Bu hafta ABD, Venezüella ile alâkalı bir takım adımlar attı. ABD Başkanı Donald Trump, Venezüella’ya karşı yeni yaptırımlar uygulayacaklarından ve ablukadan bahsetti. Bu Venezüella’nın komşusu olan ülkelerle, yani Brezilya ve özellikle Kolombiya ile alâkalı bir vaziyet. Bu ülkelerle Venezüella arasında hâlihazırda problem var. Kolombiya-Venezüella sınırında olanlardan daha önce bahsetmiştik. Kolombiya’da ajanların seçilerek iktidara gelmesi ve sisteme nüfuz etmesi onları Venezüella ile karşı karşıya getirdi.

Venezüella, sahip olduğu zenginliklere rağmen hem dışarıdan desteklenen ajanlar hem de devlet içerisindeki çürüme sebebiyle vahim bir duruma düştü. Dünyanın en zengin petrol kaynaklarına sahip olan ülke, ABD’nin hükümeti sabote etmesi sebebiyle ekonomik bir bunalıma girdi. Venezüella’nın en önemli devlet başkanı olan Hugo Chavez dahi düşman ajanlarının ülkeye nüfuzunu ve devletteki çürümeyi, rüşveti engelleyememişti. Chavez’in ardından halkın büyük bir kesiminin desteğiyle iktidara gelen Maduro da bunlara rahat hareket etme imkânı verdi, önüne geçemedi.

Emperyalistler, devrim karşıtlarına bir çok imkân sunarak onları kendileri adına çalışmaya ikna ediyorlar. Ben de dahil bir çok devrimciye bu sebeple temas edilmiştir. Ben asla Venezüella’nın, Küba’nın, Rusya’nın ve Türkiye’nin; hülasa insanlığın düşmanı olanlarla çalışmayı kabul etmedim. Kimileri ise emperyalizm tarafından manipüle edilerek onlar adına iş yapması sağlanıyor. Mesela Suriye ve Irak’taki bazı Kürt grupları buna misaldir.

Chavez’den sonra iktidara gelen Maduro siyaseten başarısız sayılamaz; fakat ülkede siyasî şiddet hainler tarafından yükseltildi. Buna rağmen iktidarı deviremediler; fakat Venezüella için tehlike devam ediyor ve hükümet devrimi ayakta tutmaya çalışıyor. Fidel Castro öncülüğünde devrimin gerçekleştirildiği Küba’da da bir takım hatalar yapıldı; fakat oradaki hatalar ideolojik hatalardı. Venezüella’daki hataların ideolojik olduğu söylenemez. Küba ordusu da tıpkı Venezüella gibi devrimci vatansever ve rüşvetten uzak insanlardan oluşuyordu. ABD, burada da başarılı olamadı. Sovyetler ise kendi sistemindeki hatalardan dolayı hayal kırıklıklarıyla yıkıldı. Putin son derece başarılı bir yönetim ile halkın da büyük bir desteğini alarak Rusya’yı tekrar sorunları azalmış güçlü bir devlet hâline getirdi. Uluslararası meselelerde söz sahibi olmaya başladılar; Suriye meselesinde Cenevre’ye karşı hareket ettiler.

Son dönemde dünyada yaşanan bir çok meselede Siyonistlerin son derece aktif olduğu anlaşılıyor. Bir takım hesaplar yapıyorlar; fakat biz bu hesapların ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Venezüella, İspanyol sömürgeciliğine karşı kahramanca direniş göstererek bağımsızlığına kavuşan insanların ülkesidir. Büyük krizlerin üstesinden gelmiştir. Bugün Çin, Rusya ve Türkiye, Venezüella’nın yanında olduklarını belirtiyorlar. Bu ülkeler emperyalizme karşı şerefli bir mücadele yürütüyor.

Şunu da gözden kaçırmamalıyız ki, ABD’de 6 bin farklı Evanjelik kilisesi var. Evanjeliklerin siyasette ne kadar imtiyazlı olduğunu biliyoruz. Latin Amerika ülkelerinde Evanjelizm yayılıyor ve ABD bu ülkeleri kontrol etmek için Evanjelik kiliselerini kullanıyor. Brezilya’da bu şartlar emperyalistlerin yaptığı bir takım siyasî hamleler ve operasyonlarla ortaya çıktı. Katolikler, kilisenin hataları sebebiyle Brezilya’daki üstünlüklerini kaybettiler. Brezilya’nın menfaatperest cumhurbaşkanı bir Evanjelik. Latin Amerika’daki bu yükseliş bölgeyi yeni bir şeylere hazırlamak adına oluşturulan zeminin parçası. Tüm plânlara rağmen mücadelemizi devam ettirmeliyiz!
 
03.08.2019


Baran Dergisi 656. Sayı