Çocuktum. 6-7 yaşlarında var yoktum. Bir Ramazan günüydü. Çemberlitaş’ta oturduğumuz büyük Konaktan sokağa çıktım. İleride, bir sehpaya oturttuğu tablasından çoluk çocuğa şeker meker satan birini gördüm. 10 para mı, 20 para mı, ne verdiğimi hatırlayamadığım bir horoz şekeri satın aldım. Şekeri eme eme Konağa dönmek üzereydim ki, üzerime hamal kılıklı bir adam çullandı. Yarı ciddi, yarı şakacı bir edâ ile haykırdı:
- Şu bacaksıza da bak! Sokakta, elâlemin karşısında yiyor!
Ödüm patlamıştı sanki… Şekeri yere attım ve evime doğru koşmaya başladım. Adam beni kapıya kadar kovaladı. Konağın açık kapısını bu herifin suratına çarparcasına kapatıncaya kadar adeta baygınlık geçirdim.
Şimdi, masum çocuklara değil, Ramazan günü açıkça ve iftihar edercesine sigaralarını tüttüren her vasıf dışı insanlara o hamal kılığı içindeki saffet ve haysiyetle hitap etmek istiyorum:
- Günahınızı niçin Allahla aranızda bırakmıyor ve sanki onun reklâmını yaparcasına, zedelediğiniz Allah hakkına kul hakkını da ekliyorsunuz? Eskiden Ermenisi, Rumu, Yahudisi bu kul hakkına tecavüz etmemek için Ramazanlarda Müslümanların karşısında oruca aykırı bir harekette bulunmazlardı. Düşünün, sizin derekeniz ne olmalı!
Hamalın kovaladığı çocuk bugün 75 yaşında ama, kovalayanın soyundan kimse kalmadı.
21 Temmuz 1980
Necip Fazıl Kısakürek
Canım İstanbul Sh. 151, 152
Bir Ramazan Hatırası
Trend Haberler
Türkiye’den İsrail’e barut, silah ve mühimmat ihraç edildi
Fatih'te çarşaflı bir kadına saldıran adamın dükkanı tahrip edildi
Nureddin Yıldız: Dönemimiz hafızlık dönemi değildir
BDA Derneğinde iftar programı gerçekleşti
İsrail ile ticaret ve Yeni Camii önündeki mendil
Gazze'nin Özgürlüğü İçin Özgürlük Filosuna Yolcu Ol!