Selâm ile…

15 Temmuz 2016 itibariyle hadiseler o kadar sürat kazandı ki, birçok kişi kafasını bir o yana bir bu yana döndürmekten meselelerin sadece posasıyla meşgul olma noktasında kaldı. Manzaranın bütününü görmekten aciz idrakler hem memleketin, hem de dünyanın ne yöne doğru gittiğini layıkıyla tayin edemedi. Zaman zaman bunun ceremesini çeksek de, ilahî sevk ile mukadder olana doğru yol almayı sürdürüyoruz. Türkiye artık sınırlarına sığmıyor, ulus-devlet anlayışı ve Kemalist rejim gömleği Müslüman Anadolu’ya dar geliyor.

15 Temmuz, Batıcı anlayış üzere kurulu rejimi sarsarken devlet çapında Türkiye’yi Batıcı çizginin dışına çıkardı. O tarihe kadar istedikleri gibi yönlendirdikleri bir Türkiye ile muhatap olan emperyalistler, o tarih itibariyle Anadolu’da pabucun pahalı olduğunu, karşılarında eskisi gibi müstemleke olmaya hevesli bir ülke bulunmadığını kendileri bakımından acı bir şekilde tecrübe ettiler. Artık emellerine hizmet etmeyeceğini, bilakis düzenlerini başlarına yıkacağını anladıkları Anadolu’yu bir şekilde imha etmek, bu merkezden doğacak bir iradenin önünü bu şekilde kesmek gerektiği fikrinde karar kıldılar. Papazlar, S-400’ler, Suriyeler, Doğu Akdenizler, Libyalar ve daha niceleri esasında 15 Temmuz’da yenilen sillenin ardından Anadolu’yu çevreleme ve sonlarını getirecek olan iradeyi doğmadan boğma maksadına matuf atılan adımlar olarak yaşandı ve yaşanıyor. Yakın bir gelecekte ise tarihe emperyalistlerin hezimetleri olarak kaydedilecek…

Dört seneyi aşkın bir süredir fiili taarruz altında bulunan Türkiye, bu saldırılara sadece Siyonist-Emperyalistler eliyle maruz bırakılmadı; onların hem memleketimizden, hem de diğer İslâm ülkelerinden devşirdikleri satılmışlar da her fırsatta Türkiye’ye zarar verecek şeyler yapmak, Türkiye’yi karalamak için ellerinden geleni artlarına koymadılar. Bu taarruz ve kara propaganda, başta kendi idarelerine güvenmeyen Araplar olmak üzere Müslüman milletlerin Türkiye’ye olan teveccühünü artırırken her yeni saldırıda gözünü Anadolu’ya çevirip umutla bakan mazlum milletlerin yüreğinin memleketimizle birlikte çarpmasına sebep oldu. Sahteler ayıklandı, hakikat kendisini göstermeye başladı. Hâl böyle olunca da, düne kadar Türkiye’nin karşısında yer alanlar, bugün yakınlaşma emareleri gösterir vaziyete geldi.

Gün artık şartların olgunlaştırdığı bu birliği eyleme dökme, Anadolu’ya ümit besleyenleri haksız çıkarmama vakti... Artık zaman Büyük Doğu, mekân ise “Mânâmızın ulaştığı her yer Anadolu’dur!” hakikatini mündemiç olarak Anadolu’dur!

Kapağımızda bu meseleyi değerlendirdik ve “Dış Politikada Büyük Doğu Perspektifi Meyvelerini Veriyor!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Yıkılan Küre, Kabalistlerin Fiyaskosu ve Yükselen Büyük Doğu” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, Yahudi devleti için sonun, Müslümanlar için yeni bir başlangıcın vaktinin geldiğini söylüyor.

Geçtiğimiz hafta NATO toplantısında Türkiye Dışişleri Bakanı ile ABD Dışişleri Bakanı arasında bir restleşme yaşandı. Yazarımız Çakal Carlos (Salim Muhammed), bu mesele çerçevesinde çok ehemmiyetli uyarılarda bulunuyor. Carlos, “Erdoğan’ı Öldürmeyi Deneyecekler!” diyor ve Cumhurbaşkanının çok dikkatli olması gerektiğini üstüne basa basa söylüyor.

NATO’daki restleşmeyi ve Türk dış politikasını Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu ile konuştuk. Hacısalihoğlu, Türkiye’nin tek çaresinin yeni bir birlik teşekkül ettirmek olduğunu dile getirdi.

Katar ile Suudi Arabistan arasında anlaşma aşamasına gelindi. Bu meseleyi de Araştırmacı Yazar Mustafa Özcan Baran okurları için değerlendirdi.

Bahattin Yeşiloğlu, “Ötekileşelim” başlıklı yazısıyla dergimizde…

Sinami Orhan, “2023 Kimin Hedefi?” başlıklı yazısında 15 Temmuz davalarını incelemeyi sürdürüyor

Osman Temiz, “Ruh ve Beden – Lider ve Topluluk Üzerine Bir Tesbit” başlıklı yazısında “Yürüyen Büyük Doğu: İBDA” ruh ve fikir sisteminin kendisini niçin bir ihtiyaç olarak dayattığından bahsediyor.

Eren Haklı’nın yazısının başlığı “Dijitalleşme Çağında Müslümanların Tavrı”.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…

Allah’a emanet olun…