Selâm ile...
Sürekli hatırlatıyoruz: Dünya bir buhran sürecinden geçiyor ve yeni bir düzeninin ortaya çıkış sancılarını yaşıyor. Cihanşümûl çaptaki arayışa paralel bir şekilde, Türkiye de nizamını arıyor. Esasında memleketimizde bu arayış yeni bir şey değil, Osmanlı’nın aşk ve vecdini kaybettikten sonra kaba softa-ham yobaz eline düşmesinden beri devam ediyor. Kanuni döneminden Kemalist rejimin ihdas edildiği 20. yüzyılın başlarına kadar, yeni nizam arayışı çerçevesinde ortaya koyulan tüm çabalar, tıpkı bataklıkta çırpındıkça batıyormuşçasına bir netice vererek şartların daha da kötüye gitmesine ve müntehasında Müslümanların nizamsız kalmasına sebep olacak Kemalist rejimin kurulmasına kadar varmıştır. İslâm’ı Anadolu’dan süpürme projesi olan Kemalizm’in hâkim olduğu bu zaman zarfında Müslümanlar ufak-tefek kıpırdanma emareleri göstermişse de kendi nizamlarını tesis edememişlerdir.

2002 senesinde Ak Parti’nin iktidara gelmesinden sonra Müslümanlar çevreden merkeze doğru kaymış, Kemalist düzen içerisinde rahat bir nefes alma imkânına kavuşmuştur. Bu durum, demokrasi aldatmacasına kanan bazılarının ideallerini üç-beş kuruşa satmasına sebep olsa da, Müslümanların ekserisi İslam nizamına doğru yol alma fikriyle hareket etmeyi sürdürmektedir. Nitekim 15 Temmuz halk ihtilâlinin neşvünema bulmasını sağlayan da bu fikirdir. Yaşanan sosyolojik dönüşümle beraber hemen hemen her hadise Kemalist rejimin iflasını, Anadolu’nun özüne dönmesi gerektiğini ihtar etmektedir. Tıpkı 31 Mart seçimleri sonrasında gördüğümüz gibi... Küfrün merkez ocağı CHP bile dize gelmiş, meşruiyetinin kaynağını İslâm’da arar olmuştur; popülizm yapıyorlar, samimiyetsizler o ayrı mesele... Asıl mesele, Müslüman idarecilerin, kendi nizamımıza kavuşmak için son derece müsait olan bu ortamda tereddüt göstermesidir.

Kapağımızda bu tereddütten bir an evvel kurtulmak gerektiğini ihtar ederek “Türkiye’nin Birliği ve Kurtuluşu İçin Tek Yol İslâm” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Meşruiyetin İstismar Edilen Kaynağı” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, Müslümanların Ehl-i Sünnet vel Cemaat yoluna sıkı sıkıya bağlı nizamını tesis edemediği için sahteliklerin kol gezdiğini, İslâm’ın istismar edilmeye çalışıldığını belirtiyor.

Ali Acar, “Taksim’e Yeni Düzen: Seçim Sandıklarının Ekonomi Politiği” başlıklı yazısında, “İstanbul belediyesinin el değiştirme ihtimali ve buna yönelik sandık yolsuzluklarının amacı “Kanal İstanbul Projesi” ile alakalı olmasın?..” sorusunu soruyor.

İbrahim Tatlı, “Başkan, Sen Ne İstiyorsun?” başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyor ve iç-dış şartlar göz önünde bulundurulduğunda ne yapılması gerektiğinden bahsediyor. Alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

S-400 meselesi ile Sudan, Cezayir ve Libya’da yaşanan hâdiselerle alâkalı haber-yorumlarımızı dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz. Ayrıca bu meselelerle alâkalı olarak gazeteci yazar Merve Şebnem Oruç ve Mustafa Özcan ile birer röportajı da siz okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.

Kâzım Albay, “Hedef, Gaye ve Nefs Disiplini” başlıklı yazısında “Allah yolunda olmak, Allah yolunda ölmekten daha zordur. Mühim olan istikamet üzere bir ömür yaşayabilmektir.” diyor.

Kerim Bozdağ, “Galip Mağlup mu Olacak?” başlıklı yazısında seçim sürecinin ve sonrasında çıkan manzaranın analizini yapıyor.

Osman Temiz’in bu haftaki yazısının başlığı “Vaad Edilmiş Zaman ve Mekân: İstikbâl İslâmındır”.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun...