Dün Erdoğan’ın Venezüella’nın istikrarı hakkında söyledikleriyle alakalı bir habere rastladım. Bu güzel bir haber. Türkiye’nin Venezüella hükümetiyle olan ilişkileri yeni değil, bir kaç senedir iki devlet arasında yakın bir münasebet var. Önemli olan bu iki devletin ilişkilerinde attığı adımlar.

Cumhurbaşkanı gönüldaş Erdoğan’ı destekliyorum. Uyguladığı tüm politikaları tasvip etmiyorum. Ben eski bir Stalinist Komünistim. Erdoğan da Müslüman Kardeşler ideolojisini savunan gerçek bir Müslüman. Fakat kusursuz değil; hiç kimse kusursuz değildir, politik bir takım hatalar yapıyor. Türkiye, tarihteki bağımsız ve güçlü dönemlerine döndürmeye çalışıyor. Türkiye’nin Amerikan hegemonyasından kurtulması gerekiyor. Gerçek bir bağımsızlığa kavuşmanın yolu ise Türkiye sınırları içerisindeki tüm yabancı askerî üstlerin kapatılmasından geçiyor.

Erdoğan, Kıbrıs ile alâkalı problemlerin üstesinden gelmeye çalıştı, özellikle Suriye meselesi üzerinden Araplarla iyi ilişkiler geliştirdi. Arap hükümetleri Suriye’de Beşar Esad’ın değişmesi yönünde politikalar seyretti ve bu politikaların Esad’ın değişmesi gereken bir ortamı ortaya çıkardı. Suudi hain ve münafıklar, bazı mücahid oluşumları manipüle etti. Tıpkı Kürtlerin Türkiye’ye karşı manipüle edildiği gibi. Kürtler bu coğrafyanın en eski unsurlarından. Tarihten gelen ve tanınması gereken bir takım haklara sahipler. Haktan kastım Kürtlerin Türkiye’den ayrılması değil, Türkiye ile birlikte kalmalılar; fakat Kürt milleti, dili, kültürüne yönelik haklar muhafaza edilmelidir.

Sadece iki kere bulunduğum Türkiye’ye yıllar önce son gelişimi çok iyi hatırlıyorum. Türkiye’de bir çok şeyin iyi yönde değiştiği, her gün daha da iyiye gidildiği sadece gazete haberlerine bakıldığında dahi kolaylıkla anlaşılıyor.

Kendi memleketim olan Venezüella’ya gelirsek; sahip olduğu nüfusa nisbetle dünyanın en zengin ülkelerinden birisi. Son zamanlarda insanların büyük bir kesimi idaredeki çürümeden dolayı mutsuz. Venezüella hükümetinin, acil yanlışların önüne geçecek önlemler alması, ülkede yeniden düzeni tesis etmesi gerekiyor. Özellikle emperyalistlerin maksatları doğrultusunda manipülasyon yapan ve çoğunluğu Kolombiyalı olan yabancılara müsaade edilmemeli. Binlercesi illegal şekilde silahlandırılmış vaziyette ülkede bulunuyor.

Geçtiğimiz günlerde bir kitap yayınlandı. Dün gece haberdar olduğum bu kitap da benim hakkımda kara propaganda yapılan bir kitap.İtibarımı aşağılara indirmek için ellerinden gelen her şeyi deniyorlar. CIA ile bağlantılıolduğunu düşünüyorum. Fakat sağlığım gayet iyi ve tecrübelerimi aktarmaya devam ediyorum. Venezüella’ya dönmek istiyorum ve bunu engellemeye çalışıyorlar. Filistin’in özgürleştirileceği günleri ümitle bekliyorum. Müslüman, Hıristiyan ve hatta Yahudilerin dahi birlikte yaşayacağı, Filistin devletinin vatandaşı olacağıma inanıyorum.

Dünyadaki herkes Carlos adı telaffuz edildiğinde, “terörist” diyor. Ben her zaman doğru tarafta olmaya çalıştım ve asla ihanet içerisine düşmedim.

Türkiye’deki avukatlarıma, gazeteci arkadaşlarıma ve tüm gönüldaşlarıma bana verdikleri destek için teşekkür ediyorum.
 
Allahü Ekber!
 
06.10.2018

Baran Dergisi 613. Sayı