Selâm ile...
Etkili bir gençlik politikanız ve gençliğe ideal aşılayacak donanımlı kadrolarınız yoksa, ortalığa “benden sonrası tufan” zihniyeti hakimse, yarının teminatı olması gereken gençleriniz ancak uzay boşluğunda yer kaplar. Hele hele yaklaşık yüz küsur yıl evvel Batılılaşma hastalığına yakalanmış ve Batılılaşmayı yanlış anlamışsanız...
 
Kemalist bir darbe ile topyekûn milletin öz değerlerine saldırılmış, inşa edilen yeni rejim kof ve ahlâksız nesiller yetiştirmeyi kendisine şiar edinmiş ve arzu ettiği kof nesilleri yetiştirmeyi başarmışsa;  bunun üstüne, bir de “ılımlı İslâm” adı altında yürütülen bir içtimaî mühendislik operasyonuyla, değerlerini muhafaza edenlerin idrakleri iğdiş edilmişse... Siz de onlara yeniden ulvî bir ideal aşılayamıyorsanız; geleceğe dair ümid ışığınızın sönmemesi için hiçbir sebep kalmamış demektir!
 
İşte, gençliğin manzarası ve Türkiye’nin günlük siyasî itiş-kakışların ötesinde en ehemmiyetli meselesi. Ülkemizde, 17 senedir “Müslüman” bir iktidar olmasına mukabil, ne yazık ki, artık yaşadığı topraklarla hiçbir bağı kalmamış ve Batı’nın dayattığı başıboş hayat tarzının müptelası olmuş bir nesil geliyor. Geri kalan azınlık ise ancak istisna teşkil ediyor. Global müesses nizamın baskılarının ve yönlendirmelerinin yanı sıra iktidarın uyguladığı yanlış eğitim, kültür ve sosyal politikaların bedelini memleket çapında ödemeye doğru yol alıyoruz.
 
Türkiye manevî, tarihî, kültürel ve insanî oluş zaruretini ihtar eden konumuyla gençlik davasını şekil ve kimliğe kavuşturmaya mecbur hatta mahkûmdur. Bu da “yeni nizam-yeni insan” demektir.
Yeni bir nizam duygusu aşılanmış ve bu nizam fikrini kuşanmış gençliği inşa ettiğimizde, diline, dinine, fikrine, ırzına, evine, ruhuna, aklına, ilmine, kültürüne, cemiyetine sahip çıkan bir insan ve toplum hayatı mümkün olabilir.
 
Kapağımızda gençliğin ahvalini değerlendirirken “diline, dinine, fikrine, ırzına, evine, ruhuna, aklına, ilmine, kültürüne, cemiyetine düşman edilmeye çalışılan bir gençlik” dedik. Kapak mevzumuzu birkaç farklı veçheden ele alan yazı ve röportajları dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.
 
Ömer Emre Akcebe, “Öğretilmiş Cehalet” başlıklı yazısında gençlerimizin içinde bulunduğu vahim vaziyete nasıl getirildiğini işlerken “devletin, geri dönüşü mümkün olmayan noktaya gelmeden evvel, adeta seferberlik ilân etmek suretiyle yeni bir gençlik, aile ve toplum siyaseti geliştirmesi ve işletmesi gerektiğine” dikkat çekiyor.
 
Devlet ve STK’ların sosyal politikalarından erkek-kadın eşitliği mevzuuna, evlilik müessesesinden İslâmcı feminizme ve moderniteye kadar, aile meselesini enine boyuna değerlendirdiğimiz röportajda Lütfi Bergen, “Evlenmek Erkek İçin Hapis Tehdidi Haline Getirildi” diyor.
 
Rüstem Pehlivanlar, “Aile Kralların Bile Giremediği Bir Kaledir” başlıklı yazısında Müslüman Türk’ün kurduğu medeniyetin aile yapısı sayesinde yüzyıllarca ayakta kaldığını ve bunu fark eden Batı’nın aile yapımıza saldırdığını belirtiyor.
 
Said Ercan ile gençlik ve aileye yönelik yürütülen global tahribat operasyonlarını konuştuğumuz röportajda Ercan, “LGBT Üzerinden Pedofili Meşrulaştırılmaya Çalışılıyor” diyor.
 
Dergimizin ortasayfasında Kaz dağlarında yürütülen altın arama faaliyetlerinin “ağaç” bahanesiyle protesto edilmesine dair bir haber yorumumuzu bulabileceksiniz.
 
Kerim Bozdağ, “Fırat’ın Doğusuna Operasyon” başlıklı yazısında Türkiye’nin uzun bir süredir gündemini meşgul eden PKK meselesine temas ediyor. Türkiye ile ABD’nin bu mevzuda vardığı mutabakat hususunda İdriş Kardaş ile yapmış olduğumuz röportajı dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.
 
Kâzım Albay, “Allah Var, M…….d Var” başlıklı yazısında geçmişi günümüze ve istikbale bağlamak suretiyle siyasî, iktisadî ve içtimaî bazı meseleleri değerlendiriyor.
 
Altınoluk Dergisi Dış Politika ve Erkam Radyo Haber Editörü Beytullah Demircioğlu Baran Dergisi’nin 657. sayısı için kaleme aldığı yazısında, “Körfezin Kukla Rejimleri Üzerinden ABD ve İsrail’in Kurmak İstediği Ortadoğu Düzeni”nden bahsediyor. Gazeteci-Yazar Mustafa Özcan ile de bu mesele üzerine bir söyleşi yaptık.
 
Bu haftaki dergimizin muhtevası böyle...
 
Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...
 
Allah’a emanet olun...