A.B.D. Büyükelçiliğini Doğu Kudüs’e taşıdı, nasıl değerlendiriyorsunuz?

A.B.D.’nin nasıl bir tutum sahibi olacağı bekleniyordu. Amerikan politikası bölgede kaos isteyen bir çizgide, kayıtsız şartsız İsrail’i destekliyor. A.B.D. Büyükelçiliğinin taşınması da bölgede istedikleri kaosu derinleştirecek.

A.B.D., İsrail politikasında “barış” kelimesini de dilinden düşürmüyor?

O barışın ne demek olduğunu yetmiş yıldır görüyoruz. Barış diye diye Filistin topraklarının tamamını işgal ettiler. Barış diyerek Filistinlilerin gasp edilmedik bir hakkını bile bırakmadılar. Bu sorunun da üzerinde durmak lazım. İsrail’in barışa niyeti yok. İsrail barışa imza atarsa, bitişine imza atacaktır. Aslında acınacak bir topluluktur. Bunu özellikle ifade ediyorum. Batı tarafından da kullanılan bir millettir. Şöyle ki; Batı, vitrine Yahudiyi koymuş. Küçücük bir toprak parçası, toplamı 27 bin km2’dir, Ankara büyüklüğünde bir yer işgal ediyorlar. Yani Yahudi topluluğu 2500 yıl boyunca çalışmış, Ankara kadar bir yere ancak hükmedebiliyor. Zavallı durumda oldukları buradan belli. Kayıtsız şartsız Batı desteği olduğu halde oraya bile tam mânâsıyla hakim değiller, hakim olmaya çalışıyorlar.

Batı Yahudiyi vitrinde tutarak ne yapmaya çalışıyor?

Burada bir göz boyama var; hatta bununla bağlantılı olarak PYD-PKK dahil, Irak’ın kuzeyindeki sözde referandumda, neden orada İsrail bayrağının dalgalandığı, neden Türkiye gibi bir “partner”e rağmen PYD/PKK’nın desteklendiği anlaşılıyor. Bir İsrail yetmiyor İslam coğrafyasını uyutmaya. İkinci bir İsrail’e ihtiyaç var. Sonra, sürekli gerilime ihtiyaç var. Üçüncüsü de tabiî ki Suriye işlerini kolaylaştırmıştır, boşaltılan topraklar nedeniyle.

Arap Birliği denilen yapının durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Araplar söz konusu olunca aslında İsrail’e diyecek hiçbir şeyimiz yok! Demeye değmez. Bir şey demeye değecek bir topluluk değildir. Toplada 6 milyon nüfus, yarısı kadın, 3 milyon. Yarısı yaşlı, kaldı 1 buçuk milyon. Yarısı çocuk, kaldı 750 bin. Bu 750 bin savaşçı olsa ne olur? İslâm dünyasının nüfusuyla karşılaştırılması imkânsız bir oran bu, karşılığı değildir. Düşman kategorisinde bizim sıkletimizde sayılamaz. Ama manzara da malum...

Düşündürücü bir tablo…

Evet, dolayısıyla bizim asıl sorunumuz İsrail’le değildir. Bizim sorunumuz bizden görünüp bizden olmayanlardır. Arap Birliği’nin Çarşamba günü toplanmasına ciddi ne engel vardı? Halkının gözünü boyamak için (bunu üzülerek söylüyorum) aynı gün akşam toplanamaz mıydı? Dolayısıyla kendi içimizdeki sorunlar bitirilebilirse, ayakta duruyormuş gibi görünen İsrail de diz çökecektir. İsrail’le ciddi mânâ bir savaşın olacağına da inanmıyorum. Böyle bir durum olursa zaten bırakıp giderler, teslim olurlar.


Baran Dergisi 592. Sayı