Danıştay’ın almış olduğu “andımız” uygulamasıyla ilgili karar hakkında Baran’a konuşan Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, sözkonusu kararı tezgah olarak değerlendirdi.

“Danıştay, tek-tip insan yetiştirmek amacıyla dönemin faşist İtalyan ve Alman rejimlerinden ilham alınarak bütün ilk ve orta dereceli okullarda Jakoben yöntemlerle, tepeden, monteleme yoluyla zorla okutulan Öğrenci Andı’nın yeniden getirilmesini sağlamaya dönük tehlikeli, tehlikeli olduğu kadar da ilkel bir karar almıştır” diyen Kaplan, “Türkiye’nin bütünleşmeye ekmek kadar, su kadar ihtiyaç duyduğu kritik bir zaman diliminde, toplumda etnik ve ideolojik gerilimleri tırmandıracak böyle bir karar, en hafif ifadeyle, basiretsizliktir” şeklinde konuştu. 

“28 Şubat Benzeri...”
Kararı, “vesayet rejimini hortlatarak toplumdaki etnik ve ideolojik fay hatları büyütecek, fitnenin fitilini ateşleyecek son derece tehlikeli bir karar” olarak değerlendiren Kaplan, “bu bir tezgâhtır” dedi. Kaplan şöyle devam etti:
“Tıpkı FETÖ tezgâhıyla sahneye konmuş, ülkedeki kardeşlik iklimini dinamitlemeyi amaçlayan, ülkenin birliğini, dirliğini, kardeşliğini tehlikeye sokma potansiyeli taşıyan bu kararın yeni alınmamış olması dikkat çekicidir. Bu bir tezgahtır. Yapılmak istenen bir kaç şey var. Öncelikle Ak Parti ile MHP arasındaki “ittifak”ın bozulması isteniyor. Her iki tarafın da bu hususta basiret çağrısı yapması ve tezgâhı püskürtmesi gerekiyor. İkincisi, Millî Eğitim Bakanlığı’nın eğitim sisteminde daha katı seküler adımlar atması isteniyor. Böylece 28 Şubat benzeri bir ortam oluşturulup, İHL’lerin kapatılmasından ya da önlerinin türlü şekillerde tıkanıp başörtüsü yasağının yeniden getirilmesine kadar toplumda infiale yol açacak bir dizi karar alınması düşünülüyor. Üçüncüsü ve en önemlisi de, eğitim sistemine damgasını vuran ilkel pozitivist zihniyetin çocuklarımızın medeniyet bilincine sahip olmasını imkânsızlaştırdığı ezberci, testçi, zihinleri, kalbleri ve ruhu körleştiren, çocuklarımızı robotlara dönüştüren çağdışı ve köhne, dolayısıyla ülkemizin eğitimde atağa geçişinde devrim niteliğinde adımlar atılmasının önüne set çekmek isteniyor.”

“İslâmsız Türk Kimliği Tezgâhı”
“Danıştay’ın kararı, hem ülkedeki etnik ve ideolojik gerilimleri tırmandıracak hem de eğitimde beklenen köklü adımların atılmasını engelleyecek tehlikeli bir karardır. Bu karar aynı zamanda bin yılı aşkın İslam potasında erimiş Türk kimliğini İslamsızlaştırma amacını taşımaktadır” diyen Kaplan, “Öğrenci Andı, çocuklarımızı bu toprakların ruh köklerinden uzaklaştırmayı, mankurtlaştırmayı, Batı-perest zihinsel kölelere dönüştürmeyi amaçlıyor. 
“Türk’ün ruhu, İslâm’dır; gerisi hezeyandır” şeklinde yazdığım yazıya gelen eleştirilerden dolayı İslâm’sız bir Türk kimliğinin şiddetle ve yaygın olarak savunulduğunu gözlemledim. İşte bu ürperticidir” şeklinde konuştu. “Bu ülkenin varlık nedeni de, yegâne sigortası da İslâm’dır. Biz, Müslüman olduktan sonra dünya tarihini yapmaya başladık. Müslüman olduktan sonra üç kıtada adaletin, hakkaniyetin ve hakikatin bayraktarlığını yapmaya başladık. Ve varlığını etnik kimliğine değil inancına armağan eden bir milletin dünyanın ruhu olduğunu ispatladık. Bizi ayakta tutan, birbirimize kırdırma girişimlerine rağmen bu tezgâhların hepsini de püskürtmemizi mümkün kılan yegâne kalkanımız, sığınağımız İslâm’dır. Eğer bu toplum Müslüman olmasaydı, bu ülke çoktan parçalanmıştı. Bunu göremeyen ya salaktır ya da asalak!” değerlendirmesinde bulunan Kaplan, “bu zihnî ve kültürel köleleşmeye son vermek için topyekûn savaşmamız gerekirken, yeniden bu toplumun tarihteki sürgününü uzatmaktan, bu toplumu intiharın eşiğine fırlatmaktan başka bir anlama gelmeyecek tehlikeli işlere imza atmak da, neyin nesi oluyor? İşte bu nedenle, Danıştay’ın aldığı o vahim kararı gözden geçireceğini ümid ediyorum” dedi.


Baran Dergisi 615. Sayı