Afganistan'da cinnet geçiren bir Amerikan askerinin üç evi basıp 9'u çocuk, 3'ü kadın, 16 sivili katletmesi hâdisesi Amerika'nın Afganistan savaşında bitişinin göstermektedir. Çünkü bu hâdise Amerikan ordusunun disiplinini kaybettiğine ve dağıldığına işaret... ABD ordusu Afganistan'da birçok katliama imza attı ama müslümanları dağıtamadılar; ama bu hâdise gösteriyor ki kendileri rûhî ve fizîki olarak dağıldılar. Aynı zamanda bu asker ABD Ordusunun bir eseridir, yüzüdür; onun resmidir...
Hatırlarsak; Vietnam savaşını da dengesini yitirmiş Amerikan askerlerinin sokak ortasında Vietnamlıları keyfi için öldürmesi görüntülerinin yayınlanması sonlandırmıştı.
İsterseniz bir de içeriden misal verelim: 5 Aralık 1999'da Metris'e Kumandan Mirzabeyoğlu ve İBDA bağlılarını  basmaya gelen TC. Askeri, albay ani saldırı karşısında afallamış onlarca yaralı ile yüzlerce esir bırakmıştı. Fakat dışarıda operasyonu yöneten albay esip gürlüyordu, yanında da generali vardı. İBDA-C Koğuş temsilcisi Ali Osman gönüldaş baktı ki albay laftan anlamayacak, generalle birlikte koğuşlarda esir olan askerleri görmeye çağırdı. Askerin durumunu gören komutanlar ise pılısını-pırtısını toplayıp geri çekilmenin daha akıl kârı olduğunu anladı.
Bir orduda merkezî yönetim kaybolmaya başladığı ve astın üstünü dinlemediği zaman, o ordudan bir başarı beklenemez. İster T.C Ordusu, ister Amerikan ordusu, ister İslâm ordusu olsun bu kural değişmez.
Afganistan işgali 11. yılına girerken Amerikan ordusunun kontrolü kendi içinde bile yitirdiği görülmektedir. Üç evi basıp 16 sivili öldüren Amerikan askeri rütbeli olduğu gibi, kendi gibi dengesizler de ona yardım etmiş olabilir. Amerika, birçok katliama imza atmış bir devlettir ve bunu devlet ve savaş politikası  gereği yapmaktadır; fakat bizim olayımızda durum farklıdır. Afganistan'daki bu hâdise, askerlerin kendi başına davrandığının ispatıdır. Bu katliamın faili rütbeli olsa bile üstlerinden aldığı emir gereği bunu yapmamıştır. Ordunun disiplinden koptuğunu gösteren bir kendinden zuhur olarak görülmelidir hâdise. Zaten bunu farkeden ABD Başkanı Obama hemen bir açıklama yaparak olayı "trajedi" olarak değerlendirdi. ABD Başkanının, ölen müslüman ve sivillere üzüldüğünü düşünmek safdillilik olur; Obama'nın "trajedi" dediği aslında kendi ordusunun düştüğü durumun adıdır.
16 kişiyi öldüren ABD askeri 11 cesedi de bir odaya toplayarak ateşe vermiş. Bu olay Afganistan'da bir ABD üssünde Kur'anı Kerim yakılması hadisesinden sonra oluyor. Ve bu Amerikalı asker daha önce üç kez Irak'ta görev yapmış. Ve Irak'tan 2500 kişilik bir kuvvet geldikten sonra Afganistan'da sivil katliamlar artmaya başlamış.
Associated Press Türkiye temsilcisi Selcan Hacaoğlu, Usame Bin Laden'in şehadetinden sonra istihbarat amaçlı dergimize gelmiş ve ısrarla benle görüşmek istemişti. Kendisine mülâkat vermeyi kabul etmemiş ve kısa görüşmemde Amerikan ordusun şeref ve haysiyetten uzak ve savaş kuralları tanımaz bir şekilde savaştığını ve kendisinin de onlara istihbarat topladığını söylemiştim. Yaptıkları işim gazetecilik değil ajanlık olduğunu yüzüne açıkça söyleyip mülâkatı bunun için reddettiğimi belirtmiştim. Hatta Roma ordusunda bile böyle zalimlikler olup olmadığını ona sormuştum; o kültürün adamı olduğunu düşünerek. O günlerde ABD Kaddafi'nin torunlarını da bombalayarak öldürmüştü.
"İnsan" olduğunu göstermek için bana iki hususu belirtmişti:
"Irak'ta muhabirlik yaparken "hastahâne bombalandı" diye haber geçiyorduk ama onlar (ABD kontrolünde medya) silah deposu bombalandı diye yazıyordu"
"Irak'ta ABD adına savaşan Blackwater denilen ve Amerikan vatandaşı olmayan paralı askerler var. Bunların hiçbir sorumluluğu yok ve hiçbir savaş kuralı tanımıyorlar. ABD'de bunu biliyor ve  tercih ediyor. Sonra da bu kişileri büyük bir merasimle ABD vatandaşı yapıyor."
İkinci husus üzerinde duralım; çünkü mevzumuzla alakalı. ABD, tüm zamanların en iyi ordusu diye övünüyor ama yaptıkları meydanda. Hangi kültür ve inanışın ordusu? ABD, teknik olarak en profesyonel ordu olabilir bu doğru; ama, "arkasındaki fikir ve ideal ne?" dendiği zaman çapulculuk seviyesine inmekten kurtulamıyor.
ABD vatandaşı bile olmayan insanlara ordu adına katliam yaptır ve ondan sonra onları merasimle ABD vatandaşı yaparak ödüllendir. Bu mu ordu, bu mu subay?
Ülkemizde ABD üsleri olması ve NATO üyesi olmamıza binâen soruyoruz:
" Ne zamana kadar NATO ve ABD'nin taşeronluğunu yapmaya devam edeceğiz?"
Timsah gözyaşları dökmekten ve mağdur edebiyatı yapmaktan öte asıl yapmamız gereken şudur: 1999'da Amerikan özentisi NATO'cu bir orduyu bozguna uğratan Kumandan Mirzabeyoğlu'nun ve onun kurtarıcı fikir sisiteminin etrafında inkılap çapında kenetlenmekten ve bu sesi topluma nakşetmekten başka yol yoktur.


Baran Dergisi 270. Sayı