Geçtiğimiz hafta, son zamanlarda Lübnan’da yaşananları ve Lübnan Başbakanı Hariri’nin Riyad’dan istifasını duyurmasını yorumlamıştım. Bunun normal bir istifa olmadığını söylemiştim. Hariri, Suudi Arabistan idaresiyle yakın siyasî ve iktisadî ilişkileri olan birisiydi; Suudi Arabistan’a gitme sebebi de bu ilişkiler ile alâkalıydı. Hariri, Suudi Arabistan’ın desteğiyle Lübnan’da başbakan olan bir isim; fakat şimdi durum biraz farklı.

Suudi Arabistan veliaht prensi, İsrail tarafından destekleniyor. İsrail, Hariri’nin Riyad’a gelmeye zorlanmasını ve orada istifasını duyurmasını istedi, onlar da bunu sağladılar. Bunu yapmalarının bir sebebi var. İsrail güvenlik güçleri, Siyonizm’e direnişin önemli merkezlerinden biri olan Lübnan’a bir saldırı gerçekleştirecek. Malûm, Ortadoğu’da Siyonizm’e karşı mücadelenin şu anki silahlı öncü gücü Hizbullah. Maalesef onlar, Suriye ve Irak’ta, Siyonistler tarafından manipüle edilerek kaos oluşturmanın bir aracı olarak kullanılan mücahidlere karşı da savaşıyorlar. Ne yazık ki, İslâm’ın, Türklerin, Büyük Türkiye’nin ve Arapların da düşmanı olanların yaptığı bu manipülasyonlar tutuyor. 

Henüz Harirî’nin istifa hâdisesi yaşanmadan evvel, Baran’ın 563. Sayısında yayımlanan “Beşir Cemayel Suikasti ve Lübnan” başlıklı yazımda, “Lübnan mahkemelerinin Cemayel suikasti ile alâkalı kararı niçin aldığı gelecek günlerde ortaya çıkacak” demiştim; sanıyorum ki ne demek istediğim şimdi daha net anlaşılmıştır. 2005 yılında Lübnan Başbakanı olan Refik Hariri’nin öldürülmesinden sonra, Lübnanlılar onun oğlunun başbakan olmasını talep etti, bu diğer güçler tarafından da kabul edilen bir şeydi; fakat Hariri’nin lideri olduğu partide her ülkeden ajanlar olabilir. Şimdi kimin başbakan olmasını isteyecekler göreceğiz.

İran, Irak’ta Şiilerin bulunmasını kendi adına fırsata çevirmişti. İran’a yakınlığıyla bilinen Hizbullah Lideri Nasrallah, Suudi devlet terörünü, Siyonist devlet terörünü ve global NATO terörünü açıkça eleştiriyor. Dünyadaki en büyük terörist oluşumun NATO ve en büyük teröristlerin NATO ajanları olduğunu belirtelim. 

Ayrıca farklı şeyler olduğunu gösteren başka bir haber de Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Birleşik Arap Emirlikleri’nin önemli şehirlerinden Abu Dabi’de “Louvre” ismi verilen sanat müzesinin açılışını yapması. Paris’ten ve dünyanın çeşitli yerlerinden sanatla ilgilenen birçok insan bu açılışa katıldı. Biliyosunuz, Louvre Fransa’da bulunan dünyanın en önemli müzesi. Abu Dabi’de bu müzenin yapılması ve bu çerçevede imzalanan anlaşma ile Macron’unaçılışta yaptığı konuşma dikkat çekici.

Tarihî açıdan bakarsak; 19. Yüzyıl öncesinde bölgede bulunan Marunî Hıristiyanlar Fransa Krallığı’nı destekliyorlardı. Aralarındaki küçük farklılıklara rağmen onların kutsalları aynıydı, teslise inanıyorlardı ve aynı ilaha tapıyorlardı; fakat monofizit görüşte ayrışıyorlardı. Marunîler Osmanlı döneminde de birçok isyan çıkardılar. 19. Yüzyıla gelindiğinde Türk (Osmanlı) İmparatorluğu varken,Lübnan’da Yahudiler ve Marunîler arasında bir savaş yaşandı. Marunîlerden birçok kişi öldü. Avrupa’ya ve Amerika’ya göç ettiler. Marunîler ilk olarak Venezüella’ya da o tarihte geldiler. Fransa, Marunîlerin koruyucusu oldu. 

Hülasa, bölgede daha önce etkin olan Fransızlar yine bölgedeler ve Macron Abu Dabi’den sonra Riyad’a bir ziyarette bulundu. Daha sonra Fransa Dışişleri Bakanı, Hariri’nin Suudi Arabistan tarafından zorla tutulup tutulmadığına dair soruya şüpheli bir yanıt verdi. Hariri’nin Fransa ile de ekonomik ilişkileri var. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve birkaç ülke daha, vatandaşlarının Lübnan’a gitmemesini, Lübnan’dakilerin ise ülkeyi terketmesini istedi. Gerçekten tehlikeli oyunlar oynanıyor ve Lübnan hükümeti de bu oyunlar karşısında oldukça hararetli görünüyor. İktidar partisi de dâhil Lübnan’daki tüm siyasî oluşumlar başbakanın ülkesini dönmesini talep ediyor.

Yeni dünya düzeninin şekillenmesi için adımlar atılıyor. Hiçbir devlet, bu yeni sürecin dışında kalmak istemiyor. Hariri hakkında şu ana kadar söylemiş olduklarımdan dolayı Hariri’yi desteklediğim anlaşılmasın. Hariri ailesinin bugüne kadar durmuş olduğu pozisyon malûm. Fakat şunu net bir şekilde, daha önce olduğu gibi tekrar söylüyorum ki; Lübnan Cumhurbaşkanı Avn, bir Lübnan vatanseveridir ve Arapların düşmanı değildir. Bağımsız ve kendi kendini yönetebilen bir Lübnan için çok çalışmıştır. 

Neler oluyor da bunlar yaşanıyor? Lübnan’a saldırıyorlar ve bu fiili bir saldırıya dönüşecektir. Lübnan üzerinden, zayıflayan Suriye’yi ve Irak’ı da daha fazla zayıflatabilecek, buralarda yaşanan savaşlardan daha çok faydalanmaya çalışacaklar. Irak direnişinin gizli kahramanı İzzet İbrahim el Duri idi ve o Amerikalılar tarafından yok edildi. Direnişi de böylece kırmış oldular. Bölgede tüm vatansever güçlerin sonunu getirmeye çalışıyorlar. Açıkça bir dünya savaşı yaşanıyor ve bu savaşta büyük Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun yolundaki gönüldaşlarıma dış işgal teşebbüslerine karşı direnişte büyük pay düşüyor. Bu, ABD önderliğinde Siyonist ve emperyalistler tarafından İslâm’a karşı açılmış yeni bir savaştır!

Lübnan meselesi bu savaşın bir parçasıdır. Hizbullah, Şii olmasına rağmen Siyonistlere karşı direnişin öncü kuvvetidir ve onu zayıflatarak işlerini kolaylaştırmak istiyorlar, bu sebeple büyük bir saldırıya hazırlanıyorlar. Bu savaşın karşı safında ABD ve İsrail’in yanı sıra, İngiltere, Fransa ve diğer Batı devletleri de var. İnşallah, Nasrallah bu saldırıyı püskürtebilir. Lübnan Başbakanı hâlâ Riyad’da ve onun esir olmadığına dair şeyler söylemeye devam ediyorlar. Suudiler, bölgenin çok büyük tesir göreceği yeni bir şeyin zemininin hazırlanmasına yardım ediyorlar. Milyonlarca insan aç kalsa veya ölse de biliyoruz ki, direnecek ve asla teslim olmayacağız. Türkiye, Rusya, İran ve doğru safta duran Arapları destekliyorum. Herkesin burada safını doğru tayin etmesi gerekiyor. 

Hariri’nin Lübnan’a dönememesi, benim daha önce Baran okurları için söylemiş olduklarımın kanıtı niteliğinde. Apaçık görünüyor ki bundan sonra da İsrail Lübnan’a müdahale edecek. Neticede neler olacağını göreceğiz. Hangi mezhepten olursa olsun, tüm gerçek Müslümanlara güveniyorum; Siyonist ve emperyalistler ile onların köpeklerine karşı mücadelede sonuna kadar direnecekler.

Allahû Ekber!

11.11.2017

Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 566. Sayı