Rusya’nın Libya’daki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Bilindiği gibi Hafter 2015’te Rus ordusunu Libya’ya çağırmıştı. Türkiye-Libya mutabakatını bu bağlamda nasıl değerlendirmek gerekir?
Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi Libya da defacto olarak bölündü. Libya şu an üç parça. Biri Tobruk, diğeri Trablus merkezli iki hükümet var. Bir de kabilelerden oluşan yapı. Türkiye’nin AB ve BM’nin de tanıdığı yasal, meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti ile ilişkisi sürüyor. Fakat bu noktada Hafter’in ABD eğitimli, CIA ile ilişkili olduğu söyleniyor; İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE destekliyor. Aslında Batı, ABD ve söz konusu Arap rejimleri Türkiye’nin önünü kesmek için Hafter güçlerinin arkasında. Rusya’nın Türkiye’nin karşısında konumlanan Hafter’i desteklemesini ise ilginç buluyorum. Türkiye ile Suriye’de yaptığı işbirliğini Doğu Akdeniz ve Libya’da yapmıyor. Tabiî ki her ülke kendi çıkarları doğrultusunda hareket edebilir. Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki konumu dikkate alındığında, ittifak yapacağı ülkelerin başında Türkiye olması gerekiyor fakat ilginç biçimde Rusya, Libya’da bahsi geçen ülkelerle aynı safta yer alıyor.

Bu pozisyonun aylar önce Netenyahu’nun Moskova ziyaretinde planlanmış olması mümkün mü?
Bundan yaklaşık 7-8 ay önce gerçekleşen üç toplantıya dikkat çekmiştim. Bunlardan ilki, Rusya’nın Trump göreve gelir gelmez Rus istihbarat başkanıyla ABD istihbaratı CIA’in 1,5 saatlik toplantıları olmuştu. Her iki devletin servislerinin üst düzey yöneticileri de oradaydı. Diğer toplantı ise Putin-Netenyahu arasında Moskova’da gerçekleşti. Diğer toplantı ise Helsinki’de Putin-Trump arasında oldu. Bu toplantıları takip eden süreçte İsrail’de bu sefer üç ülkenin Ulusal Güvenlik Dairesi başkanları bir araya geldi. Muhtemelen Libya hususunda da görüş birliğine vardılar. Rusya’nın Türkiye ile birlikte hareket etmeyişini şimdilik böyle açıklayabilirim. Nitekim Sayın Erdoğan bu hususu da Putin’le müzakere edeceklerini belirtti. Aksi takdirde Türkiye ve Rusya’nın Libya’da karşı karşıya gelmesi Suriye’de yürütülen Astana sürecini de zedeleyecek bir yön alabilir.

Bölgedeki enerji kaynaklarına dikkat çeken Erdoğan, ABD Kongresi’nin yaptırım tehditlerine karşı Kürecik ve İncirlik üslerinin gerekirse kapatılabileceğini belirtti. Bu durum NATO’yu da ilgilendirmiyor mu?
Bu tür durumlarda ABD-Türkiye arasında meydana gelebilecek kriz veya anlaşmazlık sonucu ABD’nin Türkiye’de bulunan üsleri kapatılabilir. NATO üsleri ise bunun dışında kalır. Çünkü NATO her ne kadar ABD’nin yönetiminde etkili olduğu bir pakt olsa da, NATO’nun diğer üyelerini de ilgilendiren farklı bir konumu var. Türkiye ABD’ye ait İncirlik üssünü kapatabilir. Mesela İzmir’deki NATO üssünü kapatmak, NATO’nun kuruluş bildirgesine aykırı sonuç doğurur. Nitekim 1975’te, KKTC krizi nedeniyle başlatılan ambargoya karşı bu yapılmıştı. Gerilimin bu noktaya çıkmasını iki tarafın da arzu edeceğini zannetmem. Pentagon da yaptığı açıklamayla bunu gösterdi. Türkiye, ABD senatosundan geçen yaptırımlara karşı elindeki kozu göstermekle mesajını vermiş oldu.

TSK Libya’ya da asker gönderebilecek mi, süreç bundan sonra nasıl bir şekil alabilir?
Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması’nın kapsamında zaten bu husus var. Askeri işbirliği de var. TBMM’ye sunulan mutabakat çerçevesinde Libya’ya asker gönderme meselesi, belli ki daha önce düşünülmüş. Şu an bunun altyapısı hazırlanıyor.
Türkiye, bu anlaşmayı yapmakla gerçekten Doğu Akdeniz’de çok ciddi bir hamle yapmış oldu. Buradaki aktörlerin tepkilerinden bu hamleyi beklemedikleri anlaşılıyor. Dikkat edin; AB, Ulusal Birlik Hükümeti’ni ve lideri Feyiz es-Sarrac’ı tanımıştı. Türkiye bu mutabakatı yapınca cephe aldılar. BM, AB ve ABD’nin tanıdığı bir yapının meşru girişiminden neden rahatsızlar ve neden engel olmaya çalışıyorlar. Çünkü Türkiye’nin bu hamlesinin altından kalkacak diplomatik pozisyonları yoktu. Türkiye buna fırsat vermedi. Ancak İsrail basını bundan sonrası için açıkça yazdı. Yani İsrail’in Türkiye ile boru hattı ve gaz rezervleriyle ilgili anlaşma yapabileceğini... Türkiye’nin de kendi çıkarları doğrultusunda masaya ağırlığını koyacağını düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde Rusya, Türkiye ile anlaşmazsa farklı ittifaklar da doğabilir. Burada Rusya’nın pozisyonu çok önemli. Malum, Hafter unsurlarını Libya’da eğiten Rus Özel Kuvvetleri’dir.

“Türkiye’nin Libya’da ne işi var” sorusuna birkaç cümleyle cevaplayacak olsanız ne derdiniz?
“Libya’da ne işimiz var” derseniz Doğu Akdeniz’i... “Sudan’da, Somali’de ne işimiz var” derseniz Afrika’yı... “Katar’da, Irak’ta ne işimiz var” derseniz Ortadoğu’yu... “Suriye’de ne işimiz var” derseniz Güneydoğu’yu... “Dışarıda ne işimiz var” derseniz Anadolu’yu kaybedersiniz.


Baran Dergisi 675. Sayı