Selâm ve Dua ile,

Yargıladığınız gibi yargılanacaksınız, söz!..

"Devlet, hukuk demektir ve hukukun olmadığı yerde devlet değil, çete vardır" ve biz o çetelerle mücadele etmeyi çok iyi biliriz!..

28 Şubat zihniyetinin figüranları değişse de yargı kademelerindeki icracılarının aynı zihniyette ısrar ettikleri anlaşıldı. Noel Baba adı altında Bandırma Cezaevine düzenlenen askerî operasyonu isyan diye yargılayarak karar veren mahkemenin bu hukuk garabeti 25 Aralık tarihinde yâni noelde Yargıtay tarafından jet hızıyla onandı... 

Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sanıkları, 5 yıl ile 11 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırdı.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 9. Ceza Dairesi sanıklara verilen cezaları jet hızıyla onadı.

**********

Ülkemizdeki rejimin temel dinamikleri Batı'dan ithâl edildiğinden; bizim tarihimizle, kültürümüzle, medeniyetimizle bağdaşarak milletimizle bir türlü uyuşmuyor ve bu durum dışarıdan gelen müdahalelere bağışıklık gösteremememizin temel müsebbibi olarak yerli yerinde duruyor.

Bugün Avrupa Birliği gibi başlıklar altında hâlen rejimi idâme ettirmek adına ithalatlar yapmaya çalışırken, bünye içerisine seneler evvel yerleşmiş bir virüsün yine Batı tarafından aktif hâle getirildiğine şahitlik ediyoruz. 

Batı'nın kendi içerisindeki çıkar zümreleri tarafından yine kendi çıkarlarını her zaman en üstte tutacak şekilde programlanmış olan kapitalizm, bütün dünyada çatırdıyor. Kapitalizmi ve dolayısıyla buradan nemalanan çıkar zümrelerini de bir telaş almış gidiyor.

Gerek Batı'da gerekse Doğu'da, İslâm Âleminden beklenen bir zuhur var. "Sancak düştüğü yerden kalkar" düsturunca da Müslümanlar ümitle, kâfirse dehşetle Anadolu'yu gözlüyor. 

Göz hasmını tanır hesabı kulakta bütün Dünya'da "İslâm İhtilâli"ne doğru akışın gümbürtüsünü duymuş ve çareler aramaya koyulmuş vaziyette. Bu durum umumî idraklerin aksine yeni de değil, ta seksenli yıllarda konmuş bir teşhis ve bu teşhise yıllardır Batı tarafından uygulanan yanlış tedaviler söz konusu.

Terörist yaftalamaları, kara para operasyonları, iktidarlar indirmeler-bindirmeler, üretilen âlim kılıklı küfür hokkabazları; bunların hepsi yalnızca "Beklenen Zuhuru" geciktirebilmek adına Batı'nın son çırpınışları...

Açık konuşmakta fayda var; bir cemaat, mevcut rejim içerisindeki iktidardan, Batılıların o iktidardan vehmettiği, aslı ve özü Yürüyen Büyük Doğu-İBDA'da olan bir "hakikati" ortadan kaldırmak, etkisizleştirmek üzere operasyon üzerine operasyon yapıyor.

Şimdi, bize göre anlaşılması gereken şudur; Batı yakalandığı hastalığı doğru teşhis etmiştir lâkin tedavisini bir türlü bulamamıştır. Tedavi için denediği yollar da ters tepmekten öte bir mânâ arz etmemektedir.

Bugün yaşanan kaos ortamı işte tüm bu yukarıda saydığımız sebeblerden ötürü büyük bir zuhura gebe kalmış vaziyette... Bunu dışarıdaki de biliyor, içerideki fitne fesat yuvası da çok iyi biliyor... İstedikleri kadar debelensinler, bunlar son çırpınışları... Konumuzla alâkalı kapak yazısını Mevlüt Koç "Beklenmedik Olanın Gücü" başlığı altında kaleme aldı.

Kapağımızda "İslâm'a Karşı Mevzilenmiş Güçler" dedik, bunlardan en tehlikelisi, en çok bize benzeyeniydi lâkin bugünkü panik ortamında maskesini düşürüverdi. Cemaatten bahsediyoruz, bugün hükümette vehmettiği İslâm anlayışına karşı efendileri adına asimetrik savaş yürüten Gülen cemaatinden. Yazarlarımızdan Ömer Emre Akcebe, bu fitne yuvasının senelerdir nasıl saklandığını, İslâm'i olan her hareketin yanına sahtesi olarak nasıl çöreklendiğini, Batı gardiyanlığını nasıl Kemalistlerin elinden aldığını, bugünkü kavganın hâlini, ahvâlini ve bizim açımızdan durumun ne olduğunu "Takkeli Truva Atı" başlıklı yazısında değerlendirdi. 

FatihTurplu “Aydın Çağından mı Gazetedeki Köşesinden mi Sorumlu”, Sezâi Dilbilen “Ya Tam Olmak Ya Hiç!”, Bilgehan Eren ise “Dönene Merhaba Yok!” başlıklı yazılarıyla bu ay dergimizdeler.

25 Ocak Metris ve Bandırma direnişleri ile alakalı olarak kendisi Hâlen cezaevinde bulunan yazarımız Ethem Köylü’nün“ Metris İBDA Direnişi” başlıklı yazısını önemine binâen paylaşıyoruz.

Kazım Albayrak bu ay Doç. Dr. Yalçın Çetinkaya ile sanat üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi; alaka ile okuyacağınızı umduğumuz bu söyleşi de dergimizde…

Gündeme dâir haberlerimiz, kültür sanat sayfalarımız ve diğer muhtevamız ile birlikte dergimiz içeriğinin özeti böyle…

Gelecek ay görüşmek üzere Allah’a emanet olun; Üstad Necib Fazıl’ın vasiyetinde dediği ile Allah dostları ve düşmanlarını unutmayalım, “hele ki düşmanlarını”…

Gelecek ay görüşmek üzere... İntikam hissiniz dâim olsun!