Venezüella hakkında güncel bir takım haberler var. Enteresan gelişmeler devam ediyor. Malûm Brezilya hükümeti tarafından alınmış bir karar vardı. Bu karara göre Venezüella’ya karşı şiddet kullanılmasını ve askerî müdahaleye kesinlikle karşı çıkıyorlardı. Brezilya’nın İsrailci ve Amerikancı yeni başkanı, faşist Evanjelik Hıristiyan Bolsonaro’nun bunu deklare etmesi son derece tuhaf. Bu adamın saldırgan bir kişiliği olduğunu daha önce söylemiştim. Geçtiğimiz hafta da Lima Grubu ülkeleri Kolombiya’da Venezüella meselesini görüşmek için toplandı. Kolombiya’da Amerikancı sağın temsilcileri yer aldı. Burada da aynı şekilde Venezüella hükümetine karşı şiddete başvurulmaması kararı alındı. Bu son derece tuhaf. Niçin böyle bir karar aldılar? Korkuyorum ki, bir şeyler için hazırlanıyorlar; bu da muhtemel dış müdahaleden ziyade şiddeti Venezüella içerisinde tırmandırmak şeklinde olacak. 

Venezüella’nın dışarıdan gelecek bir takım yardımlara ihtiyaç duyacağını düşünüyorum. Özellikle askerî anlamda Rusya ve Çin’in desteğine ihtiyacı var. Türkiye’nin Venezüella’ya bir desteği söz konusu ve bu iyi bir şey; fakat Türkiye’nin desteği içinde bulunduğu durum sebebiyle askerî değil, sadece sembolik bir destek mahiyetinde. Önemli bir güç olmasına rağmen Türk askeri kendi topraklarını müdafaa etmek ve tam bağımsızlığa kavuşmak için çalışmakla meşgul. Çünkü Türkiye’de her an, her şey olabilir. Türkiye’de bir halkçı bir geçiş yaşanabilir. Öte yandan Amerika ve İsrail’in manipüle ettiği Kürtlerle yaşanan bir çatışma var. Birçok bakımdan hükümet tehlike altında. Emperyalist İsrail ve Amerika, Erdoğan’ın iktidarda kalmasına razı ve istediği zaman onu indirebilecekmiş gibi bir görüntü çiziyor. Bu şartlar altında dahî Türkiye, Birleşmiş Milletler’de Venezüella’ya siyasî olarak destek verdi; fakat askerî olarak müdahale edebilecek vaziyette değil.

Sadece Çin ve Rusya askerî olarak Venezüella’ya yardım edebilir. Rusya’nın bir takım yatırımları var; dolayısıyla asker gönderme ve bunu hukuka uygun hâle getirme imkânına da sahip. Suriye’de olduğu gibi Venezüella’da da Rusya’nın milyonlarca dolarlık yatırımı var. Teröristlere ve sabotajlara karşı bunu müdafaa etme hakkı makul bir açıklama olmaya yeter. Çin bu tip meselelere uzak durmasına rağmen onlar da Venezüella’yı korumak için asker gönderebilir. Bu müdahale bir davet ile de gerçekleşebilir. Bolivaryan Venezüella ordusu Çin ve Rus kuvvetlerini misafir edebilir. Bu hususta Suriye’yi referans alabiliriz. Rusya 1950’lerin başında Suriye’de kendisine yer buldu ve hâlâ oradaki yerini koruyor. Rusya, Suriye’ye girdiğinde hainler infaz edildi. Venezüella ve Suriye aynı durumda olmasa da benzer ülkeler. Fakat Venezüella’ya Suriye’deki gibi kontrol altına almak için değil, çıkarlarını ve Venezüella halkını korumak için askerî destek vermelidir. Amerikalılar ileride doğrudan müdahale seçeneğini düşünecektir. 
Venezüella, 1948’de tanımış olmasına rağmen şu anda İsrail ile ilişkisi olmayan tek ülke. Burada Başkan Hugo Chavez’in cesaretinden bahsetmemiz gerekir. Chavez, Venezüella devrimini sonuna kadar müdafaa etti. Bu sayede Bolivarcı devrim devam ediyor. Emperyalist Amerika, hiçbir şekilde ulusalcı, Komünist ve sosyalist Venezüella’nın bağımsızlığına katlanamıyor. Bunu unutmamak lazım. Bu yüzden, Venezüella’nın Rusya ve Çin ile olan ittifakını uzun bir zamanı göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz gerekir. Politik olarak Türkiye, I. Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi Müslümanlara umut olacak bir tavır sergiliyor. I. Dünya Savaşı sırasında Venezüellalı bazı askerlerin Anadolu’da Osmanlı adına savaştığını ve anlattıklarını da unutmayalım. Bunların bazıları Müslüman oldu ve Türk bir hanımla evlendi. Türkiye’nin bağımsızlığı için mücadele ettiler. Ben onların hiç biriyle görüşemedim. 

Bilmiyorum Venezüella meselesinde daha neler yaşanacak. Esasında kimse neler olacağını bilmiyor. Amerikan Başkanı Trump, her zaman söylediğim gibi bizim için bugüne kadarki en iyi Amerikan başkanı. Bu konuda son derece ciddiyim. Çünkü bu adam ne yapacaksa açıkça söylüyor ve açıktan yapıyor. Şunu unutmamalıyız ki; Amerikan insanın büyük bir çoğunluğu, tıpkı Venezüellalılar, Türkler, Kürtler ve Ruslar gibi fakir ve çalışkan insanlardır. Bu durum ülkenin geleneğinde var. ABD gerçekten çok büyük bir ülke ve tabiî ki nüfusu da fazla. Bir çok milletten insan var Amerika’da. Dünyanın diğer bir çok ülkesine nazaran iyi bir idare şekilleri ve sosyal servisleri var. Fakat servetleri nükleer silahlanma ve askeri müdahaleler ile benzeri faaliyetlere heba ediliyor. Herkes ABD ile iyi ilişkiler geliştirmeye mahkûm ediliyor. Mesela aptalca bir saldırı olan Vietnam... Vietnam devletinin kurucusu New York’da bir işçiydi. Amerikan tarihiyle yakından alâkalıydı. Fransız sömürgeciliğine karşı bağımsızlık mücadelesini başlatıp Vietnam devletini ilan ettiğinde, müesseseleri Amerikan temelli kurmuştu. Bu bir şaka değil, gerçek. Amerika ise burada her gün insanları bombaladı ve her gün binlerce insanı öldürdü. O günden bugüne, saldırıların sebep olduğu berbat şartlar sebebiyle milyonlarca insan hayatını kaybetti. Vietnam ABD ile iyi ilişkiler kursaydı böyle olmayacaktı. 

Şimdi ise Trump önce gerilimi yükseltti, ardından Kuzey Kore ile müzakere masasına oturdu. O ne yapması gerektiğini, ticareti iyi bilen bir iş adamı. Zaten son derece zengin bir adam. Bu bakımdan Venezüella adına da ümitliyim. Umarım Maduro bugüne kadar yapmış olduğu hataları düzeltir. Düşmanlara fırsat vermemek adına en iyisini düşünmemiz, en kötüsüne hazır olmamız gerekiyor.

Allahu Ekber!

03.03.2019
Tercüme: Faruk Hanedar



Baran Dergisi 634. Sayı