Selâm ile...
 
15 Temmuz işgal/darbe teşebbüsüne karşı şanlı direniş ve zaferimizin 3. sene-i devriyesini bu hafta idrak ediyoruz.
 
15 Temmuz 2016, Siyonist-Haçlı ittifakı ile onların içimizden devşirdiği kuyrukçuların, Müslüman Anadolu halkı bir daha belini doğrultamasın diye giriştiği operasyonun icra tarihidir. Lozan’da Anadoluya hapsedilip boğulmak istenen Müslüman ruhun, düşman işbirlikçilerinin elindeki silaha gövdesini siper ederek karşı koyuşunun, bir asırdır devam eden yarım yamalak işgali tamamlama girişimine yalınkılıç isyan edişinin tarihidir. 15 Temmuz, Üstad Necip Fazıl ve Şehid Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun bu millete üflediği ruhun cemiyet meydanında aksettiği, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun niçin halk ihtilâlini işaret ettiğinin de daha iyi idrak edildiği tarihtir.
 
15 Temmuz’da Müslüman millet sokakta iktidarı kurdu. 1999’da ateşi yakılan ihtilâl sürecinde önemli bir eşik taşı aşıldı. Müslümanlar bir gecede on senelik aşama kat etti. Fakat siyasî irade Müslüman Anadolu halkının gövdesini tanklara siper etmesinin karşılığını verecek kazanımları koruma noktasında yetersiz kaldı; belki de halkın direnişinden kendisi de korktu. Tüm darbelerin anası olan Kemalizmle ve oligarşik düzenle layıkıyla hesaplaşamadı. Hesaplaşmak bir yana, FETÖ’nün babası Kemalizm yeniden hayat bulmaya başladı.
 
Bunun neticesi ise operasyon yemeye devam etmek oldu. Son İstanbul seçimleri bunun misali... Ve yeni bir saldırı olmayacağının garantisi yok; ki İstanbul seçimlerinin, yeni ve büyük bir plânın küçük bir ayağı olduğu da aşikâr. Şiddet dozu artan bu saldırılara karşı savunmada kalmak yetmiyor; “en iyi savunma, saldırıdır” gerçeğini göz önünde bulundurarak içeriden kuşatılmış olmanın tehlikeli vaziyetinden kurtulmak için Batıcı rejimi kökten tasfiye edici teşebbüslerin ivedi bir şekilde kendini göstermesi gerekiyor. Yapılan değişiklikler ve reformlar sathî kaldığı, inkılap çapına erişmediği müddetçe rejim yerli yerinde duracak; rejim yerli yerinde dururken, her yarım oluşun yok oluşa doğru sayısız darbe ihtimalini içinde barındırması sebebiyle ilerleme sağlanamayacaktır!
 
Bu meselede sürat hayattır ve bu saatten sonra geç kalan ölür!
 
Kapağımızda da söylediğimiz gibi “Oligarşik Düzen Yıkılmadan 15 Temmuz Bitmez!”
 
Kapak mevzuumuzu “Rejim Gardiyanları Tasfiye Edilmeden İşgâl Sona Ermez” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, Türkiye’nin nasıl sömürgeleştirildiğinden, Müslüman Anadolu belini doğrultma teşebbüsünde bulununca indirilen darbelerden ve darbe teşebbüslerinden bahsediyor.
 
Gazeteci-Yazar Yusuf Kaplan ve Gazeteci-Yazar Ardan Zentürk’e 15 Temmuz’un mânâsını sorduk.
 
Akıncılar, Kızıl Çin’in, Doğu Türkistan-Urumçi’de yaptığı katliamın onuncu sene-i devriyesi vesileyle Tarabya’daki Çin Başkonsolosluğu önünde, 5 Temmuz Cuma günü Doğu Türkistan Teşkilâtlar Birliği’nin organize ettiği eyleme destek verdi. Ellerinde Başyücelik, Türk ve Doğu Türkistan bayrakları ile on yıl önce meydana gelen hâdiselerde şehid olan Mü’minlerin fotoğraflarını taşıyan Akıncılar, “Dişe diş, kana kan, intikam intikam!”, “Katil kızıl Çin, Türkistan’dan defol!” sloganları attı ve Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun “Ya Mûntakîm Allah, bizi intikamına memur et!” duasıyla Kızıl Çin’in zulümlerine karşılık intikam yemini etti. Detayları orta sayfamızda bulabileceksiniz.
 
Kerim Bozdağ, “Yerli Lawrance’lar ve İşbirlikçileri” başlıklı yazısıyla dergimizde...
 
Çakal Carlos (S. Muhammed), “Libya’da Hedef Türkiye” başlıklı yazısında Hafter’in emperyalistler tarafından kullanıldığından ve bölgedeki güç dengelerinden bahsediyor.
 
Heybe İnsanî Yardım Derneği Başkanı Yasin Karayel ile Suriyeli mülteciler üzerinden yürütülen kara propagandayı konuştuk.
 
Bahattin Yeşiloğlu’nun bu haftaki yazısının başlığı “Sorulara Karşı Sorular”...
 
Oğuz Can Şahin, “Yaman Bir Kelime: İrade” başlıklı yazısında irade ve gücün arasındaki alâkadan bahsediyor.
 
Bu hafta muhtevamız böyle...
 
Nice sayılarımızda görüşmek dileğiyle, Allah’a emanet olunuz.
 
Allah-u Teâlâ, topyekûn Anadolu halkına şehidlik şuuru nasib etsin!
 
İntikam hissiniz daim olsun!