Selâm ile...

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin, İstiklal Mahkemeleri ile beraber en karanlık dönemlerinden birisi olan 28 Şubat’ın 21. senesini doldurmuş bulunuyoruz. Doğrudan doğruya İslâm’ı Anadolu’dan süpürme operasyonu olan 28 Şubat, sadece askerî bir darbe değil, sermaye, medya ve sivil toplum ayakları ile beraber topyekûn hesaplaşılması gereken bir emperyalizm projesidir. 28 Şubat’ın tüm bu hususiyetlerine ve aradan geçen 21 seneye mukabil bu hesaplaşma yapılamadığı için Anadolu, Siyonist Haçlı tezgâhı olan birçok operasyona maruz kalmaktan kurtulamamıştır. Bu yönü ile 15 Temmuz Darbe teşebbüsünün de 28 Şubat ile yakından alakası vardır.

Nasıl ki 15 Temmuz’da Müslüman Anadolu halkı darbecilere karşı darbeyi püskürtmüşse 28 Şubat sürecinde de sayıları az dahî olsa Müslümanlar darbeye karşı direnmiş, fakat muvaffak olamamışlardır. İstiklal Mahkemeleri’yle aynı zihniyetin ürünü olan DGM’lerde bu direnişine devam eden Müslümanlar, Batıcı Kemalist cunta tarafından yapılan haksız ve hukuksuz yargılamalar neticesinde hapis cezalarına çarptırılmış ve tutsak edilmiştir. Cezaevlerindeki Müslüman tutsaklara yapılan zulüm o gün bugündür sürdürülmektedir.

İktidarda Müslümanların olmasına rağmen Batıcı Kemalistler tarafından hükmü verilen bu zulmün, hem de darbeyi yapan paşalar müebbet hapis cezası istemi ile yargılanırken sürdürülüyor olmasının akla, mantığa, hukuka ve dahi vicdana sığar hiçbir yanı kalmamıştır. Ordumuz Suriye’de Allahu ekber nidaları ile operasyon yaparken 28 Şubat kahramanlarının sadece ve sadece Din-i Mübin-i İslâm’ı ve vatanı muhafaza etmeye kalkmaları sebebiyle hala cezaevlerinde tutuluyor olması devletin içinde bulunduğu akıl tutulmasını göstermeye yeter de artar bile. Artık bu mesele etrafında konuşulup kem-küm edilecek raddeyi çoktan aşmış, sabırlar taşmıştır!

Zira son birkaç aydır 28 Şubat zulmünün artık neticelenmesi gerektiğini dergimiz sayfalarında vurgulamaktayız. Bu hafta da Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun 28 Şubat vesilesiyle yaptığı açıklamadan dolayı bu mevzuyu kapağımıza taşıdık ve kapağımızda Mirzabeyoğlu’nun “28 Şubat’ın mağdur, mazlum ve kahramanlarının durumuna el atmak farzdır!” ifadelerine yer verdik. Salih Mirzabeyoğlu’nun açıklamasını ayrıca arka kapağımızdan sizlerle paylaşıyoruz.

Muhtevamıza gelecek olursak; kapak mevzuumuzu Ömer Emre Akcebe, “28 Şubat Bir İcat Değil Rejim Geleneğidir” başlıklı yazısında işledi.

Yine aynı mevzu ile alâkalı olarak, M. Taha İnci28 Şubat: Görmedim, Duymadım, Bilmiyorum!” başlıklı yazısıyla dergimizde.

Harun Çetin, “Netlik ve Duruş” başlıklı yazısında Nureddin Yıldız’ın İmam-ı Gazalî Hazretleri hakkında yanlış bilgi üzerine sarfettiği sözleri tenkid ediyor.

Bu hafta Arif Keskin ile İran devletini masaya yatırdık. Siyasî, dinî ve iktisadî tüm yönleriyle İran’ı konuştuğumuz röportajı alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

Fahri Özcan’ın bu haftaki mevzuu “Yakup ve İlyas (a.s.) Sonrası İsrailoğulları ve Suriye”.

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun dergimizde tefrika edilen eseri Ölüm Odası B-Yedi’nin bu haftaki alt başlığı “Meydan Okuma (Doğu Yakasının Hikâyesi)”…

Fatih Turplu, “Türkiye’deki Malcolm-X Sevgisinin Sebebleri”nden bahsediyor.

Osman TemizAsklepios ve Horoz Borcu” başlıklı yazısıyla dergimizde…

Gülçin Şenel’in yazısının başlığı “Bienal, Çağdaş Sanat ve Yeditepe Bienali”.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

İntikam hissiniz dâim olsun!..