Selam ile…
15 Temmuz sonrasında çoğu alanda FETÖ ile yoğun bir mücadeleye girişildi; fakat FETÖ’nün siyasi yapılan-masına dair hiçbir yol alınamadı, hiçbir isim ortaya çıkmadı. Muhtelif zamanlarda ortaya atılan bazı iddialar çerçeve-sinde birtakım siyasîler birbirlerini FETÖcü olmakla suçladı; fakat hiç kimse iddiasını ispat etmedi veya edemedi. 

Kemal Kılıçdaroğlu da 3 Nisan 2017 tarihli konuşmasında böyle bir iddiada bulunmuş, Ak Parti’nin 120 ilâ 180 arasında milletvekilinin FETÖcü olduğunu ve hükümetin darbe olacağını önceden bildiğini iddia etmişti. 15 Temmuz’dan sonra birçok danışmanının FETÖcü olduğu ortaya çıkan ve hâlihazırda firarî milletvekilleri bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğindeki CHP, geçtiğimiz günlerde ise TBMM’ye “FETÖ’nün siyasî ayağının ortaya çıkarılması” ile alâkalı bir önerge verdi. Tabiî ki mevzubahis önerge hakkında samimi değiller. Bununla, kendilerinin FETÖ ile olan iltisaklarını gizleyebileceklerini düşünüyorlar. Zaman zaman Meclis’e bu minvalde önerge vermeleri-nin başlıca sebeplerinden birisi budur. Suçluluk psikolojisinde olanların, suçu başkasının üzerine atmak için en yüksek sesi çıkardıkları herkesin malûmudur. Elbette bu söylediklerimiz FETÖ’nün tek bir siyasî ayağı bulunduğu, onun da CHP olduğu şeklinde anlaşılmasın; çünkü FETÖ’nün tek bir siyasî ayağı yoktur. 

FETÖ’nün siyasî ayağı ortaya çıkarılmalıdır; fakat bilinmelidir ki bu yapı tüm siyasî partilerin içine bir şekilde sızmıştır. Partinin veya partilinin FETÖ ile doğrudan bir iltisakı olmasa dahi, FETÖ artık bir zihniyet hâline gelmiş ve bazı noktalarda belirli kişiler üzerinden partileri yönlendirebilme kabiliyetine erişmiştir. Ayrıca FETÖ’nün menfaatlerine hizmet ettiği ayan beyan ortada olan üst düzey birtakım siyasîler, herkesin FETÖ ile bağları olduğunu bilmesine mukabil ellerini kollarını sallayarak gezmektedirler.

Kapağımızda bu meseleyi işledik ve “Halkın Zaten Bildiği FETÖ’nün Siyasî Ayağı Ortaya Çıkarılsın!” manşetini attık.

Kapak mevzumuzu “Bakış Açısı Değişmeden FETÖ ile Mücadele Edilemez” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, FETÖ’nün bir zihniyet olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin FETÖ’den kurtulmasının örgütün mensuplarıyla sınırlı olmadığını ve Türkiye’nin asıl savaş açması gereken şeyin bu zihniyet olduğunu belirtiyor.

Gazeteci Yazar Kemal Gümüş ile kapak mevzumuz ile alâkalı olarak yapmış olduğumuz mülakatı ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz. Gümüş, CHP’nin başına Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçmesiyle birlikte, CHP’nin FETÖ ile bağının kemale erdiğini söylüyor.

Sosyolog Müfid Yüksel ile geçtiğimiz günlerde şehid edilen Bitlisli âlim Seyda Abdülkerim Çevik Hoca ile “tekke ve zaviyeler kanunu”nu konuştuk. 

Kaynaşlı Belediye Başkanı Birol Şahin ile yapmış olduğumuz mülakatta batıl davalar peşinde koşanların davalarında cesur ve samimi olmalarına rağmen, hak dava üzerinde olan Müslümanların korkularından dolayı samimi ola-madıklarını konuştuk.

Oğuz Can Şahin “Balzak, C. Meriç ve Kılıçdaroğlu” başlıklı yazısında Cemil Meriç’in tercüme ettiği Balzak eserleri vesilesiyle büyük bir romancının hayatını yazmak istediğini belirtiyor; fakat büyük bir romancı yerine bir çizgi roman karakterini tedai ettiren bir siyasîden bahsediyor…

Çakal Carlos (S. Muhammed) “Libya’ya Askerî Müdahale Bir Zarurettir” başlıklı yazısında Libya meselesi etrafında yaşananlardan bahsederken, Türkiye’nin Libya’ya müdahale etmesinin meşru olmasının yanı sıra zarurî olduğunu da vurguluyor.

Osman Temiz, Kant’tan bahsettiği “Alman İdealizminin Tohumu: Emmanuel Kant” başlıklı yazı serisinin üçüncüsüyle bu hafta dergimiz sayfalarında.

Cihan Zeyrek’in yazısının başlığı “Helen Kültürü Etrafında Birkaç Not”…

Ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.

Nice sayılarımızda görüşmek dileğiyle…

Allah’a emanet olun…