7 Mayıs annemin doğum günüydü. 1927 yılında doğan annem bir buçuk sene evvel hayatını kaybetti. Soylu ve zengin bir aileden gelen iyi bir kadındı.

***

9 Mayıs ise büyük Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun doğumunun sene-i devriyesi. Kumandan Mirzabeyoğlu 9 Mayıs 1950 tarihinde doğdu. Bu büyük insan, Türkiye’nin yakın siyasî tarihinde genç yaşından itibaren ehemmiyetli bir rol oynadı, hâlâ etkisi devam ediyor. Hayatının çok önemli senelerini cezaevinde geçirdi. Hepimiz için rol-model olan Kumandan Mirzabeyoğlu’na Allah rahmet eylesin.

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, Türkiye’nin doğusundaki en önemli aşiretlerden birine mensuptu. Bu aşiret, 1915 öncesinde Ermenilere karşı yürütülen faaliyetlerde son derece etkindi. Ermeni sorununun nasıl oluştuğunu atlamamalıyız. Rus istihbarat servisinin ajanları, Türkiye’de terör eylemleri gerçekleştirmeleri için aşırılıkçı Ermeni grupları manipüle ettiler. Jön Türkler de bu saldırılara katı bir şekilde karşılık vermek için dahil oldu, onlar da birtakım manipülasyonlar yaptılar ve iki taraftan da birçok masum insanın hayatını kaybettiği katliamlar ortaya çıktı. Jön Türkler içerisinde menfaatleri için Yahudilikten İslâm’a döndüğünü söyleyenler son derece etkindi. Ermenileri devre dışı bırakma fırsatını çok iyi değerlendiler. Ermenileri devre dışı bırakmaları önemliydi, çünkü Ermeniler Türk imparatorluğundaki en önemli unsurlardan biriydi. Ermeniler, imparatorluğun önemli kademelerinde bulunan, hatta saraya kadar yükselebilen sadık mensuplarıydı. Manipüle edilen Ermenilerin saldırılarına Kumandan Mirzabeyoğlu’nun aşiretinin öncülük ettiği grupların cevap vermesiyle hadiseler büyüdü. Bu süreçte Jön Türkler, imparatorluğun başkenti olan İstanbul’da kontrolü tamamen ele geçirmek için hazırlıklar yapıyordu.

O günlerden beri Ermeni meselesi etrafındaki tartışmalar devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda ABD yönetimi bu sorunu “Ermeni soykırımı” olarak niteledi. Anadolu’da milyonlarca Ermeni’nin öldürüldüğünü iddia ediyorlar. O sürecin neticesinde Türkiye Anadolu’da bulunan Ermenileri Irak ve Suriye’ye sürgün etti. Bu safhada ne kadar Ermeni’nin öldüğünü bilmiyoruz; fakat kötü manzaraların ortaya çıktığı inkâr edilemez.

Hadiselerin arkasındaki asıl sebebi unutmamalıyız. Aşırılık yanlısı Ermeniler birçok emperyalist güç tarafından Siyonistlerin güvenliği için desteklendi ve Yahudilikten dönüp Türk olduğunu iddia edenler de Ermenileri devre dışı bırakmak için bunu kullandı. Tekrar belirtelim ki, Ermenilerin büyük bir çoğunluğu masumdu, imparatorluğa sadıktı; sadece içlerinde bazı aşırılıkçılar vardı. Bu karışık mesele Anadolu’da yaşayan Ermenilerin başta Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün gibi bölgeler olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine gitmesiyle neticelendi.

O günden bugüne yalanların içerisinde yaşıyoruz. O gün olduğu gibi bugün de emperyalistler bu mevzu üzerinden Türkiye’ye saldırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir soykırım olduğunu kabul etmiyor ve bu hususta haklı; fakat kanlı hadiseler yaşandığını, ortada bir tehcir hadisesi olduğunu ve bir etnik kriz yaşandığını da reddetmemek lâzım. İmparatorlukta bulunan Ermenilerin neredeyse tamamı sınırdışı edildi. “Soykırım” ise toplu katliamlar ile olur, tıpkı 1994’te birçok Afrikalının iktidarda olan başka bir grup tarafından öldürülmesinde olduğu gibi... Ruanda’da Tutsiler yaklaşık 800 bin Huti’yi öldürmüştür. O dönemde ben Sudan’daydım ve bizzat hadiselerin içinde olan kişilerden bilgiler almıştım. Gerçekten insanın inanamayacağı hadiseler yaşanmıştı. Hülasası, soykırım bir etnik grubun toplu bir şekilde katledilmesiyle gerçekleştirilmiş olur. Ermeni meselesinde yaşanan ise bu değildir. Burada karşılıklı öldürmeler vardır. Ayrıca soykırımda kadın-erkek ayırt edilmeden katliam gerçekleştirilirken Ermeni meselesinde Türkler kadınları öldürmemiş, hatta mağdur olanlara sahip çıkmıştır. Üstüne basarak söylüyorum, bu asla bir soykırım olarak nitelenemez. Evet etnik bir krizdir, evet berbat hadiseler yaşanmıştır; fakat bunlar da sadece Türklerin utanacağı şeyler değil. Çünkü Türkler kadar Ermenilerin de kabahati var ve söylediğim gibi Türkler mağdur olan bazı Ermeni kadın ve çocuklara yardımcı dahi olmuş, hasta olanları evine almış, annesi-babası ölen çocuklara sahip çıkmış, içerisinde kriminal tiplerin bulunduğu askerlerden korumuştur. Burada utanç, menfaatleri için İslâm’ı tercih ettiği iddiasında olan ve iktidarı ele geçiren Yahudilikten dönme Jön Türklerindir! İmparatorluğu da Ermenilere, Rumlara ve Kürtlere yaptıklarıyla bitiren bunlar olmuştur.

Şimdi Türkiye’nin başında gerçek Türk ve Müslüman olan vatansever bir lider var. Erdoğan Türkiye’ye seviye atlatarak bölgesel bir güç haline getirmeye çalışıyor. Ümid ediyorum Ankara hükümeti, eskiden kendi unsurları olan; fakat şimdi sınırları dışında bulunan tüm gruplara saygılı davranarak bugüne kadar yapılan kara propagandayı tersine çevirip eski gücüne kavuşacaktır. Bu da tarihî gerçekleri ve bölgedeki tüm halkların haklarını teslim etmekten geçiyor. Bu Türkiye için son derece önemli.

Gerçek Müslüman olan Türkler ve Kürtler insanlığın geleceği için birlikte hareket etmelidir.

Allahü Ekber!

08.05.2021

Baran Dergisi 748.Sayı