Son zamanlarda Ehl-i Sünnet'i hedef alan saldırılar yaşanıyor. Bu saldırının başında da Ehl-i Sünnet vel’Cemaat'i hedefe koyan başta ABD olmak üzere, mezhepsizler, reformcular, Kemalistler ve Fetö'cüler yer alıyor. 

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı’nın, Demokrasi, İnsan Hakları ve Emek Bürosu tarafından her yıl yayımlanan “Uluslararası Dinî Özgürlükler” raporunun 2016 tarihli nüshasında Türkiye ile alâkalı bölümünde: Ehli Sünnet'e karşı yeniden “devrim kanunları”nın şiddetle uygulanması talep ediliyor. Bu rapor yayınlanır yayınlanmaz da, Türkiye’deki Kemalist, İrancı, Mealci, Mezhepsiz, Reformcu, Fetö'cü ve İslam düşmanları tarafından Ehl-i Sünnet vel’Cemaat’i hedef alan saldırılar başladı. ABD'nin amacı ise dışarıdan yıkamadığı Türkiye'yi mezhepsizler eliyle yıkmaya çalışmak. 



Mezhepsizlerin Başında İslamoğlu Var

Bu mezhepsizlerin en başında da sapık Mustafa İslamoğlu (asıl soyismi Kazankaya) yer alıyor. Mason Muhammed Abduh, Cemaleddin Afganî gibi İbn-i Teymiyye’den beslenerek dinî içten yıkmaya azmetmiş sapıkların yolunu, günümüzde sürdüren -en başta- bu sapık; varlığından beri Ehli Sünnet'i savunan Baran Dergisi'ni de hedefe alarak İbda camiasına iftira atıyor. Kemalistlerin ağzını kullanan İslamoğlu ve tayfası, kendi sapkınlıklarını örtmek için de İBDA'yı ve İbda-C'yi karalamaya çalışıyor. Her dönem kaypaklıklarını ve çıkarcılıklarını göstermekten imtina etmeyen bu sapkınlar Hazreti Muaviye'yi düşman olarak gösteriyor, kaderi inkar ediyor, Ehli Sünnete saldırıyor, Şia'yı Ehli Beyt olarak gösteriyor, 4 büyük mezhebi tanımıyor, tasavvufa-tarikatlara saldırıyor, Kur'an'ı istediği gibi yorumluyor... Hadisleri inkar ederek Allah Rasulü'nü adeta postacı rolüne sokuyor. 

İslamoğlu'nun Pensilvanya Ziyareti

İslamoğlu, 29.05.2009'da Hilal TV’de Senai Demirci’nin sunduğu programda, Amerika seyahati ile ilgili olarak konuştu. Programda gezi notlarını anlatıyordu. Fetö lideri, Pensilvanyalı şarlatan F. Gülen’e olan sevgisini “Bu seyahatimize “West Virgina Umresi” adını veriyoruz: “Biz 25 yıldır Ribat yaparız" diyordu. Baran Dergisi olarak 127. sayımızda Mustafa İslamoğlu'nun CİA çiftliğinde buluştuğunu söylemiştik. 

İslamoğlu'nun FETÖ Sevgisi

Yeni Şafak gazetesinde "Sami Hocaoğlu" ismiyle yazılar yazan Mustafa İslamoğlu'nun Fetoş Gülen hakkında söyledikleri ise şunlar:
"Kim ne derse desin, Fethullah Gülen Hocaefendi, âdetâ eğitimle görevlendirilmiştir. Bunun en bariz örneği, birer barış köprüsü olan ve yeryüzünün dört bir yanına dağılmış bulunan 300'ü aşkın Türk okuludur. Bu, kökü ta İslam'ın ilk yıllarına kadar uzanan fütüvvet geleneğinin, 'modern' bir anlayıla yeniden ihya ve inşasıdır. Fütüvvet, yani "yiğitlik, adamlık, erlik" geleneği. Tarihimize damgasını vuran "hisbe müessesesi" işte bu geleneğin ürünüydü. Bu müessesenin görevi, insanların yüreklerine ulaşıp, onların örtülü kapılarını aralamaktı. Yürek fethi sayesinde gönül kapılarından içeri girip, orada "yürek devleti"ni kurmaktı. İslam ümmetinin tarihinde fütüvvet ruhunun canlı olduğu dönemler, hep en parlak başarıların habercisi olmuştur. Güçlü orduların yapamadığını, gönül erleri, bu yürek fetihleri sayesinde yapabilmişler, göz kamaştırıcı başarılara imza atmışlardır."


FETÖ'cü Cemal Uşşak'la Görüştü

FETÖ'nün kurumsal yüzü olan ve Fetö'ye para aktaran Cemal Uşşak'la da görüşmüş Mustafa İslamoğlu. Papanın elini öpen ve "siyonizmi haklı buluyorum" diyen Ceml Uşşak ile görüşen İslamoğlu, yazısında Cemal Uşşak tarafından davet edildiğini söylüyor ve yapılan hizmetin evrensel barış olduğunu aktarıyor:
"İşte böylesi bir başarıya, pazar günü davetlisi olduğum Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın iftarında bir kez daha şahit oldum. Vakıf başkanı Harun Tokak ve yardımcısı Cemal Uşşak beylerin nazik davetini sıkışık programıma rağmen kabul etmiştim. Davet sırasında gördüklerim, günün tüm yorgunluğunu unutturmuştu. Bu davetin bir de sloganı vardı: "Evrensel barışa doğru"...

İslamoğlu Kitabında FETÖ'yü Övüyor

"Hadi bir Fethullah Hoca yetiştirin göreyim sizi. Hocanın ayakkabısını yetiştirin alnınızdan öpeyim" diyen M. İslamoğlu "Şahsiyet Yazıları" isimli kitabının 129. sayfasında FETÖ'ye övgüler diziyor. İslamoğlu: "...Kim ne derse desin, Fethullah Gülen Hocaefendi, adeta eğitimle görevlendirilmiştir. Bunun en bariz örneği, birer barış köprüsü olan ve yeryüzünün dört bir yanına dağılmış bulunan 300'ü aşmış Türk okuludur" ifade ederek FETÖ'yü göklere çıkarıyor ve devamında da övgülere devam ediyor. 

Sapkınlıkları Saymakla Bitmiyor

İslamoğlu “İman Bilinci” isimli kitabının 17. sayfasında “Allah’a, Ahiret gününe, Meleklere, Kitaba, Peygamberlere inanmak. Bu beş madde bir fazlasıyla Cibril hadisi diye meşhur olan hadiste de yer alır. Sonraki ilmihallere, imanın şartı olarak geçen tartışmalı fazlalık kadere iman maddesidir.” diyerek kaderi inkar ediyor. İslamoğlu "İman İnsanın Saadeti” isimli kitabında kaderi tartışmalı fazlalık olarak göstermiştir.

İslamoğlu Ne Yapıyor?

Hüda Kaya HDP milletvekili olmadan önce Mustafa İslamoğlu'nun vakfına bağlı faaliyet gösteren Bilge-Der'de kadınlara sohbet ediyordu. Kaya'nın oğlu Muhammet Cihat Saatçioğlu ise küçüklüğünden beri İran'a götürüyor, İran imamlarıyla görüştürüyor ve devrim şehitliğini gezdiriyor. Oğlu İran'ın dini liderleriyle içli dışlı oluyor. Apdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'la da beraber. Kandil'de ve HDP yürüyüşlerine katılıyor. Sur'da ise Hendek'de... Ve Umre'de ise İslamoğlu ile beraber. Hüda Kaya'nın oğlu, gelini, kızı ve damadı İslamoğlu ile aynı karede fotoğrafta... Daha sonraları Şiilere güzellemeler ve bir anda kurulan Hilal TV'leri vs... Akla şu soru geliyor: İran-Hüda Kaya-HDP-İslamoğlu beraberliğinde ne yatıyor?





İslamoğlu: Suriye'yi İran'a Verin

İslamoğlu geçtiğimiz senelerde de cuma hutbesinde "barış adına Suriye'yi İran'a verin" demişti. Kâfirlerin İslam coğrafyalarındaki vahşeti bir tarafa dursun, kavramları birbirine karıştırarak cihad faziletinin içini boşaltıp Müslümanları pasif olmaya davet eden bu adamın kâfirlerin yaptıklarına ses çıkardığına şahit olamadık. Yıllardır İran yalakalığına soyunan bu Humeyni aşığı, Şiileri iyi göstermek için “Şii” yerine “ehlibeyt” ismini kullanarak ayrı bir adiliğin peşine düşüyor. 
Suriye’de katledilen çocuklar galiba İslamoğlu’nun vicdanına dokunmuyor. Soruyoruz: “İran sana da mı baskı yapıyor?” ''Kahrolsun İran'' derken İsrail oradan kıs kıs gülüyor'' diyerek devam ediyor sözlerine İslamoğlu. Üstelik İran’ın Irak’ta iki milyona yakın Müslümanı öldürdüğünü bilmesine rağmen. 

İslamoğlu Hz. Hureyre'ye Hakaret Ediyor?

İslamoğlu Şia ağzıyla hadis rivayet eden Hz Ebu Hureyre'ye hakaret ediyor. İslamoğlu: "Ebu Hureyre'nin özelliği ne. Yani 23 yılda beraber olmuş sahabi 100 civarında hadis rivayet ederken 3 sene mi beraber olmuş? Yok, o da hadisçi mübalağası. Aslında mübalağa çok küçük kalıyor. Masum bir sözcük. Sadece 19 ay Peygamberimizle karın tokluğuna beraber olmuş, bir meçhul şahıs! 3 yıl 36 ay eder, 19 ay bunun yaklaşık yarısı. Peki kim bu? Adı ne? Adını sorsam bilecek olan var mı? ...40 tane rivayet var adına dair. Hani Araplar ensap ilmini çok iyi bilirler, 70 göbek ötesine kadar nesebini sayarlardı? Adamın adı bile yok. Kim bu? ...Peki babasının adı var mı?" diyor. 
Hz. Hureyre'yi yok saymaya, iptal etmeye çalışmanın adı aslında Hz. Hureyre'nin rivayet etmiş olduğu hadisi şeriflerin, İslamoğlu'nun sapıklığına uymuyor oluşu. Ayetleri kendi heva ve isteklerine göre yorumlayabilen bu sapkın, mevzu hadislere gelince yorumlayamamasından ve kendi görüşlerine uyduramamasından dolayı Hz. Hureyre'nin sıradan bir adam olduğunu vurgulamaya çalışıyor. 

Cennet ve Cehennemi İnkar Ediyor

Mustafa İslamoğlu kendisine yöneltilen, cennet ve cehennem ebediyeti hakkındaki soruya verdiği cevap:
“Cennet ve cehennem yok olacaktır.” görüşü benim görüşüm değildir. Bir Kur’an talebesi olarak Kur’an’daki; “huld” ve “ebed” kelimelerini tahlil ettim. Cennet ve cehennemin ebediliğinin nasıl anlaşıldığını, sahabenin olayı nasıl yorumladığını söyledim. Hz. Ebu Bekir’in, Hz. Ömer’in, Hz. Abdullah bin Mesut başta olmak üzere birçok güzide sahabenin bu konudaki günümüz yaygın kanaatinin aksine olan görüşlerini serdettim. Cehennemim sonsuz olmadığını söylediklerini naklettim. Buna da İbn Kayyım el-Cevziyye’nin yazdığı Hadi’l Ervah İla Biladi’l Efrah adlı eserini kaynak gösterdim. Bu eser Arapça olarak piyasada var. Her yerde satılıyor. Bakmak isteyen açıp bakar. İbn-i Kayyım’ın ilmi yetkinliğinin derecesini siz bilmezseniz bilen birine sorabilirsiniz.”
Mustafa İslamoğlu; Sahabe-i Güzine isnat ettiği çirkin görüşüne de verdiği kaynağa bakınca iddiasının mesnetten yoksun olduğu aşikâr olur.  Zaten İslamoğlu’nun verdiği kaynak olan İbn-i Kayım’ın görüşlerini de verdik. Ayrıca İbni Kayyım dediği kişi de İbni Teymiye'nin talebesi.  İslamoğlu, Ehl-i Sünnet ulemanın şüpheyle yaklaştığı bir kişiden, cumhur görüşe muhalif bir iddia ile gelmiştir. Ayrıca “Onlar ebedi olarak onun altında kalırlar. Ne azapları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.”(Sûre-i Bakara/162) “…onlar ateş halkıdır, orada ebedi kalacaklardır.”(Sûre-i Al-i İmran/116) “…Ve onlar ateş içinde ebedi kalacaklardır."(Sûre-i Tevbe/17 ayetlerini de görmezden gelmektedir.
Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat uleması cennetin ve cehennemim ebediliği hususunda ittifak içindedirler. İbn-i Teymiyye ve İbn-i Kayyım El Cevziyye haricinde. Onlar da zaten Ehli Sünnet değildirler.

Ebu Yusuf'a Edebsizce Sözler

Mustafa İslamoğlu; İmamlar ve Sultanlar kitabında İmam-ı Ebu Yusuf Hazretlerini yargılıyor ve ona edepsizce sözlerde bulunur. Aynı eserinde Mevdûdî’yi övüyor.
Mustafa İslamoğlu, Gerekçeli Meal-Tefsirinde Nisa Sûresinin 23. ayetinde geçen: “Kendileriyle zifafa girdiğiniz eşlerinizden olup himayenizde bulunan üvey kızlarınız (ın) nikâhı haram kılınmıştır.” kavl-i şerifinin 10 nolu dipnotunda şöyle diyor: “Kişinin önceki kocasından olma kızının yasak kapsamına girmesi için ‘aynı evde bir arada’ yetişmiş olma şartı öngörülmektedir. Bu şartın dışında kalanların yasak kapsamına girmediği görüşünü İbn-i Hazm, Ali ve Ömer’e nispet eder.” Mustafa İslamoğlu, Gerekçeli Meal-Tefsir, cilt:1, s.152...
Dört mezhebin kavline ters düşmüştür. Hanefi fıkıh kitaplarından el-Hidaye’de, Şafii fıkıh kitaplarından Haşiyetü’l Büceyremi’de, Maliki fıkıh kitabı olan Haşiyetü’s Savi, Hanbelî’nin Keşşafü’l Kına’ adlı kitaplarına göre bu hüküm geçerlidir. Yani kızların, üvey babalarının evlerinde bulunup onların terbiyeleri altında büyümeleri aralarındaki ebedi mahremiyetin şartı değildir. Böyle bir şart yoktur. İster üvey babalarının evlerinde olsunlar ister olmasınlar üvey babalarıyla nikâhlanamazlar.

İslamoğlu Salat Getirmeyi Şirk Sayıyor

Mustafa İslamoğlu, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e salât getirmeyi şirk sayıyor ve Ehl-i Sünnete sitem ediyor: 
“Rabbinizin Hz. Peygamber (s.a.v.)’i örnek gösterdiği halde, nedense klasik ulema (burada kimleri kasteddiği malum) ille de onu efsaneleştirmek için ellerinden geleni arkalarına koymamışlardır. Verilmek istenen insan tipi taklit edebilecekleri bir nebi değil de kendisine sadece hayranlık duyulmak için oldukça aşkınlaştırılmış insanüstü bir peygamber tipi çizmektedir. Elbette efsaneler örnek alınsın diye değil, sadece insanlara “onlar kim, biz kim” dedirtmek ve hayret ıslıkları çaldırmak için oluşturulur. Geçmişte bu tavır niçin takınıldı bilemem. Lakin çağın mantığı da buna çok benziyor. Kutsa ve müzeye kaldır… Onun örnekliği iki ayaklı Kur’an oluşundan gelir.”
“Klasik ulema” diye nitelendirdiği bütün âlimler zaten Resul-ü Zişan Efendimizin hayatını tastamam örnek almışlardır. Ayrıca Allah Rasülü'nü sadece postacı kılığına sokup vahyi insanlara getirdi modelinde anlatmaya çalışıyor. Halbuki Allah Rasulü, hareketleriyle, sözleriyle ve yaşayışıyla da örnek teşkil etmektedir. "Sen olmasaydın Alemleri yaratmazdım" hadisi kutsisinde de olduğu gibi, her şey onun aşkına yaratılmış ise, çnasıl salat ve selam getirilmesi yanlış olabilir, ki bunun hakkında ayet ve hadis olmasına rağmen. Alemler onun için yaratılmış, elbette ki insanüstü bir peygamber çizilecektir. Sahabenin Allah Rasulü'ne karşı aşırı sevgisini demek yanlış buluyor İslamoğlu?

Hanbeliler Eşari'yi Tekfir Ediyormuş!

Mustafa İslamoğlu, Ehli Sünnet olan mezhepleri de birbirine düşmanmış gibi göstererk: “Ehl-i Sünnet içi tekfir yarışmasına Hanbelîler de Eş’ari’yi tekfir edip, kanının helal olduğu yollu fetvalar vererek katılırlar.” diyor. Hanbelîler dediği kimselerin, kendi görüşlerini yaymaya çalışarak bu mezhepten ayrılan İbn-i Teymiyye taraftarları olduğunu ise gizliyor.  

Kura'an'a Abdestsiz Dokunulurmuş!

Mustafa İslamoğlu şöyle der: “Ben bu zamana kadar ne Kur’an’dan ne Resulullah’tan ne sahabeden ve ne de müctehit imamlardan Kur’an okurken abdestin farz olduğuna dair sahih bir şey okumadım, duymadım… Bilgime güvenmeyip “Kur’an okumak için abdest farzdır” diyen bir hadis, bir imam, bir âlim var mıdır diye Mektebetü’l Elfiyye’den dört yüz bin hadisi, bazıları Mebsut gibi 30 cildi bulan bine yakın kitabı, tüm mezheplerin kırkı aşkın kaynaklarını taradım, böyle bir şey bulamadım. En iyisi bu konularda en katı davrandığını bildiğimiz Suyutî’nin: “Kur’an okumanın adabı” başlığında yazdıklarını aynen tercüme etmek: “Kur’an okuma sırasında abdest almak müstehaptır; çünkü tilavet zikirden efdaldır ve Peygamber(s.a.v.) temizlenmeksizin zikretmeyi hoş karşılamazdı. İmamü’l Harameyn dedi ki: “Abdestsiz Kur’an okumak mekruh değildir, çünkü Peygamber yellenme ihtiyacı hissetse, yellenme sırasında harfleri doğru telaffuz edemeyeceği ihtimaline karşı okumayı durdurur.” İmam Suyutî, el-İtkan Fi Ulumi’l Kur’an, cilt:1, s.295...
Mustafa İslamoğlu sözde kaynağını da verdiği yazısını 25 Eylül 2000 tarihinde Akit gazetesinde yazmış. İslamoğlu, İmam Suyutî’den alıntı yaparak kendisini delillendirmeye çalışıyor. Çünkü kaynak verdiği kitaptan alıntı yaptığı kısım, Kur’an’a abdestsiz dokunulup dokunulamayacağı ile ilgili bölüm değil, abdestsiz Kur’an’ı (dokunmamak suretiyle) ezberden veya bakarak kıraat edebileceğimize ait bölümdür. Kur’an’ı, bakarak veya ezberden abdestsiz şekilde zaten okunabiliyor. Lakin Mustafa İslamoğlu, iki meseleyi birbirine karıştırıyor. Bütün Ehl-i Sünnet kaynaklarda, Kur’an’a abdestsiz dokunulamayacağı yazılıdır. İslamoğlu alıntı yaptığı İmam Suyutî’nin el-İtkan kitabını incelemeden konuşuyor. Hâlbuki bu değerli eserin ileriki sayfalarında şu yazıyor: “Bizim ve âlimler topluluğunun görüşü, abdestsiz olanın Kur’an’a dokunmasının haram olduğudur. O abdestsiz olan, ister küçük abdest almamış olsun, isterse büyük abdest. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de: “Kur’an’a ancak temiz olanlar dokunabilir.” buyrulmuştur. Sünen-i Tirmizi ve diğerlerinde geçen bir hadis şöyledir: “Kur’an’a ancak abdestli olanlar dokunabilir.” İmam Suyutî, el- İtkan Fi Ulumi’l Kur’an, cilt. 2, s.1188...

Hz. İsa'nın Geleceğini İnkar Ediyor

Mustafa İslamoğlu, Hz. İsa (a.s.)’nın tekrar nüzulüne inanmıyor: "Elde mevcut en eski metin, Hz. İsa’nın vefatından en az bir-bir buçuk asır sonrasına aittir."(Üç Muhammed, s. 49) "Bugün, tüm kalbimle iddia edebilirim ki, eğer Hazreti İsa kabrinden çıkıp gelse ona en büyük düşmanlık gösterecek olan, onun mitolojik imajını pazarlayarak geçinen kiliseler ve ruhban sınıfı olurdu."
Hz. İsa Aleyhisselam’ın tekrar dünyaya nüzulü sebebiyle Mustafa İslamoğlu’na şöyle bir soru soruluyor: “Soru: Sorum Hz. İsa ile ilgili olacak. O’nun tekrar geleceğine inanan yakın dostlarıma nasıl anlatayım da veya nasıl cevap vereyim de, biraz da olsa cevap verebiliyorum ama Buhari, Müslim gibi zatların hadislerini gösterdiklerinde bu hadisler uydurma diyemiyorum ve yorum yapamıyorum. Çünkü hadislerin gerçekliğini bilemiyorum. Bana bu konuda yardımcı olabilir misiniz? Ben gelmeyeceğine inananlardan olduğumu ifade ettiğimde bana itikadımdan bahsediyorlar. Sizden değerli cevaplarınızı bekliyorum. Allah sizden ve Müminlerden razı olsun."
İslamoğlu'nun cevabı:  Aynen ben de öyle yapıyorum. Bu doğru olan. Buhari ve Müslim’deki hadisler haber-i vahid. Zan içerir. Yanlış ve yalana ihtimali vardır. Bu tür haberler akideye konu olamazlar."

İslamoğlu Mutezili'yi Savunuyor

Mustafa İslamoğlu, Ehl-i Sünnete karşı bakın nasıl Mu’tezileyi savunuyor: “Mu’tezilenin, sünneti ya da hadisi toptan reddettiğini söylemek gerçeği çarpıtmak olacaktır. İslam’ın rasyonelliğini temsil eden Mu’tezile, rakiplerinin kendisine karşı tam kapasite kullandıkları “hadis imalatını” boşa çıkarmak için, bu konuda oldukça titiz ve seçici davranmıştır.” Mustafa İslamoğlu-Üç Muhammed, s. 193...

Mason Afgani'yi Övüyor

Mustafa İslamoğlu “Mason ve Din Düşmanı” olan Cemaleddin Efgani’yi göklere çıkarırken, Afgani’nin maskesini düşüren, Ehli Sünnet Âlimlerini ve Sultan II. Abdulhamid’i Afgani’nin tuvalet bezi olamazlar! diyerek aşağılıyor!
Peygamber Efendimizi (s.a.v.) övmekten çekinen ve hürmet edenleri aşağılayan İslamoğlu; mason üstadı Cemaleddin Efgâni hakkında ne diyor: “Tek kişilik bir ordu, tek kişilik bir ümmettir, göklerin kendisine dar geldiği kartaldır.” İşte riyakâr İslamoğlu’nun gerçek yüzü. Âlemlere rahmet gönderilen Hatemü’l Enbiya Hz. Muhammed Mustafa Efendimize (s.a.v.), övgüyü, salâtı, selamı, hürmeti çok gören İslamoğlu; Şii olduğunu ümmetten gizleyen bir takiyyeci, İngiliz oyuncağı olan bir mason, yalancı bir müfsid olan Efgâni’yi nasıl övüyor.


İBDA-C'den Baya Rahatsız Olmuşlar!

İslamoğlu'nun sapkınlıklarını Baran Dergimizde ele alınca, kendilerini Büyük Doğu-İbda'ya saldırmakta buldular. Kemalist rejimle yönetilen dönemlerde Müslüman avına çıkan Kemalist devlete karşı fikri savaş veren Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'na örgüt lideri diye iftira atarak Kemalist ve FETÖ ağzını kullanıyorlar. 
Büyük Doğu'nun ortaya koyduğu ideolojiyi temsil eden İbda, 28 Şubat'ta ve 15 Temmuz'da vatan için şehit vermiş ve Ehli Sünnet davası için de her türlü çalışmada yer almıştır.
İslamoğlu'nun Hilalhaber sitesinde "İBDA-C'nin düzenlediği terör eylemleri" diyerek cephelerin yapmış olduğu eylemi İbda'nın tamamına bağlaması da ahlaksızlık, cahillik ve iftiradan başka bir şey değildir. Cephelerin yaptığı iş cepheleri bağlar, İbda'yı bağlamaz. Çünkü cepheler birbirlerinden bağımsız olarak hareket eder ve hiç kimseden emir almazlar. Hiçbir liderleri de yoktur. 

İslamoğlu'nun İbda Hazımsızlığı

İslamoğlu'nun İbda'dan rahatsız olmasındaki hazımsızlığı da burada yatıyor. Ehli Sünnet düşmanlarına göz açtırmayan İbda ve camiası, İslamoğlu'nun da Şii çalışmalarını engellemiş, Anadolu insanını bu sapık ve benzeri sapıklara karşı uyarmıştır. Büyük Doğu-İbda varlığından beri Ehli Sünnet'e sahip çıkmış ve çıkmaya devam edecektir. Dergimizde dediğimiz üzere: Ehli Sünnet vel Cemaat yolunu müdafaa uğruna bedel ödemekten çekinmediysek, bugün de gerekene, gerektiği yerde, gereken tavrı göstermekten çekinmeyeceğiz! 

Baran Dergisi