ABD’nin Golan adımını nasıl değerlendirmek lazım?
Gerek Suriye’nin toprakları olan Golan Tepeleri bölgesinde, gerekse Gazze Şeridi’nde son günlerde meydana gelen olayları, İslâm dünyasının içinde bulunduğu durumun son göstergesi olarak değerlendirmek gerekir. 2000’li yılların başından itibaren Ortadoğu’da uygulanmaya çalışılan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) aslında Büyük İsrail Projesi’dir. Siyonist İşgalci yönetimin atmış olduğu bu adımları sadece sözde İsrail’de yapılacak seçimlere veya ABD Başkanı Trump’ın serserivari adımlarına indirgemek, olayı hafifletmek anlamına gelir. Hayır, Siyonizm bilinçli bir şekilde, Müslümanların vurdumduymazlığını fırsata çevirerek adım atıyor. Son cümledeki vurgu “adım atıyor” kısmındadır. Biz ise sadece bazı toplantılar yapıp “kınamak”tan öteye bir şey yap(a)mıyoruz.

İsrail Ortadoğu’da yaşanan hadiselerin neresinde?
Tam merkezinde. Golan Tepeleri, stratejik açıdan kadim topraklara ev sahipliği yapan Suriye’nin kapıları anlamına geliyor. Trump’ın Filistin ve Ortadoğu topraklarıyla ilgili atmış olduğu bu adımlar tam anlamıyla bir provokasyondur. Tabii ki bu gelişmeler sıradan ve basit gelişmeler değildir. Tetikçiliğini ABD’nin ve Rusya’nın yaptığı emperyalist Siyonistler, ilk önce suyu bulandırmak adına “Arap Baharı” adında toplumsal karışıklıkla beraber bölgede bir otorite boşluğu meydana getirdiler. Her Müslüman ülkeyi kendi cenazeleri ile baş başa bıraktıktan sonra kimse yan komşusunda olup biten ile ilgilenemez konuma geldi. En uygun ortam olarak bu günleri seçen ABD, yıllardır işgal altında bulunan ve tam hâkimiyet kurul(a)mayan Golan Tepeleri’ni sözde İsrail’in toprağı olarak ilan etti.

Sözde İsrail’in, Gazze Şeridi’ndeki son bombalama olayları da aslında Müslümanlar açısından büyük ibretlerle dolu bir konu. İşgal rejimi Filistin topraklarında sadece Gazze bölgesine askeriyle birlikte karadan giremiyor. Sadece yukarıdan bombalıyor. Zira orada silahlı direniş örgütleri var. Özellikle Hamas’ın mevcudiyeti ve dirençli duruşu, işgal yönetimi açısından büyük engel. Onlar, direnen Müslümanı istemiyorlar. Bize düşense Gazze’de ortaya konan direnişi hem örnek almak, hem de destek vermektir. Tüm dünyanın geçtiği gibi Müslüman ülkeler de bu süreçte sınavdan geçiyorlar. Unutmayalım; Kudüs ve Filistin toprakları tarihte Müslümanların içinde bulundukları durumu gösteren bir ayna gibidir. 2 Milyarlık İslâm âleminin eğer 6 Milyonluk Yahudi topluluğuna bir muhtar kadar bile hükmü geçmiyorsa, kimse kimseye efelenmesin. Herkes gücü oranında hesabını verecek. Herkes gücü neye yetiyorsa adım atsın.

Baran Dergisi 637. Sayı