Selam ile...
Malûmunuz 23 Haziran’da, 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin sonucunda İstanbul’da oyların çalınması dolayısıyla iptal edilen seçim yenilenecek. Hadiselerin gelişimiyle son derece ehemmiyetli bir hâle getirilen İstanbul seçimlerinde başını Ak Parti ile MHP’nin çektiği Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım’a karşı, adı Millet İttifakı olmasına mukabil bileşenlerine bakıldığı anda Millî Felaket İttifakı olduğu anlaşılan konsorsiyumun adayı Ekrem İmamoğlu yarışacak. Bu seçimde, elbette oyumuz Cumhur İttifakı’na...
***
Arap Baharı’nın ardından Mısır’da cumhurbaşkanı seçilen ve daha sonra ABD-İsrail destekli bir darbe ile iktidardan indirilen ve cezaevine atılan M. Mursî, bu hafta yargılandığı duruşma sırasında şehid oldu. Allah şehadetini kabul eylesin!..
***
Kapak mevzumuza gelirsek; “Tarih tekerrürden ibarettir.” mânâsı anlaşılmadan sık sık kullanılmasından dolayı içi boşaltılmış bir özlü söz. Tekerrürden ibaret olan tarihten ders çıkarmak ise zaman ve mekânın şartlarına göre başka formda olan “şey”leri, şahısları ve hadiseleri günümüze aplike edebilmekten geçer. Biz de, günümüzde içinde bulunduğumuz menfi vaziyet dolayısıyla tarihiyle övünmeyi seven, geçmişte yaşanan olumsuzluklardan ders çıkardığımızı göstermeye çalışan bir millet olarak sürekli maziye atıf yaparız. Nitekim, bu çerçevede Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yaşadığımız süreç için II. Abdülhamid Han ve Osmanlı’nın yıkılış devri benzetmesi yapılıp durmakta... Biz de bu haftaki sayımızda “Tarih Tekerrür Etmesin!” diyoruz.

Kapak mevzumuzu “Tarih Tekerrür Eder mi?” başlıklı yazısında işleyen yazarımız İbrahim Tatlı, sanılanın aksine içinde bulunduğumuz zamanın Abdülhamid Han devrine, Başkan Erdoğan’ın da Abdülhamid Han’a benzemediğini, yaşananlar ve icraatları bakımından Başkan Erdoğan’ın II. Mahmud’a benzediğini, hatta 19. yüzyıl başlarında Osmanlı’da yaşananların bir kopyasının bugün Türkiye’de yaşandığını belirtiyor. Alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

Kapağımızda sürmanşette yer verdiğimiz 23 Haziran seçimleri üzerine kaleme aldığı yazısında, Ömer Emre Akcebe, “Tarafımız Elbette Cumhur İttifakı” başlıklı yazısında dışarıdan kurgulanan bir proje ile karşı karşıya olunduğunu belirtirken, “CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve HDP’ye oy verenlerin hepsi vatan haini mi? Elbette ki değil. Biz burada bu siyasî partilerin güdücülerinden bahsediyoruz. Siyasi körlük başka şey, hainlik başka. Lakin siyasi körlükte ısrarın sonu da pek iyi değildir, bizden söylemesi…” diyor.

Yine seçimlerle alâkalı olarak Yeni Şafak İnternet Yazı İşleri Müdürü Ersin Çelik ile yapmış olduğumuz söyleşiyi dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.

Kerim Bozdağ, “Şehid Mursi’ye Rahmet” başlıklı yazısında Müslümanların esas meselesinin “Abdulfettah Sisi gibi alçakların yetiştirilmesine zemin olan yapının mahiyeti” olduğunu söylüyor ve devlet aygıtının ehemmiyetinden dem vuruyor.

Faruk Hanedar, “İntikamını Alacağız!” başlıklı yazısında Mursi’nin şehadeti vesilesiyle Arap Baharı ve ardından Mısır’da gelişen hadiselerden bahsediyor.

Gazeteci Yazar Mustafa Özcan Mursi’nin şehadetini, İhvan-ı Müslimin’in istikbalini ve Mısır devletinin halihazırdaki vaziyetini Baran okurları için değerlendirdi.

Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar ile Türkiye-ABD gerginliği ve S-400 meselesi etrafındaki gelişmeleri konuştuğumuz kısa söyleşiyi de dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.

Osman Temiz’in “Ahid Sandığı veya Tabut-u Sekîne” başlıklı yazısı altıncı bölümüyle devam ediyor.
***
Yazarımız Çakal Carlos, bu hafta, kendisine daha evvel Beyrut merkezli Al-Akhbar gazetesi adına Lena el-Husseini tarafından gönderilen soruları cevaplandırdı. Telefon hatlarındaki problemin devam etmesi sebebiyle ses kaydında aşırı eko olmasından dolayı bu metni yayınlayamıyor, okurlarımızdan özür diliyoruz.
***
Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz...

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun.