Selâm ile…
Türkiye’de her kesim, pür dikkat 16 Nisan’da gerçekleştirilecek cumhurbaşkanlığı sistemi ve anayasa değişikliği referandumuna kilitlenmiş durumda… Sadece Türkiye’de değil, Batı’da da referandumun neticesinin ne olacağı merak ediliyor.

İslâm’a ve Müslüman Anadolu insanına karşı mevzilenen ve Anadolu’nun boyunduruktan kurtulma çabalarını her gördüklerinde seferberlik ilân eden Batılılar ve Batıcıların, tıpkı 1920’lerde, 90’larda, 28 Şubat’ta, 15 Temmuz’da ve muhtelif zamanlarda olduğu gibi bugün de hedefinde Müslümanlar var; fakat bugün karşılarındaki 15 Temmuz’un ardından psikolojik üstünlüğü ele geçiren topluca Müslüman halk…

Küfründe sadık olan kâfirin İslâm düşmanlığı zaten malûm… Nitekim referandum süreciyle beraber Avrupa’da Türkçe “referanduma hayır” manşeti atan yayın organlarına, Türkçe twit atan sözde aydınlara bolca rastlıyoruz. Batı ile “hayır” cephesinde birleşen içeridekilere bakınca müşterek paydalarının Hakk ve Halk düşmanlığı olduğunu şıp diye anlıyoruz. Tabiî olarak Batı kuyrukçusu CHP zihniyeti “hayır” cephesinde başı çekiyor. Senelerce kendilerini anti-emperyalist olarak lanse eden ama anti-emperyalizmin ne olduğundan bîhaber olanlar, yine sözde Kürt halkının hakkını savunduğunu iddia ederken bu topraklarda fitne çıkarma misyonunu icra etmek için elinden geleni ardına koymayanlar, Müslüman olduklarını söylemelerine mukabil hasedinden Müslümanca tavır takınamayanlar, Ak Parti içerisindeki koltuk sevdasından vazgeçemeyen menfaatperestler; liberaller, sosyalistler, sözde milliyetçi ve sözde İslâmcılar…

Fikirlerinde samimî olsalar birbirlerinin karşısında konumlanması gereken “hayır” cephesi sakinlerinin tek dertleri İslâm düşmanlığı ve menfaat kaygısı olduğundan devletin yönetim şekline dâir değişikliğin yeterliliği-yetersizliği de tartışılamıyor. Tabir-i caizse ortalık çamurdan geçilmiyor.

“Hayır”cılardan birileri her gün çıkıp bir yerlerde kusuyor. Bir CHP’li vekil, İstiklâl Muharebesi’nde Yunan’ı denize döken Müslüman Anadolu insanının torunlarını İzmir’den denize dökmekle tehdit ediyor; Batıcı kadın tiplemesinin mümessili, cehaletiyle malûl yazar-çizer-oyuncu Pelin Batu, 16 yaşında erkeklerin kucağında zıplayarak poz verirken kendisi için korkmayan annesinin bugün hayvanca bir insiyakla hayat sürebilme hakkının elinden alınacağı için korktuğunu söylüyor ve gözyaşları döküyor. CHP’nin daha değişiklik paketinin maddelerini dahî okumaktan aciz başkanı sağda solda zırvalamaya devam ediyor. Esasında bu çukur manzara karşısında lâf söylemek de bize zül geliyor; fakat kökten Batıcı zümreye 90 yıllık zulümlerinin sona erdiğini ve bundan sonra memleketin öz evlatlarına karşı gerçekleştirecekleri hiçbir teşebbüsün cezasız kalmayacağını söylemek gerekiyor.
Geçtiğimiz hafta referandumda tavrımızın “evet” olduğunu belirtmiştik. Bu hafta da referandum mevzuuna yukarıda bahsettiğimiz veçheden değindik ve “Batı Kuyrukçuluğu-İslâm Düşmanlığı-Millet Karşıtlığı / Batıcılar Bu Kez ‘Hayır’da Birleşti” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Hayırcıların Sembol Şahsiyeti: Pelin Batu” başlıklı yazısında Ömer Emre Akcebe işledi.

Çakal Carlos'un geçtiğimiz hafta mahkemesi yapılmıştı. Ayrıca Esed İdlib'te kimyasal silah kullanmış, onlarca insan ölmüş, yüzlercesi de yaralanmıştı; akabinde ABD Esed'in üssünü vurdu. Carlos bu vesileyle "Aldığım Ceza ve ABD'nin Suriye'ye Saldırısı" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Kâzım Albay, iktisadî mânâda en büyük problemlerden birisi olan gelir dağılımındaki adaletsizliğe değiniyor. Yazısının başlığı “Gelir Eşitsizliği Neden Kaynaklanıyor?”
Abdullah Kiracı, “Marksizm ve Sabite Paradoksu” başlıklı yazısıyla dergimizde…

Bu hafta Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, Gazeteci-Yazar Cemil Barlas ve İlhami Işık’ın referandum ile alâkalı görüşlerini aldık.

Malum mübarek üç aylara girdik. Fahri Özcan bu vesileyle, “Şu Mübarek Aylarda “Nafile” İbadetin Değerini Ah Bir Bilebilsek” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun dünya ve kâinat planını farklı bir veçheden ele aldığı eseri  Ölüm Odası B-Yedi’nin 360. Alt başlığı “Arka Kapak (Akıncı Güç 1. Sayı)”...
Osman Temiz, epifiz bezi ile alakalı yazı dizisine devam ediyor. Bu haftaki yazısının başlığı “Kozalaksı Bez ve Horus’un Gözü -II-”

Vehbi Kara, “Denizcinin Günlüğü”  başlıklı yazı dizisine devam ediyor; bu haftaki yazısının başlığı ise, “Atlas Okyanusu ve Gemi Yarışı-II-”
Gülçin Şenel, “Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz. Haftaya görüşmek dileğiyle, Allah’a emanet olun.