12 Eylül 1980 Askerî darbesi, Kenan Evren ve şürekası idareye el koymuş... 1975 yılında ilk ihtilalci ses GÖLGE ile İslâmcı camia eylemci çizgiyi kazanmış, komünizm ile ülkücülük arasında sıkışmış mukaddesatçı gençliği Kumandan Mirzabeyoğlu “akıncı” ismi ile bağımsız örgütleyerek, meydan yerinde güç sahibi olmaya başlamıştır. Ve 1979 Akıncı Güç patlamasıyla yurdun her tarafına yayılan eylemlilik, Trabzon’un Of kazası yaylalarında İKP-C  silahlı kampları, şehidler, mitingler, şunlar, bunlar... 12 Eylül sonrasının İslâmcı gelişmesinin kaynağı yukarıda saydığımız gelişmelerdir. Yoksa Akıncı Güç kadrosunu da işkenceden geçiren ve din düşmanlığı her tavrından açık olan Kenan Evren ve şürekası değil. Din derslerinin mecburi edilmesi, o sahanın İslâmcılar tarafından doldurulmaması için, yani dini kontrol amaçlı idi; yoksa dini gelişme için değil...
12 Eylül askerî darbesinde Akıncı Güç operasyonu dahilinde gözaltına alınmamız. Samandıra Askerî Kışlasında 20 gün boyunca işkence görür, İslâmcı camiaya eylemci çizgiyi kazandıran Akıncı Güç’den dolayı bütün eylemlerin sorgusuna tâbi olup, “Nihat Erimi’de biz mi öldürdük?” isyanına mecbur kalırken...
İşkence iki türlü: Ruhî ve fizikî... Önce ruhî işkence denenip, psikolojik olarak çözülmek amaçlanıyor. Değişik zarflar atılıyor, moralmen teslim alınmak isteniyor. Her şeyi biliyoruz psikolojik havası veriliyor, bir-iki kuru malumatla bilmediklerini de biliyormuş havası vermeye çalışıyorlar.
Fizikî işkence ile de netice alamayınca daha önce karaladıkları Necip Fazıl’ın şiirinden misaller getiriyorlar. Üstad size “durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak” dedi şeklinde bizi ikna etmek için ahmakça bir diyalektik sergiliyorlar.
Kenan Evrenin Tercüman Gazetesi sahibi Kemal Ilıcak’a Necip Fazıl için, “bir yandan irtica, bir yandan komünistlik yapıyor” dediğini ve Kemal Ilıcak’ın da, “Necip Fazılın dindar olduğu malum, fakat komünistlik yaptığını ilk defa sizden duyuyorum” diye cevap verdiğini biliyoruz. Yani 12 Eylül Askerî Darbesi’nin Necip Fazıl’a nasıl baktığı malum.
12 Eylülde Samandıra Askerî Kışlasında Salih Mirzabeyoğlu, Akıncı Güç ve İKP-C nin militan sayısı ve illegal yayın organı Huruç dergisi hakkında sorgulara muhatap olurken, taarruzun üstünlüğüne inanan İBDA hareketinin ta o zamanlardaki yayın organı Akıncı Güç, “tatbik sistemsiz” rejim kurulabileceğini sananların kofluklarını göstererek görevini ilan ediyor ve yerine getiriyordu:
“Anlaşılıyor ki, “Mutlak Fikri” hayata geçirmekten bahsedenlerin-ortaya konulmamış olsa idi-ilk işi ideolocyayı ortaya koymaları idi. Sistem ortaya konulduğuna göre, üstlerine düşen görev, sistemden hareketle, hareketin sistemini(hareket sistemini) ortaya koymak...”
Gemileri yakmayanların ise bu hareket içinde yer alamayacakları bellidir. “Aynı gemideyiz, hepimiz batarız” teranelerini tutturanlar kendileri düşünsün, gemilerini yakan ve “sadece Allah ve Resûlü” diyen akıncılar değil...
“bekle çocuğum
uzanıyor namluya öpülesi eller
geliyor başı dik, kan pahası, can pahası
insanca yaşatmak isteyenler
-“çığlık içimde düğüm
çığlık gözümde yaş”
bekle çocuğum
yeni bir dünya için
verdiğim savaş”
S.Mirzabeyoğlu
Kurşun menzili içinde faaliyet gösteren Akıncı Güç mensuplarının 12 Eylül işkence tezgahlarından geçmelerini ve çıkışlarında da Üstad ve Kumandan tarafından takdirle karşılanmalarını notlarımıza ilave edelim. İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nu, Körfez Savaşını protesto gösterileri bahanesiyle gözaltına alan TC.’nin “I. İBDA Panik Operasyonu” üzerine çıkan Taraf dergisinin ilk sayısında “12 Eylül işkence anılarım” yer almaktadır.
İslâmcılık oynayanlarla gerçek İslâm kavgası farkını Akıncı Güç o zamanlardan bu zamanlara haykırıyor:
“Kurşun menzili içinde faaliyet gösterenleri fikir ve dava kaygısından değil de, kendi olamadıkları, eremedikleri mânâya karşı olma psikolojisinden dolayı karalamaya çalışan, hadiseler karşısında ense kaşıyıp düşmanı olduğumuz diğer ideolojik grupların okul ve toplumda hakimiyet kurmasını seyredenler AKINCI olamazlar.
AKINCI GÜÇ olarak imha hedefimiz: Davaya dıştan saldıranlarla, onu içten karartmak isteyenler...”
Bize tutulan ve yüreğimizin içini gösteren ayna İBDA ve kendinden zuhur diyalektiği...
12 Eylül sonrası İslâmcı gelişmenin sebebi, Kumandanın tabiriyle “ufukta kopan fırtınanın sahile geç vurması” hesabı GÖLGE I. ve II. dönem ve AKINCI GÜÇ patlamalarıdır. Yoksa Kenan Evren Allahsızının verdiği bazı tavizler değil, bilakis bu tavizler bile İslâmcı hareketin gücünü  kontrol etme ihtiyacı duymalarını gösterir.       




Baran Dergisi 31. Sayı