El ey Muhammed bahardır, 
Dudaklar ardında saklı Aminlerimiz vardır.
Hacdan döner gibi gel;
Miracdan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!

Merhum Arif Nihat Asya’nın bu yüreğin ortasından kopup gelen dizeleri ile Nebiler Nebisi efendimizi, Hicri 1438’in Rebiu’l Evvel ayında bir kere daha rahmet, salavat ve hasretle yad edip, bağlılığımızı ve sadakatimizi yenilerken veladet gecesinin tam arefesinde güzel İstanbulumuzu kana boyayan it sürüsü terör alçaklarını da bu mübarek gece hürmetine lanetliyoruz.

Bin dört yüz senedir hep saldıranlar, masum toplulukları Hristiyan, Müslüman demeden işgale ve öldürmeye kalkışanlar tümüyle bugüne kadar Yahudi, Hristiyan ve Hindular, yahut da Müslüman kimlikli satılmış beyin taşıyan köpek ruhlu kimseler olmuşlardır.

Çünkü Müslüman demek Resulü Zişân Efendimize tamamen itaat eden ve onun tüm sulh ve harp teorisini iyi bilip iyi kavrayan ve tatbik eden demektir.

Günümüzün tüm silahlı terör örgütleri ellerinde bin tane Tevhid bayrağı taşısalar bile yine de Yahudi ve Hristiyan kontrolündedir. Eğer bu örgütlerden biri bir Müslümanı katlediyor da, kâfirleri sevindiriyorsa o mutlaka onlarda andır. Bu böyle bilinmelidir.

Öte yandan Rahmet elçisi efendimizin Veladeti münasebetiyle Resûlullah’tan bahsedenlerden çoğunun; O Yüce Nebiyi laf olsun diye övmeleri yahut “çok seviyoruz” havasına girerek döktürmeleri bana pek inandırıcı gelmiyor. Sünnetleri yaşıyor muyuz? Onun izini tam takip edebiliyor muyuz? İşimize, çıkarımıza uygun gelene “evet”, gelmeyene “şimdiki zaman, o zaman değildir” diye ahkâm mı kesiyoruz? Resûlullah’ın doğumuna sevindiğimiz şu günlerde bu gibi konuları erkekçe konuşup tartışmamız lazım.

Bunun bir de reformist zihniyetli dış kaynaklı “ehli süfeha” (aklı kaymışlar) topluluğu da var ki; bunlar da durmadan, utanmadan Allah’ın Elçisi’ni yok sayma gayreti içinde zırvalayarak Kur’an’a sarılıyoruz cambazlığıyla ifsat zehri saçıyorlar. 

Sünnetsiz ve kuralsız bir İslâm teorisi doğurmaya  çalışıyorlar küçücük beyinlerine bakmadan. Son günlerde bunların tv’lerine çıkan bizim yılladır mukaddesatçı olarak tanıdığımız, siyasetçi yazar ve gazeteciler, bundan böyle lütfen bu sarmala dikkat etsinler. FETÖ’nün kucağına düşmekten kurtulduk derken başka bir aymazlığa saplanmasınlar... Saygınlıklarını yitirmesinler!

Bu aklı kaymışlar “Kur’an da Kur’an” diyerek Kur’an-ı Kerim’in Ahzab Suresi 56. Ayetini resmen yok sayıyorlar, görmezlikten geliyorlar. O ayetin manasını Elmalılı M. Yazır’ın tefsirinden aynen aktarıyorum:

 “Şüphesiz Allah, rahmeti ve nimeti ile, melekleri ise onun bağışlanması için dua ederek Peygambere selatü selamda bulunurlar. Ey iman edenler! Siz de ona salavat getirin, ona tam bir bağlılıkla selam verin, kendisine bağlılığınızı bildirin.”

 Bu ayet-i celile hem sünnet düşmanları ile hadis inkârcılarına, hem de, sadece işin edebiyatını yapıp keyfine bakanlaradır. Deri koltuklarda yahut selatin bir camide mevlid dinlemekle peygamber sevdalısı olunmaz. Aşk lazım, tarafı belli etmek lazım…

Ne maksatla uydurulduğu benim tarafımdan iyi bilinen 20 Nisan “Kutlu Doğum Haftası” adı altında yapılan etkenlikler zaten bugüne kadar efendimize karşı hiçbir sevgi ve bağlılığı arttırmadığı gibi, festival niteliğinden başka bir cazibe taşımadığından tamamen İsa Mesih yortusuna doğru gitme tehlikesi ile karşı karşıya gelmiş olduğu gözlenmektedir.
Gelelim Efendimizin doğum tarihine.

Şu bir gerçektir ki, Resulü Ekrem’in doğum tarihi meselesi, tarihçileri şaşırtmış, zamanla da ihtilaflı bir konu haline gelmişti. Kesin doğum yılını 569-570 diyenler olduğu gibi 571 diyenler de çıkmıştır. “Riyazul-muhtar” adlı eserin sahibi Gazi Ahmet Muhtar paşa: Mısır’ın Rasathane eski müdürü Feleki Mahmut paşaya dayandırarak “Müşteri” burcu ile “Zühal” burcu 30 Mart 571 tarihinde “Akrep” burcunda toplanmış, Resulü Ekrem de o tarihte doğmuştur der. (1) 

Bizim anlayabildiğimiz kadarıyla üç burcun birleşmesinden dolayı doğum tarihi ise tam gün olarak 13 Nisan Pazar gününe rastlar. Yani doğduğu gün Pazartesi değil pazar günü olur ki, Rebi’ul evvelin 11’i olsun. En iyisini Allah bilir diyelim ve Allah Resûlü’nün yolundan şaşmayalım. Allah kulunu şaşırtıp azdırmasın, münafık ve fâsıklar eliyle din ve düzenimizi  bozdurmasın İnşaAllah... Amin!..

Geçmiş kandilinizi tebrik eder, sağlık açısından duanıza ihtiyacımız olduğunu arz ederim. Hoşça kalın.
*Rebi’ulEvvel , Türkçede ilk bahar demektir.

1. Peygamberimiz Siyer-i Nebi, Sh. 41