Selâm ile…

Bir devrin sonunu, yeni bir devrin ise başlangıcını yaşıyoruz. 1776 senesinde İngilizlerden bağımsızlığını kazanan WASP (Beyaz Anglo-Sakson Protestan) zihniyetinin ürünü ABD, 19. yüzyılın son demlerinden bugüne dek dünya siyasetinin güdücüsü konumunda bulunuyordu. Takribî yüz sene evvel dünyadaki kaos ve paylaşım mücadelelerinden sıyrılıp hegemon güç hâline gelmeye başlayan, 70 senedir de “demokrasi götürmek” bahanesiyle dünyanın jandarmalığı rolünü üstlenen ABD, nihayet kendisini bekleyen mutlak son ile yüzleşme safhasına geçmiş bulunuyor. Yaşananlar gösteriyor ki, bugüne kadar aldıkları ahların, emperyalizmin ana kuvveti ABD’nin burnundan fitil fitil geleceği bir son olacak bu…

2020 senesinin ana gündem maddesi Çin’de ortaya çıkıp küresel bir salgın hâline gelen Kovid-19’du. Bu salgın en çok ABD’yi vurdu. ABD gerek sağlık sistemi, gerekse ekonomi yönetimi bakımından dibi gördü. Toplumu, devletin meşruiyetinin dayandığı sacayaklarından biri olan “millet” olmak hususiyetine erememiş, “para” ve “menfaat” müşterek paydası etrafında toplanan insanlardan müteşekkil ABD’de bu vesileyle dananın kuyruğu kopmuş oldu.

Geçtiğimiz sene boyunca bir yandan koronavirüs salgınının açtığı yaraları sarmak için mücadele ederken, diğer yandan yaşanan ayaklanmaları bastırmaya çalışan, başkanlık seçimleriyle birlikte ise bir kaosa sürüklenen ABD, artık freni patlamış kamyon misali yoluna devam ediyor. 3 Kasım 2020’de yapılan ve Demokratların adayı Joe Biden’ın kazandığı şaibeli seçim neticesini, hile yapıldığı gerekçesiyle kabul etmeyen Amerikan Başkanı Donald Trump, 6 Ocak’ta Amerikan kongresinin önünde bir miting düzenledi. Bu mitingin ardından kalabalıklar kongre binasını bastı. Silahların da konuştuğu baskında senatörler sağa sola kaçışırken, kendilerini Amerika’nın gerçek sahibi olarak gören beyaz Amerikalılar kongre binasını ele geçirdi, senatörlerin odalarına ve başkanlık makamına kuruldular.

ABD’de kongre baskınından çok daha büyük hadiseler yakın bir zamanda vuku bulacaktır. Üstelik dünya düzeninin lokomotifinin ardından vagonu olan diğer Batı devletlerinin de kendilerini bu girdaba kaptırmaktan koruyamayacaklardır.

Kapağımızda bu meseleyi işlerken "İyi Sallandılar Be!" manşetini attık ve “Allah daha beter etsin” dedik. Kapak mevzumuzu “Modern Pagan Tapınağında İsyan - Bütün Putlar Yıkılmaya Mahkûmdurlar…” başlıklı yazısında Ömer Emre Akcebe işledi.

Kapak mevzuumuzla alâkalı Mehmet Seyfettin Erol, Ardan Zentürk, İsmail Kapan ve Yaşar Hacısalihoğlu ile mülâkatlar gerçekleştirdik. Her birini alâkayla okuyacağınızı düşünüyoruz.

731. sayımızdayız… 11 Ocak itibariyle 14 seneyi geride bırakmış, yâni bu sayımız itibariyle 15. senemize girmiş bulunuyoruz. Bundan 231 sayı evvel, 500. sayımız vesilesiyle Kumandan Salih Mirzabeyoğlu dergimize bir tebrik göndermiş ve “Miras hakkını her coğrafyada arama hakkı mahfuz, Osmanlı’dan kalan Anadolu’da ‘Yeni Nizam-Yeni İnsan’ idealini şerefle taşıyan BARAN Dergisi ile gurur duyuyorum. Emeği geçen herkesi, şehîd ve gazilerimizin aydınlığında kutluyorum. Allah heyecanlarını hep taze tutsun!..” demişti. İbda Mimarı’nın bu tebriğinden duyduğumuz heyecanı hâlâ diri tutarak, bu iltifata mazhar olma, yüklenilen mesuliyetin üstesinden gelme çabası içerisinde 15. senemize giriyoruz. Bu vesileyle dergimizin orta sayfasında Baran’ın sembolleşmiş kapaklarını bulabileceksiniz.

Faruk Hanedar’ın yazısının başlığı, “Gazap Üzümleri ve Kongre Baskını”…

Satürn ve Jüpiter’in 800 sene sonra kavuşması vesilesiyle Ölüm Odası B-Yedi’den seçme “Zuhal ve Müşteri Yıldızları” bahislerinin üçüncüsünü yayınlıyoruz.

Kâzım Albay’ın “İslâmı Anlamada Usûl” başlıklı yazı dizisi dördüncü bölümüyle dergimizde.

Yine dergimiz muhtevasında sizler için yorumladığımız haftanın diğer ehemmiyetli haberlerini de bulacaksınız.

Allah’a emanet!