Selâm ile...
Doğu Akdeniz’de sular iyice ısınıyor. Bugüne kadar vekâlet savaşlarıyla birbirine karşı mücadele veren devletler artık açıktan karşı karşıya gelme raddesinde. Akdeniz’in en sıcak bölgesi olan Suriye’de ise muhaliflerin elinde kalan en önemli bölge olan İdlib ise Suriye rejimi ve destekçilerinin hedefinde. Rusya, İran ve Suriye rejimi İdlib operasyonu için hazırlıklarını tamamlamış durumda. Buna karşın, ABD ise Doğu Akdeniz’de savaş gemilerini karşı saldırı için hazır bulundurmakta...

Muhtemel İdlib operasyonu Türkiye’yi yakından alâkadar ediyor. Suriye meselesinde sahaya inmekte geciken Türkiye’nin İdlib meselesinde çekimser kalmak yahut alttan almak gibi bir lüksü bulunmuyor. Bu operasyon gerçekleştirilirse, Türkiye’ye doğru 2,5 milyon insanın yollara revan olacağı raporlarla ortaya konuyor. Türkiye ise böyle bir göç dalgasını kaldırabilecek vaziyette değil. Bundan daha hayatî olanı ise Suriye rejiminin Türkiye için son dönemde sıkça konuşulan Amerikan destekli PYD-YPG’den daha büyük bir tehlike arz ediyor olması.

Bu operasyona gereken karşılığı verememesi durumunda Türkiye, bölgede iddia ettiği söz hakkından taviz vermiş olur. Dolayısıyla her türlü menfi durumla karşı karşıya kalması ihtimal dahiline girer.

Kapağımızda bu meseleyi değerlendirdik ve “Suriye’nin Kuzeyine Anadolu Şemsiyesi” manşetini attık. Kapak mevzumuzu, “Anadolu Dalı” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, İdlib meselesi etrafında mevcut durumu, Türkiye’nin masada elinde bulundurduğu kozların ne olduğunu ve nasıl bir siyaset izlemesi gerektiğini belirtiyor. Akcebe, “Afrin’e doğru uzanan ‘Anadolu dalı’ artık yeşermek, serpilmek, gelişmek, yayılmak ve bölgede varlığını her bakımdan hissettirmek zorunda” diyor.

Abdullah Kiracı, “Evet, Para Bir Fikirdir” başlıklı yazısında yazarımız Gülçin Şenel’in dergimizin 605. sayısında yayımlanan “Para Bir Fikir midir?” başlıklı yazısının tedai ettirdiği bir meseleye temas ederken, başlıktaki soruya ironik bir cevab veriyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), eşi ve avukatı Isabelle Coutant’ın geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden babası Bernard Coutant’ın enteresan şahsiyetinden bahsediyor.

Bu hafta duayen gazeteci Hakkı Öcal ile geniş bir sohbet-röportaj yaptık. Bu geniş röportajda Türkiye ile ABD arasında yaşanan kriz çerçevesinde Türk dış politikasının dününü, bugününü ve yarınını, dünyada global olarak yaşanan oluş sancılarını ve memleketimizin ahvalini konuştuk. Büyük bir alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.
Kapak mevzumuz ile alâkalı olarak gazeteci-yazar Merve Şebnem Oruç ile bir tele-söyleşi yaptık. İdlib meselesini enine-boyuna konuştuğumuz söyleşide Oruç, “Türkiye İdlib’te Sessiz Kalmayacaktır” diyor.

Fatih Turplu, altı sene evvel Hürriyet Gazetesi’nde okumuş olduğu bir röportajda “Türkiye’deki bir sette günde beş kez ezan için durursun ‘Aziz Allah’ dersin, beklersin, çay içersin ama filmde duyulmaz o ezan.” sözleriyle yaptığı bir tenkid vesilesiyle “Yılmaz Erdoğan ve Sanatı”nı değerlendiriyor.

Kâzım Albay, “Çağdaş Ceza Hukukunun Amaç ve İşlevi” başlıklı yazısında ceza hukukunun amacı ve onunla alâkalı teoriler ile çağdaş ceza hukukunun işlevini izah ediyor.

Osman Temiz, “Kadüse veya Ahenk Helezonunda Görünen Horoz” başlıklı yazısıyla dergimizde.

Gülçin Şenel, History Channel’da yayınlanan “Vikingler” dizisi vesilesiyle bu İskandinav halkı ile alâkalı bir yazı kaleme aldı.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun...