Çin ile ABD arasındaki gerginlik giderek artarken, Rusya-Ukrayna ekseninde NATO’nun dahliyle gerginlik daha hat safhaya ulaştı. “Soğuk Savaş” ifadeleri kullanılıyordu; işin rengi değişti, sıcak çatışmaya doğru bir hâl almaya başladı. Meselenin aslı tam olarak nedir?

ABD de Rusya da aynı şeyi istiyor; istikrarsızlık! ABD açısından ifade etmem gerekirse; Öncekiler gibi Biden da, Avrupa’dan çıkmak istemiyor. Rusya'nın Ukrayna sınırına yığınak yapması, Dombas bölgesini merkezden koparması, ABD'nin Karadeniz'e savaş gemileri gönderme kararı ve bundan vazgeçmesi, Rusya'nın Akdeniz'deki bazı savaş gemilerini Karadeniz'e çekmesi gibi savaş tamtamları arasında bir önemli hadise gözden kaçmıştır. ABD'nin Almanya'daki askeri varlığı yıllardır azalmaktaydı. Ukrayna krizinin kızıştığı ortamda ABD Savunma Bakanı ile Alman mevkidaşının görüşmesinden ilave 500 asker gönderme kararı çıktı. Amerika’ya lâzım olan şey Avrupa’daki istikrarsızlığın devam etmesidir! İstiyor ki, Almanya ile Rusya rahatça işbirliği yapamasın… Rusya, doğalgazı satıyor, Almanya’nın da ihtiyacı var, alıyor. Fakat Rusya, AB’nin pazarı olmak istemiyor.

Önümüzdeki süreç için neler öngörüyorsunuz; Soğuk Savaş mı yoksa bir sıcak çatışma çıkar mı buradan?

Ukrayna krizinin sıcak savaşa dönüşme ihtimali zayıf görülmekle beraber niçin bu adımların atıldığının doğru tahlil edilmesi gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki konuyla ilgili “ABD'nin aptallığı”, “Biden yönetiminin basiretsizliği” benzeri tespitler son derece anlamsızdır. Konunun tarihi boyutu, ABD ve Rusya'nın küresel hedefleri ve genel stratejileri dikkate alındığında son derece iyi kurgulanmış bir oyun ve başarıyla uygulanan senaryo sözkonusudur. Soğuk Savaş döneminde de, ABD ile Rusya savaşmamıştır. Daima, “danışıklı dövüş” dediğimiz şey olagelmiştir. Sanki kavgalıymış gibi lanse ediyorlardı. Macaristan’a, Çekoslovakya’ya da gaz verilmişti, ayaklanmışlardı. Varşova Paktı tankları altında ezilmeleriyle kaldılar.

Bundan sonra ne olacak?

Donbass bağımsızlığını ilân etmiş durumda. Belki yarın Rusya tanıyabilir. İstikrarsızlık, bir şekilde yıllarca sürünüp gider Donbass ve civar bölgelerde. ABD de Rusya da bunu ister. Rusya’dan üç-beş kişiye daha yaptırım uygularlar. Falancanın mal varlığı dondurulur, ülkelere girişi yasaklanır. Bulgaristan ve Romanya da NATO’ya, ABD'ye ilave üs verebilir. Litvanya, Letonya ve Estonya korku içerisinde… Polonya da, “Aman istediğiniz kadar ABD askeri gelsin!” diyebilir. Öte yandan Rusya da adım adım süper güç olma yolunda ilerler.

Peki, Avrasya’daki gerilim çerçevesinde Türkiye’nin politikasını nasıl yorumluyorsunuz? ABD’nin NATO üyesi olarak Türkiye’yi ön plâna sürmek istediğinden bahsedebilir miyiz?

Yunanistan’da Larissa ve Kavâla’dan aşağıya Girit’e kadar beş tane dev üs kurdu ABD. Bu üslerin hedefi Türkiye!.. Aynı şekilde Suriye’de de ABD’nin eli kuvvetli, Suriye’ye 90 bin tır silah taşıdılar.

Şöyle bir gerçek de var, NATO, Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor. Joe Biden, Türkiye’nin parasını verip alamadığı silahları Yunan’a adeta bedavaya veriyor. Bu seyirde ilerleyerek Türkiye’yi zayıflatmak istiyor Amerika. Rusya’nın hedefi ise Türkiye’nin ABD ile kapışması ve bir şekilde NATO’dan çıkması… NATO ve ABD’nin Türkiye’ye büyük zarar verdiği doğru; fakat Türkiye NATO’dan çıktığı ânda Doğu Akdeniz’de NATO kuvvetleriyle başı derde girecek. Yunanistan, NATO üyesi ve Türkiye, NATO üyesi Yunanistan’a karşı geldiğinde işler kızışır. Şu ân ise NATO, Türkiye’ye karşı bir saldırı kararı alabilir mi? Alamaz. NATO içerisindeki kararlar ittifakla veriliyor. Bu durumda NATO’da kalarak bu askerî ittifakın aleyhimize karar almasını önlememiz mümkün. Mesela Putin, İslâm İşbirliği Teşkilâtı’na girmek istiyor yıllardır. Müslüman mı oldu? Hayır, ama üye olduğu zaman Rusya’nın aleyhine karar çıkmayacak, mevzu bu.

Yunanistan’daki üsler ve Suriye üzerinden ABD’nin hedefi Türkiye dediniz. Niçin Türkiye’yi hedef alıyorlar?

İsrail politikaları sebebiyle hedef Türkiye. İsrail çevresinde güçlü bir ülke istenmiyor. Bölgenin en büyük gücü Türkiye. Askerî, ekonomik, jeopolitik, hatta moral değerler bakımından da bölgede Türkiye en öndedir. Reformist söylemler Anadolu’da tutmadı! Graham Fuller diyor ki; “Suudîlerle işbirliği yapıyoruz. İran’ı kullanıyoruz. Fakat Türkiye’yi hizaya getiremiyoruz!” Fuller’in anlayamadığı şey, bu toplumun mayasında bulunan imandır. Halkın inancını, değerlerini dejenere etmek isteyen tezgâhlar ne kadar güçlü olursa olsun tutmayacaktır inşallah.

ABD'nin İran'ı kullanması bağlamında şunu da hatırlatalım: Mesela Kasım Süleymani bahsinde birçok yayın organı yanlış ifadeler kullandı. Kasım Süleymani bir tane bile Yahudi öldürmemiştir! Yemen’de, Afganistan’da ve Halep’te Müslümanları katletti! CIA, Kasım’ı kullandı kullandı ve sonra kovboy kültürüyle çekip vurdu!

Vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Ben de teşekkür ederim.

Baran Dergisi 745.Sayı