyan Adam
Salih Mirzabeyoğlu… “Ben kimim?” sorusunun peşine düşen, “kavruk nesillerin fikir sesi” olarak arkasında hacimli bir kimlik bırakan ve fikirleriyle çağa meydan okuyan adam!.. Şimdi biz, bu hacimli kimlik karşısında ezilmeden; ama hakkını da vererek onu anlamaya çalışmalıyız. Güzel adamların atlarına yapışmalıyız ki, akıncılıktan nasibimiz olsun.
 
Mehmet Akıncı Barbar Dergisi Gen. Yay. Yönetmeni:
İman ve Tefekkürü Birleştiren İnsan
İmanın tefekkür, tefekkürün iman olması çok az insanda bir araya gelebilecek hallerdir. Salih Mirzabeyoğlu'nda bu ikisi hep bir arada bulunmuştu.





Baran Dergisi 644. Sayı