Selâm ile...
 
Geçtiğimiz hafta dergimizi baskıya hazırladığımız saatlerde Hindistan ile Pakistan arasında Keşmir anlaşmazlığı sebebiyle bir çatışmanın yaşandığı haberi ajanslara düşmüştü. Bu hadise konuşulurken Afganistan’da Taliban mücahidleri tarafından, ülkedeki en korunaklı üslerden birisi olan Helmand’daki Şorab askerî üssüne bir saldırı gerçekleştirildi. Dolayısıyla tüm dikkatlerin Orta ve Güney Asya’ya döndüğü bir haftayı geride bıraktık.
 
İlk olarak Hindistan-Pakistan gerginliğinden kısaca bahsedelim... Bölgedeki sorunun kaynağı olarak Keşmir gösteriliyor. Keşmir iki ülke arasında dört kez savaşa sebep olan tartışmalı bir bölge. İki ülke arasındaki son kriz ise sadece Keşmir ile alakalı değil. ABD ile Çin’in de işin içerisinde olduğu dikkat çekiyor. Uzun yıllar bölgede ABD’nin en önemli müttefiki olarak gösterilen Pakistan, Çin tarafından desteklenirken, ABD ise Hindistan’ı destekliyor, desteklemekten öte Pakistan’a karşı provoke ediyor. Zira muhtemel bir savaş durumunda Hindistan’ın daha fazla zarar görme ihtimali varken itidal çağrısı Pakistan’dan geliyor, Hindistan ise tabiri caizse meydan okuyor. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda hesabın sadece Keşmir’den ibaret olmadığı ise net bir şekilde anlaşılıyor.
 
Gelelim Afganistan’a... Malûm ABD, 2001’de girdiği Afganistan’dan bir türlü çıkamadı. İngiliz hegemonyasının yıkıldığı, Sovyetlerin ağır yara aldığı Afganistan’da, ABD de âdeta bataklığa saplandı. Harcanan milyarlarca dolara, Müslümanların üzerine yağdırılan bombalara ve kurşunlara mukabil, bugün Afganistan’ın yüzde 65’i Taliban’ın hâkimiyetinde bulunuyor. Bu durum ABD’yi müzakere masasına oturmak zorunda bıraktı. ABD masaya oturdu oturmasına; ama Taliban’ın saldırıları sona ermedi. Taliban, bir diplomasi dersi verircesine, zorla masaya oturttuğu ABD’ye, yaptığı saldırılarla şartlarını kabul ettiriyor.
 
Taliban’ın Pakistan ile münasebeti çerçevesinde Helmand’da mücahidlerin gerçekleştirdiği operasyon da, Pakistan-Hindistan kriziyle ilişkilendirilebilir.
634. sayımızın kapağına Taliban’ın ABD’yi hüsrana uğratan operasyonunu taşırken “Coni’ye Afganistan’ı Dar Eden Yiğitler” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Atlantik’ten Sonra Şimdi Pasifik Düzeni” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe,  Taliban’ın Şorab Hava Üssü operasyonu ile birlikte Hindistan-Pakistan krizini ve bölgedeki Çin-ABD münasebetlerini değerlendiriyor.
Geçtiğimiz hafta TRT World muhabiri Ali Mustafa, Doha’da Taliban Sözcüsü M. Süheyl Şahin ile bir röportaj yaptı. Biz de Ali Mustafa’ya Taliban-ABD müzakereleri hakkındaki intibalarını, bölgedeki son durumu ve Taliban’ın diğer gruplarla ilişkilerini sorduk. 
 
Akademisyen Dr. Barış Adıbelli, Pakistan-Hindistan krizi çerçevesinde bölgede yaşananları ve ABD-Çin ilişkilerini Baran okurları için değerlendirdi. Alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.
 
Aktüel gelişmeler çerçevesinde Venezüella meselesini değerlendirmeye devam eden Çakal Carlos (Salim Muhammed), “Rusya ve Çin Venezüella’ya Askerî Destek Vermeli” diyor.
 
Dergimizin 12 ve 13. sayfalarında Hindistan ve Pakistan hakkında bilgi veren ve Keşmir meselesini izah eden bir infografiği dikkatinize sunuyoruz.
 
Ercan Çifci, “28 Şubat 1997 Darbesi Köpekler Serbest Taşlar Bağlı” başlıklı yazısının ikinci bölümünde İbda’nın 28 Şubat’taki direnişinden bahsediyor.
 
Bu hafta Anadolu Akıncıları, altı ilde 28 Şubat ile alâkalı bir basın açıklaması yaptı, haberi ve basın açıklamasını dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.
 
Kerim Bozdağ, “Aczimendiler” başlıklı yazısında 28 Şubat’ta kurulan komplolar sebebiyle hâlâ bir kesim tatlı su Müslüman’ı tarafından şüpheyle yaklaşılan Aczimendilerin samimiyetinden ve İbda’ya olan desteğinden bahsediyor.
 
Bahattin Yeşiloğlu, deizm ve emojiler çerçevesinde “Dinde ve Dilde Anarşizm”den bahsediyor.
Osman Temiz, “Kartezyen Felsefe Üzerinden Ruh-Beden Düalizmine Farklı Bir Bakış: Kartezyen Koordinat Sistemi” başlıklı yazısıyla dergimizde...
 
Sizler için derleyip yorumladığımız haberler ile birlikte bu haftanın muhtevası böyle...
 
Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...
 
Allah’a emanet olun...