Ergenekon Operasyonu’nda gözaltına alınanlar darbe teşebbüsünde bulunanlarmış, iddia böyle. Ve AKP-Fethullahçı medyada darbe karşıtı bir söylem, bir demokrasi havariliği sormayın gitsin. “Darbecilerden ülkeyi temizlemek meclisin haysiyeti” imiş…
28 Şubat’ın militanı Sisi’nin rolü gibi, “Kadın Vajinası Üzerine” türü pespaye romanların şişirilmiş yazarı Ahmet Altan’ın çıkardığı Amerikan tetikçisi Fethullahçı liberal Taraf Gazetesi ile yine Fethullahçı Zaman gazetesi ve bunlara eşlik eden güyâ İslâmcı, gerçekte “Ilımlı laik-ılımlı İslâmcı” Yeni Şafak ve Vakit gazeteleri de bunlara destek veriyor; Amerikan güdümlü plânların-siyasetlerin, hak-hakikat ve de demokrasi perdesi altında uygulanmasına meşruluk kazandırıyor…
Hak-hakikat-adalet-demokrasi gibi mefhumların arkasına sığınılmasına aldanmayalım! Hepsi hikâye. Ergenekon ve AKP arasında olan mücadele iktidar kavgasıdır ve her iki uçta da demokrasi-insan hakları v.s. işlerine geldiğincedir. Bir taraf ulusalcı kökten laik, diğer taraf ise küreselci ılımlı laiktir. Bir tarafın dinsizliğine bakıp, diğer tarafa (AKP-Fetullah) aldanmayalım, onlar da imânsızdır, “İmânsız İslamcılık”ın temsilcisidir. ABD mamulüdür.
Darbe girişimcileri gözaltına alınıyor da darbeciler niye gözaltına alınmıyor? Asıl suâl budur.
28 Şubat Post-modern darbecileri, başta Çevik Bir olmak üzere, Sincan’da tankları yürütenler, birçok zorbalığa ve haksızlığa imza atanlara niye hesap sorulmuyor? Hani darbecilere karşı mücadele etmek meclisin onuru idi? Nerede demokrasi havarisi medya? Fetullah Gülen 28 Şubat mağduru değil mi idi? AKP de öyle… Şimdi işlerine geliyor, Çevik Bir’le de araları iyi.
12 Eylül 1980 kanlı askerî darbesinin başı Evren Paşa niye yargılanmıyor? Nice insanların kanına girdiler, işkencehânelerden geçirdiler! Bodrum’da krallar gibi yaşıyor “Nitekim Paşa”!.. Ve diğerleri! Hani darbecilere karşı mücadele etmek meclisin onuru idi? Hani medyamız, darbecilerin üzerine gidiyordu? Darbe girişimcilerinin üzerine gidiliyor da, darbecilere lâf yok.
İşlerine geldi mi, “darbecileri temizliyoruz, karanlık aydınlığa çıkıyor, çeteler ayıklanıyor” oluyor. Hâlbuki yeni çete Fetullah Terör Örgütü, eski çeteyi tasfiye ediyor ve Amerika’nın “izni müsaadesi” ile olmakta bütün bunlar.
Ulusalcı grup, askerden ümidini kesmiş, tutunacak son dalı olan yargı ile hukukun ağzını burnunu kıra kıra operasyon yaparken, diğer grup olan AKP-Fetullah ve liberaller ise, askeri etkisiz hale getirdikten sonra polis vasıtasıyla ve medya desteğiyle, aleyhte yayın yasağı koyarak (lehte serbest) Ergenekonculara yargısız infaz yapmakta.
Hadiseyi doğru tahlil edelim ve semerelendirelim. Yoksa bizim tarafımız ne şu, ne bu sadece İslâm! Kimse bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye uğraşmasın. Ha İslâm’a cepheden saldıran dış düşman kökten laik, ha İslâm’ı içeriden yıkmakla mükellef iç düşman ılımlı laik – ılımlı müslüman fark etmez!
Hükümet ve medya geçmişte darbe yapanlara karşı kampanya başlatmadığı gibi, başımıza devamlı çorap ören ve çuval geçiren Amerika’ya karşı da kampanya başlatmamaktadır. Neden? Asıl darbeci Amerika değil mi, önceki darbeleri o yaptırmadı mı?
İşlerine geldiğinde demokrasiden bahsederler fakat yüzde doksanlara varan halktaki Amerikan düşmanlığını desteklemek için harekete geçmezler. Çünkü haysiyetsiz ve mamacı soytarılar onlar! Türkiye’de aydın tarifi bunun için yok! Aydınlarımız satılmış maalesef! Gerçek aydınlar ise bulunması gereken yerlerde, zindanlardalar. Günlerini saymakta, ellerini ovuşturarak gelişmeleri izlemekteler. Bize düşen ise; düzeni onlara uygun hâle getirmek, onlara hazırlamak... Çünkü içerisi-dışarısı senkronize olmalı ki, gerçekler sahteleriyle yer değiştirsin, İslâm inkılâbına yol açılsın!
Biz kendi şafağımızı beklemekte ve gözlemekteyiz!
Amerika, dün desteklediği ulusalcıları tasfiye eder ve “ılımlı laik- ılımlı İslâmcı” AKP-Fetullah’ı iktidara taşırken, bizim tarafımız ne şu, ne bu sadece İslâm’dır. AKP-Fetullah çizgisinin marka Müslümanlığına bakıp onları desteklememiz söz konusu değildir. Bilâkis yeni tehdit ve tehlike onlardır.
Zaten yıllar önce bunu işaret etmiş, kavganın artık sahte İslâmcılarla, gerçek İslâmcılar arasında olacağını belirtmiştik. Aslında bugün de olan budur: Amerika, İslâmcı hareketleri önlemek için sahte İslâmcıları öne sürmektedir.
Darbe yaparsan alkışlanırsın, darbe girişiminden ibaret kalırsan suçlanırsın!
Gücü yeten yetene devrin kuralı budur ve ister hak, ister bâtıl kutuplarda olsun, işler böyle yürümektedir, eşyanın tabiatı icâbı.
Bütün darbeleri-çeteleri sona erdirecek ve Yüce Hakk’ın Divânını yeryüzünde kuracak Hakkın Darbesi’ne inananlardanız!


Baran Dergisi 79. Sayı