Selâm ile…

Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Prof. Dr. Melih Bulu’yu atanması üniversitenin akademisyenleri ve öğrencileri tarafından protesto edilmişti. Bu hafta ise üniversitede bulunan LGBTİ kulübü, ki böyle bir kulübün bir üniversitede bulunması başlı başına facia iken, sözde bir “sanat sergisi”nde Müslümanların mukaddes değerlerine saldırma cüretinde bulundu. Görüntülerin sosyal medyaya düşmesiyle oluşan tepkinin ardından bu mevzuda soruşturma başlatılırken, Boğaziçi’ndeki ucube kulübün odası basılıp sergilenenlere el konulurken dört üyesi gözaltına alındı, akabinde ikisi tutuklandı. Tutuklanan LGBTİ kulübü üyelerinin serbest bırakılması için pazartesi günü yeniden eylemler başlarken, Boğaziçi Üniversitesi rektörlük binası LGBTİ destekçisi öğrenciler tarafından kuşatıldı. Dergimizi baskıya hazırladığımız saatlerde, hadiseler muhtelif yerlerde irili-ufaklı devam ediyor.

Henüz birkaç hafta evvel Türkiye’de üniversitelerdeki ahlâksızlık üzerine tartışma yaşanmış, başta hükümet yetkilileri olmak üzere birçok kişi “üniversitelilerin pirüpak gençler olduğunu” iddia etmişti. Herkesin bildiği bu gerçek halının altına süpürülmek istense de aradan çok geçmeden, hem de üniversitelerde örgün eğitimin devam etmediği günlerde kendisini tekrar açık etti, memleketin üniversite manzarasını bir kez daha ortaya koydu. Üniversitede resmî olarak LGBTİ kulübünün bulunması, bu kulübün üyesi olan sapkınların alenî bir şekilde Müslümanların mukaddesine saldırma cüreti ve akabinde yaşanan hadiseler işin vahametini gösteriyor.

Başta Soros’un Açık Toplum Vakfı olmak üzere Batılı müesseselere gönüllü ajanlık yapmak üzere öğrenci yetiştirmek için kurgulanan ve sapkınlığın alenileştiği üniversitelerin başında gelen Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan hadiseler, eğitim sisteminin baştan başa yeniden kurgulanması, ahlâksızlık pompalayan müesseselerin arındırılması ve ajanların kökünün kazınması zaruretini ortaya koyuyor.

Kapağımızda Boğaziçi özelinde bu meseleye değindik ve “Ajan Yuvası Boğaziçi Tüm Haşerelerden Temizlensin!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Lolipoplar ile Destekçileri Çıldırdı” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, yaşanan hadiseleri değerlendirirken, bu sapkınlar kadar bunların destekçisi ve göz yumucularını da ele aldıktan sonra, İslâm’a saldırma cüretinde bulunanlar için hesabın kabardığını ve hesap vaktinin yaklaştığını belirtiyor.

Kapak mevzumuz ile alakalı olarak Sosyolog Can Ceylan ve Tarihçi Yazar İbrahim Tatlı ile röportaj yaptık. Ceylan, Müslümanların daha cesur olması gerektiğini belirtti. Tatlı ise, Boğaziçi Üniversitesi’nin Batı adına bir istihbarat servisi gibi nasıl çalıştığını anlattı.

Taner Beydilli, “Boğaziçi’nde Neler Oluyor?” başlıklı yazısında üniversitede yaşanan hadiseleri aktarırken bir öğrencisi olarak mevzu bahis okulun nasıl bir şer yuvası olduğunu anlatıyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), “2021 Birlik ve Dayanışma Yılı” başlıklı yazısında kendisine destek olan herkes için 2021 yılı mesajını paylaşıyor ve bu senenin nasıl geçeceğini analiz ediyor.

Abdullah Said, Suriye üzerine yazılarına devam ediyor. “Suriye’nin Geniş Tarihi” başlıklı bu haftaki yazısında kronolojik olarak Suriye tarihini aktarıyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…

Allah’a emanet olun…