Selâm ile…

Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilim devam ederken Yunan’ı Türkiye’nin önüne yem diye atan Fransa’nın lideri Macron tansiyonu yükselten konuşmalarına devam ediyor. Macron, MED7 olarak adlandırılan Akdeniz’e kıyısı olan Avrupa ülkelerinin katıldığı zirvenin ardından birtakım açıklamalar yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a saldırdı. Macron, Türk halkı ile Erdoğan’ı ayırdığını söylerken Müslüman Anadolu halkı Erdoğan’ın arkasında olduğu mesajını verdi.

Esasında Macron’un Türk halkı ile Erdoğan’ı ayırdığını söylediği mesaj, bize pek de yabancı değil. Senelerdir onda vehmettikleri sebebiyle Erdoğan’a düşman olup da, hiçbir şekilde yanyana gelmesi mümkün olmayanların, Erdoğan düşmanlığı ortak paydasında bir araya geldiklerini içeride görüyoruz. Tek kaygısı Erdoğan’ın düşmesi olan bu tipler, vatanın düşmesi pahasına iktidarın ayağının tökezlemesi için gece gündüz çaba sarf ediyorlar. Erdoğan düşmanlığını millî menfaatlerin üzerinde tutup memlekete ve millete ihanet etmekten de imtina etmiyorlar. Erdoğan’a düzenlerine çomak sokacağı, değiştireceği için düşmanlık güdüyorlar.

İçerideki bu manzara dışarıda da hâkim… Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin güçlenmesi karşısında Arap rejimlerinin kendisini İsrail’in kucağına atmasından, her alanda Türkiye’ye karşı olmasına… Yahut Batı medyasında Erdoğan’ın diktatör olarak takdim edilmesinden, Batı’da düzenlenen sokak gösterilerinde dahi Erdoğan’ın resimlerine canavarvari bir hava katılmasına kadar… Batı dünyası kendi kanlı tarihine bakmadan Erdoğan’ın şahsında Müslümanları barbar, katil, vahşi olarak göstermekten imtina etmiyor.

Aslında hem içerideki hainlerin, hem İslâm dünyasındaki münafıkların, hem de Batı’daki kan emici barbarların Erdoğan’la alıp veremediği şey, Müslümanların düzenlerini başlarına yıkmasından korkmaları… Yani esasında Erdoğan’ın şahsında saldırdıkları Müslümanlar… Türkiye’nin içinde bulunduğu cendereden çıkması için Anadolu’da Kemalizm’in beslediği, İslâm dünyasında Siyonist emperyalistlerin tasmaladığı hainler ile onların ipini elinde tutan gerçek sahiplerinin korkularıyla yüzleşmesini sağlamaktır.

Kapağımızda bu meseleyi değerlendirdik ve “İçerideki ve İslâm Âlemindeki Hâinlerin Korkularını Haksız Çıkarma!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu Ömer Emre Akcebe, “Hainlerin ve Düşmanların Heyulası” başlıklı yazısında işlerken “Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki düzen arasında dünyanın içinden geçmekte olduğu berzahı anlama, anlamlandırma ve çözüm üretme noktasında çaresiz kalan Batılı ve Batıcıların son çare olarak sarıldığı korkulu masalın heyulası, zihinlerinde tasarladıkları korkunç hayalin ete kemiğe bürünmüş sureti olmuş durumda.” diyor.

Kapak mevzumuzu farklı bir veçheden ele alan Kerim Bozdağ, eski bir hatırası vesilesiyle, “Mavi Vatan, Mavi Bayrak!” başlıklı yazısıyla dergimizde.

ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol ile İsrail’in Arap rejimlerle yapmış olduğu anlaşmalar ve Doğu Akdeniz’de yaşanan hâdiseleri konuştuk. Alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

17 Eylül 1943’te tabir yerindeyse Anadolu’da yeri yerinden oynatan, Üstad Necip Fazıl’ın meşhur mecmuası Büyük Doğu’nun ilk sayısı çıktı. Dergimizin orta sayfasında “Doğsun Büyük Doğu Benden Doğarak” diyerek temel bilgilerin yer aldığı görseli bulabileceksiniz.

Sinami Orhan, “Tehdit İçeren Bir FETÖ Davası -Adalet ve Hukuk Aşkına ‘Köpeklik’ Yaptım-” başlıklı yazısıyla dergimizde.

Geçtiğimiz hafta 11 Eylül’ü geride bıraktık. Çakal Carlos (S. Muhammed) bu vesileyle “Sistemi Hedef Alan Tarihî Saldırı: 11 Eylül 2001” başlıklı yazısında hem mevzubahis saldırıdan, hem de İsrail’in Arap rejimleriyle yaptığı anlaşmadan bahsediyor.

Bahattin Yeşiloğlu, “28 Şubat, FETÖ, CHP ve...” başlıklı yazısında yakın tarihe ışık tutuyor.

Bayram Aydın, “Çocuğun Rol Dönemi” başlıklı yazısında günümüzün çocuk yetiştirme problemlerine değiniyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Nice sayılarda görüşmek dileğiyle, Allah’a emanet olun.