Selâm ile...
I. Dünya Savaşı’yla tahrip olan dünya düzeni taşlarının yerine oturtulması talebinin neticesi olarak başlayan II. Dünya Savaşı’nın ardından iki kutuplu-iki merkezli bir dünya ortaya çıktı. Liberal-kapitalist ideolojinin temsilcisi ABD ile Sosyalist ideolojinin temsilcisi SSCB arasında yaklaşık yarım asır süren ve Soğuk Savaş olarak adlandırılan muvazene dönemi SSCB’nin parçalanmasıyla nihayete erdi. 

Liberalizmin yılmaz savunucuları “Tarihin Sonu” diyerek kapitalizmin zaferini ilan etti. Dünya siyasî, iktisadî ve içtimaî bakımdan belki de hiç görülmediği kadar adaletsiz bir yer hâline geldi. Bu, insanların öfkesini artırırken, sistemin merkez ülkesi ABD, SSCB’nin ardından düşmansız kalmanın ceremesini çekmeye başladı. Nitekim Şehid Saddam Hüseyin’in, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun deyişiyle “Amerika’nın tekerine çomak sokmasının” ardından geçen yaklaşık 30 senelik zaman zarfında global kapitalist sistem, bir yandan adaletsizliğini her geçen gün artırırken, diğer yandan tıpkı batmaz dedikleri Titanik gibi önce su almaya, ardından da batmaya başladı. Burada “Titanik” benzetmesini yapmamızın sebebi, Batı’nın Tanrı’ya meydan okuyuşunu sembolize ediyor oluşudur.

I. Körfez Savaşı’nın ardından düzenin yıkılışına giden süreçte kilometre taşı diyebileceğimiz birçok hadise yaşandı. Bu hafta şehadetinin sene-i devriyesi olan Usame bin Ladin’in önderliğinde, yolcu uçaklarının füze olarak kullanılması suretiyle Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’un yerle bir edilişi bu hadiselerden biri... Rahmetle yâd ediyoruz... Akabinde Afganistan ve Irak işgalleri, Arap Baharı vesâir hâdiseler... Adaletsiz dünya düzeninin aksülameli olarak isyan hissi ihtiva eden bu hadiselerin yanısıra yaşanan global iktisadî buhranlar... Dünyanın bir hesaplaşmaya doğru freni patlamış kamyon misali hızla yol aldığı süreçte ortaya çıkan salgın hastalık ise bardağı taşıran son damla oldu.

I. ve II. Dünya Savaşlarının rayına oturtamadığı dünyada yeni bir hesaplaşmaya doğru yol alınırken 694. sayımızın kapağında bu hesaplaşmanın neticesine dair cevabı barındıran bir sual soruyoruz; “1441: Batının Kıyameti” mi?

Kapak mevzumuzu “Yeni Bir Düzene Geçmek İçin Bozulan...” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, kıtalar çapında bir hesaplaşmanın arifesinde olduğumuzu belirtiyor.


Kapak mevzumuz ile alâkalı olarak Sosyolog Ramazan Akkır ile bir röportaj yaptık. Akkır, “Materyalist batı zihniyeti iflas etmiştir.” diyor.

Cüneyt Yavuz, “Ölüyü ve Ölülerimizi Anmak” başlıklı ilk yazısıyla dergimizde.

Bu hafta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Kur’ân’ın cinsî sapkınlıklar üzerine hükümlerini hutbede okudu. Akabinde bu memleketin değerlerine düşman ne kadar tip varsa saldırıya geçti. Dergimizin orta sayfasında bu meseleyi değerlendirirken iktidarı da bugüne kadar yapmış olduklarının muhasebesini yapmaya davet ediyoruz.

Bahattin Yeşiloğlu, “Bedahetleri Görelim” başlıklı yazısında infaz yasası vesilesiyle mağduriyetleri bir türlü giderilemeyen “erken yaşta evlilik” mağdurlarından bahsediyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), “Ramazan Vesilesiyle” dünyadaki yozlaşmadan bahsediyor.

Oğuz Can Şahin, “Irkçılığa Karşı Bir Başkaldırı: Rosa Parks” başlıklı yazısında ABD’deki siyahîlerin hak arayışında ehemmiyetli bir yeri olan Rosa Parks’tan bahsediyor.

Yusuf Kacır, şehadetinin sene-i devriyesi vesilesiyle “Allah’ın Aslanı Bir Kahraman: Usame bin Ladin”den bahsediyor.

Sinami Orhan, “Garip Bir Vakanın Otopsisi” başlıklı yazısında, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun İBDA-C davasından beraat etmesine mukabil hâlâ İBDA-C üzerinden soruşturmalar yapılmasının hangi hukuk anlayışının mahsulü olduğundan bahsediyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun.